• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: RENK OLGUSUNA GENEL BİR BAKIŞ

2.2.1 Renklerin Birbirlerine Etkileri

Renkler bir araya geldikleri zaman birbirlerini birtakım etkileri olur. Yan yana gelen iki rengin bütünleyenleri birbirlerinin bünyesine karışmış etkisi meydana getirir. Mavi ve sarıyı ele alalım. Mavinin kontrastı yani bütünleyeni (komplemanteri) turuncu, sarının bütünleyeni mor ile karışır ve onu sıcak mavi haline getirir. Mavinin bütünleyeni olan turuncu, sarının bünyesine karışır ve onu daha sıcak bir sarı haline getirir (Gökaydın, 1990, s. 36).

Yan yana getirilen renkler birbirlerine yakın tonlarda değilse gerçek görünüşlerinden ayrı olarak en açık olanı daha açık, en koyu olanı daha koyu görünür. Bu şekilde iki kontrast renk en yüksek renk kalitesine ve tonuna ulaşırlar. Beyaz fon (renk tonu sıfır) üzerinde grinin tonu yükselir, en koyu siyah üzerinde gri olduğundan çok daha açık, beyaza yakın görünür. Kırmızı fon üzerinde gri yeşilimtırak görünür. Turuncu fon üzerinde gri mavi görünür. Sarı fon üzerinde gri kırmızı mor görünür. Mavi fon üzerinde gri turuncu görünür. Mor fon üzerinde gri sarımtırak görünür. Özetle gri, üzerine konulduğu rengin komplementeri tarafından etkisi altına alınarak daima renkli görünür (Çağlarca, 1993, s.49).

Göz daima gördüğü rengin yanında o rengin tamamlayıcısını da arar. Bu nedenden rengin üzerine koyduğumuz gri, saf rengin tamamlayıcısı yani kontrastı olarak algılanır. Yukarıda da değindiğimiz gibi turuncu zemin üzerine yerleştireceğimiz bir gri mavimsi bir hal alır. Griye bir parça turuncu ilave edersek yanıltıcı zıtlık kendiliğinden yok olur. Yanıltıcı zıtlığı yok etmenin diğer yolu da açık- koyu zıtlığını kullanmaktır. Bunun yanı sıra turuncu zemin üzerine konulan griye mavi eklenirse yanıltıcı zıtlık kuvvetlenecektir (Akçadoğan,2006, s. 263).

39

Şekil 21. Yanıltıcı zıtlık.

Merkezleri iç içe iki daire çizelim ve dış daireyi iki eşit kısma ayıralım. Bu iki kısımdan birini maviye, diğerini sarıya boyayalım. İç daireyi de yeşil ile boyayalım. Oluşturduğumuz daire kendi ekseni etrafında hızla çevrilirse dış daireyi kaplayan sarı ve mavi renklerin bölümü hafif şiddetle ışık olarak beyaz etkisi uyandıracaktır. İç daire ise yeşil olarak görülmeye devam edecektir. Komplamanter renklerin ışık renk olarak karışımı fiziksel göz retinasında beyaz ışık etkisi sansasyonu yaratır. Boya renklerin karışımında hiçbir değişiklik olmaz (Çağlarca, 1993, s.33).

Birbirinin tamamlayıcısı iki renk, eşit şekilde karıştırılırsa her ikiside kendi özelliğini kaybeder ve gri bir renk oluşur. Gri nötr bir renktir. Tamamlayıcı renklerin karıştırılması neticesinde birbirin değerini yok etmesine resim dilinde akromatizm denmektedir (Eliri, Erdurucan, 2011, s.15). Kırmızı, mavi ve sarı karıştırılırsa akromatizm denilen renksizliği elde ederiz. Eğer üç ana renkten birini birazcık fazla katarsak nötr renksizlik fazla kattığımız renge yönelecektir. Bu metodla kırmızıların, sarıların, mavilerin ayrıntılarını elde edebiliriz. Üç rengin karışımından meydana gelen siyaha yakın nötr renksizliği durumunda, çarpan ışık üzmelerinin bir cisim tarafından yutulması (absorbe) söz konusu olur, ya da tayfın bütün ışığını aksettiren bir beyaz cisim meydana gelir (Çağlarca, 1993, s.42).

Çağlarca (1993) renk ve armoni kuralları adlı eserinde Chevreul’un şu sözlerine yer vermiştir: “Güzelliği ortaya koyabilmek için kırmızı, sarı ve mavi üç ana rengi griyi meydana getirecek kendi oranları içinde karıştırmak lazımdır” (42).

Renkler kendi değerlerini, kendi koyu tonları yanında daha güçlü ifade ederler. Sözgelimi parlak kırmızı, mat kırmızı üzerinde canlılığını daha iyi ortaya koyar. Bir renk yanındaki rengin tamamlayıcısı ile renklenir. Örneğin, kırmızı ve yeşil yan yana konulduğunda yeşil renk daha mavimsi görünür. Bunun sebebi kırmızının, mavi-yeşil ışınları saklamasıdır. Bir

40

başka deyişle kırmızı, yeşil yanında daha parlak-canlı bir görünüme sahip olur (Eliri, Erdurucan, 2011, s.15).

Renklerin birbirleri ile karışımlarında oluşacak griler şu şekilde sıralanabilir: Kırmızı+sarı+mavi= koyu gri (nötr, tarafsız gri)

Kırmızı çok+sarı+mavi= kırmızımtırak gri Turuncu+yeşil+mor=açık gri-nötr beyaz

Yeşil çok+mor+turuncu=açık yeşilimtırak, zayıf bir gri elde etmek mümkündür (Çağlarca, 1993, s.27).

Beyaz bir daire, siyah fon üzerinde daha beyaz, siyah bir daire, beyaz fon üzerinde daha siyah görünür. İki gri daireden açık fon üzerinde olanı olduğundan daha koyu, koyu fon üzerinde olanı olduğundan daha açık görünecektir. İlaveten açık renkli kırmızı bir objenin, gölgesi yeşil görünür. Batan güneşin kızıl rengi ile aydınlatılan eşyanın gölgesi soğuk mavidir. Buradan çıkarımla bir rengin daima yanındaki komplemanteri ile gölgeleneceğini söyleyebiliriz. Yeşil çayıra baktıktan sonra sarı çiçekler bize mine renginde yani uçuk bir mavi şeklinde görünecektir. Sarının etrafında her zaman mavi-mor lekeli ayrıntılar sezilir. Her yeri mavi boyalı bir odadan aniden dışarı çıkılırsa etraf turuncu renkte görünür (Çağlarca, 1993, s.48).

Şekil 22. Etkilerine göre renklerin sıralanışı.

Yukarıdaki şekilde renklerin etkilerine göre sıralanışı görülmektedir. Turuncu ön planda, mavi ise en geri plandadır. Yeşil ve morun dinamik özellikleri yoktur (Çağlarca, 1993, s.71). Kırmızı ve turuncu renklerin etkisi oldukça ilgi çekicidir. Kırmızı turuncu ile aydınlatılmış bir madde aynı büyüklükte, aynı uzaklıkta ve aynı parlaklıkta aydınlatılmış mavi veya yeşil bir maddeden daha büyük ve daha yakın görünür. Kırmızı turuncu renkler azılıkta olsalar da dikkati hemen üzerlerine çekerler (Gökgöz, Babacan, 1964, s. 72). Kırmızı, turuncuyla yan yana geldiğinde daha koyu görünecektir. Mavinin yanında turunculaşacak, mavi-yeşilin yanında parlaklaşacaktır. Turuncu, kırmızının yanında daha

41

sarımsı görünecektir. Yeşil, kırmızının yanında daha mavimsi görünecektir. Mor ise daha mavi mor olarak görünecektir (Eliri, Erdurucan, 2011, s.16).

Sözen (2003), renk düzenlemelerinde anahtar sözcüğün armoni olduğunu vurgular. Bu kavram renkler arasında uygunluk, ahenk ve bağdaşmayı tanımlar. Renk uyumu yani armonisi renklerin uyumlu kullanımı, estetik, hoş ve güzel bir etki elde edilmesi anlamına gelir. Çünkü renkler tek başlarına kullanıldıklarında kuvvetli bir etki unsuru olmazlar. Rengin değerini verecek olan yanına getirilecek ikinci renktir. Bunu kontrast veya armonik renklerle yapılan düzenlemeyle başarabiliri (s.40).

Renklerin kroma değerleriyle birçok armoni elde edebiliriz. Saf, dolgun ve parlak renk değerleriyle, kırık, zayıf ve mat renkler arasındaki ilişkilerle armoni oluşturulur. Saf bir rengi, beyaz ile karıştırdığımızda rengin kırıldığını, değerini kaybettiğini, soysuzlaştığını, soğuklaştığını görürüz. Aynı durumu karmen kırmızısına uyguladığımızda mavimsi ışınlar meydana gelecektir. Sarı biraz daha soluklaşacaktır, mavi ise açıklaştığı halde temel karakterinde kalacaktır. Morun karakteri hemen değiştirecektir (Akçadoğan, 2006, s. 261). Renk düzenleme çalışmaları yapabilmek için mutlaka birden fazla renge ihtiyacımız yoktur. Sadece bir rengin tonlarıyla da iyi renk düzenlemeleri yapılabilir. Bu çalışmaların tek renkli olanına monochrome, çok renkli olanına polychrome denir (Sözen, 2003, s.40). Renklere siyah, beyaz ve griler eklenerek sarıların, kırmızıların, mavilerin aile serisi elde edilir. Bu şekilde birbirine uygun düşecek pek çok farklı ton elde edilebilir (Çağlarca, 1993, s.42).

Renklere siyah eklersek parlaklıklarının yok olacağını görebiliriz. Sarı rengi ele aldığımızda o parlaklığından eser kalmadığını gözlemlemek mümkündür. Mora siyah eklediğimizde rengin karanlık havası daha da koyulaşacaktır. Karmen kırmızı biraz morlaşır, bayrak kırmızısı kahverengine döner. Mavinin parlaklığından eser kalmayacaktır. Yeşil, mor ve maviden daha çok ton değerine sahip olacaktır. Beyaz-siyah ve gri her durumda renkleri matlaştıracak, körleştirecektir. Tamamlayıcı renklerde karşılıklı olarak birbirlerini kıracaktırlar (Akçadoğan, 2006, s. 261).

İki ya da daha fazla rengin bir düzen içerisinde açık-koyu ton değerleri, parlaklık şiddeti ve leke büyüklükleri birbirlerine etkilerini değiştirecektir. Renklerin kendi eşit değerleri, leke büyüklüğünde etkili olacaktır. Yani saf sarı, tamamlayıcısı olan mordan üç kat daha kuvvetli ışık değerine sahiptir. Buna karşın morun lekesinden üç kat daha küçük olması

42

gerekir. Tamamlayıcı renklerde uyumlu lekelerin dengeli ilişkileri şu şekildedir: Sarı:mor- 1/4:3/4, Turuncu:mavi-1/3:2/3, Kırmızı:yeşil-1/2:1/2 (Özer, 1981, s.62).

Renkler iki boyutlu bir düzlemde uzamsal bir boyut kazanır. Mesela düz bir yüzey üzerinde kullanılan kırmızı nokta, yüzeyin önüne geçer. Mavi yüzeyin içine giriyormuş izlenimi verir. Genellikle sıcak renkler öne çıkar. Soğuk renkler geriye doğru gider. Ancak bu etkileri elde etmenin tek yolu, rengin tonuyla ya da yoğunluğuyla yapılan değişimlerle mümkündür. Sıcak ve soğuk renkler, derinlik yanılsaması yaratır. 19. yüzyılın son dönemlerinde Fransız sanatçı Paul Cezanne, derinlik izlenimi yaratmak için, sıcak ve soğuk renkleri kullanan ilk kişi olmuştur (Öztuna, 2007, s.138).

Renklerin birbirleri ile ilişkilerini çok farklı açılardan ele almak ve örnekleri bir hayli çoğaltmak mümkün. Aslında belirli bir renk armonisi ilkesi olduğunu da söylemek çok doğru olmayacaktır. Çağımızda renk armonilerini sanatçılar, reklamcılar, tasarımcılar, sinemacılar, modacılar ve daha birçok alan mensubu farklı amaçlarla, farklı birleşimlerde kullanmaktadır.

Değişik renkleri bir araya getirilerek iyi bir armoni sağlanması mutlaka belli kurallara bağlı değildir. Bir çinideki yeşil ile halıdaki yeşil ya da kadifedeki kırmızı ile kilimdeki kırmızı uyum incelikleri olarak birbirlerinden ayrı görünümler sergilerler. Bunun sebebi kullanılan boya malzemelerinin farklılığından çok, ruh hali, renk duygusu ve zevk anlayışındaki inceliğin başkalığıdır (Özbel, 1949, s.10).

Yukarıda da değinildiği gibi eğer renklerin yüzeyde kapladıkları yer sabit olsaydı renklerin uzak ya da yakın tesiri yaratması bir kurala bağlı olabilirdi. Belirli bir renkteki yuvarlağın üzerine yerleştirilecek başka başka renkler kendi özelliklerine göre farklı etkiler yaratacaklardır. Renkler birbirlerinin şiddetlerini çoğaltıp azaltabilirler. Goethe, Klee, Kandinsky gibi araştırmacılar bu konuda çalışmalar yapmışlardır (Turani, 1964, s. 16).

Benzer Belgeler