• Sonuç bulunamadı

2. ORYANTALĠZMĠN TARĠHSEL GELĠġĠMĠ

2.4. Oryantalist Söylemde Cinsel Fark

Batının Doğuya hükmetme isteğinin altında gizli bir arzu imgesinin yattığı iddia edilmiĢtir. Batı, kendisini üstün beyaz erkek konumunda görerek Doğuya bir kadınsal kimlik yüklemiĢ ve erkeğin kadın üzerindeki hâkimiyet isteğine benzer bir istekle Doğuya yaklaĢmıĢtır. “Doğu kadındır, kadın Doğu‟dur. Doğu kadın gibi, kadın da Doğu gibi peçelidirler: Her ikisi de hakikat-olmayandan ve aldatmacadan baĢka bir Ģey değildirler.” (Yeğenoğlu, 2003: 76). Oryantalizmin bu açısı feminist tartıĢmalarda önemli bir yer tutmuĢtur.

Harem aslında, özellikle on altıncı yüzyıldan itibaren kadınların eğitildiği bir yer özelliğine de bürünmüĢtür. Kadınlar burada okuma yazma, müzik, estetik, resim, hat ve yaldız sanatlarını öğrenmiĢlerdir. Hareme sadece yabancı erkeklerin değil, üst düzey devlet yetkililerinin bile girmesi yasaktır (Baysal, 2009: 593-594).

Alev Croutier, haremi görmenin yasak olduğunu Ģu Ģekilde dile getirmiĢtir: “Herkes Harem duvarları arkasında neler olduğunu merak etmiĢ, fakat kimsenin gerçekleri

bilmesine imkân tanınmamıĢtır. Yabancı elçiler ve ressamlar, seyyar satıcı ve hizmetçilerden öğrendiklerini bildirmiĢ, fakat bu anlatımlarını çoğu zaman cinselliği ön plana çıkararak sunmuĢlardır.” (aktaran Baysal, 2009: 594).

Edward Said, oryantalizmin örtük ve açık olmak üzere iki anlamı olacağını ileri sürmüĢtür (Said, 2013: 213). Açık ve görünür anlamı, Doğu toplumlarının kültürleri, yaĢayıĢları, edebiyatları vs hakkında ileri sürülmüĢ görüĢleri içerir. Örtük anlamı ise bilinçdıĢı ve dokunulamaz bir alana iĢaret eder. Bu alan rüyaların, arzuların, imgelerin alanıdır. Bu açıdan bakılırsa Batı için Doğu hem bilgi hem de arzu nesnesi olmaktadır. Doğuyu anlama, özel alanlarına girip hâkim olma, gizli olan her Ģeyini görme isteği bu örtük alanın getirdiği bir arzu, fantezi ile iliĢkilendirilir.

Doğuda gizli olan her Ģey kadınla bir tutulmuĢtur. Kadının alanına girmeyi baĢaramayan Batılı erkek, hem bu gizlilikten korkmuĢ hem de onu arzular olmuĢtur.

“Doğu‟ya özgürce seyahat etme ve burada gönlünce hareket edebilme özgürlüğüne karĢın, Batılı özne (ki bu erkektir), Doğulu kadının mekânının kendisine kapalı olmasından hayal kırıklığına uğrar; harem yaĢamının ayrıntıları, gizemleri ve öteki cinsin bu kapalı perde ardında yaĢadığı Ģehvetli cinsellik üzerine spekülasyonda bulunmaktan baĢka seçeneği yoktur.” (Yeğenoğlu, 2003: 101).

Batılı erkeğin, Doğulu kadının özel alanı olan hareme girememesi bir hayaller âlemi kurmasına vesile olmuĢ ve bu âlem resimlere, edebiyata yansımıĢtır.

“Kadınlar, eril bir hayal gücünden çıkma yaratıklardır çoğu zaman. Sınırsız Ģehvetin ifadesidirler, enikonu aptaldırlar, hepsinden önemlisi isteklidirler.” (Said, 2013: 220).

Avrupalı pek çok ressam haremin Ģehvetli, gizemli ve erotik dünyasını konu eden resimler yapmıĢlardır. Edebiyatta da aynı Ģekilde Doğulu kadın Ģehvetli bir arzu nesnesidir. “Oryantalistler bu izdüĢümleriyle kendilerinde bastırılmıĢ ve yasak olanı, hayalî kadın üzerinde yaĢamaktadırlar. Böylelikle Doğu bin bir gece masallarına çevrilmiĢtir: Lüks, arzu, tembellik, hayalperestlik, mutlak iktidar, ihtiĢam ve sefahat.” (Kontny, 2011: 134). BaĢka bir deyiĢle öteki imgesi ile bilinçaltı birleĢmekte ve oryantalistin eylemlerine, eserlerine yansımaktadır.

Doğulu kadınların, gelenekleri gereği kullandığı peçe, yukarıda bahsedilen cinsel farkın yaratılmasında büyük rol oynamıĢtır. Peçe nesnesi sözlük anlamından

sıyrılıp metaforik anlamlar kazanmıĢ, Doğuyu temsil etme görevi üstlenmiĢtir. Peçe sebebiyle Doğu anlaşılmaz olmuĢtur, kılık değiĢtirmiĢtir, gizlenmiĢtir. “Batılıların içeri girme, fetih ve nüfuz etme fantezilerinin etrafında döndüğü bir ekran iĢlevi görür. ĠĢte oryantalist söylemde cinsel ve kültürel farkın eklemlenmesinde kilit rol oynayan Ģey, tam da peçenin bu çok anlamlı özelliğidir.” (Yeğenoğlu, 2003: 64).

Batılı özne hâkim konumdayken, peçeli Doğulu kadın onun hâkimiyetine tehdit unsuru gibi görülmüĢtür çünkü peçenin arkasında bir Ģey saklıdır ve Batılı özne bu saklı olan Ģeye ulaĢamamıĢtır. Nesne artık görülen değil gören kiĢidir. Bu sebeple özne (Batılı erkek) peçeyi bir maske olarak görmüĢ ve arkasında sakladığı Ģeyi kendi hâkimiyetine tehdit olarak algılamıĢtır (Yeğenoğlu, 2003: 78). “Avrupalı erkekler, kadının gizli kalan hakikatini ortaya çıkarmak üzere bilgilerini ve içgörülerini, sezgilerini ve tasavvurlarını harekete geçirirler, ancak bunda baĢarılı olamazlar. Buldukları çözüm bir kültürün hakikatini ataerkil metaforlar sayesinde öne sürmektir: Aldatma ve gizlenme, Doğulu kültürlerin asli özellikleridir.”

(Yeğenoğlu, 2003: 70).

Doğulu kültürlere atfedilen bu gizlenme, kendini kapatma özelliği Batılı zihinde yavaĢ yavaĢ yerleĢmiĢtir. Doğu, sürekli bir gizlenme uğraĢında olduğundan onu tamamen anlamak ve içinde girmek mümkün görülmemiĢtir. Louis Massignon‟un (1883-1962), Tasso‟nun Gerusalemme Liberata (Kurtarılmış Kudüs) (1581) eserini değerlendirirken dile getirdiğine göre “Tasso, bir Hıristiyan kadınına âĢık bir Müslüman erkeği göstermekten, hiç de zor olmadığı halde kaçınmıĢ ve Müslüman kadınların peçesini ya da siperlikli baĢlığını kaldırmayı yeğlemiĢtir;

böylece bir düĢmanın güzel yüzünün aynasında tanrısal AĢk‟ın yansısını sunarak onları arzunun vaftizine sürüklemiĢtir.” (aktaran Hentsch, 2008: 248). Massignon bu değerlendirmede, bir Müslüman kadının Hıristiyan bir erkekle birleĢmesinin ne kadar zor olduğunu bilmektedir ancak yine de bu birleĢmeyi olumlayıcı değerlendirmede bulunması arzunun Ģiddetini göstermektedir. “Arap niĢanlısının iffetine saygılı davransa da, onu arzularının peĢinden sürükleyen erkek Batı‟dır.” (Hentsch, 2008:

248).

Peçeli kadınların, Cezayir‟in bağımsızlık sürecinde olumlayıcı bir rol oynadığı görülmüĢtür. Batılı özne, peçeyi kaldırmak istemesinin nedeni olarak kadını medenileĢtirmek ve özgürleĢtirmek gibi amaçları olduğunu ileri sürmüĢtür; ancak Cezayir‟in bağımsızlık mücadelesinde kadınlar, peçeyi özellikle çıkarmamıĢ ve bunu Batıya karĢı bir baĢkaldırıĢ olarak kullanmıĢlardır. Peçe artık bir gelenek veya inanç temsili değildir, bir mücadele nesnesine ve kadınların eyleme iradelerinin göstergesine dönüĢmüĢtür. “Sömürgecilik karĢıtı mücadele sırasında peçenin olumlanması ülkenin peçesini açmayı, ardındakini ortaya çıkarmayı ve kontrol etmeyi hedefleyen sömürgeci arzuya karĢı bir cevap niteliğinde[dir].” (Yeğenoğlu, 2003: 88).

Oryantalist yazarlar arasında sayılabilecek kadın yazarlar, erkeklerin arzulayıp da giremediği Doğulu haremlere girebilmeleri açısından önemli bir konuma sahiptir. Buradaki izlenimlerini, erkek oryantalist yazarların incelemelerine ek olarak sunmuĢlardır. “Batılı kadınlar, sağladıkları ek bilgi ile erkeklerin anlatılarının bütünselliğini ve tutarlılığını kurarlar.” (Yeğenoğlu, 2003: 103). Bu tavır feminist bir tutumdan uzaktır, eril ve emperyalist söylemden kopmaz. Bunlar da aslında oryantalizmi destekleyen gözlemlerdir çünkü Doğulu kadın ile Batılı kadın arasındaki farklılık retoriğini kullanırlar. BenzeĢmeye çalıĢıyor gibi görünseler de, ironik olarak Batı ile Doğu arasında sürekli var olmuĢ ayrımı hatırlatırlar. Ayrıca Doğunun yasaklı mekânlarına (kısmen de olsa) girip Doğulu kadını tüm çıplaklığıyla görünce, onu öteki olarak algılamaktan kurtulamadığı için bakıĢı, Batılı erkeğin bakıĢına dönüĢür (Yeğenoğlu, 2003: 111-120).