• Sonuç bulunamadı

1.3. NEOREALİZM

1.3.2. Saldırgan (Offensive) Realizm

2.1.2.4. Rusya’nın Kırım’ı İlhakı ve Ukrayna Krizi

2010 yılında Ukrayna’da yapılan seçimleri Rus yanlısı Yanukoviç kazanmıştır. Yanukoviç’in seçimi kazanması Ukrayna’daki ekonomik krizi engellememiştir. Ukrayna’daki ekonomik krize halk tepki göstermiş ve sokaklarda protestolar düzenlemiştir. Ukrayna hükümeti bu olaylardan sonra AB ile ortaklık anlaşması imzalanmasını kabul etmek zorunda kalmıştır. Rusya’nın baskıları ve politikaları

39

Ukrayna hükümetini AB ile imzalanacak ortaklık anlaşmasını imzalamamasına sebep olmuştur. Yanukoviç’in AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamamasının esas sebebi AB’den fazlaca kredi talep etmesi üzerine, AB’nin Ukrayna’nın talebinin altına kredi ile karşılık vermesi olmuştur. Bunun yanında Rusya’nın da gümrükleri kapatarak Ukrayna’ya adeta gözdağı vermesi Ukrayna’nın tercihini etkilemiştir. Bunun üzerine Ukrayna hükümeti, AB ile değil Rusya ile anlaşmaya varmıştır. Rusya, Ukrayna’ya ekonomik darboğazdan kurtulması için 15 milyar dolar yardımda bulunacağını açıklamıştır. Rusya ayrıca, Ukrayna’ya sattığı doğalgaz fiyatında indirime gitmiştir. Rusya ile varılan bu anlaşma Batı taraftarı Ukrayna halkını sokaklara dökmüştür. Bunun yanında Yanukoviç ve oğlu hakkında yolsuzluk iddiaları ortaya çıkmış bu durumda halkın öfkesini artırmıştır. Tüm gelişmeler ışığında Batı yanlısı halk, aşırı sağcılar ve diğer gruplar 2013 yılının Kasım ayında Avrupa Meydanı’nda eylemlere katılmıştır. Ülkede Rus yanlıları ve Batı yanlıları arasında ciddi gerilimler yaşanmıştır. Protestolarda birçok kişi hayatını kaybetmiştir. Tüm bu yaşanan gelişmeler üzerine Yanukoviç görevi bırakmak zorunda kalmıştır. Yerine Batı yanlısı Yatsenyuk gelmiştir. Yanukoviç ise, önce Kırım’a kaçmış daha sonra da Rusya’ya sığınmıştır. Gösterilerin Kırım’a sıçraması üzerine Rusya, Kırım’a asker sevk etmiştir. Yatsenyuk hükümeti, Rusya’nın Kırım’da askeri üs bulundurmasına olanak sağlayan anlaşmayı iptal edeceğini söylentisi Rusya’ya Kırım’ı ilhak ettiren sebeplerden birisi olmuştur (Yılmaz, 2019: 25-28).

Rusya için Ukrayna ve Kırım birçok sebepten dolayı oldukça önemlidir. Bu sebepler şu şekilde sıralanabilir:

 Yaklaşık olarak 45 milyon nüfusa sahip Ukrayna, Rusya sınırları dışarısında en çok Rus vatandaşının yaşadığı ülkedir. Bazı inanışlara göre Ukrayna’nın başkenti Kiev’in Rus milletinin doğum yeri olarak kabul edilmiştir.

 Ukrayna, Rusya’nın tahıl deposu konumundadır.  Ukrayna ve Kırım, Rusya’nın denize açılan kapısıdır.

 Ukrayna, Rusya’nın enerji ticaretinde oldukça önemlidir. Avrupa’ya sevk edilen doğalgaz boru hatlarının büyük bir bölümü Ukrayna topraklarından geçmektedir (Hallen, www.forbes.com, 2014).

40

SSCB’nin dağılmasından sonra Kırım, Ukrayna’da kalmıştır. Fakat Rusya, Kırım’daki askeri, siyasi ve ekonomik çıkarlarını her zaman devam ettirmiştir. Bu doğrultuda Rusya, Kırım’da liman ve askeri üs kiralamış gayri resmi olarak da para dağıtarak kendi nüfusunu oluşturmuştur. Kırım’da nüfusun %59’u Ruslardan, %23’ü Ukrayna vatandaşlarından, %12’si de Kırım Tatar Türklerinden oluşmaktadır. Kırım’ın Ukrayna’ya bağlı özerk bir cumhuriyet olduğu anayasada belirtilmiştir (Baharçiçek ve Ağır, 2015: 33-34).

2013 yılının Kasım ayında Yanukoviç hükümetine karşı başlayan gösteriler, Yanukoviç’in ülkeyi terk etmesiyle 2014 yılının Şubat ayında Kırım’a ulaşmıştır. Kırım Özerk Cumhuriyeti Meclisi önünde ayrılık karşıtı Ukraynalılar ve Kırım Tatar Türkleri ile ayrılık taraftarı Rusların toplanarak ayrı ayrı gösterilere başlamıştır. Ukraynalılar ve Kırım Tatarları, AB ve Batı yanlısı tavır ortaya koymuş ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olmuştur. Kırımlı Rus vatandaşlar ise, Rusya’ya bağlanmayı savunmuştur. Gösteriler devam ederken Rusya, Kırım’a askeri müdahale de bulunmuş ve parlamento binasına Rus bayrakları asılmıştır. Daha sonra Kırım Parlamentosunda referanduma gidilmesi kararı çıkmıştır. Parlamentoya sadece Rus kökenli milletvekilleri katılmıştır. 16 Mart tarihinde yapılacak olan referandumda halka iki soru sorulmuştur. Birincisi, Rusya’ya bağlanmayı destekliyor musunuz ? İkincisi, 1992 Anayasasına dönülmesi koşuluyla Kırım’ın eski statüsüne dönmesini destekliyor musunuz ? soruları sorulmuştur. Referanduma Kırım Tatar Türkleri katılım göstermemiştir. Referandum sonucuna göre katılım %82 olmuştur. Referanduma katılanların %96’sı Rusya’ya katılmak yönünde oy kullanmıştır. 17 Mart tarihinde referandum sonuçlarının açıklanmasından kısa bir süre sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım’ı bağımsız bir devlet olarak tanıyan taslağa imza atmıştır. 21 Mart tarihinde Rus parlamentosunun alt ve üst kanadından Kırım Cumhuriyeti’nin Rusya Federasyonu’na bağlanması ve Rusya Federasyonu’nda Kırım Cumhuriyeti ve federal öneme sahip Sivastopol kenti olmak üzere yeni sistemlerin oluşturulmasına ilişkin yasayı imzalamasıyla birlikte Kırım, Rusya Anayasasına uygun bir şekilde Rusya’ya bağlanmıştır (Sarıkaya, 2017: 86-89).

Türkiye, 2014 yılının Mart ayında yapılan referandum sonuçlarını tanımamıştır. Kırım’ın ilhakıyla birlikte Rusya, Karadeniz’de yeniden stratejik üstünlüğü eline geçirmiştir. Rusya, Kırım’ın ilhakıyla birlikte Sivastopol’de bulunan deniz üssünü de

41

ele geçirmiştir. Bunun yanında Rusya, Akdeniz’e deniz kuvvetlerini gönderebilme ve Akdeniz’de her daim deniz gücü bulundurabilme kabiliyetini de kazanmıştır. Ayrıca, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden sonra hava kuvvetlerinin operasyon alanını Karadeniz’in batı bölgesine genişletmiştir. Kırım krizi, Karadeniz’in jeopolitik önemini daha da artırmıştır (Çomak vd. 2014: 137-169).

Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi, Kırım Tatar Türkleri açısından oldukça önemli bir gelişme olmuştur. Türkiye, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesini tanımamış ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmuştur. Bunun yanında Türkiye, Kırım’da yaşayan Tatar Türklerinin haklarının güvence altına alınmasını istemiştir. Türkiye, Kırım Tatar Türklerinin Kırım’da huzur içinde yaşamaları istemiştir. Bu bağlamda Türkiye, Kırım’ın ilhakına ilişkin çözümün Uluslararası Hukuk ve Diplomasi kanallarıyla yürütülmesini talep etmiştir. Bu süreçte Türkiye’nin özellikle enerji alanında Rusya’ya bağımlı olması sebebiyle Rusya’ya yaptırım uygulamak yerine Kırım krizinin karşılıklı diyalog yoluyla çözüme kavuşturulması için çalışmalar yürütmüştür (Konak, 2019: 87).

Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden sonra ABD ve NATO’ya üye ülkeler Rusya’ya birçok alanda birçok alanda yaptırım uygulamaya başlamıştır. Türkiye, bu yaptırımlara katılmayacağını duyuran tek NATO ülkesi olmuştur. Türkiye, Kırım sorunun ortaya çıkmasından sonra Rusya’ya tepki göstermiş ancak diğer NATO ülkeleri gibi olayları yaptırım seviyesine getirmemiştir. Türkiye’nin Kırım krizinde NATO üye ülkelerinden daha farklı bir tavır içinde olmasının başlıca sebebi Türkiye ile Rusya arasında son yıllarda hızla artan karşılıklı bağımlılık ilişkisidir (Ekici, 2015: 108-109).

Türkiye, her platformda Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmuştur. 10 Mart 2017 tarihinde dönemin Başbakanı Binali Yıldırım, Ukrayna’yı ziyaret etmiştir. Türkiye, gemilerini Rus işgalindeki Kırım’a gitmesini yasaklamıştır. Ukrayna Başbakanı Volodymyr Hroysman, Türk gemilerinin Kırım’daki yasak eylemini çok önemli bir gelişme olarak övmüş ve Türkiye’nin Kırım Tatar Türklerine yönelik destekleri için de şükranlarını sunmuştur (www.euromaidanpress.com, 2017).

2020 yılının Şubat ayının başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i ziyaret etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna’daki programı doğrultusunda Ukrayna-Türkiye İş Forumu’na

42

katılmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti sırasında Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantısını da katılmıştır (www.sabah.com.tr, 2020). Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırım’ın yasa dışı ilhakını tanımadıklarını belirtmiştir. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı gösterdiklerini ve Kırım Tatar Türklerinin haklarını savunmaya devam edeceklerini belirtmiştir (www.dw.com, 2020). Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna ziyareti sırasında törendeki askerleri “Slava Ukraine!”, sözleriyle selamlaması Rus gazete manşetlerinde büyük yankı uyandırmıştır. Rus basınındaki haberlerde, Erdoğan selamından başka Suriye’de tırmanan gerginlikler üzerine Ukrayna’ya gitmesi ve Kırım Tatar Türkleri ile ilgili sözlerde bulunmasına tepki gösterilmiştir (www.haberler.com, 2020).

Rusya’nın Kırım’a yapmış olduğu müdahele Neorealist perspektiften değerlendirildiğinde, Gürcistan Krizi’nde uyguladığı tutum ve politikalara benzer bir dış politika anlayışını benimsemiştir. Rusya, Ukrayna Krizi’nde de saldırgan politikalar yürütmüştür. Saldırgan realizme göre Devletler bölgeselinde hegemonik bir güç olmak için güç kazanmak ister. Bölgesel ve uluslararası alanda güçlü bir devlet olduğunu göstermek isteyen Rusya, Ukrayna’daki krizde ABD, AB ve NATO’nun etkin bir biçimde rol almasına mani olmak maksadıyla Kırım’a müdahale etmiştir. Saldırgan realizm rekabetçi bir dünya öngördüğünden devletler güçlerini maksizime etmek istemektedir. Saldırgan realizme göre, devletlerin temel amacı hegemon bir güç olana kadar gücünü en üst seviyeye çıkarmaktır. Devletler kendi bölgelerinde en büyük askeri güce olmalıdır. Özellikle de kara kuvvetlerinin güçlü olması devletlerin bölgesel hegemonik güç olmasında yardımcı olacaktır. Bu kapsamda Rusya’nın Kırım’a müdahale etmesi saldırgan realizmin savunduğu değerlerle bire bir örtüşmektedir. Rusya’nın saldırgan politikalar izlemesinde ABD, AB ve NATO’nun bölgede yürüttüğü politikalar etkili olmuştur. Saldırgan realizme göre, devletler en kötü ihitmali düşünerek hareket etmektedir. Çünkü devletler, diğer devletlerin niyetinden emin olamazlar. Kırım’ın stratejik konumu, Rusya’nın Kırım ile tarihsel ve kültürel bir takım bağlarının bulunması, Kırım’ın Karadeniz bölgesinde önemli bir liman olması ve ABD’nin Karadeniz’deki girişimleri gibi faktörler de Rusya’nın saldırgan politikalar izlemesine sebep olmuştur. Türkiye’nin Kırım’ın ilhakına yönelik politikası da savunmacı realizm kapsamında değerlendirilebilir. Savunmacı realizme göre devletlerin asıl amacı gücü

43

artırmak değil gücü korumaktır. Uluslararası sistemin anarşik düzende olması devletleri daha temkinli davranmaya itmektedir. Savunmacı realizmin savunduğu bu değerlere paralel olarak Türkiye, Kırım’ın ilhakında savunmacı politikalar izlemiştir. Türkiye, krizin aciliyetle çözüme kavuşturulmasını ve bölgede güvenliğin yeniden tesis edilmesini istemiştir. Türkiye’nin savunmacı politikalar izlemesinde bir başka faktör de Batı ile Rusya arasında bir denge oluşturmak istemesidir. Türkiye, Kırım’ın ilhakında savunmacı politikalar izlese de Kırım’ın ilhakını tanımamış, Kırım Tatar Türklerinin haklarının güvence altına alınmasını istemiş ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olmuştur.

Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesi, Batı ülkeleri ve Türkiye için çok büyük bir kayıp olduğu halde ne Batı ne de Türkiye, Rusya’ya yeteri kadar tepki verdiği söylenemez. Bunun nedeninin özellikle AB ülkelerinin ve Türkiye’nin enerji konusunda Rusya’ya bağımlı olduğu gerçeğidir. Türkiye’nin Ukrayna’yı ziyareti sonrasında Suriye’nin İdlib kentinde Türk askerlerine yapılan saldırının zamanlaması da manidar görülmektedir. Bu doğrultuda Türkiye ile Rusya’nın Suriye konusundaki anlaşmalarının pamuk ipliğine bağlı olduğu bir kere daha görülmüştür.