• Sonuç bulunamadı

2.2. Güney Afrika’da Açılan Okullar ve Öğrenci Sayıları

2.2.1. Osmanlı Mektebi

Ümit Burnu Müslümanları, Osmanlı Devleti gelinceye kadar altı camideki sıbyan mektebi ve Tuan Guru’nun medresesi dışında hiçbir eğitim kurumunda dini eğitim alamamıştır. 1860’lı yıllardan 1912’ye kadar olan tarihlerde ise Ebubekir Efendi’den, oğullarından, talebelerinden, merkezden atanan ve merkezin izni ile çalışan yerli muallimlerden dini eğitim almıştır.167 Güney Afrika Müslümanlarının

geçmişte yaşadıkları sıkıntıların artarak devam etmesi onların, Osmanlı Devleti’nden muallim istemelerine sebep olmuştur. Osmanlı Devleti’nin yaptığı araştırma sonucunda Şehrizorlu Ebubekir Efendi, bu göreve layık görülmüştür. Yeğeni Ömer Lütfi ve bir diğer neferlerle yola çıkmıştır.168 Korsika Messina, Sardunya, Marsilya,

Paris ve Manş Denizi güzergâhında ilerleyerek Londra’ya varmıştır. Londra’dan hareketle 27 Aralık’ta Liverpol’a ulaşmıştır ve 57 yolculu kömürlü bir gemi ile yoluna devam etmiştir. Yolculuğa çıktıklarının 19. Günü Ekvator’a ulaşmış, Liverpol’dan ayrılmalarının 44. Gününde 16 Nisan 1862’de Ümit Burnu’na varmıştır.169

Ömer Lütfi Efendi Güney Afrika’ya varışlarını şöyle aktarmıştır; “…Boğazdan içeri girip limana ulaştığımızda baş direğe İngiliz bandırası, ikinci direğe de Osmanlı bandırası çekildi. Adetlerinden olduğu üzere üç adet top atıldı. Kaleden de bil-mukabele üç adet top atıldı. Toplar atıldıktan sonra vapur demir atıp iskeleden sandallar geldi. Vapur postayı teslim eyledikten sonra cümlemize ruhsat vererek sandallara binip iskeleye çıktık.”

Efendi ve beraberindekiler kıtaya ayak bastıklarında, yerli halktan Arapça bilen Abdullah Efendi adında bir zat kendilerini karşılamıştır. Abdullah Efendi, Osmanlı’nın Ümit Burnu elçisi olan Mösyö Robins ve bölgenin Müslümanlarından

167 Ahmet Uçar, a. g. e., s. 166.

168 Ömer Lütfi, a. g. e., s. 29; Tercüman’ı Ahval, 3 Ekim 1862, s. 2. 169 Ömer Lütfi, a. g. e., s. 29-35, 44-46.

ileri gelenlerle birlikte Efendi’yi görmeye gelmiştir. Müslümanların ileri gelenleri, efendinin elini öperek kendisine saygı göstermiştir. Mösyö Robins, faytonuyla gelerek Efendi’yi götürmek istemiştir fakat Efendi, halk yürürken, kendisinin binmesinin uygun olmadığı gerekçesiyle teklifi geri çevirmiştir. Yürüyerek kendilerine tahsis edilen konağa gitmiştir. Konakta yapılan ikramların ardından Efendi cülus eylemiş, padişaha şükranlar sunularak dualar edilmiştir. Mösyö Robins, Arapça bilmesi sebebiyle Abdullah Efendi’yi, Ebubekir Efendi’nin hizmetine tayin etmiştir. Efendiye 10 odalı bir ev ve askeri adedince hizmetçi verilmiştir. Efendi, tüm gün ziyarete gelen misafirleri ağırlamıştır.170 Ümit Burnu’ndaki 2. günlerinde Efendi,

muallim tayin olunduğuna dair verilen belgeyi valiye takdim etmiştir. Vali’nin, talim ve tedrise bildiği şekilde başlayabileceğini söylemesi üzerine Efendi’nin görevi onaylanmıştır.171

Ebubekir Efendi kıtaya vardıktan sonra ilk izlenimlerinde şu bilgilerle aktarmıştır. Miladi 1486’da, Portekizliler, Hindistan’a gidilecek yol bulmak amacıyla çıktıkları yolda bölgeyi keşfetmiştir. Buraya ilk olarak Fırtına Burnu denmiştir. Daha sonra Portekiz kralı, bu yerin adını Ümit Burnu olarak değiştirmiştir. 1795 senesinde bölgeyi İngilizler zapt etmiştir. 1806 senesinde geri alsalar da 1814 senesinde bölge tekrar İngilizlerin eline geçmiştir. Bölge halkı duru bir lisan ile konuşmaktadır. Müslümanlar, kendilerinin Malaylar, Hintliler ve Araplardan oluştuklarını ifade etmiştir. Halktan bir grup Hicaza giderek, İslam’ın kaidelerini öğrenmiştir. Hicaz’dan dönen grubun öğrendiği bilgiler doğrultusunda, geleneksel din anlayışı ile yaşayan yerli halkı uyarmışlardır. Yapılan uyarılar, iki grup arasında şiddetli fikir çatışmalarına ve kavgalara sebep olmuştur.172

Müslümanların ihtilafa düşmelerine neden olan konulardan bazıları şunlardır; ramazan ayında tükürüklerini yuttuklarında oruçlarının bozulduğunu sanmıştır. Bundan dolayı camiye bile ellerinde bir tasla gelmiştir. Gömülecek cenazenin, önce başının mı yoksa ayaklarının mı kabre konulması gerektiği konusu

170 Ömer Lütfi, a. g. e., s. 47- 49; Takvim-i Vekayi, 18 Eylül 1869, s. 3. 171 Ömer Lütfi, a. g. e., s. 47- 49.

Müslümanları ikiye bölmüştür. Bir kişinin sakal bıraktıktan sonra sakalını kesmesi, o kişinin kâfir kabul edilmesine sebep olmuştur ve cenaze namazının kılınmaması gerektiğine inanmışlardır. Bıyıklarını kesmeyen bir kişinin de Müslüman sayılmaması ve ona selam verilmemesi gerektiği gibi.173

Ebubekir Efendi edindiği bu gözlemler sonucunda: “Müslüman ahalinin bugün içinde boğuldukları cehalete mebni, dini ilimlerin usulüyle, talim ve tedrisine kabiliyetleri olmadığından, şimdilik en mühim farz ve vaciplerin lisanen talimi için oldukça gösterişli bir mektep açtım ve tanzim ettim. Hz. Allah’ın yardımıyla bu çalışmaların güzel semereler vereceğini ve müşahede olacağını ümit ediyorum.” demiştir ve yaptıklarını anlatarak etkisinin ve yankılarının günümüze kadar geleceği ilk adımı atmıştır.174

Kıtaya varmalarından 15 gün sonra büyük bir erkek mektebi açılarak Müslümanların talim ve tedrisine başlanmıştır. Okumaya son derece arzuları ve hevesleri olduğundan yirmi gün zarfında üç yüz çocuktan fazla öğrenci toplanmıştır. Çocukların eğitimlerini kendi veren Ebubekir Efendi, Ömer Lütfi Efendi’yi de kalfa yapmıştır. Ömer Lütfi Efendi öğrencilerin derslerini ezberlettirmiş ve ders anlatmıştır. Cape Town milli arşivinde yapılan araştırmalarda, okulun Wale ve Bree sokaklarının kesiştiği yerde açıldığı ve adının “Ottoman Teological School” olarak belirtildiği aktarılmıştır.175

Ömer Lütfi Efendi bir mektupta: “Ümit Burnu şehrinde açılan mektepte 4 sene kadar sıbyanın talim ve tedrisleriyle uğraşıp fevkalade gayret gösterdim. Bunların içinden 40’tan fazla muallim çocuk yetişti. Daha sonra mesuliyetten kurtularak kendi dersimle meşgul olmaya başladım”176 ifadelerini kullanarak

okuldaki faaliyetlerinden bilgi vermiştir. Ömer Lütfi Efendi’nin, Ebubekir Efendi’nin yanında olması sebebiyle ve onun desteği ile okul içinde sıbyan mektebi seviyesinin bulunduğu, 40’tan fazla çocuğun eğitim verilerek muallim yapıldığı bilgilerini

173 Mecmua-i Fünun, no:11, Zilkade 1279 (Nisan/Mayıs1863), s. 477-479. 174 Mecmua-i Fünun, no:11, Zilkade 1279 (Nisan/Mayıs1863), s. 477-479. 175 Halim Gençoğlu, a. g. e., s. 30.

vermiş olması, birinci ağızdan aktarılması bakımından mühimdir. Ömer Lütfi Efendi: “Üç yıl sonra bu çocuklardan çoğu dini ilimleri lüzumu kadar öğrendiler. Ben de çocuklar talime başladığında üç yüzden fazla olmaları hasebiyle son derece zorluk ve meşakkat çekerdim. Vakta ki, aradan iki sene geçti, içlerinde ekserisi fıkıh, tecvid ve kıraati talim eylediklerinden, imtihanla başarılı olanları diğerlerine kalfa nasb eyledik. Ben de bu kalfalara ders verir idim. Ebubekir Efendi’nin sınırsız himmetiyle dört senede, en üst seviyede din-i Mübin-i Ahmediyeyi talim ve tedris eylediler.” ifadelerini kullanarak 4 yılsonunda mektebin verdiği eğitimin ne duruma geldiğini aktarmıştır. Ömer Efendi mektupta aynı zamanda, Cuma günleri okulun tatil olduğunu ve Hristiyan mekteplerinde, mektep kurucusunun cumartesi akşamları okuduğu dua yerine kendisinin yazdığı bir şiiri, Perşembe akşamı okuttuğunu da aktarmıştır.177

Ebubekir Efendi vefatına yakın Dersaadet’e bir rapor sunmuştur. Raporda Mekke’deki iki imamın halkı galeyana getirdiği beyan edilmiştir. Bu iki imam saltanatın Arapların hakkı olduğunu ve Hanefi mezhebinin Rasülullah’a mensup olmadığından tabi olmanın caiz olmadığını ileri sürdüklerini ifade etmiştir. Ebubekir Efendi bu sıkıntıların önüne geçilmesi için bazı tavsiyelerde bulunmuştur. Efendi Cava kökenli olan bu kişilerin, kitaplarının Hanefi mezhebi itikatlarına tabii olduğunu ve peygamberimizin tefsir yapmadığını ileri sürerek kendisinin tefsir derslerini kaldırttıklarını aktarmıştır. Bu kişilerin aynı zamanda Mekke-i Mükerreme’deki Mehmet Paşa ve Velit Paşa medreselerini kontrol etmeye başladıklarını belirterek acilen Mekke-i Münevvere’ye iki, Mekke-i Mükerreme’ye dört âlim gönderilmesini tavsiye etmiştir.178

Ebubekir Efendi 1876 tarihinde hacdan dönerken Mekke şerifi Hasan Paşa’nın yanına uğramıştır. Güney Afrika’dan gelen hac kafileleri Yemen’de konaklamıştır. Kafileler bu süreçte buradaki tercümanlarla sık sık problem yaşamıştır. Ebubekir Efendi bu sıkıntıların giderilebilmesi için Mekke şerifi ile görüşmüş ve belli kişilerin görevlendirilmesi arzusunda bulunmuştur. Efendi, sadece

177 Ömer Lütfi, a. g. e., s. 168.

görüşme yapmakla kalmamış, günümüzde Güney Afrika din âlimlerinden birisi olarak bahsedilen Seyyit Derviş Alavi ile birlikte Mekkeli Hanefi âlim, Hafız Mustafa Efendi’yi Ümit Burnu’na getirmiştir. Ebubekir Efendi Ümit Burnu’na gelir gelmez Hafız Mustafa Efendi’yi, evlatlık kızı Zeynep Hanım ile evlendirmiştir.179

1880 yılında Ebubekir Efendi’nin vefatı üzerine Cape Town Osmanlı Mektebi’nin İstanbul ile iletişimleri 2-3 yıl durma noktasına gelmiştir. Bu dönemlerde Ahmet Ataullah Efendi yeni müderris olmuşken, Hişam Nimetullah Efendi’nin Mekke-i Mükerreme’de, Muhammed Alâeddin Efendi ve Ömer Celalettin Efendi’nin de Ümit Burnu’nda eğitim gördüğü tahmin edilmektedir. Osmanlı Devleti, bölgenin muallim ihtiyacına ilk olarak Mekke ve Medine’den gelen hocalar ile çözüm bulmuştur. Bu hocaların bazılarının maaşlarını Osmanlı Devleti karşılarken belli bir kısmına da bölge Müslümanları mali yardımda bulunarak ödemiştir. Mekke’den gelen kişiler arasında bulunan Hafız Mustafa Efendi de bu mektepte muallimlik yapan kişilerden biridir.180

14 Ekim 1893 tarihinde Mustafa Efendi’nin Cape Town Mektebi muallimliğine tayini hakkında bilgi verilmiştir. 1890 tarihindeki dilekçe de Mekke’den geldiğine dair kanıttır. Efendi’nin maaş talebi üzerine 17 Nisan 1890 tarihinde 10 lira maaş bağlandığının aktarılması da maaşın miktarı hakkında detaylı ve kesin bilgi edinmemizi sağlamıştır. Maaş bağlanmasına karşın muallimin atanma işi Cape Town İslam ahalisine bırakılmıştır.181 Hafız Mustafa Efendi de Ebubekir

Efendi gibi Hanefi mezhebinden olduğundan, karşı görüşlerin tepkisine uğramış ve okulu terk etmek zorunda kalmıştır. Ebubekir Efendi’nin çocukları Ataullah Bey ve Hişam Nimetullah Efendi de bu mektepte muallimlik yapmıştır. Fakat ilerleyen dönemde başka bölgelerde muallim olarak görev almaları, Osmanlı Mektebinin zamanla zayıf duruma düşmesine sebep olmuştur. Boşalan eğitimci kadrolarında yerli imamlar görev alsa da halk bu durumdan memnun kalmamıştır. Londra Sefareti vasıtasıyla Osmanlı Devleti’nden yeni bir Osmanlı âlimi talep etmişlerdir. Ebubekir

179 Halim Gençoğlu, a. g. e., s. 103-104. 180 Ahmet Uçar, a. g. e., s. 397.

Efendi’nin yetiştirdiği öğrencilerin birçoğu meşhur birer hafız ya da imam olmuşlardır. Efendi’nin öğrencilerinden olan Abdul Ragıp Cape Town’un üçüncü eski camisi olan Nur-ul İslam Cami’ne 17 yaşında imam olmuştur.182

Benzer Belgeler