• Sonuç bulunamadı

1.4. Kriz Yönetimi

1.4.4. Kriz Öncesi İşletme Yönetimi

1.4.4.6. Sürekli İç Ve Dış Çevre Analizi

İşletmelerin sürekli etkileşim halinde olduğu çeşitli iç ve dış çevre unsurları vardır. İşletmenin mal ve hizmetlerinden yararlanan tüketici ve müşteriler, işletmeye kaynak sağlayan hissedarlar ve ortaklar, aynı alanda faaliyet gösteren rakipler, bazı hükümet ve meslek kuruluşları ile dernek ve sendikalardan oluşan düzenleyici ve denetleyiciler ve bayiler işletmenin dış çevresini oluşturur. Her türlü krizde olay yerine çok hızlı bir şekilde ulaşma özelliklerini kimseye kaptırmayan medya da günümüzde işletmelerin ve örgütlerin etkileşim halinde olabilecekleri dış çevre unsurları arasında gösterilebilir. İşletmenin çalışanları ve iş görenleri ise işletmenin iç çevresini oluşturur.

İşletmenin sürekli analiz etmesi gereken bir de uluslararası çevre vardır. Uluslararası çevre analizinde dünyada işletmeyi ilgilendiren ülkeler ve bu ülkelerdeki gelişmeler yakından takip edilir. İlgili ülkelerdeki kritik olaylar ve bu olayların tarihi geçmişi gözden geçirilerek, bu verilere göre geleceğe dönük tahminler yapılır (Regester; 1989: 21).

Bu anlamda Batı toplumlarının büyük ölçüde ABD' deki gelişmelerden etkilendikleri öne sürülmektedir. ABD ekonomisinde her on yılda en az bir durgunluk, otuz ya da altmış yıl arayla da büyük bunalım olmaktadır. Eğer üçüncü on yılda ekonomi bunalımdan kurtulabilmişse, altıncı on yılda birikim nedeniyle çok büyük bir felaket yaşanmaktadır. Örneğin 1770'lerde bunalım olmuş, 1810'larda olmamıştır. Otuz yıl sonra 1840'larda ekonomi daha önce görülmemiş şiddette bir kriz geçirmiştir. 1870'lerde yine büyük bir bunalım yaşamış ama 1910'larda böyle bir şey olmamıştır. 1930'larda ise tarihin en büyük bunalımı meydana gelmiştir (Tüz, 2001: 68). Benzer gelişmelerin Türkiye'de de yaşandığı

görülmüştür.

Her işletme çevresi ile interaktif bir ilişki içerisindedir ve varlığını sürdürmek için çevresindekilere yapılan etkinlikleri, üretilen yeni mal ve hizmetleri, işletmenin başarıları ve sorunları hakkında bilgi verilmelidir. Ayrıca, bu çevrenin beklentileri, şikâyet ve dilekleri ile kendi faaliyetlerinin paralel olmasına özen göstermelidir. İşletmenin başarısının ve başarısızlığını belirleyecek olan bu çevrelerin saptanması ve onlarla iletişimde olunması işletmenin varlığını sürdürmesi açısından oldukça önemlidir ( Varol, 1993: 214).

İşletmelerin, faaliyetlerini dış kaynaklardan bağımsız olarak yerine getirmeleri mümkün değildir. Kaynak ihtiyacı, işletmeleri çevrelerine karşı bağımlı hale getirir. Yöneticilerin söz konusu bağımlılık derecesini ortaya çıkarması, dış çevre analizlerinde başvuracağı öncelikli faaliyetlerden biridir. Ayrıca işletmenin güçlü ve zayıf yönlerinin ayrı ayrı analizini yaparak, krizi önleme izleme ve yönetme konusunda, iç ve dış çevre analizlerinde yapılması gereken önemli işler arasındadır.

Gelecekteki bütün değişim ve gelişmeler bütünüyle tahmin edilemez. Çünkü gelecek belirsizdir. Çevresel değişmeler çok süratli olduğu için yöneticiler sistematik biçimde bunları analiz ve teşhis etmeye ihtiyaç duyarlar. Çünkü bu değişimler beraberinde büyüme ve gelişme fırsatları getirdiği gibi, mevcut faaliyetleri kısıtlama, sınırlama ve tehlikeye sokma gibi güçlükleri de getirir. Sistematik bir biçimde çevresel analiz yapan örgütler, bu fonksiyonun önemini anlayamayanlara göre daha etkin ve verimlidirler. Ayrıca örgütler bu faaliyetleri sayesinde bir erken uyarı sistemi geliştirerek tehlikeleri zamanında önleyecek veya erken uyarı sistemlerinden elde edilecek veriler sayesinde korku ve kayıp krizlerini fırsat krizlerine dönüştürecek strateji ve politikalar geliştirebileceklerdir. İşletmelerin yapmaları gereken dış çevre analizleri; ekonomik çevre faktörlerinin analizi, hukuki ve politik çevre faktörlerinin analizi ve teknolojik çevre faktörlerinin analizi olmak üzere üç başlık altında ele alınabilir;

Ekonomik Çevre Faktörlerinin Analizi: Örgütün ekonomik çevresini,

durumu, rekabet özellikleri gibi faktörler oluşturur. Ekonomik çevre faktörleri analiz edilirken, milli gelirin yapısı, ekonomik büyüme ve yatıranlar, enflasyonist ve deflasyonist eğilimler, istihdam ve işsizlik oranları, ekonominin gelişme devresi, hükümetin ekonomik politikaları, fon ve kaynak kullanımı, dış ticaret ve ödemeler dengesi, makro ve mikro ekonomik göstergeler dikkatle incelenmelidir.

Hukuki ve Politik Çevre Faktörlerinin Analizi: Devletin ekonomik

faaliyetlerin içerisinde yer alıp almaması veya ekonomik olaylara müdahale biçim ve yoğunluğu, örgütlerin faaliyetlerini doğrudan etkileyen faktörlerdir. Bir örgütün verimli ve karlı çalışma yeteneğine ters etki yapabilecek hükümet politikalarında bir değişikliğin riski, yatırımı caydırıcı bir etki yapar. Daha düşük bir politik riskin olduğu ortamlar, yatırımcının söz konusu ortamlarda yatırım yapmasına ilave bir katkı sağlar. Bu nedenle, iş ve vergi kanunları sendika ve toplu pazarlık, grev ve lokavt hakları, sosyal güvenlik düzenlemeleri, devletin teşvik ve destekleme politikaları, uluslar arası ekonomik anlaşmalar, devletin ekonomik ve mali politikaları düzenleme şekli, çevreyle ilgili hukuki düzenlemeler gibi faaliyetler, hukuki ve politik çevre faktörlerinde yapılması gereken analiz alanlarıdır (Eren, 2000: 133).

Teknolojik Çevre Faktörlerinin Analizi: Teknolojik alanda yaşanan

hızlı gelişme ve değişmeler, örgütler üzerinde örgütsel değişim için güçlü baskı yapan ve analiz edilmesi gereken bir çevresel faktördür. Örgütlerin etkin ve verimli çalışmaları kullandıkları teknoloji ile yakından ilgilidir. İşletmelerin kullandıkları veya kullanacakları teknolojilerin, bunların organizasyon yapılarını nasıl etkileyeceği, belirli teknoloji türleri için ne tür organizasyon yapı ve süreçlerinin daha uygun olacağı hususları, hızlı değişim sürecinde özellikle üst kademe yöneticilerin göz önünde bulundurması gereken konulardır.

Değişimin en hızlı yaşandığı alan olan teknolojik faktörlerin analizi yeni üretim yöntem ve kalıplarını yalandan takip etmeyi zorunlu kılmaktadır. Söz konusu koşullara adapte olamayan örgütler teknolojik çevre koşullarına uygun olmayan yapı ve süreçlerle çalışmak durumunda kalacaklar ve krizi önleme ve yönetmede başarısız olacaklardır (Tutar, 2000: 110).