• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Öncesi Duruma Bir Bakış: Podestadan Kethüdaya…

Belgede Osmanlı Galatası (1453-1600) (sayfa 195-199)

BÖLÜM 4: GALATA’DA YÖNETİM: YÖNETİM KURUMLARI VE

4.1. Osmanlı Öncesi Duruma Bir Bakış: Podestadan Kethüdaya…

12. yüzyılda, Bizans başkenti Konstantinopolis’te, Ceneviz topluluğunu temsilen konsolos veya vikonttan pek de farkı olmayan podesta adı verilen bir yönetici bulunuyordu1. Bu görevlinin gücü ve etkinliği 13. yüzyılda özellikle de 1267’de Galata’nın bir Ceneviz kolonisi haline gelmesinden sonra arttı. Bu dönemin başlarında Galata podestasının Kefe hariç, Bizans topraklarında bulunan tüm Ceneviz vatandaşları üzerinde otoritesi bulunuyordu. Bu yüzdendir ki podestalara bazen “Roma

İmparatorluğundaki Ceneviz temsilcisi”2

gibi kapsayıcı bir unvan veriliyordu3

. Ancak 14. yüzyılda zamanla bu unvan terk edilmeye ve kullanılmamaya başlandı. Podesta terimi artık sadece Galata’da oturan ve yetki alanı İstanbul ve çevresi ile sınırlandırılmış bulunan görevliyi ifade etmek için kullanılır oldu. Çünkü Bizans İmparatorluğu küçülmüş ve Konstantinopolis ile etrafındaki araziye hapsolmuştu. Aynı zamanda yeni Ceneviz kolonileri Bizans İmparatorluğu’nun sınırları dışında kurulmuş, öyle ya da böyle Galata podestasının yetki alanının dışında kalmışlardı. 14. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Sinop konsolosu hala Galata podestasının yönetimine bağlıyken, Amasra ile Samsun, Kefe konsolosunun otoritesi altına girmişti4

.

Podesta, imparatorluk başkentinde yaşayan diğer Latin ulusların temsilcileri arasında en ayrıcalıklısıydı. Yeni atanan podesta imparatorun huzuruna kabul edildiğinde dizini iki kez kırması ve onun elini ve ayağını öperek itaatini göstermesi gerekiyordu. Ayrıca her pazar günü başkentin ileri gelen Latin sakinleri ile birlikte saygılarını sunmak için

1 İstanbul’da Pisa kolonisinin başında bulunan kişiye konsolos (consul), Venedik kolonisinin başındaki kişiye de balyos (bailo) adı veriliyordu (Louis Mitler, “The Genoese in Galata: 1453-1682”,

International Journal of Middle East Studies, C. I, S. 1, 1979, s. 75).

2 Galata podestalarının bir listesi ile kullandıkları unvanlar için bkz. E. Dalleggio D’Alessio, “Listes des Podestats de la Colonie Génoise de Péra (Galata), des Prieurs et Sous-Prieurs de la Magnificia Communita”, Revue des Études Byzantines, C. XXVII, 1969, s. 153-155.

3

Heyd, Yakın-Doğu Ticaret Tarihi, s. 512; Balard, La Romanie Génoise, C. I, s. 359.

4

185

sarayı ziyaret ettiğinde imparatorun sofrasına oturma imtiyazına sahipti5

. Protokol kuralları gereğince bu gibi ziyaretlerde büyük amiralden sonra yer alırdı6

.

Podesta anavatan Cenova’da yürürlükte olan yasaları kolonide uygulamak ve Bizans’la yapılan antlaşma şartlarına uymakla yükümlüydü. Ayrıca Cenova’dan özel olarak koloni için gönderilen emirnameleri kolonide hayata geçiriyordu, fakat anavatana sormak için vaktin kısıtlı olduğu çoğu durumda bağımsız karar alma yetkisine de sahipti7. Koloninin devamlılığını sağlamaya yönelik olarak anavatan tarafından podestalara tanınan bu görece özgür karar alma yetkisi, çeşitli danışma meclisleri ile denetlenmeye çalışılmıştır. Bu meclislerden küçük olanı yarısı soylulardan, yarısı da halktan seçilen 6 üyeden oluşuyordu. 24 üyeye sahip olan büyük meclis ise çoğunlukla soylulardan seçiliyordu8. Podesta 6 kişilik küçük meclisi atıyor, bunlar da soylulardan oluşan 24 kişilik büyük meclisi seçiyordu. Bu usul 1317’de yapılan bir düzenlemeyle değiştirildi ve küçük meclisin atanması büyük meclisin uhdesine bırakıldı. Bununla podestanın danışma meclislerinin teşkilindeki rolü de tırpanlanmış oldu9

.

Topluluğun gelirlerini yöneten iki hazinedar gibi alt düzey idarecileri podesta, küçük meclis ile birlikte atardı. Meclis üyeleri ayrıca, podestaya gelirler ve giderlerin düzenlenmesi, diplomatik faaliyetlerin yürütülmesi gibi birçok konuda yardım ederdi. Meclis üyelerinin üçte iki çoğunlukla aldığı kararlara podestanın itiraz hakkı bulunmuyordu10.

Podestaya yönetim işlerinde yardımcı olan bu iki meclisin yanında ayrıca malî, adlî ve diplomatik işlerde yardımcı olan birçok büro vardı11

.

Podesta yargı yetkisini ya bizzat ya da yerine atadığı bir naib aracılığı ile yönetim sarayında yerine getirirdi. Podestanın yetki dairesine giren tüm Cenevizliler adlî işlerini bu mahkemede halletmek zorundaydılar. Bir Cenevizli ancak karşı tarafın davalı veya

5

Nicol, Bizans ve Venedik: Diplomatik ve Kültürel İlişkiler Üzerine, s. 277.

6

Heyd, Yakın-Doğu Ticaret Tarihi, s. 512.

7

Heyd, s. 512.

8

Heyd, s. 513; Balard, La Romanie Génoise, C. I, s. 361.

9 Balard, s. 361. 10 Balard, s. 362. 11 Balard, s. 362.

186

davacı olarak Bizans uyruklu olması durumunda imparatorluk mahkemelerinde yargılanabilirdi. Bu durumda podesta kararı taraflı bulursa itiraz etme hakkına sahipti12

. Podestanın idarî ve adlî sorumluluğunun büyük bölümünü ticarî işlemler oluşturuyordu. Bu işlerde kendisine yardımcı olan bir ticaret bürosu vardı. Çok yoğun bir iş temposuna sahip olan bu büro, tüccarların her türlü sorunları ile ilgileniyor ve yürürlükteki ticarî kanunların uygulanmasını sağlıyordu. İmparator ile var olan iyi ilişkileri bozmamak adına ihracı yasak malların ticaretini yapan ya da yabancı tüccarların mallarını kendi malları imiş gibi göstererek gümrük vergilerinden muaf tutulmalarını sağlayan Ceneviz tüccarlarını bu büro denetliyor ve cezalandırıyordu13

.

Podestanın zaman zaman anakara Cenova tarafından kısıtlanmaya çalışılan bu geniş yetki ve sorumlulukları, İstanbul’un Osmanlıların eline geçmesinden sonra son buldu. Galatalı Cenevizliler fethin ardından şehrin anahtarını Fatih’e sundular ve kendilerine kimi imtiyazlar bahşeden bir ahidnâme elde etmeyi başardılar. Cenevizliler bununla Osmanlı topraklarındaki en ayrıcalıklı Latin topluluğu olma özelliğini kazanırlarken kolonilerinin yöneticisi olan podestayı kaybettiler. 1453 ahidnâmesi podesta yerine Galata’da yaşayan Cenevizlilere bir kethüda seçme hakkı tanıyordu14

. Son podesta Angelo Giovanni Lomellino, kardeşine yazdığı mektupta topluluk üyelerinin bu görevliyi kendilerinin özgür iradeleri ile seçebileceğini belirtmektedir15

. Fetih anında Sakız adasında bulunan Franco Giustiniani ise 27 Eylül 1453’te Cenova devlet başkanına (doçuna) hitaben kaleme aldığı mektubunda, Galata podestasının yetkilerinin elinden alındığını ve yerine Türkler tarafından halk arasında protogerum (kethüda) adı verilen bir görevlinin atandığını yazmaktadır16

. Ancak mektubunda daha çok Galata’dan Sakız adasına gelenlerin getirdiği bilgileri aktaran ve ada halkının görüşlerini yansıtan Franco Giustiniani’nin yazdıkları gerçeği yansıtmamaktadır. Gerek ahidnâmede gerekse podestanın mektubunda, kethüdanın Galata halkının seçimiyle iş başına geleceği açıkça belirtilmiştir. Galata kadısına gönderilen 1528 (934) tarihli bir ferman, kethüdanın 16.

12

Heyd, Yakın-Doğu Ticaret Tarihi, s. 514.

13

Heyd, s. 514-515.

14

Ve kendüleri aralarında kimi ihtiyâr iderlerse maslahatlarıçün kethüdâ nasb ideler” (GŞS, nr. 17, s.

190/1; Bulunur, “II. Mehmed Tarafından Galatalılara Verilen 1453 Ahidnâmesi ve Buna Yapılan Eklemeler Hakkında Yeni Bilgiler”, s. 76).

15

Pertusi, İstanbul’un Fethi: Çağdaşların Tanıklığı, s. 127; Jones, 1453 İstanbul Kuşatması: Yedi Çağdaş Rivayet, s. 160.

16

187

yüzyılda da bulunduğunu ve Galata halkının reyiyle iş başına geldiğini göstermektedir. Aslında ferman, Galata’nın “kadim” halkının II. Mehmed zamanında elde ettikleri imtiyazlarını kaybetmelerine neden olan bir dizi gelişmeyi merkeze şikâyet etmeleri üzerine kaleme alınmıştır. Bu gelişmelerden biri de evvelden beri kendi özgür iradeleri ile seçtikleri kethüdalarının ölmesi ve bunun ayrıcalıklı durumlarını kaybetmelerine neden olan olaylar zincirinin başlangıcı olmasıdır. Merkez durumun araştırılması için Galata kadısını görevlendirmiş, kadı da teftiş işini ehl-i vukuf aracılığı ile gerçekleştirmiştir. Ehl-i vukuf, yaptığı teftiş sonucunda durumun Galata halkının arz ettiği şekilde olduğunu tespit etmiş; bunun üzerine merkez, Galata kadısına, halkın elindeki ahidnâme hükümlerine göre muamele edilmesini ve kethüda hususunun evvelden olduğu gibi işlerlik kazandırılmasını emretmiştir17

. Fermanın tarihi her ne kadar Kanuni Sultan Süleyman döneminin ilk yıllarına denk gelse de kayıtlı bulunduğu defter (GŞS, nr. 17) genellikle 1593/1594 (1002) yıllarına ait davaların kaydedildiği bir

şer‘iyye sicilidir. Bu fermanın 16. yüzyılın sonlarına ait bir deftere kaydedilmesinin nedeni muhtemelen fermanda bahsi geçen hususların bu tarihte de bir anlaşmazlığa konu olmasıdır.

Kethüdanın görev ve sorumluluklarına bakıldığında podestadan oldukça geride olduğu görülür. Podestanın sahip olduğu idarî yetkiler, kethüdanın elinde yoktur, ancak gerek eski podesta Angelo Giovanni Lomellino’nun, gerekse Franco Giustiniani’nin yazdığı mektuplarından anlaşıldığı kadarı ile cemaat arası bazı yargı işlerinden kethüda sorumludur18. Yukarıda bahsedilen 1528 tarihli ferman, kethüdanın adlî sorumluluklarına ek olarak bazı malî sorumluluklarının bulunduğunu da gösteriyor. Bu görev daha çok haraç gibi devlete ödenmesi gereken vergilerin cemaat üyeleri arasından toplanarak teslim edilmesi ile ilgilidir19. Podestanın malî salahiyetleri ile kıyaslandığında, bunlar çok hafif kalmaktadır. Kethüda bu yönü ile değerlendirildiğinde topluluğun devlet nezdindeki temsilcisi gibi görünmektedir.

17GŞS, nr. 17, s. 190/3; Bulunur, “II. Mehmed Tarafından Galatalılara Verilen 1453 Ahidnâmesi ve Buna

Yapılan Eklemeler Hakkında Yeni Bilgiler”, s. 80.

18

Pertusi, İstanbul’un Fethi: Çağdaşların Tanıklığı, s. 127; Pertusi, İstanbul’un Fethi: Dünyadaki Yankısı, s. 49.

188

Belgede Osmanlı Galatası (1453-1600) (sayfa 195-199)