• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUMLARI

4.1.2 Problem Çözmede Yaratıcılık

4.1.2.3 Problem Çözmede Yaratıcılığa Engeller

Bu bölümde problem çözmede yaratıcılığa engel olan öğeler ele alınmıştır. Bu bölümde yaratıcılığa engel olan unsurlar; saplanım- kalıplaşma, alışkanlıklar,

zorluklar, yetersizlikler-eksiklikler, eğitim sistemi olmak üzere beş alt tema altında toplanmıştır.

Şekil 6 Yaratıcılığı Engelleyen Unsurlar

Yukarıda Şekil 6’da Öğretmen Adayı Emre’nin düşünce bağı testinde problem çözmede yaratıcılığı engelleyen faktörleri gösterdiği ilişkiler verilmiştir. Görüşmeden elde edilen temalarla paralellik taşımaktadır.

4.1.2.3.1 Saplanım- Kalıplaşma

Öğretmen adayları, program öncesinde problem çözmede saplanım yaşadıklarını ve aynı zamanda olaylara genel bakış açılarında da kalıplaşma yaşadıklarını belirtmişlerdir. Öğretmen adayları program öncesinde yaşadıkları problem çözmede saplanımları ve kalıplaşmaları şu şekilde ifade etmişlerdir:

“ Öncesinde; belirli alışılagelmiş kalıplarla sınırlı bir öğretmen adayı(ydım).” (Öğretmen Adayı Emrah)

“Öncesinde, olaylara daha genel olarak bakıyordum.” (Öğretmen Adayı

Zeynep)

“Öncesinde, problem çözme tekniklerini sorunun türüne, gelişine göre uyguluyordum. Bazı teknikleri kullanmak istediğimde düşünce aşamasında bazı sıkıntılar yaşayabiliyordum.” (Öğretmen Adayı Canan)

“Eğitim programı öncesinde, bu tip uygulamayla daha önce karşılaşmadığımdan dolayı karşılaştığım problemlerde çözüm yaparken aklıma ilk gelen(sıradan) yolu kullanıyordum.” (Öğretmen Adayı Güven)

“Bu eğitim programının öncesinde, gerçekten bazı durumlar karşısında hep aynı sonuç çıkacağını düşünerekten olaylara bakıyordum.” (Öğretmen Adayı Seydi

Vakkas)

“Mesela bir geometri sorusu çözerken hep aynı kalıplaşmış yolları deneyerek çözüme ulaşmayı hedefliyordum…” (Öğretmen Adayı Selma)

Program sayesinde problem çözmede saplanımdan ve kalıplaşmış düşünce yapılarından kurtulmuşlardır. Haylock (1987) de problem çözmede yaratıcılığa işlemde saplanımların engel olduğunu belirtmiş ve problem çözmede saplanımların üstesinden gelmenin matematikte yaratıcılığın bir boyutu olduğunu ifade etmiştir [79]. Bono (1993), kalıplaşmayı sıradan işlemleri kullanmak olarak tanımlamaktadır [47,s.99]. Oysaki yaratıcılığın büyük oranı kalıplaşmanın ters tarafında kalan; esneklik, değişiklik ve açıklıkla sağlanabilmektedir [21].

4.1.2.3.2 Alışkanlıklar

Evans (1991), problem çözmede benzer algoritmik işlemlerin uygulanmasının ve iş yerinde problem çözmedeki benzer alışkanlıkların olmasının yaratıcılığı engellediğini belirtmiştir [3]. Öğretmen adayları öğretmenlerde alışkanlıkların olmasının yaratıcılığın uygulanmasını ve problem çözmede yaratıcılığı engelleyeceğini belirtmişlerdir. Öğretmen adayları bu durumu şu şekilde ifade etmişlerdir:

“İnsanlar alıştıkları davranışı koruma eğiliminde olduğundan bende öğrenme yönündeki pasif durumumu ilk etapta koruma eğilimindeydim…”

(Öğretmen Adayı Özhan)

“Uygulanması imkânsız. Alışkanlıkları bir anda silmek de çok zor.”

(Öğretmen Adayı Levent)

“Öncesinde, üniversitede eğitim derslerini aldığım sürece kader ki ezbere

yoğunlaşamamaya, verilen her bilgiyi doğruymuş gibi kabul etmem olgusunu yarattı. Ayrıca öğretmenlerimizin bizi bizleri araştırmaya yöneltmemesi bende araştırma alışkanlığının olmayışını beraberinde getirdi…” (Öğretmen Adayı Özhan)

Öğretmen adayları program sonrasında problem çözmede saplanımlardan kurtulup sorulara farklı açılardan ve çok yönlü bakma özgüvenini kazanmışlardır.

4.1.2.3.3 Zorluklar

Öğretmen adaylarının bir kısmı yaratıcılık tekniklerinin okullarda uygulanmasında okullarda bir takım zorluklar olacağını ve bunun da problem çözmeye yansıyacağını ifade etmişlerdir. En önemli zorluklar olarak programın uygulanmasında okullarda teknik donanım eksikliğinin olması ve uygulamanın okuldan okula göre değişmesidir. Öğretmen adaylarının bu yöndeki görüşleri şu şekildedir:

“Uygulanan eğitim programının süreci gayet güzeldi. Fakat bazı etkinliklerin öğrencileri fazla sıkacağını düşünerekten, bu etkinlikleri uygulamanın zor olacağını düşünüyorum. Bazı etkinliklerin maliyetinin fazla olacağını düşünerekten yine uygulanmasının zor olacağını düşünüyorum.” (Öğretmen Adayı Seydi Vakkas)

“Bu tür etkinliklerin uygulandığında olası sonuçların okuldan okula değişebileceğini düşünüyorum…” (Öğretmen Adayı Seydi Vakkas)

“Çocuklar için çok eğlenceli olabilir ama öğretmen için zor olacaktır. .

Ayrıca zaman ciddi problem olurdu. Ayrıca ilköğretimin 1. kademesinde uygulanması da zor…” (Öğretmen Adayı Fatma)

Öğretmen adayları yaratıcılığın eğitimde uygulanmasını; eğitim sisteminde öğretmenlerin yaratıcılık hakkında yeterli bilgilerinin ve yeterli zamanın olmamasının, teknik donanımlarının yeterli düzeyde bulunmasının, okullar arası farklılıkların olabileceğinden dolayı zorlaştıracağını savunmuşlardır.

4.1.2.3.4 Yetersizlikler-Eksiklikler

Sternberg (2003), bilgiyi iki ucu bir keskin kılıca benzetmekte; bilgi olmaksızın yaratıcı düşüncenin istenilen bir alanda gösterilemeyeceğini savunmaktadır [19]. Ayrıca Ediger (2000), yaratıcı matematik öğretmeninin yüzeysel bilginin bilgilerin ötesine geçebileceğini, eğitim sistemi içinde ihtiyaç duyulduğunda matematik öğretmeninin ihtiyaç duyulan bilginin, yeteneklerin ve tutumların ötesine geçebileceğini belirtir [82]. Shaughnessy (1991), öğretmenlerin yaratıcı teknikleri bilmesi gerekliliğine vurgu yapar [86]. Puccio ve Murdock (2001), yaratıcı düşüncenin yaratıcı tekniklerle geliştirilebileceğini dile getirirler [101].

Öğretmen adayları yaratıcılık tekniklerini bilmezlerse problem çözmede yaratıcı düşünceyi geliştiremezler. Dolayısıyla henüz bilgi basamağı halledilmeden Ediger (2000)’nin belirttiği gibi bilgi ötesi düzeye [82] geçmeleri hayal olur. Program öncesinde öğretmen adaylarının gerekli bilgileri ve yaratıcılık tekniklerini bilmedikleri ortaya çıkmıştır. Bugünkü eğitim sistemi içinde matematik öğretmenlerinin çoğunun bu tip bilgi eksiklerine sahip oldukları söylenebilir. Dolayısıyla durum, problem çözmede yaratıcı düşünceye darbe vurmakta ve eğitim programı sonrasında kalıplaşmış düşüncelere, problem çözmede saplanımlara [79] sahip birbirinden farksız bireyleri ortaya çıkarmaktadır.

Öğretmen adaylarının bilgi eksikliklerine yönelik düşünceleri şu şekildedir:

“…Bence uygulanan eğitim programının en büyük eksiği, teknikler hakkında

ve bu tekniklerin matematik dersine uygulanması hakkında yeterli bilgimizin olmayışıydı…” (bilgi eksikliği) (Öğretmen Adayı Hamit)

“Öncesinde; teknikleri bilmediğimizden kullanıyorsak bile farkında olmadan

kullanıyorduk.” ( eksiklik) (Öğretmen Adayı Muhammed)

“Öncesinde, üniversitede eğitim derslerini aldığım sürece kader ki ezbere

dayalı bir eğitim sisteminden geçtim. Bu da bende sorunlar üzerinde fazla yoğunlaşamamaya, verilen her bilgiyi doğruymuş gibi kabul etmem olgusunu yarattı. Ayrıca öğretmenlerimizin bizi bizleri araştırmaya yöneltmemesi bende araştırma alışkanlığının olmayışını beraberinde getirdi.”( yetersizlik-eksiklik) (Öğretmen

“Öncesinde yaratıcılık tekniklerinden tamamen habersizdim. Matematikte

nasıl ve niçin kullanılabileceğini, bu konuda çalışmalar olduğunu bilmiyordum.”

(bilgi eksikliği) (Öğretmen Adayı Fatma)

“ Öncesinde bu yaratıcılık tekniklerini, yaratıcılığın nasıl gelişebileceğini ve

gelişiminde yardımcı olacak etkinlikleri bilmiyordum.” (bilgi eksikliği) (Öğretmen

Adayı Emine)

“Öncesinde, bazı yaratıcılık tekniklerini kullanıyordum ama bilmeden.” (Eksiklik) (Öğretmen Adayı Yasin)

Öğretmen adayları süreçte motivasyon eksikliği, alışık olmama, hazır bulunuşlukta eksiklikler çekmişlerdir. Motivasyon yaratıcılığın kaynağıdır [47]. Hazır bulunuşlukta motivasyon gibi önemlidir. Dikkat çekici bir nokta bu tip etkinliklere alışık olunmadığının belirtilmesidir. Buradan öğretmen adaylarının öğretim hayatları boyunca yaratıcılığa yönelik içsel ve dışsal motivasyonlarının [21], sağlanamadığına ulaşılabilir. Bu öğretmen adaylarındaki ve dahil olacakları eğitim sisteminin en büyük eksikliklerinden biri olarak göze çarpmaktadır. Öğretmen adaylarının bu konudaki ifadeler şu şekildedir:

“Bizi çok yordu. Bir de böyle bir süreci uygulayacağımızı bilmediğimiz için

tam motive olamadık…” ( Motivasyon eksikliği) (Öğretmen Adayı Kadir)

“…ayrıca bu tarz bir anlatıma alışık olmadığımızdan dolayı pek de haz

alarak geçirdiğim bir eğitim süreci sayılmaz.” (alışık olmama) (Öğretmen Adayı

Kadir)

“ … Bu tür etkinliklerle bir anda karşılaştığımız için pek verimli anlatımlar yapılamadı. Teknikler hakkında daha geniş bir bilgiye sahip olsaydık, nasıl uygulanacağı konusunda yeterli birikimimiz olsaydı daha iyi işleyen bir program olabilirdi.” (Hazır bulunuşlukta eksiklik) (Öğretmen Adayı Emre)

Eğitim sistemi içinde yaratıcılık teknikleriyle ve yaratıcılık konusuyla ilgili matematik öğretmenlerinin bilgi eksiklikleri tamamlanırsa, öğretmenlere gerekli yardımlarda bulunulur ve matematik eğitiminde problem çözmede yaratıcılığı geliştirmek için okullarda içsel ve dışsal motivasyonlarını gerçekleştirebilecekleri

ortamlar onlara sağlanırsa problem çözmede saplanımları aşıp çok boyutlu düşünceler geliştirebilen öğrencilerin yetiştirilebileceği düşünülmektedir.

4.1.2.3.5 Eğitim Sistemi

Prentice (2000), eğitim sistemi programları yaratıcı süreçlerin gerçekleşmesi olasılığı ve amacı üzerinde odaklanmaları için eğitimcilere yardımcı olmayan karışıklığa ve düzensizliğe sahip olduğunu belirtir [17]. De Bono (1993)’ ya göre yaratıcı düşünce öğrenilmelidir [47]. Oysaki Sternberg (2003), okullar daha çok hafıza ve analitik becerilere önem verdiğini pratik ve yaratıcı düşünceyi göz ardı ettiklerini belirtmektedir [19]. Bunun akabinde Fryer (1996), okul atmosferinde öğretmenlerin yaratıcı davranışları kullanılmasını daha az değerli davranışlar olarak görmelerine neden olduğuna değinmektedir [56]. Tüm olumsuz durumlar eğitimin felsefesinde sorunların olduğunu gün yüzüne çıkarır. Çünkü eğitim programları aşırı bilgi yükü haline getirilmiş [21], sonucunda öğretmenlerin yaratıcılığa ayıracak zamanları kalmamıştır. Ayrıca eğitim felsefesinde öğrenciler bilgileri aynen geri veren [57] bireyler olarak görülmekte öğrenciler okula başlarken yaratıcılık potansiyeline sahiplerken bu felsefeye sahip eğitim sisteminin ürettiği yanlış ölçme araçlarıyla [86] yaratıcılıklarını tamamen ortadan kaldırmaktadırlar. Öğrenciler sonuçta problem çözmede saplanımlara düşmekte [79] ve bundan kurtulamamaktadırlar. Görülmektedir ki problem çözmede yaratıcı düşünceye en büyük engel eğitim sistemidir.

Öğretmen adayları literatürde yer alan tüm ifadelerin paralelinde görüşler belirtmişlerdir. Öğretmen adaylarının destekleyici görüşleri şu şekildedir:

“Aslında çok olumlu sonuçlar alınabilir ancak bizim eğitim sistemimizde

ilköğretimde OKS, ortaöğretimde ÖSS gibi çok önemli iki hayati sınavla uğraşıldığından bu tip bir uygulamaya pek fırsat bulunabileceğini sanmıyorum.”

(Öğretmen Adayı Veli)

“ Buna benzer bir eğitim ilköğretim ve ortaöğretimde uygulanırsa bence şu

an için hiç de güzel neticeler alınamaz. Çünkü bu konuyu ne tam olarak bilen ve eğitimde kullanılabilecek yeterli sayıda ne öğretmen var ne de öğrencilerin öğrenme tarzları bu şekilde bir sisteme hazır değil.” (Öğretmen Adayı Kadir)

“Bu tür etkinliklerin Fen Lisesi gibi üst düzey okullarda uygulanmaya

çalışıldığını tahmin ediyorum. Ancak genel liselere veya ilköğretim okullarına baktığımızda bu tür eğitim programının uygulanması için öğrencilerin ve öğretmenlerin yeterli düzeyde olmadığını düşünüyorum. Belki ilköğretim 1.sınıftan itibaren uygulanmaya başlar ve böylelikle yetişen yeni nesil bu programa göre yetiştirilir. Bunun dışında şu durumda öğretmen ve öğrencilerin yeterli düzeyde olmadığını, okulların da yeterli olanaklara sahip olmadığını düşünüyorum.” ( Eğitim

sistemi ve bireylerden kaynaklanan yetersizlikler) (Öğretmen Adayı Emre)

“Eğitim programı öncesinde, bu tip uygulamayla daha önce

karşılaşmadığımdan…(eğitim sisteminin yetersizliği) (Öğretmen Adayı Güven)

“…Şahsen bu tür etkinlikler ben ilköğretimdeyken uygulansaydı pek faydalı

olacağını düşünmüyorum. İmkânların bu tür etkinlikleri düşünebilecek kadar yeterli olamayacağını düşünüyorum.” ( İmkan Yetersizliği) (Öğretmen Adayı Seydi)