• Sonuç bulunamadı

Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi

3. ULUSLARARASI CEZA MAHKEMELERĠ

3.4 Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi

Trajik olayların yaĢandığı Ruanda‟da, olayların ilk kez baĢladığı 1994 senesinde nüfusun %85‟ini Hutular, %15‟ini Tutsiler oluĢturmaktadır. Ülkeyi sömüren Avrupalı ülkelerin iĢbirliğiyle, az insan sayısına sahip olsalar da Tutsiler, uzun zaman yaĢadıkları özgürlüğü ellerinde tutmuĢlardır. Lakin, 1962 senesinde devletin egemenliğini ilan etmesi ile, Hutular idareyi ele geçirmiĢlerdir . Ġdareyi ellerinde bulunduran Hutular, sanki geçmiĢte yaĢadıklarının intikamını alırcasına, Tutsilere karĢı baskı yapmıĢlardır. General Habyarimana‟nın baĢa geçmesiyle, bu baskılar ağırlaĢmıĢtır161

.

Bu zaman içerisinde, bazı hükümet yetkilileri ve aĢırı milliyetçi gruplarca etnik düĢmanlıkları kıĢkırtarak, Tutsilerin sistemli bir Ģekilde ortadan kaldırılmasını savunan bir organizasyon hazırlanmıĢ; bu düzen General Habyarimana‟nın

159 BaĢak, 2003 s.40. 160

Alpkaya, 2002, s.62

ölmesinin arkasından yürürlüğe girmiĢtir. Uygulamaya konan bu düzenin arkasından, 1994 yılının Nisan ayından Haziran ayına kadar en az beĢyüz bin insan yaĢamını yitirmiĢtir. Günlük öldürülen insan sayısı, Alman kamplarında öldürülen insan sayısının ortalama beĢ katından daha çoktur162

.

YaĢanan olaylara uluslararası toplumun müdahalesi oldukça zayıf kalmıĢtır. Soykırımın vahĢeti ve zararın büyüklüğü tam olarak ortaya çıkana dek, uluslararası toplumun dikkat ve ilgisi çekilememiĢtir. Durumun açıkça gözler önüne serilmesinin ardından, BirleĢmiĢ Milletler Güvenlik Konseyi, aldığı 17 Mayıs 1994 tarih ve 918 sayılı kararla , Ruanda‟daki çatıĢmanın yol açtığı insanî acıların yoğunluğu itibariyle, derin Ģekilde tedirgin olunduğunu belirtmiĢ, bölgedeki çatıĢmanın sürekliliğinin, bölge barıĢı ve güvenliği açısından tehdit teĢkil ettiğini saptamıĢtır. Bununla birlikte, Ruanda‟da yaĢanan olayları rapor etmesi için özel bir raportör görevlendirilmiĢ, Temmuz 1994‟te Güvenlik Konseyi‟ne bilgi sunmak üzere bir uzmanlar komisyonu ülkeye gönderilmiĢtir163

.

Raportörün ve uzmanlar komisyonunun, soykırım suçu ve insanlığa karĢı cürümlerin iĢlenmesine iliĢkin açık kanıtlar olduğunu söyleyip, bir uluslararası ceza mahkemesi oluĢturulmasını önermesi üzerine ve kurulan yeni Ruanda Hükümeti‟nin isteklerine binaen, mevzu Güvenlik Konseyi tarafından ele alınmıĢ; 8 Kasım 1994 tarih ve 955 sayılı yasayla RUCM‟si, gerçek ismiyle “01.01.1994 ve 31.12.1994 tarihleri arasında, Ruanda ülkesinde kıyım ve diğer insanî hukuk ihlallerinden mesul kiĢilerden baĢka, Ruanda vatandaĢlarından komĢu devletlerde soykırım ve benzeri ihlalleri yapmaktan mesul olan kiĢilerin Yargılanmaları Ġçin Uluslararası Ceza Mahkemesi” kurulmuĢtur. Bu karara ekli “Ruanda için Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü” toplam 32 maddelik bir belgedir. Statü'nün 1. maddesinde mahkemenin yetki alanı, Ruanda‟da ve Ruanda‟ya komĢu devletlerde, Ruanda vatandaĢları tarafından, 01.01.1994 - 31.12.1994 tarihleri arasındaki bir yıllık süre içinde gerçekleĢtirilen uluslararası insanî hukukun ciddi ihlallerinden mesul kiĢilerin yargılanması ile sınırlandırılmıĢtır. Bu sebeple, Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yargı

162 FERT, Ġsmail; (2007), Sosyal Politika ve Suç ĠliĢkisi Ülkemizin Suç Profili Açısından Bir

Değerlendirme, Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġzmir, s.6

yetkisi, faillerin suç iĢleme tarihi, suçun iĢlendiği yer ve iĢlenen suçun tipi bakımlarından kısıtlandırılmıĢtır.

Mahkeme‟nin kuruluĢunun yasal dayanağı, BirleĢmiĢ Milletler SözleĢmesi'nin 7. kısmı olarak açıklanmaktadır. Lakin EYUCM‟ sinden değiĢik olarak, mahkemenin kuruluĢunda Ruanda Hükümeti'nin de istekleri mevzu bahis olmuĢtur. Zira, Ruanda Hükümeti de, soykırım ve diğer insanî hukuk ihlallerinde bulunanların yargılanmasının barıĢa ve uzlaĢmaya yardımının bulunabileceği sebep gösterilerek, yargısal bir düzenin oluĢturulması isteğinde bulunulmuĢtur164

.

Ad hoc nitelikli, olağanüstü ve sivil bir mahkeme olan RUCM, yapısı itibariyle de EYUCM‟ne benzemektedir. Statüye göre mahkemenin üçer yargıçlı iki Dava Dairesi ve beĢ yargıçlı bir Temyiz Dairesi bulunmaktadır (m. 10, 11, 12, 13). Temyiz Dairesinin beĢ yargıcı, EYUCM Temyiz Dairesi‟nin yargıçları olarak görevlendirilen kiĢilerdir (m. 12/2). Ayrıca Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi‟nin de BaĢsavcısı olarak belirlenmiĢ ve ona yardımcı olmak üzere bir de Savcı yardımcısı öngörülmüĢtür (m. 15/1-3). Tanzanya‟nın baĢkenti Arusha‟da kurulan Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi, resmî olarak faaliyetlerine 26.06.1995 tarihinde baĢlamıĢtır165

.

3.4.2 Mahkemenin yargı yetkisi

Mahkemenin süreç açısından yargılama görevi 1 Ocak 1994 - 31 Aralık 1994 yılları arasında iĢlenmiĢ olan olaylarla sınırlandırılmaktadır. Zaman açısından düĢünülen bu kısıtlama, mahkemenin yargılamasına mevzu olan cürümlerin düzenlenmesi aĢamasının görmezden gelindiği düĢüncesini vurgulamaktadır. Mahkeme‟nin yer açısından salahiyeti, Ruanda‟nın egemenlik alanı içinde iĢlenen fiilleri ve Ruanda vatandaĢları tarafından komĢu ülkelerin ülke sınırları içerisinde iĢlenen faaliyetleri içermektedir (m. 1-7)166

.

164 Erdal,2010, s.33

165Sözüer ve Erman,2001, s.36 166

ÖNDER Orhan,(2006) BirleĢmiĢ Milletler Ruanda Ġçin Uluslararası Ceza Mahkemesi, Ankara, s.298

Mahkeme‟nin kiĢi açısından yetkisi, Tüzüğü'nün 5. ilkesinde düzenlenmiĢtir. Mevzu olan ilke, mahkeme sadece gerçek Ģahısların yargılama salahiyetine sahip kılınmıĢtır. Mahkemenin buradaki yetkisi, “soykırım” (m. 2), “insanlığa karĢı iĢlenen suçlar” (m. 3) ve “1949 Cenevre SözleĢmeleri'nin ortak 3. maddesi ve buna ek II. Protokolün ihlalleri” (m. 4) ile sınırlıdır167

.

Soykırım suçu (m. 2), EYUCM‟si Statüsündeki biçimiyle düzenlenmiĢtir. Buna göre, “ millî, etnik, ırksal veya dinî topluluğu kısmen ya da tamamen yok etmek düĢüncesi ile gerçekleĢtirilen”, ikinci maddede sayılı olaylardan herhangi biri soykırım cürümü oluĢturmakta ve dolayısıyla RUCM‟sinin yargı yetkisine dahil olmaktadır. Dolayısıyla soykırım, bir ulusal, etnik, ırksal ya da dinî grubun tümünü ya da bir kısmını yok etmeyi amaçlayarak iĢlenen168

,

 Grup taraflarının öldürülmesi,

 Grup taraflarının fiziksel veya zihinsel bütünlüğünde ciddi zarara sebep olunması,

 Grubun yaĢam koĢulları üzerinde bütünüyle ya da kısmen fiziksel yıkım sayılan bir eylemin kasten uygulanması,

 Grup içi doğumları önlemeyi amaçlayan tedbirlerin zorla uygulanması,

 Grubun çocuklarının zorla baĢka bir gruba nakledilmesi eylemleridir.

Bu eylemler, Ģu biçimlerde iĢlendiğinde cezalandırılacaktır (m. 2/2-3):

 Soykırım,

 Soykırım iĢlemek için komplo,

 Soykırım suçunu iĢlemeye doğrudan ve alenen kıĢkırtma,

 Soykırım suçuna teĢebbüs,

 Soykırım suçuna iĢtirak.

167

BaĢak,2003, s.5

Statüde (m. 3), insanlığa karĢı suçlardan bahsedebilmek için bir silahlı çatıĢmanın varlığı ön Ģart olarak belirlenmemiĢtir ve fakat baĢka iki Ģartın varlığı aranmıĢtır. Bunlardan birincisi, sadece sivil nüfusa yönelmiĢ geniĢ kapsamlı ya da sistemli saldırıların bir parçası olarak gerçekleĢtirilen fiillerin varlığıdır. Ġkincisi ise, bu fiillerin siyasi, ulusal, ırksal, etnik ya da dinî bir ayrımcılık temeline dayanmasıdır169

.

Bu bağlamda Mahkeme Statüsüne göre bu suçlar,

 Cinayet,  Ġmha,  KöleleĢtirme,  Tecavüz,  Sınır dıĢı etme,  Hapsetme,  Azap çektirmek,

 Irksal,politik ve dinî nedenlerle iĢkence etme,

 Bunlar dıĢında yer alan insanlık dıĢı eylemlerdir.

Statü'de kullanılan dil, insanlığa karĢı suçların sınırlı sayıda (numerus clausus) olmadığını göstermektedir. SavaĢ suçları bakımından, Ruanda‟da yaĢanan arbedelerin uluslararası olmaması nedeni ile , sadece 1949 tarihli Cenevre SözleĢmeleri‟nin ortak 3. maddesi ve buna Ek II. Protokolün hükümleri uygulama alanı bulabilecektir. Buna göre sınırlı sayıda olmamak kaydıyla bu suçlar170

:

 Özellikle cinayet gibi iĢkence, kötürüm etme ya da bedensel cezanın herhangi bir biçimini oluĢturan kiĢilerin yaĢamları, sağlıkları ve fiziksel ya da zihinsel esenliklerinin ihlali,

 Kolektif ceza,  Rehin almalar, 169 Önok,2003, s.35 170 Erdal,2010, s.35

 Terör eylemleri,

 Ġnsan gururuna yönelik hakaretler, özellikle küçük düĢürücü ve aĢağılayıcı muamele, tecavüz, fahiĢeliğe zorlama ve adap ve edebe aykırı saldırılar,

 Yağma,

 Uygar toplumlarca vazgeçilmez olarak tanınan bütün yargısal güvencelerin sağlandığı normal Ģekilde oluĢturulmuĢ bir mahkeme tarafından öncesinde tebliğ edilmiĢ karar olmadan cezalar vermek ve cezaları gerçekleĢtirmek,

Yukarıda sözü edilen herhangi bir eylemin gerçekleĢtirileceğine yönelik tehditler olarak sıralanmaktadır. Savcılık ilk iddianamesini Mahkeme'nin kurulmasından yaklaĢık 1 yıl sonra, 22 Kasım 1995 tarihinde sunmuĢtur. Ġddianamenin sunulmasından 14 ay sonra, ilk duruĢmaya Ocak 1997‟de baĢlanmıĢtır. Bu tarihe kadar, 21 soykırım sanığı hakkında 14 iddianame hazırlanmıĢ ve 21 tutuklama müzekkeresi çıkartılmıĢtır. Haziran 1997‟ye gelindiğinde, Mahkeme‟de görülmekte olan 3 dava bulunmaktadır. Bunlardan birisi de Jean Paul Akayesu davasıdır 171

.

26 Mayıs 1996 tarihinde Zambiya‟dan iade edilen Akayesu, soykırım ve insanlığa karĢı suçlardan sorumlu tutulmuĢtur. Ġddianamede, Tutsiler'in öldürülmesi için halkı kıĢkırttığı, doğrudan emirler verdiği ve bizzat sorgulamaları, iĢkence ve ölümleri yönettiği iddia edilmiĢtir. Bir Hutu‟lu yönetici olan Jean Paul Akayesu, 9 Ocak 1997‟de iĢlediği insanlığa karĢı suçlar ve soykırım suçundan dolayı Mahkemeye getirilirken, ilk duruĢmalar Mahkeme'nin kuruluĢundan yaklaĢık 2 yıl sonra baĢlamıĢtır. Savcılık tarafından 13 ġubat 1996‟da suçlanan Akayesu‟nun duruĢması, 9 Ocak 1997 tarihinde baĢlamıĢ ve 2 Eylül 1998‟de Mahkeme kararını vermiĢtir. Akayesu, 15 eylemin 9‟undan suçlu bulunmuĢtur. RUCM‟sinin ulusal karar yetkisi ile iliĢkisi, EYUCM‟sinde uygulandığı biçimdedir. Bu açıdan, uluslararası mahkeme ile

millî mahkemeler arasında yarıĢan yetkinin söz konusu olduğu ve netice itibariyle RUCM‟sinin yetkilerinin öncelikli olduğu söylenebilir (m.8/2)172.