• Sonuç bulunamadı

Ombudsmanlık Kurumunun Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

Ombudsman konunun başında da belirtildiği üzere İsveç kökenli bir kurum olduğu belirtilse de kurumun kökeni hakkında tartışmalar halen devam etmektedir. Bu konuda farklı görüşler ileri sürülmektedir. Bunlardan bir tanesi de kurumun Osmanlı döneminden kalma olduğu yönündedir.

Bu konu ile ilgili Fendoğlu (2013: 24) Avrupa Konseyi ile yapılan bir proje esnasındaki tecrübelerinden yola çıkarak kamu denetçiliği kurumunun Türk/Osmanlı kurumu olduğunu dile getirmektedir. Benzer şekilde Avrupa Birliği ombudsmanı

Diamandorus (2012) kurumun kökeninde Osmanlı olan bir Avrupa buluşu ifadesini kullanmaktadır. Bu iddianın doğruluğunu destekleyen bir diğer açıklamada da Pickl (1986) İsveç kralının Osmanlı Devleti ziyaretinde o dönemde benzer bir görev ifa eden

Kadı’ül-Kudat makamının Osmanlı Devletinde faaliyet gösterdiğini belirtmektedir.

Eryılmaz (2012) ise ombudsmanlık kurumunu Osmanlı dönemindeki şeyhülislamlık makamına benzetmektedir.

Bununla birlikte ombudsmanlığın karşılığı olabilecek diğer medeniyetlerdeki yapılardan da bahsetmek mümkündür. Roma imparatorluğu döneminde Avam’ın Subayları (Tribune of Plebs) ombudsmanlık kurumu gibi faaliyet gösterirken, Çin’de var olan Han Hanedanlığı dönemindeki Yuan Kontrol Kurumu ve Amerika’nın keşfi sonrasında gelen kolonilerde görev yapan Cencors bu yapılara örnek olarak gösterilmektedir (Altuğ, 2002: 54).

Küçüközyiğit (2006: 91) ombudsmanlık sisteminin Osmanlı Devletinden İsveç’e geçiş sürecini şu şekilde aktarmaktadır. 1709 yılında Rusya ile İsveç arasındaki savaş sonunda Osmanlı Devletine sığınan dönemin İsveç kralı XII. Şarl bu dönemde Osmanlı kurumlarını tanımış, tutsak olarak geçirdiği beş yıllık dönemde ülkesini yönetenlerin halka karşı haksızlık yapmalarını önlemek adına hem yönetim hem de halk tarafından saygı duyulacak, tarafsız ve bağımsız bir gözlemci atanmış ve bir anlamda çağdaş ombudsman kavramının temelleri atılmıştır.

XII. Şarl’ın ülkesine dönmesi ile oluşturulan sistemin istikrarlı bir şekilde çalıştığını görmesi üzerine kurumun görevine devam etmesini uygun bulmuştur. Kralın vefatından sonra da görevine devam eden kurum demokrasinin vazgeçilmez bir kurumu haline gelmiş, 1809 yılında ülke anayasasında da yerine alarak anayasal bir kurum haline gelmiştir. Anayasada yapılan değişiklikler ile geliştirilen kurum İsveç hukuk düzeni için de önemli bir birim haline gelmiştir.

Ombudsmanlık kurumunun, 1809 yılında İsveç Anayasası içerisinde yer bulması ile anayasal bir kurum haline gelmesi modern ombudsmanlık kurumunun başlangıcı olarak kabul edilmektedir (Erdengi, 2009: 31-32).

Bu dönemde Osmanlı Devleti’nde, en üst rütbede bulunan kadıya “Kâdı'ül- Kudat” adı verilmekteydi ve Başkadı olarak adlandırılabilecek bu kişi kazaskerlik ve şeyhülislamlık görevlerine yükselebiliyordu. Başkadının görevi İslam hukukunun gerek halkın devletle gerekse halkın kendi arasındaki münasebetlerinde uygulanmasını sağlamak idi. Bunu yaparken de halkın hakkını, memurların adaletsizliğine ve görevlerini kötüye kullanmalarını engellemekte idi (Pickl, 1986: 39).

İsveç kralının ombudsmanlık kurumunu kurarken Divân-ı Hümâyun ve Kâdı- ul kudâtlık mertebelerinden esinlendiği Akın (1998), Yılmaz (2000), Temizel (1997)

ve birçok araştırmacı tarafından dile getirilmiştir. Bu kurumun İslam dünyasında da örneklerini vermek mümkün görülmektedir. Zira Hz. Ömer döneminde ortaya çıkan ve Osmanlı devletinde de kullanılan “muhtesiplik”, Selçuklulardan Osmanlı devletine geçen Divan-ı Hümayun’da görevli olan “Kadıaskerler”, “Divan-ı Mezalim” ve “Kadılar” da ombudsmanlık kurumuna benzer uygulamalar arasında sayılabilir.

Ombudsmanlık kurumu, tarihsel süreçte incelendiğinde İsveç’te kurulmasının ardından yaklaşık bir asır boyunca ilgi görmemiş, 1919 yılında Finlandiya anayasasına girerek benzer bir uygulamanın Finlandiya’da başlatıldığı görülmektedir. İkinci Dünya savaşı sonrası dönemde ülkeler arasındaki etkileşimin artması ile ombudsmanlık kurumu diğer ülkeler tarafından öğrenilmiş, ne derece başarılı olduğu görülmüştür

(Özden, 2010: 30-31).

Ombudsmanlık sistemi başta İskandinav ülkelerinde olmak üzere Avrupa’da 1950’li yıllardan itibaren gelişim göstermiştir. Norveç askeri alanda 1952 yılında uygulamaya koyduğu sistemi 1962 yılında sivil kurumlarda da uygulamaya başlamıştır. Danimarka, Batı Almanya ve Yeni Zelanda sırasıyla 1954, 1959 ve 1962 yıllarında ombudsmanlık sistemini benimsemiştir. 1967 yılında İngiltere’nin de bu sistemi benimsemesi ile Ombudsmanlık Anglo – Sakson hukuk sistemlerinde de yayılmaya başlamıştır. Ombudsmanlık sisteminin 1973 yılında Fransa’da

uygulanmaya başlaması da idari yargı sistemi uygulayan bir ülkede ombudsmanlığın kurulabilmesi dolayısıyla, hukuk sisteminden bağımsız olarak her ülkede kurulabileceği düşüncesini doğrulamıştır (Avşar, 2007: 57).

Ombudsmanlık sisteminin ulusal, eyalet, mahalli idare ve kamu teşebbüsleri düzeyinde uygulanabiliyor olması pratikte sistemler arasında farklılıkların olmasına neden olmaktadır. Benzer şekilde Avrupa Birliği düzeyinde de bir ombudsmanlığın bulunması bu farklılıkları bir örnek teşkil etmektedir (Tortop, 1998: 3). Zira Avrupa Birliği’nde ulusüstü düzeyde bir kurum olan ve 1992 yılında Maastricht’te imzalanan Avrupa Birliği Antlaşması’yla kurulan Avrupa Ombudsmanı, Avrupa Parlamentosu tarafından atanmakta ve AB Adalet Divanı ile aynı statüde bulunmaktadır (Temizel, 1997a: 36). Avrupa Birliği bürokrasisinin hatalı uygulamalarına karşısında halkın haklarını korumayı amaçlayan Avrupa Ombudsmanı, 1995 yılında göreve başlamıştır

(Köseoğlu, 2010: 37).

Magnette (2001) Ombudsmanlık sisteminin gelişim sürecinin dört aşamada

gerçekleştiğini vurgulamaktadır. İlk aşamada ombudsmanlık monarşik dönemde ortaya çıkmıştır. Bu aşamada yürütme organına bağlı olan kurumun temel amacı monarşik düzenin koyduğu kanunların kamu kurumları tarafından uygulanmasını denetlemektir. İkinci aşama rejimin parlamenter hale getirilmesi dönemini kapsamaktadır. Bu dönemde ombudsmanlık kurumu, yürütmenin etki alanından çıkartılmış ve parlamento ile ilişkilendirilmiştir. Böylece kurum, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren parlamentonun yürütmeyi denetleme aracı olmuştur. Üçüncü aşamada ombudsman, parlamento karşısında da belirli bir ölçüde özerklik kazanmıştır. Artık kurumun yönetimin keyfiliğine karşı vatandaşların korunması misyonu ön plana çıkmıştır. Dördüncü aşamada, ombudsman kurumu yaygınlaşmaktadır. Yukarıda da bahsedildiği gibi İkinci Dünya savaşı sonrası dönemde İsveç modeli ombudsmanlık kurumu başta İskandinav olmak üzer Avrupa ülkeleri tarafından benimsenmiş, 1960 yılında ise Anglo-Sakson ülkelerinde uygulanmaya başlanmıştır.

20. yüzyılın son çeyreğinde Afrika ve Doğu Avrupa ülkelerinde yaygın hale gelen kurum günümüzde de yaygınlaşmaya devam etmektedir (Saygın, 2008: 1045). Kurumun popülaritesindeki temel neden ülkelerde demokrasinin gelişmesi ve insan

haklarına verilen değerin artmasıdır (Eryılmaz, 1993: 91). Efe ve Demirci’ye (2013)

göre günümüzde Dünya üzerinde 140’tan fazla ülkede ombudsmanlık kurumu faaliyet göstermektedir. Kurumun başarısı tüm ombudsmanlık uygulamalarının görev ve yetki alanlarının zamanla genişlemesine ve ombudsmanların branşlaşmasına neden olmuştur.