• Sonuç bulunamadı

2. SİVAS ŞEHRİNİN COĞRAFİ KONUMU

1.4. Kimmer, İskit ve Pers İstilası Dönemi

Asur kralı Asarhaddon zamanında (M.Ö.681-669), Malatya ve Kilikya kent devletleri Asur hakimiyetinden kurtulurken, Que kent devleti ise hâlâ Asur eyaleti idi107.

104 Rene Grousset, a.g.e., s.58-59; Şemseddin Günaltay, Yakınşark II, Anadolu, s.309-312; Bilge Umar, a.g.e., s.195.

105 Füruzan Kınal, a.g.e., s.257. 106 Rene Grousset, a.g.e., s.67. 107 Füruzan Kınal, a.g.e., s.257.

Asur kralı Asarhaddon devrinde Anadolu tarihi için çok önemli bir hadise olan Kimmer istilası başlamıştır. M.Ö. VII. yy.’ın başlarında, özellikle Doğu Anadolu yeni bir kavimler göçüne maruz kalmıştır108. M.Ö. VIII. yy.’ın başlarında Çin’in baskısı sonucu Orta Asya’daki kavimler, doğudan batıya doğru birbirlerini sıkıştırarak, göç etmek zorunda bırakmışlardı. İskitler de M.Ö. VIII. yy.’ın ortalarında bu baskı sonucunda Orta Asya’dan batıya doğru göç ederek, Karadeniz’in kuzeyindeki Hazar Denizi ile Tuna nehri arasındaki bölgede yaşayan Kimmer yurduna gelmişler ve burada Kimmerlerle mücadele ederek, onları yurtlarından kovmuşlardı. Bu baskı sonucunda Kimmerler, Kafkasya üzerinden gelip, Urartu topraklarına yayılmış ve Anadolu’yu istila etmeye başlamışlardı109.

Asur vesikalarında Kimmerlerin ilk olarak ortaya çıkışı Kral II. Sargon (M.Ö.722-705) zamanına rastlamaktadır110. O dönemde Asur casusluk örgütünün başında bulunan Sanherib, babası II. Sargon’a raporlar göndererek, Kimmerlerin Urartu topraklarına yayıldıklarını ve Urartuların Kral I. Rusa (M.Ö.735-713) yönetiminde Kimmerler karşısında ağır bir yenilgi aldıklarını bildirmiştir. Urartular, kralları II. Argistis (Agrişti) döneminde (M.Ö.714-680) yaklaşık M.Ö.707’lerde de Kimmerlere mağlup olmuşlardır111.

Asur kralı Sanherib zamanına (M.Ö.705-681) ait Asur vesikalarında ise Kimmer adı hiç zikredilmemiştir. Demek ki bu süre zarfında Kimmerler, Aras nehri civarındaki Urartularla savaşmaya devam etmişler ve onları güneye sürdükten sonra Asur hudutlarını tehdite başlamışlardır. Kimmerler, Asur kralı Asarhaddon zamanında (M.Ö.681-669) ise Diyarbakır civarına kadar gelmişlerdir 112 . Kimmerler, daha sonra batıya doğru yönelmiş ve Frig devleti egemenliğindeki

108 a.g.e., s.258.

109 Abdulhaluk M. Çay-İlhami Durmuş, “İskitler”, Türkler, C.I, Ankara 2002, s.587-588; Ekrem Memiş, İskitlerin Tarihi, Konya 1987, s.25.

110 Abdulhaluk M. Çay-İlhami Durmuş, a.g.e., s.588; Ekrem Memiş, İskitlerin Tarihi, s.25.

111 Taner Tarhan, “Önasya Dünyasında İlk Türkler Kimmerler ve İskitler”, Türkler, C.I, Ankara 2002, s.603-604.

topraklara doğru ilerlemeye başlamıştır. M.Ö.677’lerde ise Urartu kralı II. Rusa (M.Ö.680-646), Kimmerlerin lideri Teuşpa ile ittifak kurarak Asur topraklarına saldırdı. Asur kralı Asarhaddon, Kimmer akıncılarını Konya Ereğlisi dolaylarındaki Hubuşna yöresinde yenilgiye uğrattı. Asur’un bu başarısı muhtemelen Kimmerlerin Toros geçitlerini aşarak, Çukurova bölgesine yayılmalarını önlemiştir. Asur kralı Asarhaddon daha sonra Kimmerlerle işbirliği yapan Toroslar ve Çukurova yöresindeki Hilakku (Kilikya) devletini de cezalandırmıştır113.

Kimmerlerin Hubusna yöresindeki yenilgiden fazla etkilenmedikleri anlaşılmaktadır. Zira Kimmerlerin Doğu Göç koluna mensup boyları, M.Ö.7. yy. başlarında Firigya egemenliğindeki toprakları istila etmişlerdir. (Eusebios’a göre M.Ö. 696/695; Julius Africanus’a göre ise M.Ö. 676’da) Frig başkenti ünlü Gordion kuşatılarak ele geçirilmiş ve efsanevi Kral Midas (Asur kaynaklarında: Mita) boğa kanı içerek intihar etmiştir114.Bu arada bazı Kimmer boyları Orta Anadolu’dan kuzeye Amasya yöresindeki Paflagonya bölgesine yönelmişler ve Karadeniz bölgesinde doğuda Trapezus (Trabzon), batıda da Herakleia Pontika (Karadeniz Ereğlisi)’ya kadar yayılmışlardır115.

İskitler ise, Kimmerlerin ardından Kafkasları doğrudan dolaşarak Hazar denizi kıyısını takiben Derbent-Demirkapı geçitleri üzerinden Azerbaycan’a ve İran’a daha genel bir ifade ile Ön Asya dünyasına dalgalar halinde akmaya başlamışlardı116.

Urartu Kralı II. Rusa (M.Ö.680-646) bu göç dalgası karşısında Kimmerlerle olduğu gibi akıllıca bir politika izleyerek İskitlerle de anlaşma yapmış ve İskit akınlarını doğrudan Asur sınırlarına yönlendirmiştir. M.Ö. 674 yılı dolaylarında yapılan bir savaşta Asur kralı Asarhaddon (M.Ö. 681-669), İskitleri mağlup etmesine rağmen, onlarla anlaşarak İskit hakanı Bartatua’nın isteği üzerine

113 Taner Tarhan, a.g.e., s.604; Rene Grousset, a.g.e., s.60; Ekrem Memiş, a.g.e., s.26. 114 Taner Tarhan, a.g.e., s.604; Rene Grousset, a.g.e., s.68; Ekrem Akurgal, a.g.e., s.269. 115 Taner Tarhan, a.g.e., s.605.

kızlarından birini ona eş olarak vermiştir117. Bazı tarihçiler ise eserlerinde, İskit Kralı ile Asur Kralı arasındaki bu anlaşmanın Asur ile Kimmer arasında M.Ö. 677’de Hubuşna (Konya Ereğlisi)’da meydana gelen ve Kimmerlerin yenilgisi ile sonuçlanan savaştan önce olduğunu belirtmişlerdir118. Asur kralının İskitlerle kan bağına dayanan böyle bir antlaşma yapması, Asur devletinin Urartu’ya ve Kimmerlerin dolaylı desteği ile kurulan Med devletine karşı bir önlemdi. Zira Medler, Asur kralı Asarhaddon’a karşı Kimmer, Mannai ve diğer bazı toplumlarla birlikte güç birliği yapmışlardı119.

Friglerin bir zamanlar hakim oldukları topraklara yayılan ve gittikçe güçlenen Kimmer boyları, bir süre sonra batı komşuları Lidya devletinin sınırlarına dayanırlar. Lidya’ya gönderilen ilk Kimmer akını Lidya Kralı Gyges döneminde yapılır. Kral Gyges, M.Ö. 660/657 dolaylarındaki bu ilk Kimmer akınlarını Asur Kralı Asurbanipal (M.Ö. 668-626)’ın da desteği ile geri püskürtür. Ancak Kimmerler, M.Ö. 652 yılında ikinci defa Lidya topraklarına saldırır ve başkent Sardes’i ele geçirerek, Lidya Kralı Gyges’i öldürürler. Bu olaylar zinciri Anadolu’daki Kimmer siyasi tarihi bakımından büyük bir önem taşır. Zira yakın geçmişte en parlak dönemini yaşayan Urartu kralı I. Rusa (M.Ö.735-713), ünlü Asur kralı II. Sargon (M.Ö.722-705), Frig kralı ünlü Midas (Mita) (M.Ö.717-696 veya 677) gibi Lidya kralı Gyges (M.Ö.680-652)’te Kimmerler karşısında aynı kaçınılmaz sonu paylaşmıştır. Çok geçmeden İyonya kentleri de aynı yazgıyı paylaşırlar. Kimmerler M.Ö. 644/643 yıllarında ünlü Efes şehrini kuşatmışlar, Magnesia kentini ele geçirerek yağmalamışlardır. Ancak Kimmerlerin bu bölgedeki akınları geçici olmuştur. Kimmerler, büyük ganimetler elde ettikten sonra geri dönmüşlerdir120.

Kimmerlerin bilinen en son ve güçlü akınları ise Çukurova bölgesi üzerine olmuştur. Kimmerler M.Ö. 630 dolaylarında Çukurova’ya inerek, Tarsos (Tarsus)

117 Taner Tarhan, a.g.e., s.605; Rene Grousset, a.g.e., s.61.

118 Abdulhaluk M. Çay-İlhami Durmuş, a.g.e., s.589; Füruzan Kınal, a.g.e., s.258. 119 Taner Tarhan, a.g.e., s.605.

ve Anchiale’ye kadar ilerlemişler. Ancak Kilikya Kralı Syennesis tarafından dağıtılarak mağlup edilmişlerdir. Güçlü Lidya kralı Alyattes (M.Ö. 609-563) de Kimmerleri mağlup ederek, doğuya doğru Kızılırmak’ın ötesine sürmüştür121.

Önasya’daki güç dengeleri bozulunca İran’daki Med devletinin kralı Kyaxares, Kimmer ve İskitlerin Anadolu’ya ve Önasya’ya yaptıkları akınları değerlendirerek Anadolu’ya girmiş ve bölgedeki siyasal boşluktan yararlanmaya çalışmıştır. Bu amaçla önce güney komşusu olan Babil kralı ile bir anlaşma yapan Kyaxeres, daha sonra İskitlerin ve bazı halkların da desteğini alarak M.Ö. 612 yılında Asur başkenti Ninuwa (Ninova, Ninive) üzerine ani bir baskın yaparak asırların verdiği kin ve intikam hisleriyle bütün Asur şehirlerini yakıp yıkmıştır. Böylece Büyük Asur İmparatorluğu birkaç gün içinde çöküvermiştir. Daha sonra Urartu devletini de yıkan Med devleti Kızılırmak nehrine kadar bütün Doğu Anadolu’ya hakim olmuştur. Gerçekte Urartu Devleti, İskit akınlarıyla yıkılmış, son darbe ise Medler tarafından vurulmuştur. İran’daki bu Med devletinin güçlenmesi de Herodotos’un 28 yıl olarak belirttiği Önasya’daki İskit hakimiyeti de sona ermiştir. Böylece Kızılırmak nehrinin doğusuna Med devleti, batısına ise Lidya devleti hakim olmuştur. Kızılırmak’ın iki tarafındaki bu iki büyük devletin er geç çarpışması ise kaçınılmaz olmuştur122.

Lidya devleti ile Med devleti arasındaki savaş yaklaşık M.Ö.590’larda başladı. Savaş beş yıl sürdü. Savaşın 6. yılında ise Miletos’lu büyük bilgin Tales’in o yıl içinde olacağını önceden bildirmiş olduğu güneş tutulması gerçekleşir (M.Ö. 28 Mayıs 585). Güneş tutulması sonucu gündüz geceye dönünce iki ordu, bu olayı savaşın bırakılması için tanrısal bir buyruk sandılar. İran yanlısı olan Kilikya kralı ve Lidya yanlısı olan Babil Kralının da gayretleri ile iki ordu arasında M.Ö. 585’te barış antlaşması imzalandı. Lidya ve Med devletleri bu anlaşmaya göre Anadolu’yu paylaştılar. Kızılırmak (Halys) nehri, bu iki devlet arasında sınır oldu. Böylece Kızılırmak nehrinin doğu yakası dolayısıyla Sivas ve yöresi, Med devletinin

121 a.g.e., s.607.

idaresinde kalırken batı yakasının kontrolü Lidya devletinde kaldı. Bu süre zarfında Lidya ve Med devletleri arasında kalan Kimmer boyları da Anadolu’daki etkinliklerini yitirerek tarih sahnesinden çekildiler123.

Med devletinin bölgedeki üstünlüğü ise fazla sürmedi, Pers Ahameniş soyundan gelen II. Kiros, Med soyundan Astyages’i yenerek Med devletine son verdi ve Pers devletini kurdu (M.Ö. 550). Böylece Sivas yöresindeki Med egemenliği yerini Anadolu’ya giren Pers üstünlüğüne bıraktı124.

M.Ö. 539 yılında Kiros, Babil’i ele geçirerek, Babil devletini Pers krallığına kattı. Oğlu ve halefi Kambizes (M.Ö. 528-522), M.Ö. 525 yılında Mısır krallığını ele geçirerek babası tarafından başlanmış olan eseri tamamladı. M.Ö. 522 yılında Pers tahtına geçen Dareios I, Balkanlardan gelebilecek bir tehlikeyi önleyebilmek için M.Ö. 513 yılında İstanbul boğazından Trakya’ya geçerek Makedonya bölgesini ele geçirdi. M.Ö. 511 yılında ise Hindistan’a karşı bir sefer yaptı ve İndos (Sind) yöresinde bir eyalet kurduktan sonra İran’a geri döndü125.

M.Ö. 518 yılından sonra Dareios, devletini yeni baştan teşkilatlandırdı126. Dareios I, Anadolu’yu da İran’da olduğu gibi birtakım satraplıklara (eyaletlere) ayırdı. Anadolu’da kurulan dört büyük satraplıktan birincisi eski Urartular ülkesinde, ikincisi bunun batısında Karadeniz’e kadar uzayan sahada, üçüncüsü ise Herodot’a göre, küçük Pontus kavimleri yurdunda kurulmuştu. Hitit Krallığı ile Friglerin merkezlerinde kurulan dördüncü büyük satraplık ise Kapadokya’yı içine alıyordu127.

Sivas şehri, bu büyük satraplıklardan, Kapadokya (Katpatukya=Güzel Atlar Ülkesi) satraplığının sınırları içinde yer alıyordu128.

123 Taner Tarhan, a.g.e., s.607; Füruzan Kınal, a.g.e., s.262; İsmail Hakkı (Uzunçarşılı)-Rıdvan Nafiz (Edgüder), a.g.e., s.6.

124 Füruzan Kınal, a.g.e., s.262; “Sivas”, Y.A., s.6853.

125 Arif Müfit Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Ankara 1995, s.254, 256. 126 a.g.e., s.256.

127 Şemseddin Günaltay, Yakınşark II, Anadolu, s.362. 128 “Sivas”, Y.A., s.6853.

Dareios’un M.Ö. 513 yılında yaptığı İskit seferinden sonra Boğazlar, Trakya’nın bir kısmı, Propontis’in (Marmara) kuzey ve Karadeniz’in batı kıyılarının Pers devletine katılması, İyonların Karadeniz kolonileriyle olan ticaret ilişkileri sekteye uğruyordu. Bu nedenle M.Ö. 499 yılında İyonlar, Yunanlıların da desteği ile Milet’te isyan çıkardılar. Ancak Persler bu isyanı M.Ö. 494 yılında kanlı bir şekilde bastırdı. Persler daha sonra M.Ö. 490’da Yunanistan’a bir sefer yaptılar. Ancak önce M.Ö. 490 Maraton savaşında, daha sonra da M.Ö. 480 yılında Salamis deniz muharebesi ve M.Ö. 479 Plataia muharebesinde Yunanlılara mağlup olup geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu savaşlar Pers-Yunan harplerinde bir dönüm noktası olmuş, bu savaşlardan sonra Persler Yunanlılara değil, Yunanlılar Perslere taarruza başlamışlar ve bu taarruzlarını V. yy.’ın ortalarına kadar sürdürmüşlerdir129.

Pers ordularının Ege komutanı ve aynı zamanda da Kapadokya satrabı olan Datames, M.Ö. 375 yılında Kapadokya’da isyan ederek bağımsızlığını ilan ette. Amacı Pont bölgesini alarak Karadeniz kıyılarındaki Yunan kolonilerini, malikânesi saydığı Kapadokya’ya katmak idi. Maraş bölgesindeki Kataonların prensi olan Aspis’i kendine bağlayan Datames, daha sonra Paflagonya’daki yerel prenslikler ile Sinop ve Amisos (Samsun) şehirlerini ele geçirdi. Ancak Pers kökenli olan Kios (Gemlik) tiranı Mithridates II, M.Ö. 362 yılında bu isyanı bastırarak Kapadokya’nın Pers imparatorluğundan koparılmasına engel oldu. Datames’in bu ayaklanma girişiminden sonra Kapadokya Kuzey Kapadokya ve Güney Kapadokya olmak üzere ikiye ayrıldı. Persler, Kuzey Kapadokya’nın sınırları içinde kalan Sivas ve çevresindeki büyük toprakları işletme hakkını, savaşta yararlılık gösteren askerlere verdiler. Bu üretim birimlerinde askerler yerel halktan asker devşirmek ve kendilerine ayırdıkları pay dışında, ürünü merkeze göndermekle yükümlüydüler. Bu topraklar, zamanla saray adamlarına da dağıtılmaya başlandı130.

129 Arif Müfit Mansel, a.g.e., s.266-294.

130 Şemseddin Günaltay, Yakınşark IV, I. Bölüm, Perslerden Romalılara Kadar, Selevkoslar, Nabatiler, Galatlar, Bitinya ve Bergama Krallıkları, Ankara 1987, s.29, 47; “Sivas”, Y.A., s.6853.