• Sonuç bulunamadı

si Rableri katında nimetlere nail olmakta, Allah'ın kendilerine lütfettiği mükafatın se

Belgede . - - lhvan-ı Safa Risaleleri (sayfa 177-180)

vinç ve mutluluğunu yaşamaktadırlar. Şehit olmayıp hayatta kalan, dolayısıyla henüz kendilerine kavuşmamış müminlere şu müjdeyi ulaştırmak için de can atmaktadırlar:

Burada müminler için ne korku ne de hüzün vardır. Aksine Allah'ın lütfettiği mükafat ve sayısız nimet vardır. Allah müminlerin mükafatını zayi etmez."8

O şehir halkının orada nasıl zanaatkarları, ücretli ve rızkı verilen işçileri, ölçü ve tartılarla alışveriş yapan satıcıları, tacirleri, zulüm ve husumetleri, kadı ve adilleri, fıkıh, hükümler, yargıları ve kararları, kadıların her yedi günde bir hüküm vermek için görünme ve oturma gelenekleri varsa, tümel nefsin tikel nefislere hükmü de aynı şekilde gerçekleşir. Her yedi bin yılda bir, tikel nefisler tümel nefislere arz edi­

lir; tümel nefis aralarında hak ile hüküm vermek için öne çıkar. "Hiç kimseye zerre kadar bile haksızlık yapılmayacaktır. Bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa dünyada yapılan dünyada yapılan iyi-kötü her işi tartıya koyacağız. Hesap görmede bizim gibisi yoktur."9

Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edildiğine göre o şöyle buyurmuştur:

"Dünyanın ömrü yedi bin yıldır. Ben onun son bin yılında gönderildim."

Yine buyurmuştur ki:

"Benden sonra peygamber yoktur."

Bu sürenin sonunda kıyamet kopar. Yüce Allah bu sü:P}'.! şu sözüyle işaret etmiştir:

"Rabbin insanları onların sulblerinden varlık ala­

nına çıkarırken onlara: Ben sizin Rabbiniz değil miyim, diye sordu. Onlar da kendileri hakkında şahitlik ederek: Elbette Rabbimizsin, biz buna tanıklık ederiz, diyerek karşılık verdiler. İşte bu, kıyamet günü; bizim bundan haberimiz yoktu, dememeniz içindir."10

Bu hitap, "sözleşme (misak) günü" idi. O ilk arz günüdür. Kıyamet günü ise araların­

da yedi günlük süre bulunan ikinci arz günüdür. Yü::e Allah'ın dediği gibi, her gün 7. Meryem, 19/71-72.

8. Al-i İmran, 3/ 169-1 7 1 . 9 . Enbiya, 21/47.

ıo. A'rfıf. 7 /l 72-1 73.

1 77

bin yıl gibidir: " U.ı ılılıi11 kı1tı11dll lıcr gün sizin saydığınız bin yıl gibidir."1 1 Yüce Allah bu güne şu sözüyle işaret etmiştir: "() gün her toplumun içinden ayetlerimizi yalan Sıl}'llll kimseleri ı ıyrı lıir grııp olarak toplayacağız. Onlar sevk edileceklerdir. "12 Yine buyurmuştur ki: " llı ılı peyganıberleri topladığı gün şöyle der: Nasıl karşılandınız?

Bi"'im lıilgi111iz yo k· gHi şeyleri en iyi bilen sensin. "13 Yine buyurmuştur ki: " Yeryü­

zünde kaç yıl kııld1 11 F? Dediler ki: Bir veya birkaç gün; sayanlara sor. "14

Hüküm günü kadıların oturduğu, adillerin getirildiği, şahitlerin çağrıldığı, on­

ların hasımlarla birlikte toplandığı, belgelerin çıkarıldığı ve hükmün verildiği gibi, mahpusların arz edildiği gün de yönetici çıkar, yardımcıları getirir, mahpusları çı -karırlar, onlardan bir topluluğun suçsuzluğu açıklığa kavuşur ve serbest bırakılırlar.

Bir topluluğa hadler uygulanır ve salıverilirler. Bir topluluk da ikinci arz gününe kadar hapiste kalır. Nefislerin arz günü de böyledir. Yönetici çıkar, divanları çıkarır, kitabı getirir, vekilleri arz için çağırır, hak edenlerin rızıkları verilir, bir topluluğa çok verilirken, bir topluluğa azaltılır; bir topluluk yerinde kalırken, bir topluluk düşer.

Hesap günü tümel nefsin tikel nefisler hakkındaki hükmü de böyledir. Çünkü Yüce Allah, dünya hükümlerini ve işlerin cereyanını örnek verdi ve kıyametin hallerine ve işlerinin cereyanına bunlarla işaret etti. Ey basiret sahipleri düşünün ve ey akıl sa­

hipleri kesin olarak inanın! "Sizin sahip olduklarınız biter; ama Allah'ın sahip olduk­

ları bakidir/bitmez. "15 Allah tartı, ölçü ve sayıyı ancak hesap günü zikretti. Çünkü insanlar arasındaki adalet ancak tartı, ölçü, sayı ve arşın ile ölçme ile ortaya çıkar.

Eşyanın miktarları bütün bu tartı ve benzerleri ile bilinir. Bundan dolayı o şöyle bu­

yurmuştur: "Kıyamet günü çok hassas teraziler kurarız. "16 Fakat "Teraziler kurarız."

dememiştir. Eğer asılsız kuruntuya kapılan bir kimse Peygamber (s.a.v. )'in insanlara kıyamet günü için vaat ettiği şeyin, iyi ve kötü amellerin tartılması olduğunu düşü­

nüyorsa bilsin ki, tartıya ancak bir şeyin miktarını benzeriyle karşılaştırarak, artırıla­

rak veya eksiltilerek ölçmek için ihtiyaç duyulur. Kaldı ki bunlar (iyi ve kötü ameller) sabit olmayan ve açıklığa kavuşmayan arazlardır; onlar nasıl tartılacak? Bu mana arazlarda yaygındır. Onlarda şiirin düzgününü, fazlasını ve eksiğini bilmedeki ölçü olan aruzun benzeri bir ölçü geçerlidir. Şiir bir çeşit arazdır. Zamanın düzgünlük, fazlalık ve eksiklik gibi ölçüleri "bankan"17 ve "usturlap" gibi aletlerle bilinir. Zaman da bir çeşit arazdır. Uzunluk, kısalık, uzaklık, yakınlık, büyüklük ve küçüklüğün bi­

linmesine yarayan "zira" gibi ölçüler de arazdırlar. Düzgünlük ve eğrilik, cetvel ve pergel gibi şeylerle bilinir. Bunlar da arazdır. Ağırlık, hafiflik, fazlalık ve eksiklik, gram/sance ve rıtıl18 gibi şeylerle bilinir. Bütün bunlar da arazdır. Onu, iyi ve kötü amellerin iyilik ve kötülüğün miktarını bilmeye yarayan tartısının olduğunu zanne­

den kimse inkar eder. Amelleri ölçme şeklini bilen bir topluluk vardır. Bu onların

1 1 . Hac, 22/47.

1 2. Nenıl, 27/83.

1 3. Ma'ide, 5/ 1 09.

1 4. Mü'nıinun, 23/ 1 1 2- 1 1 3.

1 5. Nahl, 1 6/96.

1 6. Enbiya, 2 1 /47.

1 7. Ne tür bir ölçü aleti olduğunu sözlükte bulamadık. (ç.n.) 1 8. Bunlar daha önce açıklandı. (ç.n.)

1 78

sanatıdır. Belirttiğimiz bu tartılardan her biri için de bunu sanat edinmiş olan bir topluluk vardır. Değerli kardeşlerimiz de bu sanatın erbabıdır. Diğer kardeşlerimizi buna davet ediyoruz.

Risale bitti. (Bundan sonra diğer nüshalarda bulunmayan bir fazlalık vardır. Belki bunlar diğer risalelerden eklenmiştir.)

Bölüm

Ey nazik ve .merhametli kardeş, Allah seni ve bizi kendinden bir ruhla destekle­

sin, bil ki alem, bütünüyle on bir tabakaya ayrılan bir tek küredir. Onların dokuzu, küre şeklinde, içi boş ve şeffaf feleklerdir. Gezegenleri de yine küre şeklinde, dairevi, aydınlatıcı ve döngüsel hareketlidir. Çevreleyen felek, içinde bulundurduğu tüm fe­

lek ve gezegenlerle birlikte yeryüzünün etrafında her yirmi dört saatte bir döner.

Aynı şekilde her gezegen/yıldız, kendine özgü ve dönen bir feleğin içinde belli bir zamanda döngüsel bir hareketle döner. "Yıldızlara Giriş Risalesi"nde19, "Gök ve Alem Risalesi"nde20 ve "Dönüşler ve Küreler Risalesi"nde21 anlattığımız gibi, bir defa dö­

nünce ikinciye başlar. Ay feleğinin altında biri ateş ve hava, diğeri su ve toprak olan iki küre vardır. Her biri küre şeklindedir ve sonları başlarına bitişik çevreleyenlerdir.

Bunun açıklaması şöyledir: Ateşin baş tarafı Ay feleğine, sonu şiddetli soğuğun tabi­

atına bitişiktir. Şiddetli soğuğun sonu, "Yüce Etkiler Risalesi"nde22 belirttiğimiz gibi su ve toprağa bitişiktir ve onları kuşatır. Yeryüzü ise bütün dağları ve denizleriyle bir tek küredir. Dağların ve denizlerin şekli yeryüzü düzleminde dikkate alınıp düşünül­

düğünde her birinin dairenin çevresinden bir yay parçasıymış gibi olduğu anlaşılır.

Deniz şekillerinden her birisi küresel cismin yüzeyinden bir kabuk gibidir.

Bölüm

Olanların halleri aynı şekilde dikkate alınıp düşünüldüğünde çoğunun küre şek­

linde ve dairevi olduğu anlaşılır. Ağaçların, yapraklarının, bitki tohumlarının ve çi­

çeklerinin çoğu küre şeklinde ve yuvarlaktır. "Geometri/Hendese Risalesi"nde açıkla­

dığımız gibi, insanların ürettikleri şeylerin çoğu da böyledir. Onların halleri de aynı şekilde zamanın kıştan ilkbahara, ilkbahardan yaza, yazdan sonbahara, sonbahardan da kışa dönmesinde olduğu gibi, başlarının sonlarına doğru eğilmesiyle dairevidir.

"Madde/Heyula Risalesi"nde açıkladığımız gibi, gece ile gündüzün yer küresi etrafın­

da dönmesi de böyledir.

Nehir ve deniz sularının, bulut ve yağmurların dönmesi konusundaki hüküm de böyledir. Onlar dönen dolap gibidirler. Bulutlar, deniz ve nehirlerden yükselen buhardan doğar; rüzgarlar onları bozkırlara ve dağların tepelerine sürükler ve ora­

da yağmur yağar. Seller vadi ve nehirlerde toplanır ve tekrar denizlere gider; sonra

1 9. Risaletü medhali'n-nücCtm.

20. Risaletü's-semai ve'l-alem.

2 1 . Risaletü'l-edvar ve'l-ekvar.

22. Risaletü'l-asaru 'l-ulvfyye.

1 79

ikinci kez yükselir. Bu, Güçlü ve Bilen [Allah]'ın takdiridir. Bitkinin hali, toprak, su, ateş ve havadan oluşumu, dolap gibi dönerek ederek tekrar oraya dönmesi de böy­

ledir. Bitki başlar, yetişir, tamamlanır ve yetkinleşir. Nihayet en yüksek gayesine ve son noktasına ulaşınca çürümek ve bozulmak suretiyle teşekkül ettiği şeylere döner.

Bunun açıklaması şöyledir: Bitki, damarları vasıtasıyla unsurların ince kısımlarını emer. Ondan hayvanın beslenmek için yediği yaprak ve meyve meydana gelir; vü­

cudunun bazı kısımlarında et ve kana, bazı kısımlarında posa ve gübreye dönüşür.

O da bitkinin beslenmesi için köklerine gelir ve ondan ikinci defa tohum ve meyve olur. Aynı şekilde hayvan onu yer. Onların bu hali düşünülürse sanki dönen bir do­

lap gibi olduğu görülür.

Hayvanların bedenleri tamamen toprağa döner, çürür ve toprak olur. Ondan ikinci kez bitki ve daha önce açıkladığımız gibi bitkiden de hayvan meydana gelir. Bu iyice düşünülürse sanki dönen bir dolapmış gibi olduğu görülür. İnsanların halleri düşünülürse onlar da tamamen dolap gibi dönerler. İnsanın oluşumu nutfeden/me­

niden (sperma) başlar, sonra gelişir, büyür, tamamlanır ve ondan da nutfe üreyecek hale ulaşır. Şehvetin meydana gelmesi ve benzerinin üremesi için dönüş çıktığı yerde sona erer. Başlangıçta gücünün eksik ve bünyesinin zayıf olması da böyledir. Sonra yükselir, olgunluk çağına erişinceye kadar artar, sonra başlangıçta olduğu gibi ve Ek­

siklikten Münezzeh Olan Allah'ın belirttiği gibi, ömrün en rezil derecesine düşecek şekilde çökmeye ve eksilmeye başlar:

"İmdi, gerçek şu ki, Biz insanı balçığın özünden yaratıyoruz, ve sonra onu döl suyu damlası halinde (rahimde) özel bir koruma altında tutuyoruz; sonra bu döl suyu damlasından döllenmiş hücreyi yaratıyoruz; sonra bu döllenmiş hücreden de cenini ve ceninden kemikleri yaratıyoruz; ve sonra da kemik­

lere et giydirip onu yepyeni bir yaratık halinde var edip ortaya çıkarıyoruz: öyleyse,

Belgede . - - lhvan-ı Safa Risaleleri (sayfa 177-180)