• Sonuç bulunamadı

4. PEYZAJ – KENT İLİŞKİSİNİN GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU VE YENİ

4.1 Peyzaj Tasarımının Günümüzdeki Durumu 67 

1999’da yayınlanan ‘Recovering Landscape’ isimli kitabın önsözünde Corner (1999), kitabın tanıtımını yaparken peyzajın nelerden bahsettiğini anlatıyor. Bu kitapta peyzaj mimarlığı ve şehirciliği bir arada değerlendirerek geleneksel ve gündeliğin genişletilmesi ve yeniden formüle edilmesinden söz ediyor. Burada gelenekselin ve yeni olanın her ikisinin de tartışılacağı ancak sürekli birbirini etkileyeceğinden söz ediliyor. Bu yıllarda kavram olarak ‘peyzaj’ın da bir meslek disiplini olarak ‘peyzaj’ın da ele alınma biçimlerindeki değişimleri görebiliyoruz. Kitapta ‘peyzaj’dan, geleneksel ve daha çok bilinen haliyle pastoral bir manzara ya da bir bahçecilik işi olarak çok nadir olarak söz ediliyor, hatta bunların karşısında daha katmanlı ve zengin kavrayan bir kentsel bakış olarak peyzaj, altyapı, stratejik planlama ve spekülatif fikirler olarak ortaya çıkıyor.

Post fordist dünyanın çözünüklüğü içerisinde post modern stratejiler ile peyzaj nasıl biçimlendi? Kentlerin peyzaj içerisinde yok olma hali nasıl olabilirdi?

Shane (2003), tarihsel süreç içerisinde alınan pozisyonları şöyle sıralıyor:

İngiliz mimar Cedric Price, Potteries Think Belt projesinde (1964-1965) benzer bir ‘paslanmış kuşak’ alan yenilemesi için terk edilmiş tren raylarındaki vagonlar üzerinde mobil bir üniversite önerdi. Archigram’dan David Green Rockplug (1969) ve L.A.W.U.N. (1970) projelerinde ‘makine kent’in otomatik servis robotları ve gömülü şebekeleriyle masalsı bir peyzaja yerleşmiş mobil yaşama birimlerine çözündüğünü hayal etti. Bahçe kent terimi ironik ve elektronik bir anlam kazandı: gelişmiş kent göçebelerinin global bağlantıya ihtiyaç duyan şişme kapsüllerinde yaşadığı bir alan. Bunu takiben, 1970’ler Londra’sında Kentsel Sokak Çiftçileri Grubu, sokak sokak yönetilerek kentsel tarıma dönüşen devasa bir geri dönüşüm süreci tahayyül ettiler. Ardından Richard Register Eko-Kent Berkeley (1987) projesindee iyice düşünülmüş ve pek çok düşük teknolojili ekolojik dersler içeren önerisiyle hızlı bir kentsel küçülmeyle peyzaja karışıp giden Detroit için ekolojik bir altyapı düşündü. (s.3)

Detroit modern üretim süreci içerisinde önemli bir yere sahip olmuş, otomotiv dünyasının merkezi haline gelmişti. Ancak post Fordist dönem içerisinde değişimleri aynı biçimde derinden yaşayan bir kent oldu. Fabrikaların kapanması, kent içerisinde bulunan binaların yıkılması, periferiye gidişler kentin son durumunu ortaya çıkardı. Bugün, kentin bir anlamda peyzaj içerisinde tekrar yok oluşunu izler gibiyiz.

University of Pennsylvania Peyzaj Mimarlığı Bölümü'nde profesör ve Field Operations'ın kurucularından olan James Corner, Detroit'teki çözünme durumunu Ford'un (ve Chrysler'in ve General Motors'un) organizasyonel ve alansal gelişimlerinin bir sonucu olarak görüyor. Oluşan boşluklar endüstriyel mantığın bir ‘yapılanması’ olarak tarif ediyor, ‘belirsizliğin’ bir rezervi ve potansiyel hareketlerin yerleri olarak tanımlıyor (Shane 2003, s.3).

Corner'ın bakış açısıyla okuduğumuzda, her ilişki kendi iç dinamikleri ile birlikte okunmalı, doğal gelişimler içerisinde yok oluşlar da bu sürecin bir parçası olarak ele alınmalıdır. Bu bakış ile Corner, modern bakıştan uzak daha açık uçlu ve yeni stratejileri araştırıyor.

Shane (2003), Corner ile aynı dönem tasarımcılarından West 8'ın başındaki Adriaan Geuze'nin tasarladığı West Market Square'i bu yaklaşıma çalışan bir örnek olarak veriyor. Binnerotte Belediyesi alanın sahibi, alanın bakımlarını yapıyor, aktiviteleri programlıyor ancak boş zamanlarda her yaştan herkes bu alanı, kamera ve yerel polis denetimi altında istediği gibi değerlendirebiliyor (s.3).

Post postmodern dönem içerisinde ‘peyzaj’ geleneksel olarak algılandığı ve ifade edildiği biçiminden başkalaşarak, çok katmanlı ve açık bir sistem olarak tanımlanmaktadır. Bugünün karmaşık sistemi içerisinde ‘peyzaj’ programlamaya açık, değişken bir ortam olarak tariflenebilir. Bu ortamın en güçlü aracı da ‘doğa’dır; doğal ya da yapma olsun ‘doğa’ yaşamı içerisinde kendi sistemiyle var eder.

Küreselleşmenin getirdiği fragmanlaşma, kentteki yaşama ve deneyime yansımaktadır. Bu fragmanlaşma ile kent içerisindeki deneyimlerin edinilme ortamları da etkilenmekte, değişim ve dönüşümler ortaya çıkmaktadırlar. Kent içerisinde paylaşıma doğrudan açık olan açık alanlar etkileşimin etkin biçimde yaşandığı ortamları oluşturmaktadır. Deneyimin ön plana çıktığı bu ortamlarda sosyal açıdan etkileşim, fragmanlaşan kent yaşantısı içerisinde daha önemli hale gelmektedir. Paylaşım ortamlarının alternatifler üretebilmesi bu dönemin kaçınılmaz

parçası haline dönüşmekte ve gelişen sanal ortamın baskısı altında gerçek ortamlar için yeni stratejiler arayışlarını ortaya çıkmaktadır. Kentli, açık alan ve kent, farklı ölçeklerde birbirleriyle ilişkilenmekte, kent içerisinde kentli yeni alternatif stratejiler ile ilişkilerini çoğaltmaya çalışmaktadır. Kentli olarak bireyin sosyal ortam içerisinde varlığını gösterebilmesi için oluşturulan ortamlar potansiyel karşılaşma ve etkileşme ortamları olarak görülmektedir. Bu şekilde potansiyel alternatif ortam yaratabilme gücüne sahip açık alanlar ile insanın ilişkilenme sorunsalı değişerek tartışılmaktadır. Peyzaj tasarımı açık alanların strateji ve taktikler üretebilmesi için sürekli değişen ve sürekli değişime açık bir tasarım ortamı olarak bu dönemde karşımıza çıkmaktadır. Kentin bir bütün peyzaj olarak anlatımı ve bu bütün içerisindeki tasarım yaklaşımları kent içerisindeki yeni durumların yorumlanması ve yeni strateji ve içerikler belirmesi ile gelişiyor. Kent kuramlarına paralel olarak peyzaj kuramları da bu çerçevede değişim gösteriyor, peyzaj tasarımı uygulamaları ile yeni yaklaşımlar üzerine tartışmalar yapılıyor ve ilişkiler yeniden tanımlanıyor.

Peyzaj tasarımı bugün, özellikle kamusal alan tartışmaları ve sürdürülebilirlik çerçevesinde anlatımları ve ‘yeni’ model denemeleri ile ‘yeni roller’ üstleniyor hale geldi. Programlanabilir bir ortam olarak ‘peyzaj’ın tasarlanması modellemeler ve şablon olmaktan çıkmış ‘yeni doğalar’ tartışmaları ile sürüyor. Kentsel mekanın biçimlenmesinde, kamusal alan ve gündelik hayat çalışmaları ile programlanabilirlik daha açık uçlu, değişken ve özgür ortamlar tartışmalarını gerçekleştiriyor.

4.2 Post Post Modern Dünyada Yeni Yaklaşımlar