• Sonuç bulunamadı

1.3. FEMĠNĠZME DAĠR GÖRÜġLER

1.3.4. Postmodernist Feminizm

Postmodern Feminist teoriyi ortaya koymadan önce postmodernizm kavramsallaĢtırmasının ortaya konulması gerekmektedir. Serdaroğlu‟na göre (2010), Postmodernizm veya Postmodern yaklaĢım, Modernizmin veya Aydınlanmanın yok oluĢunu belirtmektedir. Yani, Aydınlanma düĢünce yapısının sona ermesi anlamına gelmektedir. Postmodernizm, yapıbozum8

tekniği kullanmaktadır. Bu yapıbozum

8Yapıbozumculuğun temsilcisi olan Derrida‟ya göre akıl merkezci bir düĢünce biçimi olan modernizm; dilin, anlamın ve bilginin yansız ve saydam olduğunu varsayar. Bu anlayıĢ üzerine inĢa edilen söylemlerin sorgulanması yapıbozumculuk ile mümkündür. Yapıbozumculukta tersine çevirme ve

18

yöntemiyle de Aydınlanma Çağının ve Modernizmin fikirlerinin, düĢünce yapısının ve savundukları görüĢlerin bozulduğu gözlemlenmektedir. Bilindiği üzere Modernizm ya da Aydınlanma projesi, pozitivist düĢüncenin hakim olduğu bir yapıyı temsil eder. Pozitivist düĢünce ya da genel bir ifadeyle Modernizm, bütün olgulara bilim ile ulaĢmayı hedefler. Yani bu düĢünce yöntemi insanların her Ģeye bilimle varabileceğini savunur. Ayrıca Modernizm‟de bilimin yanılmaz bir ilerleyiĢi olduğu kabul edilir. Anti-pozitivist düĢünce yapısı ise, 1960‟ların sonrasında bilim felsefesinde gerçekleĢmiĢtir. GeçmiĢe bakıldığında Kuhncu bir gelenekle anti- pozitivist bir düĢünce Ģekli geliĢmiĢtir. Thomas Kuhn dıĢında, birçok felsefecide bu düĢünce yapısını desteklemiĢtir. (Paul Feyerabend, Imre Lakatos, Stephen Toulmin, Rushel Hanson, Larry Lauden, Michael Polanyi gibi). Ani-pozitivizmi savunan düĢünürlere göre, tek bir doğru yöntem yoktur ve toplumsal bilimlerde tek bir yasadan söz etmek mümkün değildir. Bunun sonucunda tek bir gerçeği kabul etmeyen Postmodernist düĢünce, Modernizme karĢı hakim olmuĢtur (s: 11-20).

Postmodern düĢünce, bilim dünyasını etkisi altına almıĢtır. Zira bilimle ilgili alanlarda yapılan çalıĢmalar Postmodernizm düĢünceden fazlasıyla etkilenmiĢtir. Yeni bir düĢünce yapısıyla ortaya çıkan Postmodern feminizm, diğer feminizm kuramlarını eleĢtirmektedir. Postmodernist feministler, modern olan diğer feminist teoriler gibi kadınları iktisadi, sosyal ve toplumsal koĢullara göre sorgulamamıĢlardır. Yani Postmodern feminizm, erkek egemen yapının toplum üzerindeki etkisini incelememiĢtir. Bundan dolayı Postmodern feminist teori, kadınların geçmiĢten günümüze ikinci plana atıldığını öne sürmüĢtür. Postmodern feministlere göre kadınlar ikinci plana atılarak bilimsel, felsefi ve siyasal alanların dıĢında tutulmuĢlardır. Bu nedenle bilimsel alanlarda hep erkek egemen bir yöneliĢ gerçekleĢmiĢtir. Olaylar bu yönde ilerlediği için, kadınlar daima tartıĢmaların dıĢında kalmıĢlardır. Postmodern feministlere göre bu sorunun çözümü; kadınların dıĢlanmıĢlığını daha fazla ortaya çıkarmaktır (Çatinel ve Yılmaz, 2016: 16,17).

Postmodern feminizmin kökeni, varoluĢçuluk ve yapısalcılık gibi düĢünce yapılarına sahiptir. Bunların yanı sıra, Linguistik Feminizm adı ile kaynaklara geçen Yeni Fransız Feminizmide Postmodern feminizmin içerisinde yer almaktadır (Yörük, 2009: 70).

yerinden oynatma yapılır. Tersine çevirme iĢlemi egemenlik bağlamında ikilemin baĢ aĢağı edilmesi, yerinden oynatma ise egemen terimin tabi terime bağlılığının ortaya konulmasıdır. Bkz. Serdaroğlu (2010),Feminist Ġktisat'ın Bakışı Postmodernist Mi? (2. Baskı ) Ankara: Efil Yayınevi Yayınları, s: 28.

19

VaroluĢ felsefesi, insanoğlunun varoluĢunu tanımlar. Buna ilaveten, insanın özünü gerçekleĢtirmesini ve bu süreçteki olanakları ifade eder. VaroluĢçuluk bütün itibariyle, insanı konu alan bir felsefedir. GeçmiĢten günümüze kadar birçok farklı varoluĢçuluk tanımı yapılmıĢtır. Weil, varoluĢçuluğu bir bunalım olarak tanımlamıĢtır. Mounier, umutsuzluk olarak ifade etmiĢtir. Marcel‟e göre ise varoluĢçuluk, özgürlüktür. Bu kadar farklı tanımlamalardan dolayı varoluĢçuluk felsefesi, kendi içerisinde bir bütünlük sergilememiĢtir. VaroluĢçuluk doğrudan insanla ilgilendiği için, önemli bir felsefedir (Gül, 2014: 27).

Feminist teoride, kadının kendisini oluĢturması açısından varoluĢçuluk felsefesi kullanılmıĢtır. VaroluĢçuluk feminizmi, kadınların erkek egemen toplumlarda, erkeğe karĢı ikincil duruma düĢtüklerini güçsüz, hassas ve duygusal olduklarını gözlemlemiĢtir. VaroluĢçuluk feminizmine göre kadınların erkek egemen toplumdan sıyrılabilmeleri için kendi benliğini oluĢturmaları gerekmektedir (Üzel, 2006: 54, 55).

Yapısalcılık ise nesneler üzerindenolaylarıayrı ayrı araĢtırmak yerine nesneler arasındaki var olan iliĢkiyi incelemektedir. Birçok kaynak, yapısalcılığın bir tanımının tamamen ve kesin olarak yapılamayacağından bahseder. Yapısalcılık, yüzeyde bulunanı değil daha derinlerde yatan kuralları ve yasaları incelemektedir Yapısalcılara göre; bir yapıyı oluĢturan kurallar tek baĢlarınabiranlam ifade etmezler. Yapısal düĢünceye göre, bahsi geçen yapıların birbirleriyle olan bağlantıları önem arz eder (Tüfekçi, 2003: 50).

Yapısalcılığın devamı olarak kabul edilen post yapısalcılık, yapısal düĢünceyi bir adım öteye taĢımıĢ ve dönüĢtürmüĢtür. Postyapısalcılık, Ģu anda Postmodernizm adıyla tanınan felsefi bir yapıya dönüĢmüĢtür (Yörük, 2009: 74).

Postmodern Feminizm, postyapısalcılık düĢünce akımından ve varoluĢçuluk düĢünce yapısından etkilenmiĢtir. Postmodernizm ve feminizm arasında benzerlikler mevcuttur. Bu benzerlikler arasında Batı metafiziğini eleĢtirmeleri örnek gösterilebilir. Bunun yanı sıra felsefe düĢüncesiyle bağdaĢmayan toplumsal eleĢtirileri geliĢtirmek, her iki düĢünce yapısının da amacı olmuĢtur. Postmodernizme ve feminizme karĢı yapılan eleĢtiriler, bu iki düĢünce yapısının birbirine olan faydalarını azaltmaktadır (a.g.e.: 81).

Son olarak postmodern feminizm, modernizm düĢüncesinin genel anlamda erkeklerin ve kadınların eĢitliğini savunduğunu gözlemlemiĢtir. Ancak postmodern feminizm, modernizimde hala kadınları dıĢlayıcı bir tutumun sergilendiğinden de söz

20

etmiĢtir. Bu nedenle Modernizm düĢünce yapısını eleĢtirmiĢtir. Postmodern feminist teori, her iki cinste de farklılık oluĢturmayacak söylemler yapmaya çalıĢmıĢtır. Postmodern feministler, kadınların konumunu düĢünerek kadınsal bir dille her alanda oluĢan erkek egemen söylemlerle mücadele etmiĢlerdir. Bunun yanı sıra ataerkil toplumları ve bu tip sistemleri eleĢtirmiĢlerdir. Yine erkek egemen toplumun korunmasını hedef alarak bu durumla baĢa çıkmaya çalıĢmıĢlardır. Postmodern feministler, sadece kadın ve erkeğin eĢit olması için bütün kurallardan vazgeçmeyi göze almıĢlardır. Onlara göre her ne olursa olsun yalnızca eĢitlik için her Ģeyden vazgeçilebilir (Kozlu, 2009: 8-9).