• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE RAUF BEY

2.5. Rauf Bey’in Askerlikten İstifası ve Anadolu’daki Faaliyetleri

Rauf Bey, İstanbul’dan uzakta başlaması lazım geldiğine kanaat getirdikleri mücadeleye, her türlü resmi sıfat ve yetkilerden sıyrılarak, serbestçe atılması için askerlikten istifa etmesi gerekiyordu. Zira Rauf Bey, bahriyeli bir asker idi ve bu mücadele karada yürütüleceğinden ve diğer yol arkadaşlarının buna bir manisi bulunmadığından kendisine bir vazife verilemezdi. Bu düşünce ile de 27 Şubat 1919 tarihinde;

Ben bu mesleğe sırf haysiyet ve şeref ocağı olmak itibariyle girmiş olduğumdan şimdiye kadar resmi hayatımda hiçbir şahsi emel takip etmek istemedim. Bununla beraber bugünkü şartlar altında aynı resmi hayatı bundan sonra da devam ettirmekliğime manen ve maddeten artık imkân kalmadığını anlıyorum. Bu vicdani mecburiyete istinaden tekaüt(emekli) ve istifa kanununun mahsus maddesi gereğince askerlik hizmetinden affımla lüzumlu muamelenin teşriine müsaade buyurulmasını rica ederim”184diyerek istifasını vermiştir.

Vahdettin’in Yaveri ve Eski Bahriye Nazırı olan Avni Paşa da istifa isteği üzerine yakından tanıdığı Rauf Bey’i vazgeçirmek için teşebbüste bulunmuştu185. Avni Paşa; “Sadrazam Paşa’nın da tavsiyesi üzerine şeref ve haysiyetiniz ile münasip bir hizmet

182 Yakın Tarihimiz, c.III, s.403-404

183 Orbay, Siyasi Hatıralarım, c.I, s.238

184 Yakın Tarihimiz, c.II, s.403

49

bulunabilir, bahriyenin ve hükümetin sizden mahrum kalmasına asla müsaade edilmez, diyerek Rauf Bey’i ikna etmeye çalışmıştır. Rauf Bey de teşekkür ederek, ben Damat Ferit Paşa ile bir kazanda kaynayamam. İstifamı kabul etmeleri benim için en büyük lütuf olacaktır”186 diye ifade edip kati cevabını vermiştir.

Velhasıl Rauf Bey’in yaklaşık iki ay geciktirilen istifası, Damat Ferit Paşa ile görüşmesinden sonra, 13 Nisan 1335/1919 tarihinde Bahriye Nezaretinden Padişaha arz edilerek, 22 Mayıs 1919’da kabul edilmiştir187.

2.5.1. Çerkez Ethem ile Görüşmesi

Rauf Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a geçeceği gün son görüşmelerinde, Batı Anadolu’daki direnişi örgütlemek üzere; buralarda baş gösteren çeteci faaliyetlerde bulunanları tanıdığını ve onları Milli Mücadele Hareketi’ne devşirmek amacıyla, Batı Anadolu’ya geçme isteğini Mustafa Kemal Paşa’ya belirtmişti.

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a vardığını öğrenince, 24 Mayıs 1919’da hazırlıklarını tamamlayan Rauf Bey, arkadaşları Topçuoğlu Nazmi Bey, İbrahim Süreyya Bey, Yüzbaşı Osman Tufan ve Abdurrahman Beyler ile birlikte Bandırma’ya doğru yola çıkmışlardır188.

Kendisi de Çerkez olan Rauf Bey, Bandırma’dan Manyas’a geçip daha önceden tanıdığı Çerkez Ethem ve kardeşleri ile görüşmüştür. Kardeşleri Reşit ve Tevfik Bey’ler; memleketin gidişatından muzdarip olduklarını ve Yunanlıların İzmir’i işgalinden bahsederek neler yapabileceklerine dair tavsiye istemişlerdir. Rauf Bey de Çerkez Ethem den silahlı bir kuvvet toplamasını, silah ve cephane ile dolu depo hüviyetindeki Kuşçubaşı Eşref’in çiftliğinde bir karargâh kurmasını, Yunanların içlere yayılmasına karşı direniş göstermesini önermiştir189. Bu konuda tecrübeli olan Çerkez Ethem de Kuvây-ı Seyyâre olarak bilinen Batı Anadolu’da tek etkili, milliyetçi güç olan çeteci birlikleri kurmaya başlamıştır190. Bu birlikler Milli Mücadele’de Batı Anadolu’daki işgallere karşı savunma hattı kurarak önemli ölçüde destek olmuştur.

186 Öndeş, Avni Paşa Anlatıyor, s.199

187 BOA, DUİT, 186/19-1

188 Kandemir, Rauf Orbay, s.34

189 Çavdar, Rauf Orbay, s.100

50

2.5.2. Demirci Mehmet Efe ile Görüşmesi

Rauf Bey, Manyas’tan sonra Uşak, Akhisar, Salihli ve Ödemiş’e geçmiştir. Akhisar’a uğradığında arkadaşı olan 56. Tümen komutanı Bekir Sami Bey ile görüşmek istemişti. Ancak kendisini burada bulamayınca, genel durumdan bahseden bir mektup bırakıp Ödemiş’e geçmiştir. Ödemiş’te de yörenin tanınan efelerinden Demirci Mehmet Efe ile görüşüp kendisini Milli Mücadele Hareketi’ne kanalize etmek istemiştir. Ancak buralardaki yöre halkının moralinin bozuk, maneviyatının düşük olduğunu görmüş üzülmüş ve bir şey yapamamıştır191.

Buradan Aydın Nazilli ye geçmiş ancak Yunan işgaline uğradığını görünce geri dönüp, Sandıklı üzerinden Afyon’a geçmiştir. Afyon’da 23. Fırka kumandanı Ömer Lütfi Bey ile görüşmüştür. Buradan Ali Fuat Paşa’ya çektiği telgrafta Ankara’ya geleceğini ve kendisini karşılamasını istemiş, Ali Fuat Paşa’da hasretle beklediğini bildirmiştir. Afyon’daki temaslarını bitiren Rauf Bey arkadaşları ile birlikte Ankara’ya doğru yola çıkmıştır. Ankara girişinde Akköprü mevkiinde Ali Fuat Paşa onları karşılamış ve beraberce Ali Fuat Paşa’nın Keçiören’deki evine geçmişlerdir192.

Rauf Bey’in Anadolu’ya geçişini Ali Fuat Paşa da, Rauf Bey gibi yapılan plan gereği olduğunu belirtmiştir. Ancak Mustafa Kemal Paşa aralarında herhangi bir anlaşmadan bahsetmeyerek Nutuk’ta şöyle anlatmıştır:

İstanbul’dan ayrılmadan önce Rauf Bey’e başı sıkışırsa yanıma gelmesini söylemiştim… Rauf Bey, İstanbul’dan çıkma gereğini duymuş ve çıkmış. Fakat benim yanıma gelmedi. Arkadaşı olan 56. Tümen komutanı Albay Bekir Sami Bey ile buluşmak ve İzmir cephesine daha yakın yerde daha faal ve faydalı olacağını düşünerek Bandırma-Akhisar yolu ile Manisa civarına gitmiş. Gittiği yerde halkın moralinin bozuk, vaziyeti tehlikeli ve korkunç görmüş, derhal adını gizleyerek Afyon üzerinden Aziziye-Sivrihisar yolu ile Ankara’ya Ali Fuat Paşa’nın yanına gelmiş..193

Kazım Karabekir Paşa’ya çektiği bir telgrafında da Rauf Bey’in; İstanbul’da birçok mühim zatlarla görüştükten sonra doğruca Aydın vilâyetine geçerek oradaki ahvâli görüp sonra da Ankara’ya teşrif buyurduğunu belirtmiştir. Rauf Bey’in telgrafta; “İstanbul’un ahvâlini gayet açık ve hazin bir surette anlattığını, İstanbul’un siyasi tekelinin tamamıyla İngilizler eliyle yürütüldüğünü, birçok kişinin bu mahsur vaziyetten hemen kurtulmak ve

191 Atatürk, Nutuk, s.23

192 Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, s.118-119

51

Anadolu’ya atılmak için hazır olduklarını ve Anadolu’dan kendiliğinden doğacak milli kuvvetten başka hiçbir ümit ve kuvvetin bu devlet ve milleti kurtarmaya vesile olamayacağı ve garbî Anadolu’da aydınlar tarafından da böyle düşünüldüğü hakkındaki ortak ve genel kanaati bildirdi”194 diyerek Anadolu’daki ortama dair bilgiler verdiğini söylemiştir.

Görülen o ki Rauf Bey, Anadolu turunda halkın ve ileri gelenlerin nabzını tutarak Milli Mücadele’ye karşı düşüncelerini öğrenmiş ve ihtiyaç duyulduğunda buradaki bölgesel örgütlenmelerden destek almıştır.