• Sonuç bulunamadı

Risk Alma Davranışı İle İlgili Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

2.6. Risk Alma Davranışı İle İlgili Yapılan Araştırmalar

2.6.2. Risk Alma Davranışı İle İlgili Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

Gullone ve Moore (2000), ergen risk alma davranışları ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yaptıkları çalışmada, 11- 18 yaşlarında okula devam eden 459 ergene ölçek uygulamışlardır. Araştırma bulgularına bakıldığında, küçük yaş grubundakilerin ve kızların daha az riskli davranışlar sergiledikleri ve davranışın riskli olup olmadığını değerlendirdiklerinde daha yüksek puanlamalar yaptıkları, yaşın ise kişilik üzerinde yok denecek kadar az etkisinin bulunduğu saptamışlardır. Özellikle de umursamaz ve isyankar davranışlarda, risk değerlendirmesinin, riskli davranışı kişilik özelliklerinden daha çok yordadığını bulmuşlardır.

Greene, Krcmar, Walters, Rubin ve Hale (2000), ergenlerde heyecan arama davranışının ve kişisel masal (başkalarının ne düşündüklerinden ziyade kendi düşüncelerine daha fazla önem veren, kendisinin biricik olduğuna inanan) inancının risk alma davranışına etkisini araştırmışlardır. Araştırma bulgularına bakıldığı zaman, heyecan arama davranışı ve kişisel masal inancı yüksek olan ergenlerin daha fazla riskli davranış sergiledikleri sonucunu bulmuşlardır.

Rolison ve Scherman (2003), yaptıkları çalışmada yaşları 18 ile 21 arasında değişen 196 ergenin, heyecan arama, denetim odağı, algılanan risk, algılanan yararlar, riske katılım, akran etkisi ve algılanan akran katılımı, toplumsal beğenirlik ve riskli davranış senaryosuna tepkileri incelemişledir. Çalışma sonunda, heyecan aramanın, algılanan akran katılımının ve algılanan yararın, riske katılımı etkilediği saptanmıştır.

Courtois ve Mangeney (2004), ergenlerin risk alma davranışlarına ilişkin kendi algılarını incelendikleri araştırmalarında, 14- 18 yaş arası 97’ si erkek 111’ i kız toplam 208 öğrenciye 29 kapalı uçlu sorudan oluşan bir anket uygulamışlardır. Araştırmanın sonucunda, ergenlerin intihar girişimi, madde ya da alkol etkisi altında iken araç kullanma, ilk cinsel ilişkide korunmama gibi davranışları ciddi ya da önemli olarak değerlendirdiklerini bulmuşlardır. Ergenlerin verdikleri yanıtlarda cinsiyete göre risk algısında herhangi bir farklılık olup olmadığına bakıldığında ise kızların erkeklere göre kavga etmek, evden kaçmak, Vandalizm gibi risk alma davranışlarını daha ciddi algılarken, sigara içmek, kendi evinde hırsızlık yapmak ve tekrarlayan intihar düşüncelerini daha az riskli olarak değerlendirdikleri saptanmıştır. Curry (2004), adölesanların risk davranışları, kararları ile bu karar ve davranışların etkilerini ortaya koymak amacıyla Florida’daki 14- 20 yaş arasında toplam 290 üniversite öğrencisine telefon görüşmesi yoluyla ulaşmıştır. Araştırma kapsamında pozitif etki (haz alma, ilgilenme), negatif etki (korku ve sinirlenme), tepkisellik, heyecan arama (etki- ilişki özelliği), risk algılama (fayda- maliyet karşılaştırması ile değerlendirilme) ve riskli davranışları (sigara, alkol, uyuşturucu madde kullanma ve okulla ilgili risk davranışları, suç işleme, şiddet ve cinsel faaliyetler) içeren konuları değerlendirmiştir. Adölesanların çoğunluğunun belirlenen riskli davranışları ve bunları sürekli tekrarlama isteklerini pozitif etkinin artırdığı, negatif etki ya da pişmanlığı azalttığını saptamıştır. Bu araştırma sonucunda, heyecan arayışı gibi etkilerin; adölesanların riskli faaliyetleri yapma ve sürekli tekrar etme davranışlarını etkilediği sonucunu bulmuştur.

Gardner ve Steinberg (2005), ergenlik ve yetişkinlik döneminde risk tercihleri, risk alma davranışı ve riskli karar alma ile ilgili yaptıkları araştırmada, 13- 16 yaş arası ergenler, 18- 22 yaş arası gençler ve 24 yaş ve üzeri yetişkinlerden oluşan toplam 306 katılımcıya ölçek uygulamışlardır. Araştırmanın sonucunda, riskli kararlar verme ve risk alma davranışının yaşla birlikte azaldığı, katılımcıların yalnız olmalarına kıyasla akran grubu ile birlikteyken daha çok risk aldığı, risk alma ve riskli karar verme davranışlarında akran grubunun etkisinin ergen ve gençlerde yetişkinlere oranla daha güçlü olduğunu bulmuşlardır.

Michael ve Ben- Zur (2007), 269 İsrailli ergenle yaptıkları araştırmada risk alma davranışının ebeveynlerle ilişki, akran grubu etkisi ve öfke davranışı ile ilişkilerini incelemişlerdir. Çalışma sonucunda, erkek ergenlerdeki riskli davranışların akran grubu ile ilişkili olduğunu; kız ergenlerde ise ebeveynlerle ilişkilerin risk alma davranışında önemli bir etmen olduğunu bulmuşlardır. Ebeveynlerle iyi ilişkiler kurmak, riskli davranışlara daha az katılmayla ilişkiliyken; akranlarla daha güçlü ilişkiler kurmak ise risk alma davranışlarına daha yüksek oranda katılımla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Chapman, Denholm ve Wyld (2008), risk alma davranışının önlenmesinde sosyal destek faktörünü incelendikleri araştırmada, Avustralya Tazmanya’ da 11. ve 12. sınıf toplam 954 öğrenciye ölçek uygulamışlardır. Araştırmanın sonucunda, aileden ve arkadaştan alınan sosyal destek arttıkça ergenlerin risk alma davranışlarına yönelmelerinin azaldığı, sadece arkadaşlarından sosyal destek alan kişilerin yalnızca ebeveynlerinden ya da hem ebeveynlerinden hem de arkadaşlarından sosyal destek alanlara göre risk alma profillerinin daha yüksek olduğu sonucunu bulmuşlardır.

Piko ve Kovács (2010), Macaristan’daki 14- 20 yaş arasındaki 881 lise öğrencisi ile ergenlerin madde kullanımında ebeveynlerin ve okulun önleyici etkisini araştırmışlardır. Araştırma bulgularına bakıldığında, ebeveynler tarafından kabul ve saygı görmenin ergenin alkol ve madde kullanma alışkanlığını belirlemede etkili olduğu, yüksek akademik baskı ile sigara ve alkol kullanımı arasında negatif yönde bir ilişkinin olduğu, okuldaki öğretmenler ile problemlerini paylaşmak ve okulda mutlu olmak ile marihuana kullanımı arasında negatif yönde bir ilişkinin olduğunu bulmuşlardır.

Park ve Lee (2011), yaptıkları araştırmada öfke duygusunu yeniden değerlendirmenin risk alma davranışını nasıl etkilediğini araştırmışlardır. 30 erkek ve 33 kadın ergene öfke hissi uyandıracak hikayeler okutulmuş ve kendilerini durum içinde değerlendirmeleri ve bu durumda neler yapacaklarını belirtmeleri istenmiştir. Araştırma sonucunda, düşük kontrol hissine sahip olanların yani hikayedeki öfke

yaratan durumun değiştirilemeyeceğini düşünenlerin daha fazla riskli davranışlar ifade ettikleri saptanmıştır.

Popham, Kennison, Bradley (2011), genç yetişkinlerde heyecan arama, yaş ayrımcılığı (yaşlılık aleyhtarlığı) ve risk alma davranışı arasındaki ilişkiyi inceledikleri çalışmada, yaş ortalaması 19 olan 475 ergene ölçek uygulamışlardır. Araştırma sonucunda, daha yüksek oranda heyecan arama davranışı ve yaş ayrımcılığı (yaşlanmanın kötü ve negatif sonuçları olduğunu düşünme) davranışları gösteren öğrencilerin risk alma davranışlarının da yüksek oranda olduğunu bulmuşlardır.