• Sonuç bulunamadı

4. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

4.3. Risk Faktörleri

6331 sayılı İSG Kanunu madde 11’e göre İşveren “Çalışma ortamı, kullanılan

maddeler, iş ekipmanı ile çevre şartlarını dikkate alarak meydana gelebilecek acil durumları önceden değerlendirerek, çalışanları ve çalışma çevresini etkilemesi mümkün ve muhtemel acil durumları belirler ve bunların olumsuz etkilerini önleyici ve sınırlandırıcı tedbirleri alır.” Buradan önleyici tedbirleri almak maksadıyla risk

değerlendirmesi işveren tarafından yapılır veya yaptırılır. Risk değerlendirmesi İSG Risk Değerlendirmesi Yönetmeliğine göre şu aşamalardan oluşur.”

a. Tehlikelerin tanımlanması b. Risklerin belirlenmesi ve analizi c. Risk kontrol adımları

d. Dokümantasyon

e. Risk değerlendirmesinin yenilenmesi.”

Risklerin belirlenmesi ve analizi çalışma ortamında 5 temel unsur üzerinden yapılmaktadır. Bunlar;

63 Güzel, Okur, Caniklioğlu, Sosyal Güvenlik Hukuku, 373.

64 Güzel, Okur, Caniklioğlu, Sosyal Güvenlik Hukuku, 375.

65 Doç.Dr. Levent Akın “İşverenin İşçiyi Gözetme Borcundan Doğan Hukuki Sorumluluğunda Uygun Nedensellik Bağı”, Çimento İşveren Dergisi (2011), 27.

29 1. Fiziksel Risk Faktörleri

2. Kimyasal Risk Faktörleri 3. Biyolojik Risk Faktörleri 4. Psikososyal Risk Faktörleri 5. Ergonomik Risk Faktörleridir. 4.3.1. Fiziksel Risk Faktörleri

Fiziksel risk faktörleri çalışanlar üzerinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Fiziksel risk faktörleri gürültü, titreşim, aydınlatma, termal konfor, basınç ve ışınlar (radyasyon) olarak sıralanabilir. Burada gürültü ve titreşim fiziksel risk faktörlerinde önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemizde en sık görülen fiziksel risk faktörü gürültü sonucu yaşanan işitme kaybıdır66.

4.3.1.1. Gürültü

Gürültü çevreyi, sosyal yaşantıyı ve çalışanların sağlık ve güvenliğini etkileyen fiziksel risk etmendir. Gürültü çoğu zaman ses ile karıştırılmaktadır67.

Ses TDK’na göre “Kulağın duyabildiği titreşim, seda, ün”, ikinci anlamı olarak ise “Akciğerlerden gelen havanın ses yolunda oluşturduğu titreşim” olarak tanımlanmıştır. Diğer bir tanıma göre ise ses; hava basıncında bir kaynak tarafından yapılan dalgalanmalar sonucu oluşan ve insanda işitme duygusunu harekete geçiren fiziksel olaya denmektedir68.

Gürültü TDK’na göre “Aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü,

patırtı, şamata” olarak tanımlanmıştır. Gürültü ise insanları rahatsız eden gelişigüzel

olan sesler bütünüdür. Buradan anlaşılacağı üzere ese ve gürültü farklı kavramlardır. Her gürültü ses iken her ses gürültü değildir.

Ses nesnel bir kavram olup, ölçümü yapılabilmektedir fakat gürültü özneldir birine gürültü gelen sesler topluluğu, bir başka kişiye rahatlatıcı bir müzik olarak gelebilir69.

66 Selek, İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Temel Konular, 151.

67 Selek, İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Temel Konular, 151.

68 Doç. Dr. Çağatay Güler, Zakir Çobanoğlu, Gürültü (Ankara, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü,1994) 11.

30

Gürültünün şiddeti diğer bir deyişle desibeli arttıkça zararları da artmaktadır. Gürültünün artması insanların yaşamı üzerinde önemli ve kalıcı etkiler bırakmaktadır. Bu nedenle gürültünün asgari düzeyde tutulması çalışanların sağlığı için çok önemlidir.

Sesi tanımlamada kullanılan parametreler ise şöyledir:

Frekans: Bir saniyedeki tamamlanan titreşim sayısına frekans denmektedir. Frekansın sembolü f olup, frekans birimi hertz (hz)’dir. İnsanlar 20hz ile 20 000hz (20 khz) arasındaki sesleri duyabilmektedirler. 20 hz’in altındaki seslere infrasonik ses, 20 khz üstü seslere ultrasonik ses denilmektedir. Bu sesler kulak tarafından algılanılamamasına rağmen bu sesler insan sağlığını baş ağrısı ve yorgunluk gibi sebeplerle rahatsız edebilir70.

Ses Basıncı: Sesin havada yayılmasından dolayı oluşturduğu hava basıncındaki değişikliğe ses basıncı denir ve “p” sembolü ile gösterilir71.

Desibel (dB): Belirli bir ses için referans olarak belirlenmiş ses basınç seviyesine (20 mikropaskal) göre belirlenmiş logaritmik bir ölçü birimidir. 20 mikropaskal (20 µPa)’ın desibel değeri 0’dır. Ses işitme eşiği 0 dB’dir72.

70 T.C.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü. Çalışanların

Gürültü ile İlgili Risklerden Korunmalarına İlişkin Uygulama Rehberi. (Ankara:2018), 10-11.

71 T.C.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü. Çalışanların

Gürültü ile İlgili Risklerden Korunmalarına İlişkin Uygulama Rehberi. 12.

72 T.C.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü. Çalışanların

31

Şekil-6 Gürültü düzeyi ve sağlık etkileri arasındaki ilişki73

Şekil-6’da görüldüğü üzere sesin şiddeti arttıkça sağlık üzerine etkileri de artmaktadır. Ses seviyelerinin normal ortam gürültüsüne indirilmesi çalışanlar üzerinde herhangi bir olumsuz etki oluşmasını durduracaktır.

Tablo-1 Gürültü seviyesine göre çalışabilecek azami süreler Maksimum Gürültü Düzeyi (dB) Çalışma Saati (saat/gün) Maksimum Gürültü Düzeyi (dB) Çalışma Saati (saat/gün) 80 16 100 1 85 8 105 1/2 90 4 110 1/4 95 2 115 1/8

Tablo-1’de ILO tarafından gürültü seviyesine çalışılabilecek azami süreler belirtilmiştir; fakat bizim yönetmeliğimizde böyle bir tablo bulunmamaktadır74.

73 T.C.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü. Çalışma

Yaşamında Gürültü ile Mücadele Rehberi. (Ankara:2018), 5.

32

Çalışanların Gürültü ile İlgili Risklerden Korunmalarına Dair Yönetmeliğe göre 80 dB (A) değerine ulaşan işyerlerinden işverenler, kulaklık ve diğer koruyucu donanımları-ekipmanları bulundurmak zorundadır. 85 dB (A) değerine ulaşan işyerlerinde işveren çalışanlara kulak koruyucu dağıtmak zorundadır. Çalışanlar da bunları takmak zorundadır. Aynı yönetmelik madde 5’e göre ”yeterli ölçümle tespit

edilen haftalık gürültü maruziyet düzeyi 87 dB (A) maruziyet sınır değerini aşamaz”

olarak belirtilmektedir.

Bu değerler özellikle meslek hastalıklarının önüne geçilmesi için çok önemlidir. Gürültüden kaynaklanan işitme kayıpları meydana gelmektedir. Bunların önüne geçilmesi için gürültü azaltma yöntemleri uygulanabilir. İSG Genel Müdürlüğü’nün Çalışma Yaşamında Gürültü ile Mücadele Rehberine göre gürültü azaltma yöntemi 3 ana kategoriye ayrılır (Şekil-7).

Şekil-7 Çalışma Yaşamında Gürültü ile Mücadele Rehberi 75

Bu rehber bir tavsiye niteliğinde olup gürültü azaltmada işverenlere yarımcı olmak maksadıyla hazırlanmıştır.

4.3.1.2. Titreşim

Bir sistemin denge konumu civarında yapmış olduğu mekanik salınım hareketlerine titreşim adı verilmektedir76.Titreşim birimi hertz (Hz)’dir.

Titreşim çalışma hayatında konforsuzluğa, işin veriminin düşmesine veya çalışanlarda fiziksel hasara neden olabilmektedir. Çalışanların maruz kalmak zorunda oldukları titreşimin güvenli düzeylerini belirlemek ve değerlendirmek maksadıyla titreşimin maruziyet seviyelerinin belirlenmesi gerekmektedir. İnsanda oluşan

75 T.C.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü. Çalışma

Yaşamında Gürültü ile Mücadele Rehberi. (Ankara:2018), 5.

33

titreşimler el-kol titreşimi ve bütün vücut titreşimi olmak üzere iki ana kategoriye ayrılmaktadır77.

Bütün vücut titreşimi, genellikle iş makineleri veya araçlarını kullanan çalışanların ayak bölgesine veya oturaklarına, oturaktan veya ayakta bulunulan zeminden iletilen titreşimi ifade etmek için kullanılmaktadır. Bütün vücudun titreşime maruz kalınması sonucu iş sağlığı ve güvenliği açısından risklere sebep olmakta; fiziksel olarak da sırt bölgesinde rahatsızlıklara, omuz rahatsızlıklarına ve boyunda rahatsızlıklara neden olmakta veya var olan rahatsızlıkları arttırıcı bir etkiye neden olmaktadır78.

El-Kol titreşimi, titreşimin el ve avuçlar silsilesi ile el ile kola iletilen titreşimdir. Düzenli bir şekilde elleri ve kolları titreşime maruz kalan çalışanlarda el ve kol dokuları zarar görmekte, çalışanların parmaklarında ters kan dolaşımı ve sinirsel tesirler meydana gelmektedir. El-kol titreşimi sonucu el-kol titreşimi sendromu olarak bilinen Raynaud sendromu, karpal tünel sendromu, tendinit vb. hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. El-kol titreşimine maruz kalınması sonucu uyuşukluk, karıncalanma, ağrı ve his azalması gibi belirtiler bulunmaktadır79.

Maruziyet eylem değeri; Çalışanların Titreşimle İlgili Risklerden Korunmalarına Dair Yönetmeliğe göre “Aşıldığı durumda, çalışanın titreşime maruziyetinden

kaynaklanabilecek risklerin kontrol altına alınmasını gerektiren değeri” ifade

etmektedir. Maruziyet eylem değerine ulaşıldığında ise titreşim eldiveni verilip işe devam edilir. Maruziyet sınır değeri ise; aynı yönetmeliğe göre çalışanın çalışabileceği en fazla titreşim seviyesi olarak belirtilmiştir. Çalışanlar bu seviyenin üstünde kesinlikle çalışmamalıdır80. Ayrıca ilgili yönetmelik madde 5’te çalışanların günlük olarak maruz kalabilecekleri sınır değerleri detaylı bir şekilde belirtilmiştir.

Titreşim ölçümlerinde oktav bantları kullanılmaktadır. Birimi m/s2’dir. Ölçüm titreşimin insan vücudu ile olduğu noktalardan ölçülmektedir81.

77 T.C.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü. Çalışanların Bütün

Vücut Titreşimine Maruziyet Risklerinden Korunmalarına İlişkin Uygulama Rehberi. (Ankara:2018), 1.

78 T.C.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü. Çalışanların Bütün

Vücut Titreşimine Maruziyet Risklerinden Korunmalarına İlişkin Uygulama Rehberi, 3.

79 T.C.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü. Çalışanların

El-Kol Titreşimine Maruziyet Risklerinden Korunmalarına İlişkin Uygulama Rehberi (Ankara:2018), 3.

80 Selek, İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Temel Konular, 158

34 4.3.1.3. Aydınlatma

İnsan gözü insan algılarının büyük bir bölümü oluşturduğu için insan gözünün fizyolojik olarak en çok yorulan organ olduğunu belirtebiliriz. Gözün yorulması bedensel yorgunluğa, baş ağrısına ve strese de neden olabilmektedir82.

İş ortamlarının aydınlatılması aydınlatma kaynağının türüne göre ikiye ayrılmaktadır.

Doğal aydınlatma: Gün ışığının pencere ve kapı gibi boşluklardan geçerek ortamı aydınlatmasıdır83.

Yapay aydınlatma: Gün ışığının yeterli olmadığı ortamlarda yapay aydınlatma kaynağı olan lamba ve armatürler sayesinde ortamın aydınlatılmasıdır84.

Doğal aydınlatmanın yapay aydınlatma kıyasla daha fazla aydınlatma şiddetine sahip olmasının birçok olumlu etkisi bulunmaktadır. Doğal aydınlatma şiddetine örnek olarak güneşli açık bir günde aydınlatma şiddeti 100 000 lüks iken gölgede 10 000 lüks değerinde olmaktadır. Yapay aydınlatma ile aydınlanan işyerlerinde ise bu değer genellikle 500 lüks civarına ulaşmaktadır85.

Doğru aydınlatmanın yararları şunlardır:  Ekonomik potansiyeli arttırmaktadır,  Göz sağlığını korumaktadır,

 Gözün görme yeteneğini arttırmaktadır,  İş verimini arttırmaktadır,

 Kazaları azaltmaktadır,  Emniyeti sağlamaktadır,

 Yaşam konforunu arttırmaktadır86.

82 Selek, İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Temel Konular, 161.

83 Gonca Bayrakdar İşyerlerinde Aydınlatma Koşullarının İş Sağlığı ve Güvenliği Yönünden Değerlendirilmesi (İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlık Tezi, Ankara2016), 6.

84 Bayrakdar, İşyerlerinde Aydınlatma Koşullarının İş Sağlığı ve Güvenliği Yönünden Değerlendirilmesi 6.

85 İSG Uzman Yrd.- Endüstri Müh. Hatice Figen Ulucan, İSG Uzmanı – Fizik Yk. Müh.Serap ZEYREK

Ofislerde İş Sağlığı ve Güvenliği. (Ankara,2012), 7.

86 Bayrakdar, İşyerlerinde Aydınlatma Koşullarının İş Sağlığı ve Güvenliği Yönünden Değerlendirilmesi, 8-9.

35

Aydınlatmanın bu kadar önemli olması sebebiyle işverenler İSG için aydınlatma konusunu en baştan itibaren planlamalıdırlar.

4.3.1.4. Termal Konfor

Fiziksel risk etmenlerinden biri olmamakla birlikte termal konforun eksik olması sonucu aşırı sıcak- aşırı soğuk fiziksel risk etkeni olarak değerlendirilebilir87.

Termal konfor şartlarının yetersiz olduğu durumlarda sıkıntı ve rahatsızlık hissedilmekte, çalışan personellerde kapasite kaybı ve iş verimin düşmesine neden olmaktadır88.

Termal konfor dikkate alınırken işyeri ortamında şu veriler dikkate alınarak belirlenmektedir.

 Havanın sıcaklığı,  Hava akım hızı,  Nem,

 Radyant ısıdır.

Isı ve sıcaklık birbirlerinin yerine kullanılan terimler olmasına rağmen aralarında fark bulunmaktadır. Isı, bir enerji türü olup sıcaklıkları farklı olan maddelerin birbirlerine yaptığı enerji transferine denmektedir. Isının birimi joule (J) ya da kalori (Cal)dir. Sıcaklık ise; maddenin içerisinde bulunan taneciklerin sahip oldukları kinetik enerjilerinin ortalamasına bağlı bir büyüklüğe denmektedir. Sıcaklığın birimi santigrad derece (0C)dir.

Havanın sıcaklığı, hava akım hızı ve havanın neminin oluşturduğu etkiye efektif sıcaklık veya hissedilen sıcaklık denilmektedir89.

İnsan vücudundaki tüm metabolik aktiviteler, vücut sıcaklığına, dolayısıyla içerisinde bulunulan termal çevrenin sıcaklığına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir90.

87 Selek, İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Temel Konular, 162

88 Cihat İmancı Döküm Atölyelerinde Termal Konfor Şartlarının İncelenmesi (İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlık Tezi, Ankara 2014), 32.

89 Selek, İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Temel Konular, 163

36

İnsan vücudunun, hava sıcaklığından farklı olarak, algılamış olduğu sıcaklığa hissedilen sıcaklık denmektedir. Bu sıcaklık iklimsel ortam, giysilerin yalıtımı, insan anatomisi gibi kişisel özelliklerin yanında termometre sıcaklığı, nispi nem, hava hızı gibi etkenler ile değiştiği için öznel bir kavramdır; diğer bir deyişle kişiden kişiye değişmektedir91.

Nem havadaki su miktarıdır. Mutlak nem, birim havada bulunan su miktarıdır. Bağıl nem ise; mutlak nemin aynı sıcaklıktaki aynı havanın taşıyabileceği maksimum su miktarına oranı olarak tanımlanmaktadır92.

Çalışma ortamında bağıl nem yüksek iken sıcaklık da yüksek ise hava çalışanları bunaltır, bağıl nem yüksek iken hava sıcaklığı düşük ise bu kez çalışanlarda üşüme hissine neden olmaktadır. Bundan dolayı bağıl nem sıcaklık ile çalışanlar üzerinde çok büyük bir etkiye sahiptir. İşyerlerinde bağıl nemin %30-%80 arasında olması tavsiye edilmektedir.

Çalışılan ortamlarda oluşan kirli havanın temiz hava ile değiştirilmesi gerekmektedir. Bunun için doğal veya yapay havalandırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Termal radyasyon herhangi bir ortama gerek olmadan iletilebilen, herhangi bir yüzey tarafından emilmediği sürece sıcaklık artışı yaratmayan elektromanyetik bir enerji olarak tanımlanmaktadır. İletiminde herhangi bir ortama ihtiyaç duymadığından havalandırma yöntemleri ile kontrolü mümkün değildir. Bu radyant ısı olarak tanımlanmaktadır ve özellikle maden ve cam sektöründe yoğun olarak rastlanmaktadır93.

Bu dış etkilerin yanında yapılan işin niteliği, çalışanların yaş durumları, cinsiyetleri, giyim şekilleri, beslenme durumları, genel sağlık ve fiziki yapıları da termal konforu etkilemektedir94.

İşverenler çalışma ortamının termal konforunu sağlarken çalışanların genel ve sağlık durumlarını takip etmesi iş veriminin artması ve iş kazalarının azalmasında çok büyük bir öneme sahip olmaktadır.

91 İmancı, Döküm Atölyelerinde Termal Konfor Şartlarının İncelenmesi 33.

92 İmancı, Döküm Atölyelerinde Termal Konfor Şartlarının İncelenmesi 34.

93 İmancı, Döküm Atölyelerinde Termal Konfor Şartlarının İncelenmesi 37.

37 4.3.1.5. Basınç

Birim alana uygulanan kuvvete basınç denmektedir. Birimi Newton/cm2’dir. Pascal (Pa) ve Bar gibi birimleri de kullanılmaktadır. Birimlerin birbirine dönüşümü basit hesaplamalarla yapılabilmektedir.

Atmosferde bulunan gazların bir ağırlığı vardır. Bunların yeryüzüne yaptığı basınçlar yerden yükseldikçe azalır. Bundan dolayı en yüksek basınç deniz seviyesinde olmaktadır. Basıncın fazla olduğu yeryüzünün altındaki çalışmalar ile basıncın az olduğu yerlerde yapılan çalışmalarda çalışanlar kontrol altına alınmazsa basınç değişiminden etkilemektedirler.

Hava basıncındaki ani değişimler çalışanlarda bazı akut veya kronik etkilere sebep olmaktadır. Akut rahatsızlıklara örnek olarak işitme kaybı, baş dönmesi, taşikardi ve epilepsi, kulak çınlaması, baş ağrısı vb. verilirken; kronik rahatsızlıklara kemik nevrozları, epifizlerde deformasyon örnek verilmektedir.

Hava basıncının etkilerini azaltmak maksadıyla su altı basınçlı işlerde çalışanların hangi metre derinliklerde en fazla kaçar saat çalıştırabileceği Sağlık Kuralları Bakımından Günde Azami Yedi Buçuk Saat Veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmeliği madde 5’te detaylı olarak belirtilmiştir.

4.3.1.6. Işınlar (Radyasyon)

Işınım (Radyasyon) ortamda parçacıklar ve elektromanyetik dalgalar aracılığıyla taşınan enerji olarak tanımlanmaktadır95. Çalışma hayatımızda da ışınımın zararlı etkileri olmaktadır. Işınımlar çok değişik dalga boylarına sahip olmaktadır. Dalga boylarına göre 6 ana grupta sınıflandırılmaktadır96.

 Gama ışınları  X ışınları  Ultraviyole ışık (Morötesi)  Görünür ışık  Kızılötesi ışık  Radyo dalgaları

95 “Radyasyon Nedir?”, https://www.afad.gov.tr/kbrn/radyasyon-nedir. (Erişim Tarihi: 12.12.2020)

38

Dalga boyu radyo dalgalarından gama ışınlarına doğru azalmasına rağmen enerji seviyesi ise artmaktadır.

Bir atoma enerji aktarıldığında o atomdan elektron koparılmasına iyonlaşma denmektedir. Eğer taşınan enerji çarptığı atomlarda iyonlaşmaya sebep oluyorsa iyonlaştırıcı radyasyon denmektedir. Işınlar zararlarına göre iyonlaştırıcı olan veya iyonlaştırıcı olmayan ışınlar olarak ikiye ayrılmaktadır97. İyonlaştırıcı radyasyonlara örnek olarak alfa, beta ve nötron parçacığı ile gama ışını ve x ışını örnek olarak verilebilmektedir. İyonlaştırmayan radyasyona örnek olarak ise morötesi ışınlar, mikrodalgalar, radyo dalgaları, kızılötesi, görünür ışıklar olarak tanımlanmaktadır.

İyonize ışınların çok sayıda zararı bulunmaktadır. Akut ışın sendromu, akciğer kanseri, deri ve mukoza zararları vb. başlıca zararları arasında bulunmaktadır98. İyonize ışınlar özellikle insan DNA’sı ve kromozomları üzerinde kalıcı etkiler bırakmaktadır.

İyonize olmayan ışınların enerjisi nispeten iyonlaştırıcı ışınlara göre az olmakla birlikte birtakım zararları bulunmaktadır. Hâlâ araştırmaya ihtiyaç duyan bir konu ve üzerinde uzlaşılamayan bir konu olmasına rağmen evde düşük seviyelerde elektromanyetik alan ile sağlık sorunları arasında bir görüş birliği bulunmaktadır. Bu rahatsızlıklar arasında intihar ve depresyon, baş ağrısı, anksiyete, yorgunluk, bulantı ve libido kaybı bulunmaktadır99.

Radyasyon Güvenliği Yönetmeliğinde madde 22’ye göre “Yapılan işin niteliğine

uygun koruyucu giysi ve teçhizat kullanılır.” ibaresi ile uygun teçhizat ve koruyucu giysi

işveren tarafından temin edilmelidir.

Lazer, optik spektrumda mor ötesi bölgesi ile kızıl ötesi bölgesi arasında bulunan bütün bölgelerde eş fazlı elektromanyetik radyant enerji üreten cihazlara verilen addır. İş yaşamında lazerler sanayiden tıbba, ofislerden inşaat sahaları ve evimizde dâhil olarak birçok yerde kullanılmaktadır100.

Lazerler 4 (dört) sınıfa ayrılmışlardır. Birden dörde kadar sınıflandırılmışlardır. 4 seviyesi en yüksek enerji grubunu ihtiva etmektedir. Sınıf 1 lazerler radyasyon yaymadıkları için zararsızdırlar bu nedenle sağlık ve güvenlik için herhangi bir tehlike

97 “Radyasyon Nedir?”, https://www.afad.gov.tr/kbrn/radyasyon-nedir. (Erişim Tarihi: 12.12.2020)

98 Selek, İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Temel Konular, 167.

99 Prof.Dr. Halim İşsever, “İyonize olmayan radyasyonun sağlığa etkileri » HALK SAĞLIĞINDA GÜNDEM”,

https://hasuder.org.tr/hsg/?p=3609. (Erişim Tarihi: 12.12.2020)

100 Mehmet Çağrı Erdem Döküm Çalışanların Yapay Optik Radyasyondan Korunmalarına İlişkin Düzenlemeler (İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlık Tezi, Ankara 2016), 20.

39

arz etmemektedirler. Sınıf 2 dahil sınıf 4’e kadar olan lazerler ise artan bir oranda deri ve göz için tehlike yaratmaktadırlar. Lazer sınıfı arttıkça önlemlerin de artması gerekmektedir101.

4.3.2. Kimyasal Risk Faktörleri 4.3.2.1. Tozlar

Tozla Mücadele Yönetmeliğine göre; toz, “işyeri ortam havasına yayılan veya

yayılma potansiyeli olan parçacıkları ifade eder“ şeklinde tanımlanmaktadır. Bir başka

tanıma göre ise tozlar; farklı türdeki organik ve organik olmayan maddelerden aşınma, parçalanma, öğütme ve yanma nedenlerinden dolayı oluşan, 1 µm ile 100 µm arasında büyüklükleri olan ve kimyasal özellikleri kendisini oluşturan maddenin kimyasal yapısına benzeyen maddeler olarak tanımlanmaktadır102. Tane büyüklükleri sıklıkla 300 mikron altında olmaktadır103.

Biyolojik etkileri bakımından tozlar 6 grupta sınıflandırılabilmektedirler;

Fibrojenik Tozlar: Solunduğu zaman akciğerin sertleşmesi ve kalınlaşmasına sebep olan tozlardır. Örnek olarak silis, asbest gibi tozlardır.

Toksik Tozlar: Vücutta toksik etki gösteren tozlardır. Örnek olarak kurşun, krom, kadmiyum tozlardır.

Kanserojen Tozlar: Vücutta kansere sebep olan tozlardır. Örnek olarak asbest, berilyum, nikel tozlarıdır.

Radyoaktif Tozlar: Havada bulunan radyoaktif malzemelerin tozlarıdır. Örnek olarak uranyum, radyum, toryum gibi tozlardır.

Alerjik Tozlar: Alerjik reaksiyonlara yol açan tozlardır. Saman tozu, ağaç tozu örnek olarak verilebilmektedir.

İnert Tozlar: Vücutta kendi kendine atılabilen toksik veya fibrojenik etkileri olmayan tozlardır. Demir oksit, magnezyum oksit tozları örnek olarak verilebilmektedir. Hastalıkların en önemli teşhis yöntemi akciğer radyografisidir. Ama bu hastalığın oluşmasını önlemez sadece erken teşhise yardımcı olur. Hastalığı önlemek işverene bağlı iken erken teşhis işyeri hekimine bağlı olmaktadır. İşyeri hekimi işe giriş muayeneleri ve periyodik muayeneleri sürekli karşılaştırarak hastalığın erken teşhisine çok yardımcı olacaktır.

101 Erdem, Döküm Çalışanların Yapay Optik Radyasyondan Korunmalarına İlişkin Düzenlemeler, 21.

102 T.C.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü. Çimento Sektöründe Tozla Mücadele Rehberi (Ankara:2016), 6.

40

Hastalıkların oluşmasını önlemek için işverenler Tozla Mücadele Yönetmeliği madde 5’e göre yerine getirmesi kurallar belirtilmiştir.

Benzer Belgeler