• Sonuç bulunamadı

ABD’nin Irak Operasyonu’nun Türkiye-Rusya İlişkilerine Etkisi

1.3. NEOREALİZM

1.3.2. Saldırgan (Offensive) Realizm

2.1.2.1. ABD’nin Irak Operasyonu’nun Türkiye-Rusya İlişkilerine Etkisi

gelişme Türkiye’nin 1 Mart Tezkeresini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) reddetmesi olmuştur. Türkiye, bu tezkereyi reddetmesiyle birlikte ABD’ye kendi ülkesinden Irak’a geçiş izni vermemiştir. Tezkerenin reddedilmesi sonucu Türkiye, Rusya’nın nazarında ABD’nin her dediğini yapan güvenilir ortak izleniminden, kendi menfaatleri mevzu bahis olduğunda özgürce hareket edebilen sağlam ve kuvvetli bir ülke imajına dönüşmüştür. Bu tezkerenin reddedilmesi olayı muhtemelen AK Parti hükümeti tarafından bilinçli bir biçimde yapılmasa da Rusya ile ikili ilişkilerde oldukça işe yaramıştır. 1 Mart 2003 tezkeresinin reddinden sonra Türkiye-Rusya ilişkileri büyük bir ivme kazanmıştır (Kazdal, 2018: 52-60).

TBMM’de 1 Mart tezkeresi oylamasına 533 milletvekili katılmıştır. 533 milletvekilinden 264’ü kabul oyu verirken, 250 milletvekili ret oyu vermiş, 19 milletvekili ise çekimser kalmıştır. Anayasa’nın 96. Maddesine göre sağlanması gereken salt çoğunluk oluşmadığı için tezkere reddedilmiştir (TBMM Tutanak Dergisi, 2003: 133).

Türkiye, Irak konusunda en önemli müttefiki ABD ile birlikte hareket etmemiştir. Türkiye’nin bölgedeki çıkarları (Kuzey Irak’taki PKK sorunu, Bölgesel Kürt Yönetimi ve Ekonomi) açısından bunun bir hata olacağı fikri ağır basınca olayın tamamen dışında kalmak istemeyen Türkiye, 20 Mart tezkeresi ile alternatif bir çözüm

33

bulmaya çalışmıştır. Ancak Türkiye’nin bu çözüm arayışı biraz gecikmiş bir hamle olmuştur. Çünkü ABD, 20 Mart’ta Irak operasyonunu başlatmıştı. ABD’nin operasyonundaki temel risk, Irak’ın kuzeyi için ABD’nin Kürtleri ana müttefik olarak seçmesidir (Çandar, 2004: 52-55). 1 Mart Tezkeresi, Türkiye ile ABD arasında II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en önemli kırılma olmuştur. Tezkerenin reddedilmesi sonrası Türkiye’nin ekseninin kaydığı konusu kamuoyunda tartışılmıştır. Ayrıca, 1 Mart tezkeresinin reddedilmesiyle birlikte Türkiye-Rusya ilişkileri de hızlanmaya başlamıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem bazı endişeler duysa da faydacı bir yaklaşımla tezkerenin TBMM’den geçmesi için büyük uğraş vermiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ABD’nin operasyonuna mani olamıyorsak bu olayın dışında da kalmamalıyız.” düşüncesine sahiptir (Taydaş ve Özdamar, 2013: 228-239). O dönemin başbakan yardımcısı Abdullatif Şener, Recep Tayyip Erdoğan’ın Arap toplumundaki iyi imajının başlangıç noktasının 1 Mart tezkeresi olduğunu belirtmiştir. Erdoğan’ın tezkerenin geçmesi için çabalamasına rağmen tezkerenin TBMM’den geçmemesi ona itibar kazandırmıştır (Oğhan, www.sputniknews.com, 2016).

1 Mart Tezkeresi’nin reddedilmesinin sebepleri şu şekilde özetlenebilir; 1. AK Parti içinde farklı görüşlerin bulunması,

2. Türk kamuyounun savaş karşıtı bir tutum içinde olması, 3. TSK’nın tavrının net olmaması,

4. Ana muhalefet olan partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) savaş karşıtı tutumu (Güler, 2012: 76-77).

1 Mart Tezkeresi’nin reddedilmesinin Türkiye’ye bazı olumlu ve olumsuz yansımaları olmuştur. Tezkerenin reddedilmesinin olumsuz tarafları şu şekilde özetlenebilir;

1. Türkiye, Kuzey Irak’ta saf dışı kalmış ve PKK’nın bölgede güç kazanmasına mani olamamıştır. Bu tarihten sonra Türkiye’ye Kuzey Irak’taki PKK kamplarından birçok terör eylemi gerçekleşmiştir.

2. 4 Temmuz 2003 tarihinde Sülemaniye’de bulunan Türk Özel Kuvvetlerinin üs olarak kullandıkları binaya ABD güçleri ve Barzani taraftarı Peşmerge güçleri tarafından saldırı gerçekleştirmiş ve 11 Türk askerinin başına çuval geçirilerek tutsak edilmiştir. Bu olay Türk kamuoyunda büyük infial

34

uyandırmış ve kamuoyunda 1 Mart’ın rövanşı olarak yorumlanmıştır. Yaşanan bu hadise Türkiye-ABD ilişkilerindeki en olumsuz olaylardan biri olarak görülmektedir.

3. Kuzey Irak’ta ikamet eden Türkmenler, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki mevcudiyetinin sınırlı olmasından dolayı savunmasız kalmıştır.

4. 1 Mart Tezkresi reddedilince Türkiye Irak’taki gelişmelerde söz sahibi olamamıştır.

Tezkerenin reddedilmesinin olumlu yanları ise şu şekilde özetlenebilir;

1. Tezkerenin reddedilmesine Almanya ve Fransa oldukça olumlu yaklaşmış, bu gelişme de Türkiye’nin AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamasına sebep olmuştur.

2. Tezkerenin reddedilmesi Türkiye’nin Arap toplumundaki imajını yükseltmiştir.

3. Tezkerenin reddedilmesiyle Türkiye ile Rusya ilişkileri ciddi bir ivme kazanmıştır (Karaçoban, 2019: 46-50). 1 Mart Tezkeresi belki de Türkiye- Rusya ilişkilerini geliştiren en önemli gelişme olarak görülebilir.

Türkiye’nin 1 Mart tezkeresini reddetmesiyle birlikte Türkiye ile Rusya arasında siyasi ilişkilerde hızlanmaya başlamıştır. Özellikle Türkiye, ikili ilişkilerin daha kurumsal hale gelmesi için bir takım girişimlerde bulunmuştur. Türkiye’nin teklifi ile iki ülke arasında Üst Düzey Stratejik İşbirliği Konseyi oluşturulmuştur. Böylelikle her iki ülkenin liderleri ve bakanları her yıl düzenli olarak görüşebilmesi ve güçlü bir siyasi diyaloğun sağlanması öngörülmüştür. 1 Mart tezkeresinin reddedilmesin ardından Türkiye, Rusya ile yaşadığı sorunları sona erdirmeyi hedeflemiş ve yapılan ittifakın bölgesel rekabetin olumsuz etkilerini an alt seviyeye düşüreceğini tasavvur etmiştir (İmanbeyli, 2015: 2).

1990’lı yıllarda Rusya’da Türkiye’den bahsedilmesine dahi kötü gözle bakılırken, bu vaziyeti değiştren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2004 yılındaki Türkiye ziyareti olmuştur. Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinin bozulmasına istinaden Rusya devreye girerek Türkiye ile ilişkilerini artırmak istemiştir. Ruslar, Türkiye’yi 1 Mart öncesi NATO’nun arka bahçesi olarak görmüştür. Ancak 1 Mart’tan sonra Rusya, Türkiye’yi bağımsız hareket edebilen bir devlet olarak görmeye başlamıştır. ABD’nin

35

gücüne tek başına karşı çıkamayan Rusya, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik anlamda güç kazanmasından etkilenmiş ve Türkiye ile her alanda ilişkilerini artırmaya karar vermiştir. Rusya, Türkiye konusunda strateji değişikliğine gitmiştir. Bu bağlamda eskiden Türkiye’yi görmezden gelen Rusya, günümüzde Türkiye’yi bölgesel güç olarak nitelendirmeye başlamıştır (Başlamış, www.milliyet.com.tr, 2009).

ABD’nin Irak’a müdahalesinden en kazançlı çıkan ülkelerin başında kuşkusuz Rusya bulunmaktadır. Savaş sebebiyle petrol ve doğalgaz fiyatları yükselmiş, Rusya bu fiyat artışından ciddi gelirler elde etmiştir. ABD’nin bölgede siyasi olarak itibar kaybetmesi de Rusya’nın işine gelmiştir. Rusya, ABD’nin Irak’ta siyasi girdaba girmesiyle bölgede siyasi ve politik kazançlar elde etmiştir. ABD’nin küresel hegemon olarak Irak’taki biçaresizliği ve Arap toplumda yükselen ABD karşıtlığı, Rusya’yı denge sağlayıcı bir devlet olarak yeniden ortaya çıkarmıştır. Bunun yanı sıra Rusya, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki endişelerini göz önünde bulundurarak siyasi konumu güçlendirmeye çalışmıştır (Aydın, Özcan ve Kaptanoğlu, 2007: 34).

1 Mart Tezkeresi, neorealizm çerçevesinden incelenebilir. Neorealizm teorisine göre, devletler rasyonel ve faydacıdır. Bu kapsamda AK Parti Hükümeti, rasyonel ve faydacı davranarak ABD’nin yanında yer almak istemiş ve tezkereyi TBMM’ye getirmiştir. Ancak tezkere TBMM tarafından reddedilmiştir. Neorealistlere göre, ekonomik güç askeri güçten daha önemlidir. Türkiye’de daha çok ekonomik gerekçelerle ABD’nin yanında yer almak istemiştir. Ancak tezkere TBMM tarafından reddedildiğinden dolayı ABD’nin vereceği ekonomik destekten yararlanamamıştır. Neorealizme göre, uluslararası sistemin anarşik yapısından dolayı devletler, dengeleme yoluna gitmektedir. Büyük ve güçlü devletler, göreceli olarak kendinden daha zayıf devletlerle kendileri dengelemeye çalışmaktadır. ABD’nin Irak operasyonu için Türkiye topraklarını kullanmak istemesi ve Türkiye’den destek istemesi bu minvalde değerlendirilebilir. Neorealist teoriye göre, devletler kendini savunmak için iç dengeleme ve dış dengeleme yoluna gitmektedir. İç dengelemede esas konu ekonomiyken dış dengelemede esas konu ittifaklardır.