• Sonuç bulunamadı

Ç OSMANLI TOPRAKLARINDAKİ GAYRİMENKULLER

154 Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, Cilt 24, Belge No. 132. 155 Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, Cilt 24, Belge No. 29/1. 156 BOA. A. MKT. MHM. Dos. 659, No. 51.

Osmanlı Devleti, tabiiyet değiştirenlerin bir daha geri dönmeyeceklerine dair taahhüt aldığından arazi ve emlakları ile de bağlantılarının kalmayacağını düşünmektedir. Nitekim Şura-i Devlet 15 Ocak 1898 tarihinde izinsiz olarak Amerika’ya giderek tayin edilen süre zarfında dönmeyenlerin uhdelerinde bulunan arazilerinin geride kalan kardeşlerine bırakılsa dahi mahlûl nazarıyla bakılacağına

karar vermiştir157. 12 Kasım 1898 (27 Cemaziyelahire 316/31 Teşrinevvel 1314)

tarihinde Erzurum vilayetinde yabancı ülkelere kaçan Ermenilerden kalmış olan arazi, çayır ve evden bir kısmı Rusya’dan kaçanlar tarafından kullanılmakta ve bir kısmı da diğer göçmenlere tahsis edilmiştir158.

Ermeniler verdikleri taahhütlerine rağmen arazi ve emlaklerini geri almak için çeşitli yollara başvurmuşlardır. Hariciye Nazırı Tevfik Paşa, 20 Mayıs 1908 tarihinde Washington Sefiri Mehmet Ali Beye daha önce firar ederek Amerika’ya giden Ermenilerin vekâlet vererek emlaklerini satmak istediklerinin ve vekâlet almaya çalıştıklarının öğrenildiğini bildirmiştir. Ancak tabiiyet kanunu gereği bunun mümkün olmadığını, bu tür vekâletlerin bir daha tasdik edilmemesini ve Boston Şehbenderinin de vekâlet onaylarından kaçınmasını içeren bir talimat göndermiştir159. Osmanlı Devleti, emlak ve arazi sorunlarını çözmek için 23 Temmuz 1908 tarihinden önce yabancı ülkelere gidenlerden dönmek isteyenlerin tabiiyetleri ile emlak ve arazileri hakkında kanun çıkarmıştır. Kanun maddeleri aşağıya çıkarılmıştır.

“Birinci Madde: 10 Temmuz 1324 (23 Temmuz 1908) tarihinden evvel Memâlik-i Ecnebiyeye azîmet ederek bu kere avdet etmek isteyenler iki sınıftır. Biri esna-i azimetinde hükümetin ol bâbdaki kararı mûcibince senet itasıyla tâbiiyet-i Osmaniyyeyi terk eden ve kayıtları terkîn olunanlardır ki bunlara ‘Rızâî’ tabir olunur. Diğeri, hükümetçe bir muamele görmeksizin firar edenlerdir ki bunlara da ‘firârî’ ıtlak olunur. Bunlar da iki kısımdır. Biri tâbiiyetleri ıskat edilmeyenler, diğeri de tabiiyetleri ıskat edilenlerdir.

Birinci Fasıl

157 BOA. A. MKT. MHM. Dos. 542, No. 21. 158 BOA. A. MKT. MHM. Dos. 642, No. 5. 159 BOA. HR. SYS. Dos. 2743, No. 53.

İkinci Madde: Rızailerin yahut hal-i firarda iken tabiiyetleri ıskat edilenlerin Memalik-i Osmaniye’ye kabulü ve avdetleri ancak iki şart ile olur.

Biri, memleketinde bulundukları devletin tabiiyetini kabul ettikleri halde mezkûr tabiiyetten kayıtları terkîn edildiğine yahut tebdil-i tabiiyette müncer bulunduklarına dair o devletten Sefâret-i Osmaniyeden musaddak bir vesika-i resmiye istihsali, diğeri bir takım taahhüdatı havi nüshateyn olarak bir senet itasıdır.

Bu senede derc olunacak taahhüdat evvela tabiiyet-i Osmaniye’ye kabul olundukları tarihten itibaren tabiiyet-i ecnebiye iddiasında bulunmamak. Saniyen: gerek kendileri ve gerek zevce ve zükûr ve inâs sair çocukları haklarında Osmanlı muamelesi itasına, tabiiyetini terk ettikleri devlet tarafından ecnebiliklerinde ısrar veya kendi taraflarından tabiiyet-i ecnebiye davasına kıyam edildiği halde Memâlik-i Osmaniye’den ihraç edilmek. Rabian: böyle ısrar-ı deâvî vukuuyla Memâlik-i Osmaniyye’den ihraç edildikleri takdirde uhdelerindeki arazi ve emlak hakkında ecânibin hakkı istimlâkine dair kanunun birinci maddesinde istisna olunan eşhasın emlak ve arazisine mahsus kanun hükmü icra olunmak. Hamisen: sagir çocuklarından bilahare sin-ni reşide vasıl olanlar tabiiyet-i ecnebiyeye ihtiyar ettikleri takdirde onlar da ber minval-i meşru Memalik-i Osmaniye’den ihraç edilmek hususlarıdır. Bu senede eşhas-ı mezkürenin zevceleri ile gerek Memalik-i Osmaniye’de tevellüt etmiş olsun ve gerek Memalik-i ecnebiyede doğmuş bulunsun sin- ni rüşte vasıl olmaksızın kendileri ile birlikte Memalik-i Osmaniye’ye avdet eden evlâd-ı sıgarinin ve taht-ı velayetlerindeki fahirlerin isim ve sanları ayrı ayrı tasrih edilecektir.

Üçüncü madde: Rızailerin verecekleri senetler kendileri Memalik-i Osmaniye’de oldukları halde mukâvelât muharrirliklerinden memâlik-i ecnebiyede bulundukları takdirde şehbenderhaneler tarafından, şehbenderhane olmayan yerlerde ise mahalli mukavelât muharrirliklerinden ve mukavelat muharriri bulunmayan yerde iseler mukavelat muharrirliği vazifesini ifa eden memurlar tarafından musaddak olacaktır.

Dördüncü madde: Bu taahhüt senetlerinin bir nüshası tekrar tabiiyet-i Osmaniye’ye kabul olunan şahsın mukayyed bulunacağı Memalik nüfus dairesinde hıfz edilecek, diğer nüshası ibraz edecekleri vesika ile beraber kezalik lieclil hıfz tabiiyet kalemine irsal olunacaktır.

Beşinci madde: Rızailerin veya hal-i firarda iken kayıtları terkin edilmiş olanların Memalik-i Osmaniye’ye avdet etmek isteyen evlatları pederleri tarafından verilen senede ithal olunmayıp onlar hakkında ayrıca muamele edilecektir.

Altıncı madde: 10 Temmuz 324 tarihinden mukaddem Memalik-i ecnebiyeye firar edip hükümetçe resmen kayıtları terkin edilmeyen firariler haklarında tabiiyet kanunnamesi ahkâmı dairesinde muamele olunur.

İkinci Fasıl

Firari ve rızailerin emlak ve arazisi hakkındadır.

Yedinci madde: Gerek firari ve gerek rızailere ait iken taraf-ı ahardan hak kararı ihraz ve buna binaen senet ita edilen arazi sahip-i asliyelerine teslim olunur. Zilyetler tarafından arazi üzerine bir şey ilave edildiği takdirde ilave edilen şeyin kıymeti arazinin kıymetinden dûn ise bedeli bade takasiyet-i münasibe ile malın sahip-i aslisinden istifa edilmek şartıyla ilave edene hükümet tarafından ba’det takasiyye arazi ilave sahib-i aslisine ita olunur. İlave edilen şeyin kıymeti arazinin kıymetinden ziyade ise arazinin zilyed uhdesine geçtiği tarihteki kıymeti ba’de takasiyet-i münasibe ile zilyetten tahsil edilmek şartıyla hükümet tarafından sahip-i aslilerine tesviye ve arazi zilyede ibka edilir.

Sekizinci madde: Firari ve rızailere ait iken müstehak tapu-u adi ile hakkı tapu ashabına bila müzayede tapu-misliyle verilmiş olan arazinin bedeli veyahut muvafakat ettikleri halde bedel-i mezküre mukabil arazi-i haliye veya mahlul-u canib-i hükümetten zilyedlere ita olunarak emlak ve arazi sahip-i aslilerine teslim olunur. Zilyetler tarafından bir şey ilave edilmiş ise bâlâdaki ahkâm dairesinde muamele edilir.

Dokuzuncu madde: Firârî ve rızâîler tarafından iddia olunacak arazi hükümetçe mahlûl addiyle bilâ müzayede talibine ihale olunmuş olduğu halde müşteri tarafından tezyit ve kıymet kazanmış ise bedel-i müzayedenin taraf-ı hükümetten sahip olana itasıyla iktifa ve arazi müşterisi yedinde ika olunur.

Onuncu madde: Firari ve rızailere ait iken hükümetçe muhacirine tahsis olunmuş arazi olduğu halde müddet nazar-ı itibara alınmaksızın arazi-i mezküre sahip-i aslilerine iade ve muhacirin başka mahalle irae

olunur. Muhacirin tarafından araziye bir şey ilave edilmiş ise yedinci madde ahkâm dairesinde muamele edilir.

On birinci madde: Firariler bir aralık avdetle veya firar etmezden evvel uhdelerindeki emlak ve araziyi senet-i adi ile ahara satmış oldukları halde emlak ve arazinin şahs-ı müsemması ile evvelki kıymeti arasında gabe-i fahir görülür ise muamele-i vakıa keenlemyekün add olunarak zilyedin tesviye ettiği şahs-ı bade sahib-i aslîlerinden takasiyet-i münâsibe ile istifa edilmek şartıyla hükümetçe kendisine itâ olunarak emlak ve arazi sahib-i evvellerine iade olunur. Araziye bir şey ilave olunmuş ise ahkâm-ı sulh mûcibince muamele edilir.

Gabe-i fahir yok ise muamele-i bey’ıye muteber ad ve zilyede sened-i resmî itâ olunur.

Hakk-ı karar ihrâz olunmak ya müstehak tapu veya mahlûl add edilmek veyahut sened-i âdi ile satılmak sûretlerinden hiç birine muvafık olmayarak fuzûlen tasarruf edilen arazi zilyetlerinden istirdat olunarak sahib-i aslilerine iade edilir.

On ikinci madde: Balada zikir olunan kıymet veya muaddel olarak tespit olunacak arazi bidayetten mahkemece tayin olunacak yetkililer vasıtasıyla takdir ve alâkadârân tarafından itiraz vukuunda meclis-i umûmî-i vilâyet azasından yine mahkemece tayin olunacak üç zattan mürekkep bir heyet marifetiyle tetkik olunur. Heyet-i mezkûrece ittihaz olunacak karar katidir.

On üçüncü madde: Firariler ve rızailer tarafından iddia olunacak emlak ve arazi taraflarından tapu ibraz edilemediği ve defter-i hâkânice namlarına kayıtları bulunmadığı halde zilyetleri yedinde ika edilerek ait olduğu mahkeme müracaatta muhtariyetleri kendilerine tefhim olunur. On dördüncü madde: Firarilerin müddet-i firarları mürur-u zamana manidir.

On beşinci madde: İş bu kanunun arazi ve emlak hakkındaki ahkamını tatbik etmek için bir veya müteaddit seyyar sulh mahkemeleri teşkil edilecektir. Mahkeme reisi Adliye Nezareti tarafından nasb edilecek ve şehrî la akal üç bin kuruş maaş ahz edecektir. Bu mahkemelerden sadır olan ahkâm tarih-i tefhim veya tebliğlerinden itibaren bir hafta zarfında itiraz edilmediği halde lâzîmü’l icrâdır.

On altıncı madde: On beşinci maddede zikir olunan müddet zarfında itiraz vukuunda ahkâm-ı lahak vilayat-ı mütecavire seyyar hâkimlerinden müteşekkil üç kişiden mürekkep heyetler tarafından istinafen tetkik ve lahak olan hüküm hemen infaz edilecektir. Bidayeten hükmü ita eden hâkim istinaf heyetine dâhil olunur.

On yedinci madde: Bidâyeten ve istinâfen sadır olan hükümler kâbil-i temyîz değildir.

On sekizinci madde: İş bu kanunun tatbik edileceği mahallerde sakin herhangi sınıfa mensup ahaliden bir kişi arazinin ilan-ı meşrutiyetten nihayet on beş sene mukaddem taleben zabt olunduğunu iddia ve ispat ettiği halde ol babdaki senedat-ı tasarrufiye keenlemyekün hükmünde add ve arazi sahip-i evvellerine iade olunur. Arazi-i mezküreye zilyet tarafından bir şey ilave olunur ise ilave hakkında yedinci madde mucibince muamele edilir.

On dokuzuncu madde: Münaza-ül fih olan arazinin zilyedi nezdinde ki sened-i hakanide muharrer olan dönümden fazla olduğu anlaşıldığı halde bilmisah fazla zuhur eden miktar sened-i hakanide muharrer olan dönümün nihayet beş misline baliğ ise mesela sened-i

hakanide sekiz dönüm ındel misah kırk dönüm zuhur etmiş ise sahip-i

aslileri uhdesinde terk ve beş mislinden fazla ise fazlası istirdat olunarak hükümetçe talibine ihale edilir ve sened-i hâkânî ona göre tashih olunur.160 Meşrutiyetin ilanından sonra firari veya rızai durumda olan Ermeniler Osmanlı Hükümetine dilekçe ve telgraflarla başvurarak terk ettikleri arazilerin kendilerine iadesini talep emişlerdir. Osmanlı Devleti mahlûl hale gelen emlak ve arazilerin bir bölümünü çeşitli nedenlerle Osmanlı topraklarına göç eden muhacirlere tahsis etmiştir. Meşrutiyetten sonra Ermeniler 20–30 yıl önce terk ettiklerinden dolayı hazineye devredilen veya gitmeden önce sattıkları bazı arazilerin kendilerine anne ve babalarından intikal ettiğini iddia ederek iadelerini talep etmişlerdir. Bu gibi davalar mahkemeleri uzun süre meşgul etmiştir. Zamanla Ermeniler iddialarında ileriye giderek çiftliklerini işgal edenlerin kendilerine işkence ederek göç etmeye zorladıklarını ifade etmişlerdir. Osmanlı Hükümeti bir dizi yazışmalarla arazilerin çiftlik kurmaya müsait olmadığını, bahsedilen mahalde “bir hane “ bile

bulunmadığını ve Şura-ı Devlet tarafından teşkil edilen heyetin yaptığı incelemelerde defter-i hakanide herhangi bir kayıt bulunmadığını tespit etmişlerdir. Bu iddialara din adamları da müdahale ederek olayı resmileştirmeye çalışmışlardır. Ermeniler Muş, Bitlis, Diyarbakır, Dersim Erzurum, Erzincan, Ağrı, Mamuet-ül Aziz ve Sivas bölgelerindeki Müslümanlara ait arazi ve emlakleri ele geçirmeye çalışmışlardır161. Ermeniler bugün olduğu gibi o zamanlarda da asılsız iddialarda bulunmuşlardır.

161 Bu başvurulardan birinde Massachusetts’de yaşayan Agop Mıgırdıçyan ve 8 oğlunun imzaları vardır. Bahse konu araziler için Van, Mamuret-ül Aziz, Sivas, Erzurum, Diyarbakır ve Bitlis vilayetlerinin 1911 yılında mahkemeye bildirmek için biçtiği değer 6.546.358 kuruştur. Adana valisi bu şekilde arazi bulunmadığı cevabını vermiştir. Mahkemeler Ermeniler aleyhine sonuçlanmıştır. BOA. DH. SYS. Dos. 67, No. 1–6.

IV. ERMENİLERİN AMERİKA’DAKİ HAYATA KATILIMI