• Sonuç bulunamadı

2.2. OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE BİLİŞSEL GELİŞİM

2.2.4. Bilişsel Gelişim Kuramları

2.2.4.2. Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı

Jean Piaget araştırmalarına çocuklarda düşünme, akıl yürütme, kavram geliştirme gibi süreçleri inceleyerek başlamış daha sonra bilişsel gelişim kuramını geliştirmiştir. Piaget bilişsel gelişimi, biyolojik ilkelerle açıklar. Ona göre bilişsel gelişim, beyin ve sinir sisteminin olgunlaşmasıyla bireyin çevresine adapte olmasına yardımcı olan deneyimlerinin birleşimidir; kalıtım ve çevrenin etkileşiminin bir sonucudur. Piaget, bilişsel gelişim sürecini etkileyen ilkeleri; zekâ, şema, olgunlaşma, yaşantı, uyum, örgütleme ve dengeleme olarak belirtir. Piaget’ye göre, zekâ çevreye uyum sağlama yeteneğidir; yani zeki birey ya da organizma içinde bulunduğu sürekli değişen çevreye diğerlerinden daha kısa sürede uyum sağlayabilen ve uygun tepkiler üretebilen birey ya da organizmadır. Şema, bireyin çevresindekileri tanımak için zihninde oluşturduğu örgütlenmiş davranış ve düşünce kalıpları, algı çerçevesidir. En temel zihinsel yapı olan şemaların en önemli özelliği olgunlaşma ve öğrenmenin etkisiyle değişip yenilenmesidir. Bilişsel gelişim, bireyin biyolojik olgunluğa erişmesi ve çevresiyle etkileşimi sonucunda yaşantı kazanması arasındaki sürekli etkileşimin

bir ürünüdür. Uyum, çevrenin değişen verilerine göre yeni bir davranış yapısına uyacak biçimde eski davranış biçimlerini değiştirmedir. Uyum sağlama özümleme ve düzenleme olmak üzere iki şekilde olabilir. Özümleme, bireyin karşılaştığı yeni bir olayı, fikri, nesneyi, kendisinde daha önceden var olan bilişsel yapı içine alma süreci; düzenleme ise mevcut şemayı yeni durumlara, nesnelere, olaylara göre yeniden biçimlendirme, şekillendirme sürecidir. Örgütleme, süreçleri sistematik ve tutarlı sistemler haline getirmeyi, bu amaçla birleştirme, koordinasyon sağlama, fikirleri ve eylemleri birleştirmeyi yani kavram ve olayları birbirleriyle tutarlı bütünler haline getirmeyi ifade eder. Dengeleme, bireyin özümleme ve düzenleme yoluyla çevreye uyum sağlayarak dinamik bir dengeye ulaşma sürecidir ve öğrenmenin temelindeki en dinamik güçtür (Arı, 2006; Bacanlı, 2006; Çeçen, 2007; Senemoğlu, 2007; Bayhan ve Artan, 2009; Arslan, 2010; Selçuk, 2010; Birney ve Sternberg, 2011).

Piaget, dünyayı keşfetmek ve anlamak için çocukların yaşlara göre dört dönemden geçtiğini ifade eder. Piaget’nin gelişim dönemleri; duyusal motor dönem, işlem öncesi dönem, somut işlemler dönemi ve soyut işlemler dönemidir.

2.2.4.2.1. Duyusal Motor Dönem (0-2 Yaş)

Bebek, bu aşamada dış dünyayı keşfetmede duyularını ve motor becerilerini kullandığı için bu döneme “duyu-motor” denilmektedir. Bu dönemde bebeklerin bilgileri fiziksel deneyimleriyle sınırlıdır, bebek kendini dış dünyadan ayrı bir varlık olarak algılayamaz bu nedenle kendi bedeni dışındaki nesnelerin deviniminden habersizdir. Tüm bebekler doğuştan refleksif davranışlara sahiptir. Bu dönemde refleksif davranışlardan amaçlı davranışlara geçilir. Dönem ilerledikçe bebek amaçlı davranış göstermeye başlar, çevresindeki insanlara, olaylara görsel açıdan büyük ilgi duyar, yeni gördüğü bir nesneye uzun süre dikkatle bakar, inceler, uzatılan bir nesneyi alır, bir elinden öbürüne geçirir, altını üstüne çevirir, küçük nesneleri işaret parmağını kullanarak iter, gösterir, nesneleri başparmağını ve işaret parmağını kullanarak eline alır, elindeki objeyi yerine koymayı başaramazsa yere bırakır, elindekini istemeden düşürdüğü zaman doğru yöne bakar ve arar, yani objelerle canlı bir dikkatle uğraşır. Duyu-motor dönemi altı alt aşamaya ayrılmıştır. Bu alt aşamalar duyu-motor

organizasyonlarındaki niteliksel değişiklikleri ifade eder. Bu alt aşamalar; refleksler aşaması, ilk alışkanlıklar ve birinci döngüsel tepkiler aşaması, ikinci döngüsel tepkiler aşaması, ikinci döngüsel tepkilerin koordinasyonu ve amaca yönelik davranışlar aşaması, üçüncü döngüsel tepkiler, yenilik ve merak aşaması, zihinsel kombinasyonlar ve problem çözme aşamasıdır (Cohen, 2002; Oakley, 2004; Yapıcı ve Yapıcı, 2006; Senemoğlu, 2007; Bayhan ve Artan, 2009).

2.2.4.2.2. İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş)

İşlemler, çocuğun fiziksel olarak yapmadan önce zihnen, akıl yoluyla kabul ettiği faaliyetler bütününün içselleştirilmesi; aynı zamanda mantık ilkelerini ve kesin kuralları üst derecede kendine uydurma ve organize etmedir. 2-7 yaş arası döneme işlem öncesi adının verilmesinin nedeni, çocukların bu dönemde işlem yapacak bilişsel yeterlikten yoksun olduklarını belirtmektir. Piaget işlem öncesi dönemi ikiye ayırır. Bunlar, sembolik ya da kavram öncesi dönem ve sezgisel dönemdir. İşlem öncesi dönemde görülen en önemli özellik, benmerkezci düşüncedir. Benmerkezci düşünce; çocuğun görüşlerinin tek görüş olduğunu düşünmesini, kendisini dünyanın merkezinde olarak görmesini ifade eder. Bu dönemde çocuklar başkalarının duygu ve düşüncelerini fark etmezler, başka çocuklarla alay edip hayvanları incitebilirler ve karşısındakinin duyduğu acıyı anlayamazlar. Herhangi bir nesnenin biçimi ya da mekândaki konumu değiştiğinde miktar, sayı alan, ağırlık ve hacminde değişiklik olmayacağı ilkesini ifade eden korunum kavramı bu evrede gelişmemiştir. Ayrıca, çocuklar düşünce ve eylemlerini gidiş yönünün tersine çevirebilme yeteneğine de sahip değillerdir. Bu evrede, çocuk birlikte oynuyormuş gibi görünse de kendi oyununu oynar, kendi düşünceleriyle ilgili konuşur; hayal ile gerçeği ayırt edemez; aynı şeyi tekrar tekrar yapmaktan zevk alır; tek yönlü düşünme ve mantık yürütme görülür ancak mantık yürütmede tümdengelim ve tümevarımı kullanamaz; renk ve biçim olarak kategorilere ayırmayı öğrenir; doğal olgulara birinin neden olduğunu düşünme yani yapaycılık ve cansız nesneye canlılık özelliği yükleme yani canlandırmacılık özellikleri görülür ve kavramsal düşünce bütünleşmemiştir. Bu dönemin sonunda çocuk, motor ve duygusal etkinliklerinin koordinasyonunu geliştirir; karmaşık olmayan zihinsel işlemler, konuşma ve sembolik düşünce başlar (Aydın,

2002; Ulusoy, 2003; Gander ve Gardiner, 2004; Bayhan ve Artan, 2007; Senemoğlu, 2007; Selçuk, 2010; Ülke-Kürkçüoğlu, 2010; Trawick-Swith, 2013).

2.2.4.2.3. Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş)

Bu dönemdeki çocuklar, bilişsel yeterlilik bakımından çok hızlı gelişme gösterirler, düşüncelerinde daha esnek ve düşünce süreçlerinde daha mantıklıdırlar. İşlem öncesi döneme göre dilin öğrenilmesinde, sosyalleşmede ve özellikle zihinsel süreçlerde önemli gelişmeler ve ilerlemeler olur, akıl yürütme bu dönemde başlar. Sayı kavramlarını, ilişkileri, süreçleri ve benzerlerini, zihinsel olarak problemleri somut nesnelerle düşünme yeteneğini, kuralları anlama yeteneğini geliştirirler; tersine çevrilebilirlik ve nesnenin korunumu (sayı, madde, uzunluk, miktar, ağırlık, hacim) ilkesini kazanırlar; problemlerin çözümünde kullanmak için çevrelerindeki nesneleri, olayları, kavramları, sıralayabilir, gruplayabilir ve örgütleyebilirler; ayrıca çocuklar olayları ve dünyayı başkaları açısından da görerek, benmerkezcilikten uzaklaşabilirler (Arı vd., 1999; Thornton, 2002; Arı, 2006; Bayhan ve Artan, 2007; Senemoğlu, 2010; Selçuk, 2010)

2.2.4.2.4. Soyut İşlemler Dönemi (12 yaş ve üzeri)

Piaget’ye göre soyut işlemler dönemi insan düşüncesinin gelişim evresinin sonuncusudur, birey ergenlik dönemi ile birlikte yetişkin gibi düşünmeye başlar; fakat bu durum ergenin yetişkin bir birey gibi karar verebildiği ve problem çözebildiği anlamına gelmez. Bu dönemde soyut olasılıklarla akıl yürütme, varsayıma dayalı tümdengelim ve önermeler olmak üzere üç yetenek ortaya çıkar. Soyut düşünebilme yeteneği, on bir-on iki yaşlarında kazanılmaya başlar ve on altı yaşın sonunda tamamlanır. Soyut düşünen bir birey, bir problemin çözümünde değişkenler arası ilişkileri bulur, neden-sonuç düşüncesinin ana prensiplerini anlar, denenceler geliştirir, bu denenceleri test eder, çözüme ulaşabilmek için tümevarım, tümdengelim gibi zihinsel süreçleri kullanır. Ayrıca ergen, dil gelişimi bakımından kavramların atasözlerinin, deyimlerin anlaşılmasında da herhangi bir problem yaşamamakta, yazılı dili de bir yetişkin kadar etkin kullanabilmektedir. Bu dönemde ergenler etrafındaki

insanların kendisine odaklandıklarını düşünerek benmerkezcilik özelliği de gösterirler, çevrelerinden duyduklarını kendi algıladıkları gibi genişletirler, hayal kurarlar, düşüncelerinde esnektirler, olaylar karşısında daha az şaşırır ve paniğe kapılırlar, bu özellikleri sayesinde aynı sonuca farklı yol ve yöntemler kullanarak kolayca ulaşabilirler (Arı, 2006; Bayhan ve Artan, 2007; Arslan, 2010; Senemoğlu, 2010; Aral ve Baran, 2011; Birney ve Sternberg, 2011).