• Sonuç bulunamadı

2.3. Bankacılıkta Risk Yönetimi

2.3.3. Risk Yönetim Adımları

Risk yönetim faaliyetleri aşağıdaki adımları kapsamaktadır. Bu modelde, risk yönetimi kuruluşun stratejik amaçlarıyla başlamaktadır (Abdel Moneim, 2008):

Riskin tanımlanması: Risklerin kapsamlı bir şekilde tanımlanması ve

sınıflandırılması, bankanın iş çıktılarını etkileyebilir. Riskleri tanımlamanın yaygın yöntemleri aşağıdaki gibidir:

 Hedeflere bağlı belirleme: Finansal olan veya olmayan tüm kuruluşların yanı sıra çalışan bireyler de bazı hedeflere ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu hedefler onları kısmen veya tamamen riske atan bazı olaylara maruz kalırsa, tehlikeli olarak değerlendirilebilir.

 Senaryoya bağlı belirleme: Senaryo analiz sürecinde bir hedefe ulaşmanın alternatif yolları için farklı senaryolar oluşturulur veya bir pazardaki güçlerin etkileşiminin analizi yapılır. Bu şekilde planlanandan farklı olan ve istenmeyen senaryo tehlikeli olarak tanımlanır.

 Sınıflandırmaya bağlı belirleme: Tüm olası risk kaynakları belirlenir.

 Yaygın risklerin incelenmesi: Birçok kurumda olası risklerin listeleri bulunmaktadır.

Riskin ölçülmesi ve analizi: Belirli bir faaliyetle bağlantılı riskler tanımlandıktan

sonra ikinci adım bu risklerin ölçülmesidir. Tüm risk türleri büyüklük, süre ve olasılık olmak üzere üç boyuta sahiptir. Uygun ve zamanında ölçüm, risk yönetiminde kritik önem arz etmektedir.

Riskin kontrolü: Risk tanımlandıktan ve ölçüldükten sonra üçüncü adım bu risklerin

düzenlenmesidir. Önemli riskleri kontrol etmenin üç yolu vardır. Bunlar olumsuz sonuçlardan kaçınılması, belirli faaliyetlerin durdurulması veya sınırlandırılması, risklerin azaltılması veya etkilerinin ortadan kaldırılmasıdır. Bu adımda, tehlike olasılığını ortadan kaldırıp etkilerini tanımlamak için herhangi bir yöntem kullanılabilir. Banka yönetimi, riskin dönüşüyle bu riskleri kontrol etmek için gereken giderler arasında denge sağlamalıdır. Bankalar, sorumluluk ve yetki teşkil eden politikalar, standartlar ve prosedürler ile risk limitleri oluşturmalıdır;

Riskin izlenmesi (takibi): Riskin izlenmesi, risk yönetiminin önemli bir bileşenidir.

Uygulanan politikalar ve limitler sürekli olarak izlenmeli, bu şekilde hedeflerine ulaştıkları ve birbirleriyle çelişmedikleri temin edilmelidir. Çelişki ve başarısız

uygulama durumunda nedenler ve sonuçlar belirlenmelidir. Yeni risk kaynaklarının veya geçmişteki risklerin kontrol edilememesinden dolayı risklerin izlenmesi gerekir. Genel olarak risk kontrolü, bankadaki risk durumlarındaki olumsuz değişiklikleri ve bu değişikliklerin ele alınması için nasıl hazırlıkların yapıldığını açıklayan banka raporlama sistemlerindeki gelişmeler anlamına gelmektedir. Risk yönetim süreçleri ve adımları aşağıdaki şekilde tanımlanabilir:

Şekil 2.3. 2002 risk yönetim ölçütlerinde BK risk yönetim enstitüsü tarafından teklif edilen model

Kaynak: Gad El-Rab, S. M. (2011), "Risk Yönetimindeki Güncel Eğilimler ve Dar Al- Fikr Al-Arabi.sf:4.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İŞGÖREN GÜÇLENDİRMESİNİN GENEL ÇERÇEVESİ

Bu kısımda, işgören güçlendirilmesine giriş niteliğinde bilgiler verilmiş ve güçlendirmenin temel kavramları, başka kavramlarla ilişkisi, özellikleri ve farklı türleri, ikinci kısımda güçlendirme gereksinimleri, güçlendirme nedenleri, kurumlara ve çalışanlara faydaları, çalışanlara yönelik kısıtlamalar, üçüncü kısımda güçlendirmenin adımları, çalışanların güçlendirilmesinin uygulama adımları, güçlendirme stratejisi motifleri, boyutları, dördüncü kısımda ise güçlendirme seviyeleri, önceki çalışmalara göre güçlendirme modelleri, bankacılık sektörünü çalışanları güçlendirmeye teşvik eden faktörler ve bölüm özetini sunulmuştur.

Güçlendirme, çalışanlar (kuruluş içinde), müşteriler (veya kuruluş dışında) ve insan kaynaklarının yönetimi ve insan ilişkilerinin yönetimiyle ilgilidir. Modern güçlendirme kavramı, 1990’lı yıllardan sonra Batı’daki bazı kurumlarda pratiğe dökülmesiyle literatüre girmeye başlamıştır. Güçlendirme kavramı, genel olarak idari düşüncenin evriminin bir sonucu olarak ortaya çıkan modern bir kavramdır ve güçlendirmenin önemi insan kaynaklarının geliştirilmesinde en başarılı faktörlerden biri olarak görülmektedir. Sonuç olarak, üretim kapasitelerinin önemli unsurlarından biri olarak bireylerin rolünü de vurgulamaktadır, çünkü insan kaynağı gelişimin ve büyümenin temel taşıdır. Ayrıca iş dünyasındaki ve uluslararası ticaret anlaşmalarındaki büyük ve hızlı değişiklikler ve bireylere daha çok önem veren sivil toplumun yükselişi ile güçlendirmenin teknik yönü de dilbilimsel anlamından çok farklı değildir. Çalışanların karar alma sürecine resmi olmayan bir şekilde katılımı anlamına gelmemektedir. Çalışanlara söz hakkı vererek onlara beceri, araç ve bilgi kazandırma ve başkalarıyla etkileşim kurmalarına yardımcı olma yoluyla işverenin önceden onayı olmadan karar alabilmelerini sağlamaktır. Ayrıca çalışanların kuruluşun müşterilerine daha iyi hizmet sunabilecek şekilde işlerini geliştirme fırsatına sahip olup son derece hayati bir öneme sahip gelişim ve kurumsal başarı kazanmalarına da olanak sunmaktadır. Kuruluşların amaçlarına ve rakip kuruluşların seviyesine ulaşma hazırlığında çevreye uyum sağlayarak verimlerini ve etkinliklerini geliştirme gereksiniminin artmasıyla, güçlendirmenin önemi artmış ve modern

kurumlarda hayati hale gelmiştir. Güçlendirme ışığında, çalışanlar yönetici yetkisine sahip olurken kendi kararlarının sonuçlarından da sorumlu tutulmaktadır. Burada kuruluşun rolü, personelin rolünü anlamasına ve güçlendirmeye teşvik edilmesine yardımcı olmak şeklinde vurgulanmaktadır. Güçlendirme kavramı temel olarak çalışanların motive edilip karar almaya dahil edilmeleri, iletişim ve ilişki kanalları oluşturulması, çalışanlar ve yönetim arasındaki kurumsal sınırları aşarak karar alma ve kararlarının sorumluluğunu üstlenme konusunda katılımın merkezine getirilmeleri yoluyla yönetim ve çalışanlar arasında ortak güven oluşturulmasına bağlıdır. Bu nedenle, lider kuruluşlar rekabet edip mükemmelliğe ulaşmanın yolunun insan unsuru olduğunu fark etmiştir. Küreselleşme ve yüksek rekabet çağında, akıllı kuruluşlar ortaya çıkmış ve işlevsel geliştirme kuruluşların başarısı ve birbirinden ayrılması konusunda önemli bir unsur olmuştur. Çünkü güçlendirme, çalışanların farklı davranış motiflerinin itici unsurudur, çalışanların belirli bir şekilde davranmasına yönelik motivasyonunu artıran verimin ve mükemmelliğin artırılması hedefine yaklaştıran enerjiyi sağlamaktadır. Birçok uzmanın tanımına göre güçlendirme, bireylerin kişisel ve kurumsal hedeflerine ulaşmasını sağlayan ve kendi kaderlerini kontrol ettiklerine dair bireysel his veren bir durumdur. İşgören güçlendirmesi, geri bildirim, motivasyon, yaratıcılık, kariyer geliştirme, yönetime katılım, güven, eğitim, gelişim, iletişim ve yetki verme gibi yönetimde kullanılan tekniklerle ve araçlarla yakından bağlantılıdır.