• Sonuç bulunamadı

3. DAVRANIġSAL FĠNANS YAKLAġIM

3.2 Psikoloji ve Finans

Psikoloji ile finans ilişkisinden önce psikoloji ile ekonomi biliminin etkileşimi mevcuttur. Psikoloji ve ekonomi denildiğinde ise akıllara ilk gelecek olan isimlerden biri Fransız Psikolog Gabriel Tarde olacaktır. Psikoloji ve ekonomi terimini beraber olarak 1881 yılında ilk kullanan Tarde, 1902 yılında bu başlıkta bir kitap yayınlamıştır, “la Psychologie Economique – ekonomi psikolojisi”. Diğer bir isim 1885 yılında yazdığı fakat 1897 yılında yayınlanabilen, “The Crowd – Kalabalık”, isimli kitabıyla Gustave Le Bon‟dur. Tarde ve Le Bon‟u 1918 yılında yazdığı, “Economics and Modern Psychology – Ekonomi ve Modern Psikoloji” isimli kitabıyla John Maurice Clark takip etmiştir. Clark kitabında:

“Ekonomistler psikolojiyi görmezden gelmeye çalışabilirler ancak insan doğasını yok saymaları kesinlikle imkânsızdır.”

şeklinde görüşlerini belirtmektedir. Psikoloji, daha sonraları Avusturyalı ekonomistler Hayek ve von Mises ve 1940‟larda yaptığı çalışmaları ampirik veri ile destekleyen ve bu sayede teorilerinin kredibilitesini oldukça kuvvetli hale getiren ve Amerikan Ekonomik Düşüncesine tanıtan George Katona ile önemini ekonomistler arasında kuvvetlendirmiştir. Psikolojik problemlerin etkilerilerini makro ekonomik düzeyde inceleyen ve genel ekonomik teoride günümüzde sıklıkla kullanılan “attitude - tutum”, “sentiment – duyarlılık” ve “expectations - beklentiler” gibi terimleri ilk defa kullanarak kazandıran ilk

49

isim Katona‟dır. 1975 yılında “Psychological Economics – Psikolojik Ekonomi” isimli kitabını yayınlamış ve sonrasında günümüzde yaygın olarak kullanılan, “Behavioural Economics – Davranışsal Ekonomi” teriminin kökenini atmış

olmaktadır82. Colin Camarer „e göre Davranışsal Ekonomideki kavramların

birçoğu yeni değildir, aslında bir asırlık dolambaçlı bir yoldan sonra neoklasik ekonominin köklerine geri dönülmüştür. Adam Smith, “ The Wealth of Nations” ve “invisible hand” gibi kavram ve kitaplarıyla tanınmasına karşın daha az bilinen ve basımı 1759 yılına dayanan “The Theory of Moral Sentiments” adlı kitabında ise birey davranışlarının ardındaki psikolojik temelleri belirtmektedir. Özellikle gurur, utanç, güvensizlik ve bencillik gibi kavramların üzerinde durmaktadır. Camarer aynı yazısında Adam Smith‟ten doğrudan yaptığı şu örnekle bunu gözler önüne sermektedir.

“Daha iyi bir durumdan kötü duruma düştüğümüzde çektiğimiz acı, kötü bir durumdan daha iyi bir duruma geçtiğimizde duyduğumuz hazdan daha çoktur.”

Aslında bu ifade ile belirtilen “Loss Aversion” yani kayıptan kaçınmadan başka bir şey değildir. Neoklasik ekonominin kurucularından ve temel taşlarından biri sayılabilecek fayda(utility) kavramını ortaya atan kişi olan Jeremy Bentham fayda kavramının temelini oluşturan psikolojik

faktörlerden oldukça detaylı olarak bahsetmektedir83.

Ekonomistler tarafından psikolojinin reddedilmesi neoklasik devrim ile başlamıştır. Neoklasik yaklaşımda insan doğası ve dolayısıyla davranışları hakkında yaptığı birtakım varsayımlar yapılmıştır. Bu varsayımları incelediğimizde karşımıza hesaplayan, ekonomik kararlar almaları gerektiğinde duygusuz, sadece fayda maksimize etmeye çalışan bireylerden oluşan bir dünya çıkmaktadır ve bu bireyler “Homo Economicus” (ekonomik

82

Tvede, s. 91-92

83 Camarer, Colin F., George Loewenstein, “Behavioral Economics: Past, Present, Future” Working Paper, http://www.hss.caltech.edu/~camerer/ribe239.pdf (28 Mart 2008), s.3-4

50

insan) olarak adlandırılmaktadır84. Davranışsal Ekonominin

savunucularından Richard Thaler, Homo Economicus olarak adlandırılan bu sembolik bireyin gerçek dünyadaki insan davranışını içerme oranı arttıkça IQ‟sunda belirli bir azalış olacağını, daha yavaş öğreneceğini ve daha

duygusal olacağını savunmuştur85.

Davranışsal Ekonominin detaylarına geçmeden önce tarihsel gelişimine devam etmemiz halinde, 20.yy‟ın başlarında ekonomistlerin ekonominin doğal bilimlerden biri sayılması konusundaki çabalarından söz etmektedirler. Bu dönemde yukarıda belirtildiği gibi psikoloji tam olarak bilimsel yöntemler uygulamamaktadır. Ekonomistlerce gelişme safhasında görüldüğünden, ekonomi için istikrarsız bir zemin teşkil edeceği düşünülmektedir ve bu özelliklerinden dolayı psikoloji tamamiyle göz ardı edilmiştir86.

Psikolojinin ekonomiden koparılması oldukça yavaş ve zorlu bir şekilde gerçekleşmiştir. 20.yy‟ın başlarında dahi Irving Fisher ve Vilfredo Pareto gibi ekonomistlerin yazıları hala bireylerin ekonomik kararlarını alırken nasıl hissettikleri ve düşündükleri hakkında görüşler içermektedir. Fakat yüzyılın ortalarına gelindiğinde psikolojiyle ilgili anlayış neredeyse ortadan kaybolmuştur. George Katona, Harvey Leibenstein, Tibor Scitovsky ve Herbert Simon psikolojinin rasyonellik açısından önemi hakkında yazdıkları kitap ve makaleler ile ilgi çekmelerine karşın ekonominin

anlayışında tekrar psikolojiyi dâhil edecek yön değişikliğini

gerçekleştirememişlerdir. Ancak ne zaman ki ekonomistler anomalileri tamamıyla göz ardı etmekten vazgeçmişlerdir, işte o zaman psikolojideki gelişimler yeni bir teori için umut vermeye başlamıştır. 1960‟lardan başlayarak bilişsel psikoloji özellikle “beyin ile bilgi işleyen bir cihaz” benzetmesi ile dikkatleri çekerken davranışsal akımın yine beyin için kullandığı “uyarım-tepkisi - stimulus-response” cihazı benzetmesinin yerini

84

Thaler, H. Richard, Sendhil Mullainathan, “Behavioral Economics” NBER Working Paper No. 7948, October 2000, http://www.nber.org/papers/w7948 , s.2

85

Thaler, H. Richard, “From Homo Economicus to Homo Sapiens” Journal of Economic Perspectives, Vol.14, No: 1, Winter 2000, s.133-141

86

51

almıştır. Bilgiyi işleme benzetmesi o güne kadar ihmal edilen hafıza, problem çözme, karar verme gibi konularına taze bir başlangıç yapmaya olanak tanımıştır. Ward Edwards, Duncan Luce, Amos Tversky ve Daniel Kahneman gibi psikologlar ekonomik fayda modellerini kendi modelleriyle kıyaslarken kıstas (benchmark) olarak kullanmaya başlamışlardır. Belkide en etkili katkılar Tversky ve Kahneman tarafından yapılmıştır. Özellikle takip eden bölümlerde daha detaylı üzerinde durulacak olan 1979 yılında Econometrica adlı dergide yazdığı “Prospect Theory: decision making under risk” orijiinal isimli Türkçe‟ye “Beklenti Teorisi: Risk altında karar verme” olarak çevirebileceğimiz çalışmasıdır. Bu çalışmasında özetle; beklenen fayda (expected utility) teorisinin ihlallerini belgelemekte ve temelini

psikolojiden alan karşı bir teori ileri sürmektedir87.