• Sonuç bulunamadı

2. SİVAS ŞEHRİNİN COĞRAFİ KONUMU

1.6. Roma İmparatorluğu Dönemi

Roma imparatoru Tiberius (M.S.17-37), M.S. 17 yılında Kapadokya’yı bir Roma eyaleti yaptıktan sonra, halka ağır vergiler yükledi. Bu vergiler, M.S. 18 yılında böygeye yeni bir Roma valisinin atanmasından sonra biraz hafifledi. Bu arada Part kralı III. Artabanus, Roma imparatoru Augustus’un ölmüş olduğu yılda Armenia’yı oğlu Orodes’e verdi. Orodes, Armenia’yı istila ederek, bu ülkenin kralı Vonoses’i tahttan indirdi. Orodes Armenia’da iki yıl hüküm sürdü. Roma imparatoru Tiberius, bu gelişmeler üzerine doğuda zayıflayan Roma otoritesini yeniden güçlendirmek için M.S. 17 yılında Germanicus’u geniş yetkilerle Doğu’ya gönderdi. Germanicus, M.S. 17/18 yılında Kilikya’ya geldi ve bu eyaleti küçük olduğu için Suriye Eyaletine bağladı. Daha sonra Kapadokya eyaletini kurdu. Germanicus, Armenia’yı da ele geçirerek, Pontos kralı II. Polemo’nun oğlu Zenon’u buraya kral olarak atadı. Zenon M.S. 34 yılına kadar Armenia’da hüküm sürdü. Germanicus, bu savaşlar sırasında gerekli olan asker ve diğer gereksinmelerin karşılanmasında Galatya Eyaleti’nden de yararlandı. Ayrıca Komana Pontika toprakları da M.S. 34 yılında ele geçirilerek Galatya eyaletine bağlanmıştı178.

Roma imparatoru Tiberius’un M.S. 37 yılında ölümünden sonra, yerine Caligula (çizmecik) lakaplı Gaius Caesar Germanicus geçti. Gaius’un M.S. 41 yılında Roma’da öldürülmesinden sonra ise imparatorluk tahtına Cladius (M.S. 41- 54) geçti. Cladius, Armenia’daki karışıklıklar üzerine buraya bir ordu göndererek İberia’lı Mithridates’i Armenia tahtına oturttu. Ancak Mithridates M.S. 51 yılında yeğeni Radamistus tarafından tahttan indirilerek öldürüldü. Mithridates’in Armenia tahtından indirilerek katledilmiş olduğu haberi hem Parthların yeni kralı Vologases’i, hem de Roma’nın Suriye ve Kapadokya valilerini aynı anda harekete geçirdi. Ancak en hızlı davranan Part kralı Vologases oldu. Vologases M.S. 52 yılında Armenia’nın iki başkentini yani Artaksata ve Tigranokerta’yı hiçbir

178 Şemseddin Günaltay, Yakınşark IV, II. Bölüm, s.258; Mehmet Ali Kaya, a.g.e., s.172-174; Rene Grousset, a.g.e., s.103; “Sivas”, Y.A., s.6854.

direnişle karşılaşmadan ele geçirdi. Böylece Roma’nın Armenia politikası ters yüz olmuş, Armenia kralı ilk kez Roma’ya rağmen Partlar tarafından atanmış ve Roma buna seyirci kalmıştı179.

Roma imparatoru Neron (M.S. 54-68), tahta geçtiğinde henüz onyedi yaşındaydı. Bu sıralarda büyük Armenia, Partlar tarafından ele geçirilmişti. Partlarla savaşmaya karar veren genç imparator, Suriye valisi Quadratus’a, Kommagene (Adıyaman) kralı IV. Antiokhos’a ve Kolkhis (Ardahan) kralı II. Herod Agrippa’ya savaş için hazırlanmaları emrini verdi. Ayrıca M.S. 39 yılında konsüllük yapmış olan Domitius Corbulo’yu da tam yetkiyle donatarak Parthlara karşı yapılacak olan savaşın komutanlığına atadı. Corbula aynı zamanda Galatya Eyaletinin de valisiydi. Kapadokya Eyaleti ise bu yıllarda Galatya Eyaletine bağlıydı. Corbula M.S. 56 yılı başlarında Kapadokya’ya gelerek Melitene (Eski Malatya, şimdiki Battalgasi)’de karargahını kurdu. M.S. 58 yılında ise hazırlıklarını bitirerek Kapadokya sınırını aşıp Armenia’ya girdi ve başkent Artaksata’yı ele geçirdi. M.S. 60 yılında da Armenia’nın ikinci başkenti olan Tigranokerta’yı ele geçirdi. Böylece Armenia tekrar Roma’nın kontrolüne geçti. Tigranokerta’nın ele geçirilmiş olduğu yılda Suriye Eyaletinin yaşlı valisi Quadratus öldü ve Roma imparatoru Nero da Armenia’daki başarılarının bir ödülü olarak bu eyaletin yönetimini Corbulo’ya verdi. Artık Corbulo, yalnızca Kapadokya’nın da bağlı olduğu Galatya Eyaleti’nin değil, aynı zamanda Suriye Eyaletinin de valisiydi180.

Parth kralı Vologases M.S. 61 yılında Armenia’yı istila ederek başkent Tigranokerta’yı kuşattı. Corbulo bu olayı öğrenir öğrenmez elçileri aracılığıyla Parth kralından bu kuşatmayı kaldırmasını aksi takdirde Mezopotamya’yı istila edeceğini bildirdi. Bunun üzerine Parth ordusu Armenia’dan çekilmek zorunda kaldı. Bu olaylar sonucunda İmparator Nero, Corbulo’nun da isteği ile Caesennius Paetus’u Galatya valisi olarak atadı. Paetus, Kapadokya, Galatya, Pontos ve Corbulo’dan aldığı birliklerle Kapadokya’dan hareket ederek Parthlar üzerine

179 Mehmet Ali Kaya, a.g.e., s.174-175; Rene Grousset, a.g.e., s.104-105. 180 Mehmet Ali Kaya, a.g.e., s.175-178; Rene Grousset, a.g.e., s.105.

sefere çıktı. Ancak M.S. 62 yılında Arsanias (Murat Çayı) kıyısındaki Rhandeia’da karşılaştığı Parth ordusu karşısında ağır bir yenilgi alarak, geri çekildi. Bu yenilgi üzerine Nero, Paetus’u M.S. 63 yılında Roma’ya çağırdı ve Corbulo’ya geniş yetkiler vererek, onu Doğu ordularının tek komutanı yaptı. Corbulo, II. Polemo’nun ülkesi Pontus’u Roma toprağı yaparak burayı Galatya Eyaletine bağladı. Bu dönemde Pontus Polemoniacus (Polemo’nun Pontus’u)’un sınırları içerisinde Sebaste (Niksar), Zela (Zile), Kerasos (Giresun), Trapezos (Trabzon) şehirleri ile beraber Sebasteia (Sivas) şehri de bulunuyordu. Corbulo M.S. 64 yılında Armenia’ya bir sefer düzenleyerek burasını tekrar Roma’nın kontrolü altına aldı. M.S. 66 yılında ise Roma, Parthlar ile bir antlaşma imzaladı. Buna göre Armenia’nın kralını Roma’nın onayını almak şartıyla Parthlar belirleyecekti181.

Corbulo’nun M.S. 66 yılındaki barış antlaşmasından sonra Roma’ya çağrılması ile Galatya ve Kapadokya Eyaletleri yeniden birbirlerinden ayrılarak ayrı eyaletler olarak düzenlendiler. Kapadokya’daki lejyonlar Yahudi isyanları dolayısıyla Suriye Eyaleti’ne aktarılınca Anadolu’daki iki büyük Roma eyaleti, yani Galatya ve Kapadokya Eyaletleri silahsız ve savunmasız kaldı. Bu yıllarda Aşağı Don Irmağı ile Aşağı Volga Irmağı arasında yaşayan Alanlar, Kafkasya (Dariel) ve Hazar (Derbent) geçitlerini aşarak Roma’nın nüfuzu altındaki ülkelere ve Kapadokya’ya alanlar yapmaya başladılar. M.S. 70’li yıllarda Alanların saldırıları artınca Roma İmparatoru Vespasianus (69-79), bu akınları durdurmak için Traianus’a emir vererek tekrar Galatya-Kapadokya birleşik eyaletini kurdu ve Küçük Armenia’yı da Roma toprağı yaparak birleşik eyaletin sınırları içerisine kattı. Sivas şehri de bu eyaletin sınırları içerisindeydi. Galatya-Kappadokya birleşik Eyalet dönemi M.S. 72 yılından M.S. 113 yılına kadar devam etti182.

181 Mehmet Ali Kaya, a.g.e., s.178-182; Rene Grousset, a.g.e., s.106-107.

182 Mehmet Ali Kaya, a.g.e., s.180, 183-184, 188; Rene Grousset, a.g.e., s.107; Mehmet Tezcan, “XI. Yüzyıl Başlarında Ermenilerin Doğu Roma Tarafından Bölgeye Göçürülmesi ve Selçuklu Fethi Döneminde Sivas”, Selçuklular Döneminde Sivas Sempozyumu Bildirileri (29 Eylül-1 Ekim), Sivas 2005, s.121.

Roma İmparatoru Traianus (M.S. 98-117) zamanında Galatya-Kapadokya Eyaleti yeniden iki ayrı eyalet olarak düzenlendi. Pontus Galaticus ve Pontus Polemoniacus (Polemo’nun Pontusu) bölgeleri ile, dört asır Galatların yurdu olan Tavion183 ve Kolopenea Sebasteia184 da Kapadokya Eyaleti sınırları içerisinde kaldı185.

Roma İmparatoru Traianus, önce Ermenistan (Armenia)’ı ele geçirdi. 116 yılında ise Parthların elinden Orta Mezopotamya’yı, Asur’u ve Babil’i aldı186. Böylece Traianus, bütün Doğu Anadolu, Doğu Suriye, Mezopotamya ve Güney Kafkasya’yı Hazar Denizine kadar fethetti. Bu dönemde Karadeniz, Roma İmparatorluğu’nun bir iç denizi haline gelmişti. Ancak Roma, bu doğu fütuhatını muhafaza edemedi187.

161 yılında Part hükümdarı III. Vologases, Roma’nın Ermenistan tahtına çıkardığı kralı kovdu ve onun yerine kendi seçtiği Pakaros adlı birisini getirdi. Bunun üzerine Elegera (Erzurum-Ilıca)’da Partlara yenilerek ölünce, Parthlar Kapadokya’yı istila etti. Roma imparatoru Marcus Aurelius (161-180), iki yıl içerisinde orduyu bir araya getirerek Kapadokya’yı Partlardan geri aldı. Komutanlarından Statius Priscus da Ermenistan’a girerek Pakoros’u kaçmak zorunda bıraktı. Roma İmparatoru, 164 yılında Ermeni tahtına kendi adamı olan Sohaemos’u oturttu188.

Roma ile Partlar arasındaki mücadele Roma İmparatoru Septimus Severus devrinde de devam etti. 220’li yılların ortalarında Ardeşir (Artaksarkses),

183 Latince Tavium, Grekçe Taovion (Tavion) şehri, Yozgat batısında, bucak merkezi Musa Beyli’nin batı ilerisindeki Büyük Nefes köyündedir, bk. Bilge Umar, Tarihsel Adlar, s.765.

184 Kolopene Bölgesi, Pontos ile Kapadokya sınırında, Sebastopolis (Sulusaray) ve Sebasteia (Sivas) kentlerini kapsayan yöredir, belki de Sivas dolaylarında Kızılırmak’ın kuzey kıyılarına yayıldığı için bu adı almıştır. Kolo-pa-wana (Kıyının-su-ülkesi), bk. Bilge Umar, Tarihsel Adlar, s.455-456. 185 Mehmet Ali Kaya, a.g.e., s.192-193.

186 Rene Grousset, a.g.e., s.108.

187 Yılmaz Öztuna, Başlangıcından Zamanımıza Kadar Büyük Türkiye Tarihi I, İstanbul 1983, s.305; Mehmet Ali Kaya, a.g.e., s.207.

Parth tahtındaki V. Artabanus’a isyan ederek, 227 yılında Arşaguni Part Krallığını (63-227) yıktı ve onun yerine Sasani Krallığını kurdu. Ardeşir üç yıl içerisinde Sasani Krallığının topraklarını genişleterek Mezopatamya, Nisibis (Nusaybin) ve Karrhai (Harran)’yi ele geçirdi ve kendisini Pers İmparatorluğu’nun meşru varisi ilan ederek tüm Anadolu topraklarının Romalılar tarafından boşaltılmasını istedi. 230’lu yıllarda ise Kapadokya’ya akınlar yaptı. Bunun üzerine Roma, Kapadokya Eyaleti ile Pontus’u birleştirerek yeni bir sınır düzenlemesi yaptı189.

240 yılında Sasani tahtına Ardeşir’in oğlu I. Sapur çıktı. Sapur, 240’lı yılların sonlarına doğru Fırat Irmağını aşıp Kapadokya’yı istila ederek Mazaka (Kayseri) ve Tyana (Kemerhisar) kentlerini ele geçirdi. Böylece Roma’nın Doğu sınır savunma sistemi delinmiş oldu. Sasani akınları 251/252 yılından itibaren daha da arttı. Bunun üzerine Roma İmparatoru Valerianus, 259 yılında emrindeki 70 bin kişilik bir ordu ile Sasaniler üzerine sefere çıktı. Ancak Harran ile Urfa arasında meydana gelen savaşta Roma ordusu ağır bir mağlubiyet aldı. Sasani kralı I. Sapur, bu zaferden sonra Anadolu’yu istila etti. Özellikle Kapadokya’nın büyük kentleri ve Kilikya kentleri Sasanilerin hakimiyeti altına girdi. 269 yılında ise Sasani saldırıları bitti. Sasani kralı I. Sapur’un ölümünden sonra kral olan oğulları Hormizd (272-273) ve I. Vahran (273-276) zamanında Anadolu yeni bir Sasani istilası yaşamadı190.

Anadolu’da felaket yıllarını yaşatanlar yalnızca Sasani saldırıları değildi. Kuzey ve kuzeybatıdan Gotlar, güneydoğudan Palmyra Krallığı’nın istilalarıyla gelen felaketler, çok daha geniş çaplı ve uzun süreli oldu. Gotların Anadolu’ya ilk saldırısı 250’li yılların başında Karadeniz kıyılarına yönelik oldu. Gotların Anadolu’ya yaptıkları sonraki iki saldırı, Orta ve Batı Anadolu’yu hedef almıştı. Gotlar, bu saldırıları sonucunda Bitinya, Asia ve Lidya’yı istila ettiler; Frigya, Galatya ve Kapadokya’ya saldırdılar191.

189 Rene Grousset, a.g.e., s.110-111; Mehmet Ali Kaya, a.g.e., s.204. 190 Mehmet Ali Kaya, a.g.e., s.204-207.

259 yılında Roma İmparatorluğu’nun doğudaki en önemli politik kozu haline gelmiş olan Palmyra prensi Odenatus bağımsızlığını ilan etti. Odenatus egemenlik sahasını Arabistan körfezinden kuzeyde Toros dağlarına kadar genişletti. Odenatus’un ölümünden sonra Palmyra tahtına kraliçe Zenobia geçti. Kraliçe Zenobia 270’li yılların başında Kapadokya’yı ele geçirerek Galatya Eyaletine girdi ve bu eyaletin başkenti Ankyra (Ankara)’yı sınırları içerisine kattı. Ancak Zenobia’nın Anadolu istilası Sasani ve Goth istilaları kadar büyük olmadı. 271 yılında Tuna Irmağı kıyılarında Gothları yenilgiye uğratan İmparator L. Domitius Avrelianus, İstanbul’dan Ankara’ya oradan da Kapadokya’ya geçerek, Kapadokya’da kendisine direnen Tyana (Kemerhisar) şehrini ele geçirdi. Avrelianus 273 yılında da kraliçe Zenobia’yı Suriye’de yakalayarak esir etti. Böylece Palmyra devletinin gücü de yok oldu192.

İmparator Diokletianus zamanında Sivas şehri, Büyük Kapadokya’nın bir alt birimi olarak Roma’nın “Armenia Minor” bölgesinin merkezi durumundaydı193. Bu dönemde Roma, Ermenistan ve İberya üzerinde kesin olarak hakimiyet kurdu ve Sasani Persleri de bunu tanımak zorunda kaldı194.

Roma ordusunun sel gibi kan döktüğü dini mücadeleler ve sık sık vuku bulan iç savaşlar yüzünden devletin kudretli durumu dışa doğru sarsılmıştı. Daha Konstantios (337-361) devrinde, Mezopotamya bölgesinde İranlıların güçlü ağırlığı kendini göstermişti. Julianos (361-363) seferinin feci bir şekilde sona ermesinden sonra195, İmparator Jovianos (363-364), İranlılar ile bir antlaşma imzalamıştır. Bu antlaşmaya göre Roma, Armenia (Ermenistan)’daki bazı imtiyazlarını ve Mezopotamya’daki büyük çapta topraklarını kaybetmişti196. Zaten Armenia ve İberia (Gürcistan) bölgeleri doğrudan doğruya Roma arazisi olmayıp, sadece Romalıların askeri himayesinde olan topraklardı197.

192 a.g.e., s.209.

193 Mehmet Tezcan, a.g.e., s.121. 194 Rene Grousset, a.g.e., s.112.

195 Nezahat Baydur, İmparator Julianus, İstanbul 1982, s.116-117.

196 Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, Çev. Fikret Işıltan, Ankara 1999, s.47. 197 Ernst Honigmann, Bizans Devleti’nin Doğu Sınırı, Çev. Fikret Işıltan, İstanbul 1970, s.4.

Roma İmparatoru Valens (364-378) zamanında, Sasani Kralı II. Şahpur, Roma’nın Batı Anadolu’ya baskın yapan Gotlarla uğraşmasından yararlanarak yaklaşık 370’lerde Sivas yakınlarına kadar gelmişse de Roma İmparatoru Valens, bu akını geri püskürtmüştür198.

İmparator Valens 371 yılında Kapadokya’yı Kapadokya I ve Kapadokya II diye ikiye ayırdı. Sivas ve çevresi de Kapadokya II’nin sınırları içerisinde kaldı199.

Roma İmparatoru Theodosios I (379-395), devletin batı yarısında uzun süren bir iç savaşa rağmen sonunda bütün bir imparatorluğu tekrar hakimiyeti altında birleştirmiş idi. Fakat ölüm döşeğinde, bu kadar zorlukla birliği sağlanmış olan devletin yeniden taksimini emretti ve 395 yılında büyük oğlu Arkadios’u tayin etti. Bu taksimden sonra, Batı Roma İmparatorluğunun yıkılışına kadar Roma İmparatorluğu iki kısma ayrılmış olarak devam etti. Bununla beraber devletin birliği düşüncesi devam ediyordu. Ortada iki devlet değil, ancak bir devletin iki imparator idaresinde bulunan iki parçası vardı. Çoğu zaman kanunlar her iki imparator namına çıkarılıyordu ve bir imparator tarafından çıkarılan kanun, her iki devlet yarısında geçerli oluyordu. Bir imparatorun vefatı halinde onun yerine bir diğerini tayin etmek de hayatta kalan diğer imparatorun hakkı idi. Buna rağmen fiili olarak imparatorluğun iki yarısı arasındaki bağlantı gittikçe gevşemekte idi200.

Doğu Roma ve Batı Roma İmparatorluğu arasındaki ihtilafları fırsat bilen Avrupa Hunları 390’lı yıllarda Bizans İmparatorluğu’na karşı ilk hücumlarına başladılar. Önce Batı’da Tuna’yı geçerek Alplere kadar varan akınlar yapan Avrupa Hunları hemen arkasından Kafkasları aşarak Anadolu ve Suriye’ye girdiler201. Doğu Anadolu’yu baştan başa geçen Hun akıncı ordusu, Dicle’yi, Fırat’ı ve Kızılırmak’ı aşarak Kapadokya’ya kadar geldiler. Buradan Çukurova (Kilikya) ve

198 “Sivas”, Y.A., s.6854. 199 Savaş Eğilmez, a.g.e., s.395. 200 Georg Ostrogorsky, a.g.e., .50.

201 Ali Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun İmparatorluğu, Ankara 2001, s.43; Şerif Baştav, “Avrupa Hunları”, Türkler, C.I, Ankara 2002, s.855-856.

Antiokhera (Antakya)’ya da akınlar yapan Hunlar, pek çok ganimet ve tutsak elde ederek yurtlarına dönmüşlerdir202.