• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: RENK OLGUSUNA GENEL BİR BAKIŞ

2.7 Çocuk Resimlerinde Renk

Sanatın elemanlarından olan renk insan psikolojisini anlama, davranışlarını çözümleme gibi durumlarda oldukça aydınlatıcı bir etkiye sahiptir. Pek çok psikolog ve sanat eğitimcisi renklerin insanlar üzerindeki etkisini araştırmış, renklerden insan davranışlarının altında yatan nedenleri bulmaya çalışmıştır. Kanada’da bir okulda yapılan deneyde, odaların renk ve ışık düzenlerinin değiştirilmesi ile bazı öğrencilerin zekâ düzeylerinin ve disiplin sorunlarının olumlu biçimde etkilendiği saptanmıştır (Artut, 2007, s. 151). “Bir başka değişle renkler, ortak bilinçaltının bir yansıması olarak toplumsal ölçekte anlam boyutu kazanabilirler” (Sözen, 2003, s. 11).

Çocuklarda renk seçimi ilk etapta rastgeledir. Karalama evresinde sadece çizgiler ön plandadır. Boya çalışmaları için tek renk verildiğinde çocuklar rahatsız olmazlar. Çünkü onları mutlu eden resim yapma eyleminin kendisidir. Daha sonraki dönemlerde sevdikleri renkleri ve parlak renkleri tercih etmeye başlarlar. Çocuk, boya çalışmalarındaki hareketleri belli bir süre tekrar ederek öğrenir. Bu noktadan sonra renk karışımları ve renklerin etkisi çocukların ilgisini çekmeye başlar. Belli bir süre sonra çocuklar renkleri yaratıcılıklarını ifade etmek için kullanırlar (Striker, 2005, s. 92).

122

Daha öncede değinildiği üzere renge anlamını kazandıran insanların eğitim düzeyleri, yaşadığı kültür, küçükken yaşanılan olumlu ya da olumsuz olaylar belirlemektedir. Küçükken ölüm veya kanlı bir olaya şahit olan bir çocuğun kırmızıyı algılayışı ve anlamlandırışı ile tüm bunları yaşamamış bir çocuğun yaklaşımı birbirinden oldukça farklı olacaktır. Bunun yanında renklerin insanlar üzerinde bıraktığı ortak etkilerde yadsınmamalıdır (Akalın, Üstündağ, 2012, s.79).

Alschuler ve Hattwick çocukların ilkin sıcak renkleri daha yoğun olarak kullanmalarının sebebini onların aniden, düşünmeden ve dürtülerine dayalı davranışlarıyla açıklamaya çalışmıştır. Çocukların davranışlarını kontrol etmeyi öğrendikçe ve topluma uyum sağladıkça soğuk renkleri daha çok tercih ettiklerini söylemişlerdir (Keskin, 2006, s. 88). Çocuk resmi çizerken genellikle farkında olmadan izleyiciye mesaj verir. Bunu bazen çizdiği nesnelerin boyalarıyla, kimi zamanda bu nesneleri boyarken tercih ettiği renklerle yapar (Akalın, Üstündağ, 2012, s. 77).

Çocukluk dinamik bir olgudur. Sanat onda bir “düşünme dili” şeklinde yansır. Çocuklar hayatın henüz bozup değişmediği saf duyarlılıklarını, kullandıkları renklere büyük bir başarıyla aktarırlar. Bu yüzden çocukların resimlerini renksel özellikleri açısından incelemek büyük bir önem taşımaktadır (Arda, 1999, s. 51).

“Eğitimciler geleneksel bir yaklaşımla, renkleri tahta ve duvar panolar üzerinde dekoratif amaçlı kullanım dışında kullanmayı pek düşünmemişleridir” (Artut, 2007, s. 153). Oysaki rengi bir araç olarak düşündüğümüzde soyut şeyleri somutlaştırmak için öğretme-öğrenme sürecinde çok önemlidir. Fikirleri somutlaştırması, anlaması güç olay ve olguları basitleştirmesi ve anlamlarını açıklaması açısından renk bizim için mühimdir (Yolcu, Yılmaz, Maccario, Ünalan, Aykaş, 2010, s. 134).

Renk seçimini mizacımızın, yaşam koşullarımızın, bilinçli yaşantımızın yanı sıra ihtiyaç duyulan enerjinin niteliği de belirlemektedir. Öyleyse buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Çocukların resimlerinde kullandıkları renkler onların yaşamlarında karşılaştıkları şeyleri bize anlatmasının yanı sıra ruhlarının ihtiyaç duyduğu şeyleri de bize aktarmaktadır (Çağan, 2005: 102).

Resim yaparken çocuğun kâğıdı kullanış biçimi, resimdeki kompozisyon ve kullanılan renkler anlamlıdır. Çocuk resim yaparken kendini özgür bir oyun ortamında hisseder. Bu

123

sebeple tüm davranışları kendiliğinden ve doğaldır. Bu doğallık uzmana çocuğun gerçek duygularını anlama olanağı verir (Yavuzer, 2012, s.11).

Burkitt, Barret ve Davis’in (2003) yaptıkları bir araştırmada; çocukların güzel ve hoşa giden figürlerde en çok tercih ettiği renkleri kullandıkları, çirkin ve hoşlanmadıkları figürlerde en az tercih ettikleri renkleri kullandıkları, tarafsız oldukları figürlerde de kendilerine orta uzaklıktaki renkleri kullandıklarını tespit etmiştir. (…) Siyahı en çok kullandıkları yer olumsuz, kötü karakterlerde olmuştur (s.445-455).

Üç yaşından itibaren çocuklar iki farklı renk kullanmaya başlayabilirler. Eğer çocuğa malzemeler tek tek sunulmuşsa üç buçuk yaşındaki bir çocuk çalışmalarında birçok rengi bir arada kullanabilir (Striker, 2005, s.29).

Çocuklar kırmızı, mavi, yeşil ve sarıyı ancak birinci yıl içerisinde yani bir yaşında ayırt edebilmektedirler. Çocuklar ilk olarak sıcak renkleri ve türevlerini algılayabilirler. 4 yaşından itibaren soğuk renkleri tanır ve adlandırabilirler. En son algılanan renk mor renktir. Bunun sebebi şiddeti yüksek, sıcak renklerin gözü ilk olarak etkilemesindir. İlk yaşlardaki sıcak renklere yöneliş ilkel toplumlarda ya da renk eğitimi almamış insanlarda da görülmektedir. Bu sebeple çocuklar parlak renklere yönelirler. Bunun sonucu olanakta renkler çocukların sevdikleri renklerle boyanmaktadır (Yolcu, 2009, s. 163).

3-4 yaşındaki bir çocuğun kullandığı renklerin gerçekle bir bağlantısı bulunmamaktadır. Hoşa giden renkler coşkuyla kullanılır. Kırmızı güneş, mavi köpek, yeşil insan yapabilirler. Renkleri tanıma ve renk seçimi yapma 4 yaşından sonra ortaya çıkmaya başlar. Çocukların kullandıkları renkler 4 yaşından sonra psikolojik anlamlar taşımaya başlarlar (Çankırılı, 2012, s. 205). Yapılan bir araştırmada üç yaşındaki çocukların büyük çoğunluğunun tek renk kullandığı ama dört yaşındaki çocukların daha çok renk kullandıkları tespit edilmiştir. Buradan çocukların yaşları ilerledikçe kullandıkları renklere sembolik anlamalar yükledikleri sonucuna varılmıştır (Keskin, 2006, s. 88).

6 yaşında çizdiği ev rengârenk, benek benekken, ağaç pembeyken, kuşlar ise coşkuluyken; okul döneminde çevresini algılayışı ve algılarını yansıtma isteği bu evrede resimlerindeki heyecanı azaltabilmektedir (S.Buyurgan ve U.Buyurgan, 2007, s. 62).

Çizim yaparken seçilen ve sıklıkla kullanılan renk çocuğun iç dünyasını, olumlu, olumsuz duygularını yansıtmaktadır. Renklerin taşıdığı elektromanyetik enerji ve yansıttığı titreşim

124

farklıdır ve insan psikolojisi üzerinde de farklı etkiler bırakmaktadır. Renkleri gözlerimizle algılarken enerjilerini de vücudumuzla algılamaktayız (Çankırılı, 2012, s. 206).

Resim terapistleri renk kullanımı ve vücut problemi arasında ilişki olduğunu düşünmektedirler. Levinson yanık sorunu yaşamış çocukların siyah rengi tercih ettiğini belirtmektedir. Ona göre acı veren bölge çocuklar tarafından siyaha boyanmaktadır. Kellog yaptığı çalışmalarda renkler ve vücut problemleri arasında ilişkiler keşfetmiştir (Malchiodi, 2005, s. 27).

Resimlerinde kahverengi kullanan çocukların genellikle korumaya ihtiyaç duydukları, sevgi ve ilgi özlemi çektikleri söylenebilir. Tuvalet eğitimine dirençli olan çocuklar ve bu sebepten anne ile çatışma yaşayan çocukların çizimlerinde kahverengiyi kullandıkları bilinmektedir (Çankırılı, 2012, s. 212).

Greorian, DeMaria ve McDonald 1996 yılında yaptıkları araştırmada, travmatize olmuş çocukların renk seçiminde iki ya da üç renk (siyah-kırmızı) kullandıklarını tespit etmiştir (Malchiodi, 2005, s. 210). Çocuk resimlerinde siyah genellikle karamsarlığı ifade etmektedir. Siyah renk karanlık ve kaos demektir. Çeşitli sebeplerle ruhsal travmalar yaşayan çocuklar çizimlerinde genellikle siyah rengi tercih etmektedirler (Çankırılı, 2012, s. 215). Siyahın aşırı kullanımı olumsuz duyguları yansıtmaktadır. Furth çocuklarla yaptığı uzun araştırmalarda siyahın bilinmeyeni gösterdiğini veya temsil ettiğini belirtmektedir (Malchiodi, 2005, s. 162). Siyah tartışmalı bir renktir. Yer altını karanlık güçleri de temsil eder, sadakati, ciddiyeti, dayanıklılığı ve güveni de sembolize eder. Çocuk çizimlerinde siyah renk genellikle karamsarlıktır (Çankırılı, 2012, s. 215).

Malchiodi’e (2005) göre; çocukların resimlerinde renklerin kullanımına ilişkin araştırmalar uzun zamandır uzmanlar tarafında yapılmaktadır. Herkesin renk algısı bireysel özelliklere, kültüre, toplumsal etkilere ve geleneksel özelliklere göre değişmektedir. Fakat rengin tanısal değeri hakkında net bir şey söylemek mümkün gözükmemektedir. Yapılan araştırmalardan edinilen izlenimlere göre saldırganlık, nefret, öfke, tehlike ve yükselen duyguların rengi kırmızının olduğu düşünülmektedir. Siyahın aşırı kullanımı olumsuz duyguları yansıtmaktadır (s. 162).

Çocuğa kaldıramayacağı bir sorumluluk yüklendiğinde, kendisinden bekleneni karşılayamayacağı endişesine kapıldığında ve gözü korktuğunda bu çizimlerinde mor renk kullanarak açığa vurabilir. Anne babanın desteğine ve güvenine ihtiyaç duyan çocuklar da çizimlerinde mor rengi kullanabilir (Çankırılı, 2012, s. 211).

125

Pembe renk ise; Akalın ve Üstündağ’a (2012) göre; normalde sıcak ve dikkat çeken bir renktir. Fakat uygun yerde kullanılmazsa ve geniş yüzeylerde kullanılırsa, dikkat çekmekle birlikte huzursuzluk hissi verebilir (s. 84).

Mavi rengi kullanan çocuk duygularını daha rahat kontrol edebilmektedir. Çocuk resimlerinde mavi renk genellikle deniz, göl be bulut resimlerlinde kullanılmaktadır (Çankırılı, 2012, s. 209).

Akalın ve Üstündağ’a (2012) göre; sarı renk bilinen en parlak renktir. Sarı canlılık ve neşenin rengi olduğu kadar hüznün ve sonbaharın da rengidir. Bu iki zıt etkiyi içinde barındırdığı için insanda duygu ve düşünce karışıklığı yaratabilir (s. 80).

Çocuklar yaşça büyüyüp, çizgisel ve duyuşsal gelişimi arttıkça, kişiliği ile ilgili karakteristik özellikler yerleşmeye başladıkça hem renklerde gerçeğe yöneliş başlar hem de her çocuk kendisine has bir renk anlayışı oluşturur. Çocukta sağlıklı bir gelişim yoksa rengi algılama ve tanıma konusunda sıkıntılar olabilir (Yolcu, 2009, s. 164).

Çocuk resimlerindeki renklerin anlamlarına her renk için tek tek araştırmanın kuramsal çerçevesinin renklerin anlamları kısmında değinilmiştir.

Benzer Belgeler