• Sonuç bulunamadı

Popüler / Hurafeci Dindarlık

BÖLÜM 2: DİN VE İNANÇ KAVRAMI

2.2. Dindarlık Kavramı ve Tipolojisi

2.2.3. Popüler / Hurafeci Dindarlık

Popüler dindarlık tipolojisi, hem semavi dinlerden önceki dönemlerden günümüze kalan inanç ve ritüelleri hem de semavi dinlerin uygulamalarını içine alan bir dindarlık anlayışıdır (Arslan, 2004: 27-29). Semavi dinlerin inanış ve uygulamalarını da bünyesinde barındırması hususunda her ne kadar popüler dindarlık geleneksel dindarlıkla benzeştiği algısı oluşsa da, aralarında belirgin farklılıklar bulunduğunu belirtmek gerekmektedir. Popüler dindarlık bünyesinde barındırdığı büyüsel ve mistik unsurlarla kitabi dindarlıktan önemli ölçüde ayrılmaktadır (Günay, 2014). Popüler dindarlığı geleneksel dindarlıktan ayıran bir diğer özellik de, popüler dindarlığın geleneksel biçimlere sahip olmasının yanı sıra bazı modern ve postmodern (örneğin astroloji, pagan nitelikli yeni kült hareketi, ruhçuluk vb.) tezahürleri de bünyesinde barındırmasıdır. Popüler dindarlık kitabi dindarlığın sınırlarını oluşturan teolojik sistemleştirmelerden yoksun ve dini kurumların dışında gelişen sistemsiz inanç ve ritüellerden oluşmaktadır. Bu nedenle popüler dindarlık öğretilerden çok büyü, falcılık, kehanet gibi olgularla şekillenmektedir (Arslan, 2004: 31).

Türk toplumunda popüler dindarlığın tezahürlerine bakıldığında, İslam inancı çerçevesinde yorumlanmış geleneksel yaşantıyla belirlenen kısmen hurafelerle karışık bir dindarlık çeşidi olarak karşımıza çıkmaktadır (Taş, 2006: 193). Popüler dindarlığın semavi dinler, geleneksel kabul ve hurafelerle senkretik olmuş yapısı, bireylerin ihtiyaç ve yönelimleri doğrultusunda şekillenmiştir. Diğer taraftan popüler dindarlığın belli bir toplumsal zümreye atfedilmesi söz konusu değildir. Fakat genellikle bu dindarlık

51

tipolojisi alt sınıflara özgü olarak görülmektedir. Böyle bir sınırlandırma yapmak kavramın geçişkenliği açısından hatalıdır (Mardin, 1992: 168).

Popüler dindarlık toplumumuzda bireyler üzerinde etkisini gösteren ihtiyaç ve sıkıntılı anlarda uygulanan törensel faaliyetlerle kendini hissettirmektedir. Bireysel ve toplumsal yaşama ilişkin problemlerin çözümünde pratik çözümler sunmaktadır. Bireylerin hayatlarında karşılaştıkları güçlükler, hastalık, matem gibi kırılma noktalarında başvurdukları bu uygulamalar geleneksel toplumlarda olduğu gibi modern toplumlarla da varlığını sürdürmektedir. Türkiye’de popüler dindarlık eski geleneksel ögeleri barındırmanın yanında tarihsel süreç içinde toplumsal değişmelerden etkilenmiş ve değişikliğe uğramıştır. Bu nedenle popüler dindarlık değişim ve süreklilik arz eden bir oluşum olarak değerlendirilmelidir. Bu anlamda modern toplumun değişik katmanlarında ve geniş kitlelerde yaygınlık gösteren, halk arasında farklı formatlarda yer edinebilmiş popüler dindarlık, toplumda yaşayan din olarak nitelendirilmektedir (Taş, 2006: 194-195).

Türk toplumunda önemli bir işlevselliğe sahip olan popüler dindarlık, geçmişten gelen geleneksel kültür ve inanç ögelerinin izlerini taşımanın yanında tarihsel ve toplumsal süreç içerisinde değişim ve dönüşüme maruz kalmaktadır. Bundan dolayı Türk popüler dindarlığı sosyolojik olarak bakıldığında, toplumsal değişim süreçleri içerisinde süreklilik ve değişim diyalektiği nazarında incelenmelidir (Arslan, 2006: 296). Bu açıdan Türk popüler dindarlığını tarihsel süreçte geleneksel Türk popüler dindarlığı ve değişim sürecindeki Türk popüler dindarlığı olarak iki başlıkta açıklanabilir.

2.2.3.1. Geleneksel Türk Popüler Dindarlığı

Anadolu’nun dini yapısını analiz etmede Türklerin İslamiyete giriş süreci önemli rol oynamaktadır. Döneminde ilk olarak sınır boylarında kabul edilen İslamiyet, Müslümanlığın temel ilkelerinin yanında Anadolu’nun eski dini kültür kalıntıları olan büyüsel ritüellerle senkronize olarak karşımıza çıkmıştır (Arslan, 2006). Yani farklı dini kültürlere ait ögeler bir arada barındırılmış ve yeni bir formda meşruluk kazanmıştır (Ayten ve Köse, 2018: 27). İslamiyet’in Türkler arasında yayılması ilk aşamada resmi formlardan ziyade mistik formların etkisiyle gerçekleşmiştir. İslamiyet’in kabul edilmesinin ilk dönemlerinden karmaşık bir dini yapının şekillenmesinde inanışlar Şamanizm, Gök Tanrı inancı, Natürizm, Atalar Kültü gibi inanışların mistik ögeleri

52

etkili olmuştur (Arslan, 2006). Orta Asya’dan Şaman kültüründen gelen ögeler ve Anadolu’da bulunan Helen kültürü kalıntılarıyla harmanlanıp İslam şemsiyesi altında türbelerde ziyaret ritüelleriyle icra edilmeye başlanmıştır (Ayten ve Köse). Bu mistik ve büyüsel formlar zamanla sistemleşmiş ve dini-büyüsel alt kültür sistemi gelişmiştir (Arslan, 2006).

Bunun yanında İslamiyet sonrası Türklerde gaza Müslümanlığı anlayışı oldukça hakim olmuş ve Anadolu’nun fetih süreci bu anlayış üzerine şekillenmiştir. Battal Gazi gibi şahsiyetlerin menkıbeleri mitolojik bir boyut kazanmıştır. Gaza ruhunun mitolojik bir boyut kazanması Türk popüler dindarlığında oldukça etki yaratmıştır. Ayrıca Türk popüler dindarlığının oluşum sürecinde tarikatlar ve halk tasavvufu anlayışı, Sünnilik ve Alevilik inancının ögelerinin de etkisi gözlemlenmektedir. Özellikle Alevi inancında Kerbela şehitleri kültü, Ehli beyt sevgisi, eski Türk şölenlerini andıran törenlerin düzenlenmesi, türbe ve yatılara gösterilen aşırı saygı gibi uygulamalar mistik ögelerle iç içe geçmiş bir anlayışı ifade etmektedir. Özellikle ziyaret kültünde Alevi ve Sünniler birbirlerinin türbe ve yatırlarına ziyarette bulunmakta, Sünni halka ait mekanlarda sergilenen Hz. Ali’nin kılıcı ya da atının ayak izleri gibi kutsal ögeler büyük ilgi görmektedir. Bu durum aynı zamanda popüler dindarlığın kültürler, dinler ve hatta mezhepler üstü bir birleştirici karakter olduğunun önemli örnekleridir (Arslan, 2006: 302).

2.2.3.2. Değişim Sürecinde Türk Popüler Dindarlığı

Türk popüler dindarlığının süreklilik arz eden yönünün yanında toplumsal değişim sürecinden etkilenen değişim diyalektiği yönünden de incelenmesi, Türkiye’de var olan dindarlık formlarını analiz etmek açısından önemlidir. Türk toplumuna bakıldığında klasik kültür üzerinde köklü etkenleri bulunan ve dolayısıyla eski ile yeni dönem arasındaki değişim ve aynı zamanda süreklilikleri sağlayan üç belirgin süreç tespit edilebilir. Bunlar modernleşme politikaları, ulus devletin zuhuru ve dini reform hareketleridir. Toplumun sosyo kültürel yapısında değişime neden olan bu süreçlerin tezahürleri popüler din üzerinde de görülmüştür. Önceki bölümlerde de bahsi geçen Türk toplumunun zorunlu olarak geçirdiği modernleşme ve sekülerleşme süreci politikaları, din alanında halkçı birtakım uygulamaların yapılmasıyla birlikte, tarikatlar yerine Türk ocakları ve halk evleri gibi kitleler arasında dini olmayan ulusal bir ideoloji ve kimlik inşa etmeyi amaçlayan alternatif kurumlar oluşturulmuştur. Ancak yaşanan bu

53

ulusal reform çalışmaları tarikatların ve popüler dindarlığın -dönüşümüne neden olsa da- toplumsal önemini korumasının önüne geçememiştir (Arslan, 2006: 303-309). Türkiye’de 1950’li 1960’lı yıllarda sanayileşme ve kentleşme süreçleri sonucunda kırdan kente büyük kitleler halinde nüfus hareketliliği yaşanmıştır. Yaşanan bu gelişme, Türk toplumunun Tönnies (Şehir ve Cemiyet, 2000)’in Gemenschaft tipi toplumdan Gesellschaft tipi topluma geçiş sürecini yansıtmaktadır. Geçiş toplumlarında (Tranzisyonel toplumlar) ortaya çıkan birtakım problemlerin ve çeşitli ihtiyaçların giderilmesinde yardımcı mekanizmalar kurulması söz konusudur. Bu mekanizmaların şehre göç eden bireylerin bugününden emin olamama, güvensizlik hissi, kentsel yaşama uyum sorunları, yalnızlık, güçsüzlük, korku ve endişe gibi konularda yaşamı kolaylaştırıcı bir etkisi ve görevi bulunmaktadır. Bunu sosyolojik açıdan cemaatleşme ve hemşehrilik bağları, manevi bağlayıcı olarak ise din olgusu sağlamaktadır. Özellikle toplumun alt zümresi, bu süreçte, İslami olarak bildikleri inançlara sıkı sıkıya bağlanmakla göç ve şehirleşme süreçlerinin olumsuz etkilerini hafifletme eğilimindedir. Bu anlamda dini cemaat ve tarikatlara yönelmekte ve bunun yanı sıra geleneksel popüler dini inanç ve uygulamalarını uygulamaktadır. Böylece şehirleşme sürecinde popüler dinin karakterinde görece değişimler yaşanması söz konusudur (Arslan, 2006: 310).

Tranzisyonel toplumlarda din artık geleneksel konumda bulunmamaktadır. Fakat bununla birlikte sanıldığından çok daha köklü olarak varlığını sürdürmektedir. Dinin varlığıyla birlikte toplumlar manevi ve sosyo kültürel gerçeklerle bütünleşmektedir. Bu sayede din geniş kitlelerin dünya görüşünü belirlemekte ve toplumsal hayatta bir denge unsuru olma konumunu devam ettirmektedir. Bu anlamda Türkiye’deki İslam anlayışını Resmi İslam ve Volk (halk) İslam şeklinde kategorize etmek aslında sınırlayıcı olmaktadır. Çünkü Türkiye’de İslam dini resmileşmiş bir formda olsa bile oldukça farklı karakteristik özelliklere (reformist, kitabi, sekülerist, ihyacı vb.) sahiptir. Aynı şekilde popüler halk dindarlığı da mezhebi veya tasavvufi boyutlarının yanı sıra kültürel, geleneksel örf ve adetlerle ilgili birçok unsuru bünyesinde barındırmaktadır (Günay, 2014: 411).

Bu anlamda Gellner (1993)’e göre İslam toplumlarında popüler dindarlık ve kitabi dindarlık formları arasında, kitabi dindarlığa büyük ölçüde kaymalar söz konusudur. Bunun yanı sıra popüler dindarlığın bir boyutu olan sufi tarikatlar, yeni işlevler

54

kazanarak, devlet ile birey arasında aracılık eder konuma gelmiştir. Dini tarikat liderlerinin çoğalan müritlerine büyük salonlarda verdiği konferanslar, yayınlanan televizyon programları, videolar ve yazılı metinleri geleneksel tekke ve medreselerin yüz yüze ilişkilerinin değişmesinin bir göstergesidir. Ayrıca İslami okullaşma oranları, dini eğitimli siyasal parti ve medya kuruluşlarının görünürlüğü popüler İslam’ın örgütlü yansıması olan tarikatların kendini yeniden üretmesi ve üst tabakada işlev kazanmasını gösteren bir olgudur (Arslan, 2006: 311).

Popüler dinde modernleşme süreciyle bazı değişiklikler yaşansa da toplumsal anlamda rol ve konumunu muhafaza etmektedir. Ayrıca günümüzde dindarlar için sivil alan olma özelliği de taşımaktadır. Arslan’a göre de popüler din konusunda yapılacak en büyük hata, onu yalnızca folk bir nitelikle algılayarak hurafeler, batıl inançlar, menkıbeler ve israiliyatla çevrili birtakım inanç ve uygulamadan ibaret olarak görmektir. Popüler din, çoğulcu karakteristik yapısıyla toplumlarda alt ve üst kültür arasında bağlayıcı bir unsur ve bir alışveriş sahası olarak görülmelidir (Arslan, 2006: 313). Popüler din olgusunda hem kitabi din hem de küçük gelenek olarak isimlendirilen dinin yerel ve kültürel ögeleri içinde barındıran formunun varlığını bir arada sürdürdüğü senkretik bir yapı söz konusudur. Küçük gelenek bazen büyük gelenek (kitabi din) karşısında hurafe konumuna düşse de varlığını modern toplumlarda da devam ettirmektedir. Modernleşme sürecinde bazı geleneksel uygulamalar hayatın dışına itilirken bazıları ise toplumsal fonksiyonlarını -formunu koruyarak veya form değiştirerek- icra etmektedir (Atay, 2004: 105-109). Nitekim popüler dindarlık modernleşme sürecinde yeni bir yöneliş olarak ortaya çıkan ruhçuluk (spiritüalzm), astroloji, medyumluk gibi faaliyetleri de içinde barındırmaktadır.

2.3. Batıl İnançlar (Hurafeler)