• Sonuç bulunamadı

GELENDOST BELEDİYE BAŞKANI / EKOBİR BAŞKANI Sayın valim, sayın katılımcı hocalarım, sa- yın basın mensupları, Eğirdir gölü etrafın- da yaşayan ve 5 yıldır bizzat Eko-bir olarak Eğirdir gölünün yüzü üzerinde çalışmalar yapan birliğin başkanı olarak burada söz alıyorum. Tabii bu söz aldığımda meslek olarak, kendimde yatkınım fakat ben mes- lek dilimine değil, yani bir biyolog olarak değil, orada yaşayan bir vatandaş olarak, doğal bir doğaçlama konuşmalarla sizlere hitap edeceğim. Bu arada bir hatamız olur- sa, şimdiden özür dilerim. Şimdi Eğirdir gölü üzerinde biraz önce başkanımın dediğinden 5-6 tane kurum olarak göl üzerinde söz sahibiyiz ama birimizin yaptığı çalışmayı diğerimiz ka- bul etmiyor, onun yaptığını diğer arkadaşımız kabul etmiyor, dolasıyla içerisinde ki yaptırımlara birbirimizle karşı karşıya gelmek durumunda kalıyoruz yani. Bu özel hüküm çalışmaları yapılırken, o dönem de ki sa- yın valimizle beraber, bu birliktelik sağlanırsa, burada vatandaşın yaşam standartları veya vatandaşın ekonomik standartları belki dikkate alma- dan bir çalışma içerisine girmiş olduğumuzu gördük. Neden bölgemiz bir tarım bölgesi, sanayileşmenin olmadığı veya turizmin olmadığı Eğirdir gibi örneğin Gelendost, Yalvaç ve Senirkent Büyükkabaca bölgesinden bahsedecek olursak tamamen tarıma dayalı bir ekonomiye dayalı bölge- de yaşıyoruz. Dolasıyla tarımın iyileştirilmesinde bugün organik tarıma ne kadar da geçtik desek geçmemiz mümkün değil. Neden, kimyasal ilaç- ları kullanmak zorundayız, kimyasal gübreleri kullanmak zorundayız. Üretim de kaliteyi arttırmak ancak bu yoldan geçiyor. Dolayısıyla Eğirdir gölüne bir tarım mekanizması olan meyvecilik mekanizması olan Gelen- dost, Uluborlu ve Kovada kanalı bölgesinde bahçeleri Eğirdir gölünü kir- letici sebep olarak görürsek bunda başta madem bunu kaldıracaksak, buradaki vatandaşın ekonomik gücünü arttırmak, devlet olarak o vatan- daşın yaşam standardını yükseltmek zorundayız. İkinci noktada yine gölün doğal yapısı olarak, bugüne kadar gene başkanım bahsetti bundan vatandaş göle direk müdahale ediyordu. Ben 1960’lardan gelen bir kişi olarak, bölgede hayvancılık ve kuru tarımın olduğu bir dönemde insan- ların göle girmek suretiyle diz kapak veya kasık bölgesinde suyu doldu- rup gelip direk içtiğini, çayı oradan demlediğini, yemeğini oradan yaptı- ğını şahit olan ve aynı zamanda Gelendost suyunu hiçbir arıtma mekanizmasından geçmeden Eğirdir gölünden temin edilmek suretiyle verildiği dönemleri hatırlıyorum ama son zamanlarda bu çalışmaların içine girdiğimizde biz 2014 yılında eko-bir başkanlığına geldikten sonra yaptığımız gözlemlerde, çalışmalarda SAREM’le beraber göl üzerinde sü-

rekli hareket ettik. SAREM kendi açısına göre oradaki balık ve oradaki canlı türleri üzerinde çalışırken bizde göldeki iyileştir- meyi ve göldeki değişiklikleri görmek maksadıyla sürekli ekiple beraber kıyı böl- gelerde çalışmalara giriyorduk. Geçen yıl yaptığımız çalışmalarda Ankara ve Ada- na’dan getirttiğimiz bir ekiple göz üzerin- de ki uçkunlarla örneğin sivrisinek müca- delesiyle bölgede sonraki yılda gelişen sivrisinek olayını yani uçkun mücadelesi- nin ne olduğunu araştırmaya başladık ve tabi bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi de gene aynı noktaya geliyoruz. Ben kıyı kotunun 916,917 veya 919 olma- sını bir kenara bırakmak suretiyle göl içe- risinde ki olayları bizzat gözlemlemiş bir kişi olarak bunu size aktarmak istiyorum. Eylül ayında göle Miryokefelon yüzme ya- rışmaları neticesinde 4 yüzücü arkadaşı- mız İstanbul’dan gelen ve onlara eşlik et- mek üzere kendim şahsım olarak girdiğimiz zaman Kemerboğazı dediğimiz kemer damlarından gölün Hoyran’la, Eğirdir gölünün birleştiği yerden girdiği- miz zaman adeta bir halı saha üzerinde yürür vaziyette 400 metre yürümemize rağmen halen diz kapak boyunu geçme- yen bir su ve dolasıyla tabanın tamamen Aledoe dediğimiz bataklık bitkisi, bir za- manlar Avrupa’nın akvaryumlarda yetiş- tirdiği ve akvaryum süs bitkisi olarak olan bitki aynı zamanda bataklık bitkisi olarak geçiyor ve bu bölgeye hakim olduğu ve gö- lün tamamen tabanında yani bunun gör- selini hazırlamıştık ama çekim hatası yap- tığından dolayı arkadaşlar, görselleri sizlere sunamıyoruz. Gölün tabanının ta- mamen ondan olduğunu gördük, dolasıy- la 400 metre yürümemizde şimdi kıyı ke- narda 916 kot olabilir yani resmi ölçümlerde biraz önce dedim yani bilimsel verilere veya su kalitesine kesinlikle gir- meden gözlem halkın dediği şekliyle yo- rumladığım zaman su kotunda ne kadar 916-917’lere gelmiş olursa olsun tabanda ki dolguyu göz önüne aldığımız zaman

maalesef Ömer başkanıma katılamayaca- ğım, gölün aşırı derece de dolduğunu gör- dük. Neden göl tabanının dolmasıyla be- raber burada ki bitkilerin oksijen ve güneşten yararlanma olayının artmasın- dan dolayı göldeki maalesef otlanmanın aşırı seviyeye geldiği şu anda Gelendost, Kemerdamları, Büyükkabaca bölgesi ve Barlaya doğru gelen bir hat üzerinde aşırı derece de kamışlanma ve bu kamışlanma- nın neticesinde de bir bilim insanı olarak bu kamışın ne kadar su tükettiğini herhal- de bilmeyen hocamız ve şey yoktur yani gerçekten vahim bir durum. Bir zamanlar ne oluyordu bu kamışlar vatandaş tarafın- dan kesilmek suretiyle, toplanmak sure- tiyle en aza indirilebiliyordu ve bir ticari mefta olarak kullanıyordu ama şu anda maalesef bırakın kamışı saz dediğimiz bölgedeki otların biçilmesi bile Tabiat var- lıkları korumu kurulu, Çevre il müdürlü- ğümüz ve Çevre Bakanlığı tarafından aynı zamanda görev icabı olarak bizlerde mü- dahale ettiğimiz zaman insanların yarar- lanmasını engelliyoruz. İkinci bir konu madem bu gölün tabanında neden bu ka- dar bir otlanma oldu veya neden bu kadar dolgu olduğunu başkanımız açıkladı. Dış etkenlerden gelen, dış havzalardan gelen toprak ve kumların göl tabanında dolguya sebep olduğu. Evet bununla ilgili bir çö- züm önerisi gene eski dönemlerde insan- ların gölden yararlanma neticesinde ki faydalarından bir tanesi şu an da göl ta- mamen çanak havza şeklinde gölde oluşan dip dalgaları veya üst dalgalar kesinlikle gölün içerisinde ki atık maddeleri dışarıya atamaz konumda ama kontrollü olarak başkanımın dediğini kontrollü olarak ke- narlarda yapacağımız bir çalışmayla eğer bu göldeki dalgalanma neticesinde içeri- den gelecek bitki artıklarının veya buna benzer kum, toprak veya alüvyon parçala- rının eğer o bölgeden alınmak suretiyle hatta ekonomiye bile kazandırılması mümkün olan bir derece de torf dediğimiz maddenin üretimi, çiçek toprağının üre-

tim sağlanmasıyla belki ekonomi olarak da değer kazandırabilir. Ancak bu şekilde içeriden gelen artıkların ve torfların alınması suretiyle belki gölün tabanındaki iyileştirme biraz daha gün yüzüne çıkarabilir diyoruz. Bu konuda devletimizin yaptığı çalışmalardan yine biz birlik olarak takip ediyoruz, Örneğin Mogan gölü, Hatay’da ki Asi nehri üzerinde yapılan çalışmalar var ve şu an da Ankara Mogan gölü, Gölbaşı’ndaki, Cumhur- başkanımızın talimatıyla dip temizliği yapılmakta belki de %75 seviyele- rine kadar geldi. Madem Mogan gölü oradaki insanların yaşam standart- ları üzerinde olan bir göl, yaşam standartlarını yükselten bir göl orada böyle bir çalışma yapılıyorsa bu çalışma bizde neden olmasın. Asi nehrin- deki otlanma, oradaki insanlar veya devletimiz veya oradaki görevliler tarafından ne kadar kötü olarak gösteriliyor da, orada o çalışma başlatı- lıyorsa bizde neden başlatılmasın yani biz birlik olarak bu çalışmaların hepsinin içerisinde olduk. SAREM olarak 2017 yılında göl içerisinde ba- tık ağ diye bir çalışma içerisinde girdik. Balıkçılığın yasaklandığı dönem- de her bölgedeki 10-15 balıkçımızı hem ekonomik katkı sağlamak, onla- rı balık kaçakçılığından önlemek SAREM müdürümüzle beraber eko-bir botuyla 10-15 balıkçımızın her bölgeden Kabaca bölgesi, Tırtar bölgesi, Gelendost Yenice, Kemerdamları ve Sarı İdris bölgesinde ki balıkçıları- mızla göl içerisinde bir çalışma yaptık. İnanın karşılaştığımız durum iç- ler acısıydı. Çünkü her aldığımız atığı tekneye çekmek için verilen müca- deleler de gerçekten balıkçılara üzülerek ifade etmek istiyorum metan gazı kokusunun aşırı derece de o bölgede yaygın olduğunu ve çürümeden dolayı kokuşmaya dönüştüğünü ve o insanlarını rahatsız ettiğini gördük. Şu an da Kabaca bölgesi maalesef aşırı derece bunun etkisi altında ve hala alan daralmak üzere. Bunun içinde diyoruz ki en sonunda madem biz bu çalışmaların içerisine girdik, bu çalışmaları devam edeceğiz, sü- rekli devam edeceğiz, işte uçkunla geçem sene mücadelemize devam et- tik, ilaç atıklarını topladık, köylerimizde ilaçlama ünitelerine destek ver- mek suretiyle en azından ilaç karışımlarının, ilaçlamaların yapılacağı makinaların tek noktada dolumun sağlanması ve ilaçların orada, atıkla- rının orada kalmasını sağlamak için mücadele ettik ve şu anda da onların toplanmasını yapıyoruz. Maddi olarak destek sağlıyoruz, bu destek biz 94 üyeye sahibiz, özel idare ve 3 belde, 5 ilçe belediyesi olarak bir yerel yönetimler şeklinde onlardan da aldığımız ödeneklerle vatandaşa aynı zamanda hizmet götürmeye çalışıyoruz. Çöp konteynırından, ilaçlama ünitesinden, ilaç atıklarının toplanmasına, sivrisinek mücadelesi, Kova- da gölünün suyunun kontrolü bunların hepsini birlik olarak sağlıyoruz ama çözüm olarak Kovada gölünü kurtaracaksak önce Eğirdir gölü çünkü ana merkez Eğirdir gölü. Sayın valimizde konuşmasında belirtti tabii gö- letler hazırlanan gölet ve barajlar, Eğirdir gölünün can damarlarını kesti. Kesmesinden dolayı suyun girişi maalesef zayıf çünkü hiçbir göletimiz bugüne kadar 5 yıldır bizim gözlediğimiz dönemlerde dolmadı, dolma- yınca da savaklardan akmadığı içinde maalesef bizim gölümüze besleme sadece ancak biraz önce bahsedildiği gibi gelen Aksu çayı var. Gelendost çayından maalesef 5 yıldır ilk defa bu yıl 2 santimetre yüksekliğinde bir su akıntısını gördük ama buna rağmen gölümüzün kenar bölgesinde ki

Kemerdamları dediğimiz Yenice bölgesin- de ki kaynaklar bu gölün can damarı ola- rak devam etmektedir. Onlar da şu an sı- kıntı içerisindedir neden derseniz, sürekli dip dolgusunun oluşması buradaki kay- naklara baskı yapmaktadır. Baskı netice- sinde oradaki suda bir gün olup yüklenip belki gölün kaynaklarından bazılarının yok olacağı düşüncesindeyiz. Onun için- dir de diyoruz ki sayın valimizin denetim- lerinde ve bizleri yönlendirmesiyle en azından bu bölgelerde bazı temizlikler ya- pılmak suretiyle oradaki kaynaklar üze- rinde baskının azaltılması, balıkların üre- mesi için sazlık alanlarda ki giriş-çıkışların kontrol altına alınması için bir çalışmanın yapılması taraftarıyız. Bu konuda en bü- yük balık üreme havzası Gelendost bölge trafik arkası ama şu an maalesef oraya su girişi yok, gölün çekmesinden dolayı. Do- lasıyla üremede de sıkıntı olacağı kanısın- dayız. Bizleri dinlediğiniz için, dilimizin döndüğü kadar sizlere geçmişi ve geleceğe yönelik bildirimlerde bulunduğunuz için teşekkür ediyorum, Allah razı olsun, in- şallah hayırlara vesile olur toplantımız di- yorum.

PROF. DR. DOĞAN ALTINBİLEK