• Sonuç bulunamadı

2.1.2. Spor Yönetimi

2.1.2.6. Türkiye’de Spor Yönetiminin Gelişimi

2.1.2.6.11. Planlı Döneme Geçiş (1963–1986)

1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulmasıyla birlikte, spor konusundaki planlı çalışmaları yapma yükümlülüğü de Devlet Planlama Teşkilatı’na geçmiştir.

Bununla birlikte Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda spora yer verilmediği görülmektedir. Birinci Beş Yıllık Kalkınma döneminde sporun yer almaması; hem plan yapma tecrübesizliğine hem de diğer büyük problemlerin yanında kendisine layık bir yer bulunamamasındandır (Fişekcioğlu 1996).

Daha sonra İkinci Beş yıllık Kalkınma Planı’nda fonksiyonel olmaktan uzak olsa da, sporla ilgili o zamana kadar süregelen devlet politikasının devamı niteliğinde bir bölüm yer almıştır. Nitekim İkinci planda halk sporu ve okul sporu ve amatör sporun geliştirilmesini öngören ve spor kulüplerinin faaliyetlerini düzenleyici ilke ve tedbirlerin getirilmesine rağmen, uygulamada sistemci bir çaba gösterilmemiştir (Doğar 1997).

Devletin seyir sporunu düzenleyici rolü değiştirilerek sporla ilgili faaliyetleri topluma yönelten okul ve halk (kitle) sporuna öncelik veren nitelik kazandırması, ayrıca çeşitli spor dallarında amatör faaliyet göstermeleriyle çok sayıda kişinin spor ve kültür faaliyetine aktif katılımının gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. 1970 yılından itibaren profesyonel spor faaliyetleri ve kulüp sayılarının dondurulması yoluna gidilmiştir (Fişekcioğlu 1996).

Kalkınma planlarında sporun bulunması, uygulama fırsatı bulunamaması nedeniyle yeteri kadar fayda sağlamamaktadır. Yapılan düzenlemeler, denetleme yapılamadığı için kontrolsüz kalmakta, hedefine ulaşamamaktadır (Doğar 1997).

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda yatırım açısından ağırlık kazanacak olan konu, spor yapma isteğinde olan herkese bu imkânı verecek olan spor tesislerinin yapımı ve bu tür tesislerin seyircili spor tesisleri ile dengeci bir biçimde gerçekleştirilmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır(Doğar 1997).

Genel zihniyet olarak, kalkınma planlarında bireylerin tek tek spora yönlendirilmelerine gereken ağırlık verilmemiştir. Ağırlıklı olarak futbol için tesis inşa edilmesi teşvik edilmiştir. Bireysel sporlara ağırlık verilmemiştir (Doğar 1997).

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde de beden eğitimi ve sporun tüm kesimlere yaygınlaştırılmasına ilişkin yeterli bir gelişme gerçekleştirilmemiştir. Bu amaçla amatör sporun belirli bir sistem içinde geliştirilmesi sağlanamamıştır. Ayrıca okul-içi ve okullar arası spor ilişkilerinin yaygınlaşması yeterli bir seviyede gerçekleştirilememiştir. Öte yandan profesyonel seyir sporu uygulamada önceliğini ve ağırlığını korumakta devam etmiştir (Doğar 1997).

Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda da eğitim kurumlarında sporun yeri ile sporun kitlelere yayılması konusu gündeme getirilmiştir. Ayrıca eğitim enstitüleri bünyesinde bulunan Beden Eğitimi ve Spor Bölümleri’nin Gençlik ve Spor Akademileri olarak değiştirilmesi kararı alınmıştır (Doğar 1997).

Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde de, diğer planlama dönemlerinde olduğu gibi sporun halka yayılması esas alınmıştır. Ayrıca, kamu ve özel kuruluşların çalıştırdıkları eleman sayısının belli bir nispeti kadar sporcu-istihdam etmeleri açısından teşvik edilmeleri, geleneksel spor dallarının geliştirilmesi için özel tedbirler alınması, sporun semtlerde ve köylerde yapılabilmesi için basit ekonomik tesislerin yapılması, özel idare ve belediyelerin işbirliği, kamunun yanında özel sektörün de tesis yapmasının teşviki, kitle sporunun teşviki, üniversitelerin Beden Eğitimi ve Spor bölümlerinden mezun olanların Beden Eğitimi Öğretmeni olarak görev yapmalarının sağlanması, spor malzemeleri imalatının teşviki, spor tesislerinin süratle tamamlanması ve yaygınlaştırılması, Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminin önemli maddelerindendir. Çeşitli planlama dönemlerinde sporla ilgili pek çok maddenin yer almış olduğu görülmektedir. Genellikle hepsinin ortak faydası Cumhuriyet Türkiye’sinin devlet politikası olan “bedenen ve zihnen güçlü” nesil yetiştirme amacına yönelik, dolayısıyla kitle sporlarına yöneltmek şeklinde olmuştur. Ulaşılmak istenen amaçların bir kısmına erişilmiş olduğu söylenebilir. Ancak ülkemizde halen halkımız seyirci olmayı tercih

etmektedir. 1982 anayasasının 59. maddesinde sporla ilgili olarak ‘‘Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. ‘‘ifadesi bulunmaktadır (Doğar 1997).

Ayrıca Devlet Planlama Teşkilatı’nın spor için gerekli uzman kadroya sahip olmadığı da belirtilmektedir. 1963 yılından 1989 yılına kadar yapılan beş ayrı kalkınma planında spor konusunda birlik ve beraberlik bulunmamaktadır. Diğer yandan yine bu dönemlere rastlayan hükümet programları, yıllık programlar ve icra planları ve yatırım planlarında da bütünlük bulunmamaktadır (Doğar 1997).

2.1.2.6.12. 3289 Sayılı Kanun ve Bugüne Kadar Olan Gelişim (1986 ve Sonrası)

3530 sayılı kanunun zaman aşımına uğraması ile birlikte yeni bir spor kanununa ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Bu kanundan beklenenlerin en başında devletin ve diğer kurumların spora olan etkilerini netleştirecek düzenlemelerin yapılmasıdır (Karagözoğlu 1994).

Bu ve benzeri sebeplerle1986 yılında Beden Terbiyesi Kanunu yerine, değişen ve gelişen şartlara uygunluk sağlamak üzere Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nün teşkilat ve görevleri hakkında kanun çıkartılarak daha ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır (Karagözoğlu 1994).

3289 sayılı kanunla yapılan en önemli değişiklerden biri Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde gerçekleştirilen değişikliklerdir. Buna göre Genel Müdürlüğün ilçeler düzeyinde müdürlük düzeyinde teşkilatlanması öngörülmüş ve kısmen gerçekleştirilmiştir. Sporcular için özel sigorta sisteminin getirilişi, 500’den fazla işçi çalıştıran iş yerlerinde spor tesisleri yapılması mecburiyetinin getirilişi diğer önemli değişikliklerdir (Karagözoğlu 1994).

Benzer Belgeler