• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Dönemi Giysilerinde Kullanılan Kumaşların Özellikleri:

Giyimin temel elemanı olan kumaş giysiye şekil vermesi ve giysilerin formunubelirlemesi açısından çok önemlidir. Bunun yanında doğa koşullarından korunmak açısından bakıldığında Anadolu’da yün ve keten gibi hammaddeler özellikle kullanılmışsa da, ipek ve pamuk giysinin ayrılmaz parçaları olmuştur. Dokumacılık bu topraklarda en önemli uğraşlardan olmuş ve geleneksel giysilerin kumaşları el tezgahlarında dokunmuştur (Berk 2006:200).

Osmanlı döneminde; halkın giyim ve yaşam tarzından tamamen farklı konumda olan padişah, hanedan ve saray mensuplarının giyimleri için özel olarak dokutulan kumaşlara “Saray kumaşları” denmiştir. Bu kumaşlar gerek süslemeleri, gerekse kullanılan malzemenin zenginliği bakımından diğerlerinden farklı olmuştur. Padişah ile tüm saraylı giyimlerinin belli kurallara bağlı kalması nedeniyle, özellikle Padişahın günlük kıyafetlerinde, tören elbiselerinde kumaş cinsine ve desenlerine büyük önem verilmesi, dokumacılığın ve saray tezgahlarının gelişmesinde önemli rol oynamıştır (Altay 1974).Saray giysileri için kullanılan kumaşlar çoğunlukla hassa nakkaşlarınca hazırlanan desenlere göre saraydaki özel atölyelerde dokunmaktadır ( Gürtuna 1999:14).

14. yy. a ait yazılı kaynaklarda geçen kumaş tanımları beylikler döneminde Anadolu dokumacılığının varlığını kanıtlamaktadır. İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesinde ve Paris’te Ulusal Kütüphanede bulunan kopyalarda 1. Osman’ın mirasıyla ilgili bilgiler bulunmaktadır.Örneğin bu dönemde Anadolu da dolaşan Arap gezgini İbni Baturta Lâdik’te bordürlerin altın tellerle dokunmuş çok kaliteli pamuklu kumaşların dokunmuş olduğunu yazmıştır. Al Umari ise 14.yy. ın başında Sinop un güneyinde altınla dokunmuş ipek kumaşların ticaretinden ve Hıristiyan memleketlere ihracından bahsetmektedir (Önder 1995: 7).

Osmanlı İmparatorluğu’ndan ithal edilen dokumalar satılmıştır. Bu kumaşlardan Saray kıyafetleri ya da papaz cübbeleri yapılmıştır. Osmanlı dünyasında bu dokumalar kullanılıp yıpranmasına karşılık, Avrupa’da pahalı, değerli bir eşya olarak görülmüş ve itina ile saklanarak, kraliyet ve kilise hazinelerinin nadide parçaları olarak günümüze ulaşmıştır (İhsanoğlu 1998:467).

Osmanlı dokumacılığı ve kumaşları yazılı kaynaklar, minyatürler ve günümüze değin gelmiş giysi örnekleri aracılığı ile çeşitli yönlerden incelenebilmektedir.

15. yy. da kumaş dokumacılığında en önemli merkez Bursa’dır. Bursa’da çok sayıda atölye bulunduğu ve üretimin devlet kontrolü altında olduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır. İstanbul’un fethinden sonra ikinci önemli merkez İstanbul olmuştur. Bu dönemde örgü ve desende çeşitlilik ve renk skalasında çoğalma dikkat çekicidir. Bulut, lale, nar, karanfil, çınar yaprağı gibi doğal örgeler desenleri oluşturmaktadır(Apak 1997).

16. yy. daİstanbul’da saray içinde ve dışında çeşitli atölyeler kurularak, sarayın dokuma kumaş gereksinimi karşılanmaya çalışılmıştır. Üretim sadece gereksinim amaçlı yapılmamıştır (Apak 1997).İmparatorluk bu kumaşlardan aldığı vergi ile hazineye büyük bir gelir sağlamıştır. Ayrıca altın gümüş tellerden dokunan kumaşlar büyük kar getirmekle beraber devletin refah düzeyini de göstermektedir. Bu sebepler göz önüne alınarak kumaş dokumacılığı devlet kontrolü altında tutulmuştur. 1504 tarihli Kanunname’de Osmanlılar da kumaş ve kadifeciliğin oldukça ileri olduğu, iyi cins kumaş üretmek için alınan önlemler anlatılmakta ve atkı ölçüsü, bükümleri, altın ve gümüş telin niteliği ve boyları belirlenmektedir (Saraç 1998).

Klasik dönem olarak bilinen 16. yy. da dokumacılıkta imparatorluğun gücünü gösteren en güzel ürünlerini vermiş, ipekli dokumalara katılan altın ve gümüş alaşımlı tellerle bu kumaşların değeri daha da artmıştır. Ayrıca Batı’nın ünlü dokuma

merkezleri Venedik, Cenova, Fransa’nın yanında, ipeklileri ile ünlü Hint, Çin, Uzakdoğu ve Yakındoğu ülkelerinden diplomatik ve ticari yolla, kumaşlar ve dikilmiş giysi de gelirdi. Osmanlıca kaynaklarda II. Beyazıd’ın kadınlarına her yıl 15 bin akçe, dokuz parçası Avrupa kumaşı, iki samur kürk; kızlarına ise 15 bin akçe, dörder donluk Avrupa kumaşı, iki samur kürk tahsis edildiği bilinmektedir (Gürtuna 1999: 15).

16. yy. dokumacılığı ile ilgili en yararlı kaynak Surname, Hünername ve Şehinşahname gibi el yazmaları ve bunların minyatürleridir.Bu dönemin kumaş türleri, Kemha, Çatma gibi kadifelerin yanı sıra, Seraser, Şahbenek, Zarbaft, Diba’dır. Yine bu dönemde Çuha ve Sof gibi yünlü kumaş dokumacılığı ve Kutnu , Alaca, Kırpas diye tanınan bez dokumacılığı da yapılmaktadır. Padişah kaftanlarının kumaşı genellikle Kemha’dır(Önder 1995:330-332).

17.yy. a gelindiğinde kumaş çeşit ve desenleri zenginleşmiştir. Topkapı Sarayı arşiv belgelerinde özelliklede Ehl i Hiref ve Narh defterlerinde yeni kumaş türlerinin çıktığı görülebilmektedir. Bu defterlerde Bursa taftası, Menemen kadifesine rastlanabilir. Ayrıca daha düz, sade kumaşların Atlas, Çuha, Sof vb. kullanıldığı da görülebilir. Diğer dönemlerde olduğu gibi dikey, dalgalı dal üzerindeki kompozisyonlar devam etmiştir (Önder 1995:339).

18.yy. da Osmanlı kumaş sanatının gerilemeye başladığı anlaşılmaktadır. Lale devri padişahı III. Selim gümüş tele dokunan kumaşların yapımını bir ferman ile yasaklamıştır. Fakat bu yasaklara uyulmadığı gerek sarayda mevcut örneklerden, gerekse hanedanın hanımlarının masraf defterlerinden anlaşılmaktadır. Örneğin Silahdar Mustafa Paşa’nın hanımı Beyhan Sultan’ın (1765-1824) satın aldığı pek çok ihtiyacı arasında “Entari işlemesi” geçerken, aynı sultanın 1794-1820 yıllarını kapsayan harcama defterinde “Kılabdan-ı Hüseyni”, “Pul-u Hüseyni”, “Mail-i Hüseyni, beheri 69,5 miskal” olarak Yahudi Simon’a ücret ödendiği belirtiliyor. Saraydan kılabdan üretimini azaltmak için arka arkaya yapılan uyarıların önemsenmediğini belirten bu belgelere ne terzi, ne esnaf ne de işlemeci uymuştur(Tezcan, 1998:198).Ayrıcasaray giyiminde sırmalı kumaşlar kullanılmıştır. Türk rokokosu üslubu bu dönemde ortaya çıkmış, natüralist çiçekler ve dalar ile birlikte kumaşları desenlendirmiştir.

Ayrıca bu dönemde Avrupanın etkisi ilekumaşlarda çelenk ve fiyonk desenleride görülebilmektedir. Selimiye adı altında çözgüsü ve atkısı ipek olan küçük çiçekli, yollu, serpme çiçekli bir kumaş ve yine ipek den sevayi kumaş ortaya çıkmıştır ( Algan 2005: 8).

18. yy. dan itibaren kullanılan kumaşlar batıya açılma döneminden etkilenmiştir. Devrin ressamlarının tasvir ettikleri kıyafetlerin özellikleri sade, düz kumaşlardan veya yollu küçük desenli kumaşlardanyapılmış olmalarıdır.

III. Ahmet’in çocuklarının sünnet düğününün tasvir edildiği, 1720 tarihinde Levni tarafından resmedilmiş Surname-i Vehbi minyatüründe, davetlilerin sade elbiseleriyle görünmesi ve hediye gelen kumaşlar atlas, hatayi, telli ve nevzuhur hatayi, elvan ve sade hatayi, elvan atlas, taraklı atlas olarak adlandırılması, sadelik açısından önemlidir (Resim 30-31-32). “Nevzuhur” olarak adlandırılan kumaş cinsi bu dönem ortaya çıkmıştır( Öz 1951:10).

Kumaşlar el tezgahlarında dokunmaktadır ve dokuma işi yer yer taşınabilir araba içinde de yapılabilmektedir. Dokuma işinin arabalarda yapıldığını yine bir sünnet şenliği esnasında sünnet alanında bulunan dokuma arabalarının resmedildiği minyatürde görmek mümkündür (Resim 33-34).

Resim 30:III. Ahmet’in çocuklarının sünnet düğününün tasvir eden bir minyatürdür.

Resim 31:III. Ahmet’in çocuklarının sünnet düğününün tasvir eden bir minyatürdür.

Resim30-31: III. Ahmet’in çocuklarının sünnet düğününün tasvir edildiği, 1720 tarihinde Levni tarafından resmedilmiş Surname-i Vehbi minyatürleri arasında davetlilerin sade elbiseleriyle dikkati çektiği minyatürlerdir.

Resim32:Levni tarafından resmedilmiş Surname-i Vehbi minyatür. Sünnet düğününe katılan esnafların resmedildiği minyatürde bakırcılar, terziler ve ipek dokumacılar görülmektedir. Bu esnafların çırakları ile seyyar arabada düğüne katıldıkları görülmektedir.

Resim 33:Surname-i humayun da bulunan minyatürler içerisinde bulunansünnet düğününe seyyar araba ile katılan esnaflardan kumaş dokuyucularının ayrıntılı görüntüleri.

Resim 34:Surname-i humayun da bulunan minyatürler içerisinde bulunan sünnet düğününe seyyar araba ile katılan esnaflardan ipek basmacılarının ayrıntılı görüntüleri.

18.yy. da işlemeli kumaşlardan yapılan elbiseler moda olmuştur. Sık dokunmuş, ince pamukludan, serâser, kadife, atlas, ağır ipek, canfes, tafta, bürümcük gibi hafif ipekliler ve sakaki ve lahurakiadı verilen yünlülergibi her çeşitkumaş işleniriyordu. Ayrıca, ipekliler üzerine değişikşekilerdebükülmüş altın gümüşalaşımlı tek iplik, düz tel kesme ve bükme tel pul ve boncuklarla ağırişlenmişkumaşlar hazırlanıryordu. 18.yy. da ortaya çıkıp 19.yy. da zenginleşen “Hüseyni” denilen elbiselik işlemeli kumaşlar da oldukça fazladır ( Bayer 2010: 92-93).