• Sonuç bulunamadı

2. LİTERATÜR TARAMASI

2.1. Araştırmanın Kuramsal Çerçevesi

2.1.2. Sözcük Öğretiminin İlkeleri

Sözcükler anlam ve işlevleri bakımından dilin kullanımında belirleyici özellik taşırlar. Bireyin yeni sözcükleri kullanabilmesi için günlük yaşamında ve öğretim ortamındaki uygun bağlamlarda örnek kullanımı görmesi ve sözcük etkinlikleri ile sözlü ve yazılı ifade sürecinde işe koşabilmek için deneyim kazanması gerekir. Sözcük dağarcığının okul öncesi evreden başlamak suretiyle oluşmaya başladığı ve okul döneminde geliştiği bilinmektedir. Öğretim sürecinde öğrencinin kişisel ve sosyal yaşamı için gerekli olan sözcükleri öğrenmesi için de gerekli eğitsel özellikleri taşıyan ortamlar hazırlanmalıdır. Okul öncesi, okul ve okul sonrası dönemde devam eden sözcük öğrenme için belirleyici olan, kuralları kavratan ve öğrenilen sözcüklerin nasıl kullanılacağına dair alışkanlıkları kazandıran aşama şüphesiz okul dönemi ve bilhassa Türkçe öğretimi sürecidir. Bu aşamada sözcük öğretiminin beklenen düzeyde gerçekleşmesi için dikkat edilmesi gereken birtakım temel ilkeler bulunmaktadır:

a)

Amaç

Sözcük öğretiminde tüm sürecin planlanmasında yegâne unsur, belirlenmiş amaçlardır. Amaca uygun biçimde sözcükler öğrenciye öğretilir. Sözcük öğretiminin dil öğretimi sürecinde amaç değil araç özelliği taşıdığı da unutulmamalıdır. Sözcük öğretiminde öğretmen öncelikle amacı ortaya koymalı (Wallace, 1988, s. 27) ve öğrenciye de bunu etkinliklerde göstermelidir.

b) Yaş ve Gereksinim

Sözcük öğretiminde yaş önemlidir. Çünkü yaşa bağlı olarak öğrenilecek sözcüğün somut ve soyut, basit veya birleşik olması, türü dikkate alınmalıdır. “Öğrencinin gelişimine bağlı olarak bilinenler yardımıyla bilinmeyen öğretilmeli, öğretime soyut yerine somut kavramlardan başlanmalıdır. Daha sonra soyut kavramlar öğretilmelidir.” (Özön, 1967’den akt. Özbay ve Melanlıoğlu, 2008, s. 39; Gürses, 2003, s. 516). “Temel düzeydeki öğrencilere üst düzey sözcükleri, ileri düzeydeki öğrencilere ise temel düzeydeki sözcükleri öğrenmek zor gelir ve bu durum öğrenciler için sıkıcı ve zamanla öğrenmeden uzaklaştırıcı bir hâl alabilir” (Gairns & Redman, 1996, s. 60). Bu nedenle sözcük öğretimi ile ilgili amaç ve kazanımlar öğrencinin yaşına, ilgi ve isteklerine göre, düzeyine uygun gereksinimler dikkate alınarak belirlenmelidir. Diğer taraftan sözcük öğretimi için çok önemli bir gereklilik ise öğrencilerin sözcük hazinelerinin tespit edilmesidir. Yaş ve sınıf

düzeylerine göre öğrencilerin sözcük hazineleri tespit edilerek öğretim sürecinde öğrenciler bildikleri ile ilişkili ve diğer yeni sözcüklerle karşılaştırılmalıdır.

“Öğrenilen yeni sözcüklerin bellekte depolanması ve geri çağrılarak üretilmesi bakımından doğru anlam ilişkilerinin kurulması büyük önem taşır. Öğrenciler, öğrendikleri her yeni sözcüğü belleklerine kaydederken doğru anlam ilişkilerini kuramayabilirler. Öğretim sürecinde, öğrencilere sözcük anlamlarını hatırlamayı kolaylaştıracak anlam ilişkilerinin nasıl kurulacağı da öğretilmelidir” (Karadağ, 2013, s. 78).

c)

Sıklık

“Sözcük öğretiminde dilin en sık kullanılan sözcüklerine öncelik verilmelidir. Sık kullanılan sözcüklerin iletişimsel değerinin yüksek olduğu, bu bakımdan kullanım sıklığı yüksek olan sözcüklere ana dili eğitiminde öncelik verilmesi gerektiği açıktır” (Karadağ, 2013, s. 75). Bu şekilde öğretim yapıldığında, öğrencinin günlük hayatında ihtiyaç duyacağı sözcüklerin kolayca öğretilmesi sağlanabilir.

d) Geliştirme

Sözcük öğretiminde sözcük hazinesinin çeşitli yönlerden geliştirilmesi gerekir. “Öğrencinin çeşitli konularda sözcük bilmesi (genişlik), sözcüklerinin çeşitli anlamlarını bilmesi (derinlik) ve bir konuda çok sözcük bilmesine (ağırlık)” (Karadağ, 2013, s. 79) denilmektedir. Sözcük öğretimi etkinliklerinde bu yönler üzerinde çalışılarak sözcük hazinesinin geliştirilmesi sağlanmalıdır.

e) Sosyal Etkenler

Öğrencinin içinde bulunduğu sosyokültürel özellikler ve ailesine ilişkin farklılıklar sözcük hazinesini etkiler. Sözcük öğretiminde bahsedilen koşullara dikkat edilmeli, öğrencinin yakın çevresinde var olan, kullanabileceği sözcüklere öncelik verilmelidir. Toplumsal ve evrensel değerler sözcük öğretiminde önemsenmelidir.

f)

Alıştırma ve Tekrar

Sözcüklerin sözlü ve yazılı iletişim sürecinde kullanılabilmesi önemlidir. Aksi takdirde sözcükler bellekte uzun süre tutulamaz ve doğru biçimde kullanılamaz. Sözcük hazinesine kazandırılan her yeni sözcük “belli aralarla mutlaka tekrar edilmelidir. Böylece sözcüklerin unutulması ve başka sözcüklerle karıştırılması engellenmiş olur. Ayrıca öğrencilerin derslerde daha fazla yazmaları, fazla konuşmaları, fazla okumaları sağlanmalıdır. Çünkü

dil öğretiminde uygulama ve alıştırma yapmanın önemi büyüktür.” (Gürses, 2003, s.516). Sözcük öğretimi için hazırlanan alıştırmalar, öğrencinin düzeyine göre planlanmalıdır. Bu doğrultuda Wallace (1988, s. 29) de yeni karşılaşılan bir sözcüğün “bir defa duyulduğunda hatırlanma oranının düşük olacağını ve yeni öğrenilen kavramların hafızaya kalıcı olarak yerleşebilmesi için de aktif biçimde kullanılmasının ve bu işlemin tekrarlanmasının” gerektiğini vurgulamaktadır.

g) Bağlam

Bağlam, “dilsel bir ögenin (sözcük, cümle, paragraf, metin) kendisinden daha büyük bir anlam bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesini sağlayan ve parça-bütün ilişkisi üzerine kurulan dil bilimsel veri” (Yaman ve Akkaya, 2012, s. 2602) şeklinde tanımlanabilmektedir. Sözcük öğretiminde sözcük anlamını bağlamdan hareketle tahmin ettirme çalışmaları yapılmalıdır.

Sözcükler kişi ve durumlara göre farklı anlamlara gelebilecek şekilde kullanılabilir. “Örneğin, bir arkadaş ile daha samimi bir dilde konuşulurken işverenle daha resmî bir dilde konuşulduğu bilinmektedir. Öğrenciler bu konuda bilinçlendirilerek hangi sözcüğün, hangi durumda kullanılabileceği sözcük öğretimi sırasında ifade edilmelidir” (Apaydın, 2007, s. 77).

h) Söyleniş

Yeni bir sözcüğün öğrenilmesinde dinleme ve okuma becerisi önemlidir. Bununla birlikte, öğrenilen sözcüklerin konuşma ve yazma sürecinde kullanılması hem kalıcılık hem dilin günlük yaşamda kullanılmasına hizmet eder. “Gerek yeni öğrenilen kelimelerin gerekse anlamı bilinen; ancak telaffuzu yanlış olan kelimelerin üzerinde durularak, söyleyiş çalışmalarının yapılması kelime öğretiminin önemli basamaklarından biridir” (Karadağ, 2013, s.81). Bu nedenle öğrenilen sözcüklerin söylenişleri üzerinde de durulmalıdır. Yeni bir sözcük öğrenilirken mutlaka söylenişi ile öğretilmelidir.

ı) Yazım

Sözcük öğretiminde yeni öğrenilen sözcüklerin yazım özelliklerinin kesinleştirilmesi gerekir. Öğrencilere sözcüklerin doğru yazımı ve yazımına dair temel nitelikleri öğretilmelidir. Bu şekilde, sözcüklerin anlamı ve biçimsel özelliklerinin eş güdüm içerisinde zihinde inşası sağlanmış olur.

i)

Yöntem ve Materyaller

Öğrencilerin öğrenme sürecini kolay ve etkili hâle getirebilecek öğretim biçimleri sözcük öğretiminde kullanılmalıdır. Öğrencilerin yaş, cinsiyet, öğrenme stilleri ve diğer bireysel farklılıklarına uygun olarak, öğrenci merkezli ve uygulama imkânı sunan yöntemler ve araç-gereçlerden yararlanılmalıdır.

Sözcük öğretimi süreci bu şekilde eğlenceli ve aktif bir hâl alabilir. Aynı zamanda soyut kavramların somutlaştırılması ile öğrenme kolaylaşabilir. Bunun için sözcük öğretimi etkinliklerinde başta sözlük, kitap, çalışma yaprakları, televizyon, bilgisayar ve diğer görsel-işitsel araçlar ile kavram ağı, haritalama ve canlandırma gibi öğretim biçimleri fayda sağlayabilir.