• Sonuç bulunamadı

PROF DR F GÜLER EKMEKÇİ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ,

BİYOLOJİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ

Değerli katılımcılar ben de bu saate kadar sabır ve merak ile izlediğiniz için bizlerle kaldığınız için çok teşekkür ederim. Ben Hacettepe Üniversitesi biyoloji bölümün- den Güler Ekmekçi. 1990-93 yılları ara- sında her ay, ayda bir kez iki veya üç gün olmak üzere Eğirdir Gölü’ne gelip o za- manki Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Ens- titüsü ile birlikte bir proje yürütmüştük TÜBİTAK’la. Bizden istenen şuydu sudak popülasyonu düşüyor sudaklar için balık- çının talebi var ama sudaklarımızı nasıl kurtarırız? nasıl sudak miktarını arttırı- rız?

Gördüğünüz gibi sorunlar ya da problem- ler zamana, mekâna ve kişilere göre deği- şiyor. Bakın bugün biz sudağın nasıl baş belası olduğundan söz ediyoruz, o zaman sudağı kurtarmak üzere TÜBİTAK’tan ba- kanlık bir proje yapıyordu. Gördüğünüz gibi az önce Fahrettin hocamın gösterdiği verileri tekrar gündeme getirdim. Burada gördüğünüz gibi 1955 öncesinde gölde bilmiyorum oradan ne kadar rahat görü- yorsunuz sazan beş yüz ton bunlar kilo de-

ğil, eğrez 25 kilo, siraz 150 kilo ve kavinle denilen 175 kiloymuş. Yani baktığınızda 700-800 ton gölden verim elde edilirken bu güzelim göle yeni bir tür atılıyor sudak, sudak neden atılıyor bilim adamları mı atıyor? Hiç kimse bilim adamlarından bir şey istemese bilim adamları orada bir ey- lem yapar mı? Uygulama insanları mıdır bilim adamları. 1952’de Kosswig 1958’de de Neumann’ın çalışmaları var ve göllerin limnolojisi çıkartılmış. Ben 1958’deki ça- lışmaya baktığım zaman inanın utanıyo- rum aradan ne kadar zaman geçmiş son derece detaylı ince düşünülmüş bir çalış- ma var. Türkiye’nin gölleri araştırılmış ve orada şöyle bir anektot var “Türkiye’nin en güzel gölü Eğirdir Gölü” deniliyor ve şu an konuştuklarımızı duysalardı acaba onlar nasıl düşünürlerdi. Sudak’ın atıl- masının esas sebebi, gelen talep üzerine buradaki insanların refah düzeyinin arttı- rılmasıdır. Bizim her zamanki kaygımız o, evet yedi rengi olan çok güzel bir göl sade- ce seyir mi edeceğiz? Ben bir doğaseverim ama bu akıllı, mantıklı bir şey değil biz mecburuz insanlar için işletmek zorunda- yız ama burada optimizasyon yapmamız lazım, mühendisler ile birlikte çalışmamız lazım. Doğayı korumayacak mıyız? Bizim için hem ekonomi hem ekoloji önemli. Bu arada da bir optimizasyon yapmak zorun- dayız. Avusturya’da da sudak atılmış ora- da yapıldığı için burada da yapılmış acaba Avusturya’daki ve Almanya’daki sonuç- lardan haberiniz var mı? Orada öyle bir sonuç yok çünkü oradaki göllerin yapısı farklı burada karstik bir göl var, karstik göllerin aslında Şehnaz hocam çok güzel anlattı, limnolojik yapısı çok farklı su büt- çesinden, su kalitesine turnover time’a kadar her şey farklı. Biz normal bir gölde yapılacak uygulamayı burada yaparsak sonuç bu. Bunu az önce konuştuk niye tekrarlıyoruz diyorsunuz biz birçok yap- tığımız hatayı tekrar tekrar yapıyoruz ve gelecekte halen balıklandırma talepleri- miz var. Buradaki verilerde görüyorsunuz

sudaktan sonra bir mutlu dönem ondan sonra hüsran dönemi var. Size günümüzdeki verileri göstereyim. Yine sağ olsunlar Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü aracılığı ile bana ve Fahrettin Hocama ulaştı bu ve- riler. Eğirdir Isparta Su Ürünleri Tarım İl Müdürlüğünden gelen veriler bakın sazanın durumuna ton yok artık. Bir 2016 da 5 tona yakın, 2018’de 250 kilo tamam balıkçımız biraz saklar gizler ama durum gerçekten çok ciddi. Havuz balığı çok da eti kıymetli bir balık değil bir zamanlar bin küsur tonlardan şu anda 43 tona gelmiş. Yani bizim beğenmediğimiz ya- bancılar da buraya tutunamıyor. Bizim buranın limnolojisini iyi bilme- den her hangi bir manipülasyon yapmamız doğru değil. Tekrar Almanya da ki örneklere geçeyim isterseniz. Neden bizde sazangiller yok oldu. Şu anda ben çok büyük bir üzüntü içerisindeyim. Bir yandan bende bir Isparta hemşerisi sayılırım anne tarafım Yalvaçlı ve dünya mirasından birini biz yitirdik. Kavinle, sayın başkanım var 2 türlü var dedi inşallah vardır. Ama şuan ki bilgilerimize göre rastlamadığımız için dünya üze- rinden yok olmuş. Türk milleti olarak inanılmaz bir yükümlülüğün al- tındayız. Ama onun yanı sıra Atatürk’e ithafen ismi verilen Gara kemal-i yok artık. 2 türümüz yok balıklarımıza 3 türümüz yok bunlardan ikisi neyse ki başka alanlarda var. Bunun yanı sıra ekosistemin çok önemli ögelerinden biri olan zooplankton örneklerinde ciddi azalma var. Büyük zooplanktonlar da kayıplar var. Bütün bunlar bize burada yapılan yanlış- larımızı gösteriyor. Bütün bu yanlışların en önemli sebebi litaral zon ya da kıyı zonundaki suyun düzensiz gelip gidişi. Sudak sipringgilleri ya da sazangilleri yok etmedi. Tamam yedi ama suyun dalgalanması sırasın- da sazangillerin bıraktığı yumurtaları açıldığı zaman yavru haline gelip daha çok başarıyla yüzemedikleri zamanlar da kıyılarda bulunurlar ve biz bu kıyılardan çeşitli amaçlarla su aldığımız zaman en çok kıyı zon’u etkilenir. Kıyı zonundaki yavru balıklar büyümelerine fırsat kalmadan küçük havuzcuklarda kurudular yok oldular. Eğirdir burnunda ben hatır- lıyorum 90’lı yıllarda kup kuruydu. Sonradan 1996-1997’ de geldiğimde su seviyesi inanılmaz yükselmişti ve o zaman jeologlardan öğrendim ki bu doğal su dalgalanması seviyesiyle ilgili.

Balık yaşamı açısından su kalitesi ve miktarı çok önemli biz canlı için konuşuyorsak önce suyu konuşmak zorundayız. Bunun yanı sıra sadece biz suyun içindeki birçok olayı birçok canlının dinamiğini farkında de- ğiliz. Balığın beslendiği planktonun farkında değiliz. Eğer fito plankton artıyorsa burada tabi ki gelen organik maddenin, besin maddelerinin, azotun, fosforun büyük rolü var. Ama birde bunların üstünden beslenen planktonun dinamiğinde nasıl bir değişim var. Bu bakış açısıyla yaklaş- mamız lazım. Az önce gördük bu verileri hepimiz görüyoruz. Sudağı so- karak kendi türlerimizi kaybettik ve daha fazlada verim sağlayamadık. Bize burada balıkçılık açısından en büyük verimi sağlayan şey kerevit, balıklandırmada da az önce Halime Hanım çok güzel ifade etti. Sanki kevgirle su taşıyoruz. Sürekli sazan aşılanıyor. Sazan aşılanıyor ve bu sazanlar bakınız geldiğimiz yere 250 kilo için mi bu kadar devlet mas-

raf yapıyor yetiştirme istasyonları var. Ne için, ne elde etmek için, ne yapıyoruz? Sazan üreteceksek çok güzel bir üretme istasyonumuz var. Tarım Bakanlığının bu konudaki çalışmaları var. Biz gölün kendi balıklarını, kendi sazanlarını yetiştirebili- riz burada çok zahmetlidir. Ama 50 yılda 60 yılda bozduğumuzu da 3 günde düzel- temeyeceğimiz bir açık açık bir gerçek. Canlılar açısından söyleyeceklerim şimdi- lik bu kadar.

PROF. DR. MEHMET EKMEKÇİ