• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II KAVRAMSAL ÇERÇEVE

OKUL YÖNETİMİ VE REHBERLİK

7- Okul sistemi, amaçlarına ulaşabilmesi için sürekli bir kontrol ve

değerlendirme mekanizmasına sahip olmalıdır.

İnsan kaynakları yönetimi, okulların yönetilmesinde de üzerinde önemli durulan bir konu olmalıdır.

İlk olarak okulun etkili bir şekilde yönetilmesi ve eğitim öğretimin başarılı bir şekilde yürütülmesi için kimlere ve ne türden becerilere ihtiyaç duyulduğunu belirlemelidir.

Okulda yapılan işleri analiz etmeli, bu çerçevede yapılan işlerin içeriği, gereklilikleri, işlem sırası gibi unsurları belirlemelidir.

Okulda bulunan personelin performansının yükseltilmesi için yeni sistemler oluşturmalıdır.

Okuldaki personelin mesleki geleceklerini planlamalıdır. Bu amaçla personelin mesleklerinde gösterecekleri ilerlemeye rehberlik etmelidir.

Yönetici, personelin sürekli olarak gelişmesini sağlamalıdır. Bu çerçevede personel eğitiminin okulda da sürdürülmesini yaygınlaştırmalıdır. İşyerinde sunulan eğitimde, personelin kuruma olan uyumunun, sahip olduğu bilgi ve becerilerin geliştirilmesine çalışılmalıdır.

Okulda bulunan insan kaynaklarının etkili bir şekilde yönetilmesi için başka kurumlarla ve okullarla da ilişkiye geçilmesi gerekir. Bu anlamda yönetici, başka okullarda ve kurumlarda bulunan insan kaynakları hakkında bilgi sahibi olmalıdır.

Yönetici, geleceğe yönelik olarak ihtiyaç duyulan insan gücünün karşılanması için planlar hazırlamalı, yönlendirme yapmalı ve personeli geleceğe yönelik olarak eğitmelidir. Yani, geleceğe yönelik rehberlikte bulunmalıdır.

İş görenlerin gelişmesi için izlenen bir dizi etkinliklerden oluşan süreç, Hizmet İçi Eğitim (HİE) olarak adlandırılmaktadır. Birçok alanda olduğu gibi okullarda da HİE belirli aralıklarla gerçekleştirilen bir etkinliktir.

HİE’nin öğretmenler ve okul açısından taşıdığı önemi kısaca şu şekilde açıklamak mümkündür. HİE çalışmaları ile öğretmenlerin güncel kalabilmeleri ve kendilerini yenileyebilmeleri sağlanabilir. Ayrıca HİE ile okulda kurumsal anlamda yenilenme, etkinleşme ve canlanma gerçekleşebilir.

HİE, emek isteyen, planlı ve programlı bir çalışmadır.

Başka örgütlerde olduğu gibi okullar da değişik özelliklere sahip kişiler ve bunların bir araya geldiği farklı gruplardan oluşur. Bu kişiler ve gruplar, okulda alınan kararları etkilemeye çalışırlar. Okulu, kendi istekleri ve öncelikleri doğrultusunda etkilemeye çalışırlar. Bu durumda okulda farklı grupların olması ve bunlar arasında uzlaşmazlıkların yaşanması olağandır.

Okullardaki yönetim etkinlikleri farklı grupların ve bunların arasındaki ilişkilerin etkisi altında gerçekleşir. Öğrenci, öğretmen ve veliler, yönetimde etkisi olan grupların başında gelir. Yönetici bu gruplar arasındaki dengeyi en iyi biçimde kurabilmelidir. Okul yöneticisi, kurum içindeki güç dağılımını, gruplar arasındaki uzlaşmazlıkları ve kaynakların dağılımını ele alınması gereken sorunlar olarak görmelidir. Sorunları çözmek için de gruplar arasındaki uzlaşmazlıkları ve koalisyonları etkili bir şekilde yönetmelidir. Sorunların çözülmesinde sadece yetkiye başvurmak yeterli değildir. Yönetici, kurumu, farklı bireyler ve gruplar arasında kaynakların dağılımının gerçekleştiği bir arena olarak görmeli, yetkileri ölçülü bir şekilde dağıtmalıdır.

Bir kurumda gücün olmaması gibi kişilerin sahip olduğu gücün kurum açısından dengesiz bir şekilde dağılmış veya toplanmış olması da sorun yaratabilir. Bu yüzden yöneticinin kurumunda bulunan güçler dengesini de

etkili bir şekilde yönetmesi gerekir. Okulları göz önünde bulundurduğumuz zaman da durum aynıdır.

Okul yöneticisi okulda oluşan çatışma ortamlarından korkmamalıdır çünkü eğitim ve öğretim amaçlarının gerçekleşmesi için onun dinamiğinden yararlanabilir. Çatışma durumlarından korkan ve kaçınan, üstüne sormadan hiçbir girişimde bulunmayan, her çeşit problemin çözümünde üstlerini örnek alan yöneticinin liderlik niteliği kuşkuludur (Bursalıoğlu, 1994, s. 209). Dolayısıyla okul yöneticisi okulda ortaya çıkan çatışma durumlarını okul için bir canlılık getirecek şekilde yönetmelidir.

Çatışmayı yönetmek için yönetici değişik yöntemlere başvurabilir ve personeline yapacağı rehberlikle çatışmayı en aza indirebilir. Bunların başlıcaları aşağıdadır:

Sorun Çözme Yöntemi: Bu yöntem ile çatışan taraflardan kimin

haklı kimin haksız olduğu değil tarafların çatışma yaşanan durum ile yüz yüze kalması sağlanır.

Üstün Amaçlar Yöntemi: Bu yöntemde gruplar üstü bir amaç ortaya

konarak çatışma yönetilmeye çalışılır.

Kaynakların Artırılması Yöntemi: Çatışmanın kaynakların azlığı

nedeniyle meydana geldiği durumlarda işlevsel olabilecek bir yöntemdir. Bu yöntem ile çatışmanın yaşandığı yerde var olan maddi ve insani kaynaklar artırılır.

Kaçınma Yöntemi: Bu yöntemde geri çekilme söz konusudur.

Yapıştırma Yöntemi: Bu yöntemde, gruplar arasında bulunan ayırım

önemsenmez iken ortak yanlar ve ilgiler vurgulanır. Üzerinde görüş farklılığı olan konular tartışılmaz. Ortak olan yönler paylaşılır.

Uzlaştırma Yöntemi: Üçüncü bir kişi ile birlikte taraflar bir araya

gelir. Bu yöntemde, tarafların ödün vererek anlaşması sağlanır.

Yetki Kullanma Yöntemi: Çatışmanın bir türlü sona erdirilememesi

ve görüş birliğine varılamaması durumunda, yetkili kişinin emir vererek çatışmayı durdurması böyle bir yöntemdir.

Davranış Değiştirme Yöntemi: Duyarlılık eğitimi, grup terapisi gibi

tekniklerin uygulandığı bu yöntemde bireyler kendilerini ve başkalarının kendilerini nasıl bildiklerini öğrenirler.

Yukarıdaki yöntemlerin dışında çatışma, sistemin işler kılınması ve sorunların yerinde çözülmesi yoluyla da çözülebilir ve yönetilebilir.

Olağanüstü olayları, kurumdaki işleyişleri etkileyebileceği için yönetilmesi gereken bir süreç olarak görmek gerekir. Özellikle deprem, sel ve savaş gibi olaylar, olağanüstü gelişme örnekleridir. Bu gibi durumlarda çalışan kişilerin, motivasyonunun düştüğü, morallerinin bozulduğu ve dolayısıyla işlerinden soğuyarak koptuğu görülür. Yaşanan olağanüstü gelişme sürekli olarak hatırlanır ve konuşulur. Bu da tabii ki yapılan işlerin aksamasına yol açar. Bu gibi durumlarda çalışanlarla ruhsal açıdan ilgilenmek gerekir. Yönetim bilimcileri, olağanüstü olaylar karşısında işin ağırlaştırılmasının değil göreve yönelik bir yönetim tarzının benimsenmesinin etkili olabileceğini ileri sürmektedir (Koçel, 1999, s. 166).

Okul yöneticisi, okul ile çevre arasında bir köprü kurabilmeli ve bu köprüyü daima açık tutmalıdır (Bursalıoğlu, 1994, s. 33). Okulun çevre ile olan ilişkisinin hem okula hem de çevreye kazandıracağı çok şey vardır.

Dolayısıyla yönetici, yönetmiş olduğu okul ile okulun bulunduğu çevre arasında sıkı bir ilişkinin kurulması için gayret göstermelidir.

Yöneticinin okul ile çevre arasındaki ilişkileri geliştirebilmek için aşağıdaki alanlarda etkinlikler yapması gerekir:

Okul, Çevre Kalkınmasına Katkı Sağlamalı: Yönetici, kendi rolünü

sadece okul ile ilgili belirlenmiş politikalar ve kurallarla sınırlı olarak algılamamalıdır. Çevresel sorunlara yaklaşarak halk sağlığı, konut ve kalkınma gibi konulardaki girişimlere yön verme ve çevresel değişmelerin savunuculuğunu yapmayı kendi rolünün bir parçası olarak kabul etmelidir.

Yönetici, çevrenin değişik konularda var olan eğitim ihtiyaçlarını belirlemelidir. Bunu, çevrenin küçük bir örneklemi sayılabilecek olan okulu gözleyerek veya bizzat çevreyi gözleyerek yapabilir.

Çevrenin Okulu Tanıması ve Okula Yardım Etmesi Sağlanmalı:

Okullarımız bulundukları çevrede genellikle yeterli düzeyde tanınmamaktadır. Bu ise hayatla iç içe olmasını hep dile getirdiğimiz eğitim ve öğretimin gerçekleştiği okulla çevre arasında önemli bir kopukluk yaratmaktadır. Bu nedenle okul yöneticisinin bu kopukluğu gidermek için belirli çalışmaları yapması gerekir.

Bu amaçla yönetici, öncelikle okuldaki eğitim ve öğretim etkinlikleri ve programları hakkında çevreye bilgi vermelidir. Bu yolla eğitim konusunda çevre bilgilendirilmiş olur ve okul ile çevre arasındaki var olan ilişkiler de güçlenebilir.

Yönetici, okulun çevre tarafından nasıl algılandığını sürekli olarak izlemelidir. Okulun özellikle program açısından çevre tarafından değerlendirilmesini de sağlaması gerekir.

Başarılı bir yöneticinin, çevrenin eğitime nasıl katkıda bulunabileceğini de bilmesi gerekir. Çünkü çevrede belirli potansiyellere sahip olduğu halde eğitime ne yolla katkıda bulunabileceğini bilemeyen kişi ve kurumlar bulunabilir. Dolayısıyla iyi bir yönetici, çevrede bulunan bu tip kişi ve kurumları aydınlatabilmeli ve eğitimi nasıl etkileyebilecekleri konusunda bilgilendirmelidir (Aydın, 1991, s. 87).

Yönetici, ayrıca çevrede bulunan kurumların eğitimle ilişkili olarak sorumluluklarının neler olabileceği konusunda da yol gösterebilmelidir. Yani okul yöneticisi, çevrede bulunan kurumların da belirli ölçülerde liderliğini üstlenebilmelidir.

Okul ve Çevre Arasında İletişim Kurulmalı: Yöneticinin çevreyi

okul hakkında bilgilendirmesi gerektiğini söylemiştik. Okul ile kurulacak iletişimin birinci ayağı budur. Diğer taraftan yöneticinin, okulda görev yapan öğretim kadrosunu da bütün özellikleri ile çevre hakkında bilgilendirmesi gerekir.

Bu anlamda yönetici çevrenin yapısı, kültür grupları, ekonomik statüsü, siyasal yapısı, tarihi ve dinamik nitelikleri gibi konularda bilgi toplamalıdır. Yönetici, bu bilgileri sağlayabilmek için değişik iletişim tekniklerinden yararlanabilir. Basın, radyo, televizyon, sergi, yetişkinler eğitimi programı, okul aile birliği etkinlikleri ve öğretim programları okul ile çevre arasında iletişimin kurulması için başvurulabilecek etkili kanallar olarak değerlendirilebilir.

Yönetici, okul aile ilişkilerini eğitimi zenginleştiren bir alan olarak görmeli ve bu etkileşimin sağlıklı bir şekilde yürümesi için özen göstermelidir. Yönetici bu konuda aşağıdaki maddelerin uygulanmasında rehberlikte bulunabilir:

• Okul aile ilişkisi anlayışının tanıtılması: Öncelikle aile, eğitim ve öğretimde etkin bir rol oynaması gereken bir kurum olarak kabul edilmelidir. Bu anlayış velilere, öğretmenlere ve öğrencilere tanıtılmalıdır.

• Eğitim ve öğretimin yapılandırılması: Okul aile ilişkisinin geliştirilmesi için ikinci olarak bütün eğitim ve öğretim etkinlikleri, aileyi etkin kılacak şekilde yapılandırılmalıdır. Yani çocuğun yetiştirilmesi adına yapılacak her etkinlik, aile boyutunu da dikkate alarak yapılandırılmalıdır. Ödev etkinliklerinin de okul ile aile arasında etkili bir köprü olmasını sağlayıcı yönde olması için çalışmalar yapılmalıdır.

• İletişim: Okul aile ilişkisinin sağlam bir temele oturması için etkili bir iletişim mekanizması kurulmalıdır. Mekânsal açıdan okul ortamının biraz uzağında kalan ailenin eğitim ve öğretimin içine çekilmesi, yeterli bir iletişim sisteminin kurulması ile mümkün olabilir.

Okul, eğitim ve öğretim hakkında ayrıntılı bilgilerin yer alacağı bir katalog çalışması yapılmalıdır. Katalogda müfredat, derslerin kısa içeriği ve amaçları, öğretmenler hakkında önemli bilgiler, okulun örgütsel yapısı gibi konulara da yer verilmelidir.

Veliler gerektiğinde telefon ve internet gibi yollarla belirli bilgilere ulaşabilmelidir. Örneğin yazılı tarihleri, ödevler gibi konulara veli isterse günün herhangi bir saatinde telefon ve internet sistemi ile okula ulaşabilmelidir.

Okul sisteminde gerçekleştirilecek olan değişim çabalarının başarılı olması için okul düzeyindeki işleyişi nitelikli hale getiren etkili bir teftiş sisteminin de olması gerekiyor. Ancak aşırı denetim ve kontrolün ağır bastığı

bir anlayışa dayalı olan bir teftiş sistemi, tersine değişimi engelleyici bir niteliğe bürünebilir.

Değişimin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesinde yöneticiler de önemli rol oynar. Özellikle okul yöneticilerinin değişimin başarılı olması için aşağıdaki bilgi, beceri ve davranışa sahip olması gerekir. Okul yöneticisi, iyi okulun ve iyi öğretimin ne olduğu hakkında kesin ve açık bir düşünceye sahip olmalıdır. Niyetlenilen değişimin doğasını, etkilerini ve amaçlarını yeterince anlamalıdır. Değişim esnasında personelin katılımını, desteğini, işbirliğini, motivasyonunu sağlayıcı bilgi ve becerilere sahip olmalıdır. Kendisi ve öğretmenleri için yeni bilgi ve beceriler sağlamalıdır (Varış, 1976, s. 81).

Teknolojik gelişmeler, okullarda gerçekleştirilen eğitim ve öğretimin altyapısını zorlamaktadır. Okullarda, başta yönetim olmak üzere eğitim ve öğretimin gerçekleştirildiği değişik ortamlarda teknolojiden yararlanma önemli bir olgu haline gelmektedir.

Okul yönetiminde öğretmen, yönetici ve çevre arasında gelişmiş bir iletişim sisteminin kurulması önemlidir. Yönetici, öğretmenler ve çevre, sürekli olarak birbirlerinden bilgi alma ve verme ihtiyacını duyarlar. Bu ihtiyaç çoğu zaman yazılı ve sözlü yollarla karşılanmaya çalışılır. Bu yöntemlerin çok etkili olduğunu söylemek zordur. Oysa bilgi iletme ve alma, bilgisayarın bir haberleşme aracı olarak kullanılmasıyla daha etkili bir şekilde gerçekleşebilir. Bilgisayar aracılığı ile özellikle yöneticiler, iletilmesini istedikleri bilgileri ilgili kişilere daha kolay ulaştırabilirler. Ayrıca yönetici, öğretmen, veli, öğrenci ve diğer ilgili kişiler de ihtiyaç duydukları bilgilere bilgisayar yolu ile ulaşabildikleri gibi istedikleri bilgileri de ilgili kişilere iletebilirler. Yani okul yöneticisi bilgisayar kullanımında rehberlikte bulunmalı, öncü olmalıdır.

Okulu yönetmek demek, aslında eğitim programını yönetmek demektir (Başaran, 1996, s. 81). Eğitim programının yönetimi, derslerin öğretmenlere göre dağılımı, yıllık, haftalık ve günlük ders planlarının ve programlarının yapılması, eğitsel kol, kutlama ve anma etkinliklerinin planlanması, öğretimi destekleyici nitelikte olan araç ve gereçlerin kullanımı ve okul aile ilişkilerinin yönetilmesi gibi birçok etkinlikleri kapsar. Bütün bu konuların işleyişinde okul yöneticisi rehber olmalıdır.

Rehberlik sürecinde öğrencilerin başarı durumu, kişilik özellikleri, sosyoekonomik durumu gibi konularda bilgiler toplanır. Ancak öğrencileri tanımak amacıyla yapılan bu iş, son derece karmaşık ve zordur. İşte bilgisayar yardımı ile bu bilgilerin düzenlenmesi ve buradan istenen verilerin elde edilmesi çok daha kolay bir şekilde gerçekleşebilir.

Bilgi toplumuna özgü anlayışa göre bilginin sınıf içi etkinliklerin dışında da kazandırılması önemlidir. Yani bilginin etkili bir şekilde dağıtılması da eğitim ve öğretimi destekleyici bir unsurdur. Ve bilgi, sadece öğretmenin dağıttığı bir nesne değildir. Bütün bunların pratikte gerçekleşmesi yani bilginin sınıf dışı ortamlarda üretilmesi ve dağıtılması için kütüphane hizmetlerinin etkili bir şekilde yerine getirilmesi ve ihtiyaç duyulan bilgiye ulaşabilme imkânının yaratılması gerekmektedir. Bu noktada yönetici bilgiye ulaşmayı kolaylaştırmada rehber olmalıdır.

Bir okulda yöneticinin, elde edilen başarıları, varsa eksiklikleri görebilmesi için değerlendirme yapması zorunludur. Öğrencilerin başarı durumları, öğretmenlerin performansı, okulun genel durumu gibi yoğun iş gerektiren ve çok karmaşık olan bu unsurların etkili bir şekilde değerlendirilmesinde bilgisayarın büyük yardımı olur.

Kurulacak bilgisayar sistemini ve programları çalıştırmayı herkesin önceden bilmesi beklenemez. Bu yüzden bilgisayar kullanacak olan kişiler belli bir hizmet içi eğitim programından geçirilmelidir. Bu konuda yönetici personele yol göstermelidir.

Günümüzde eğitim kurumlarının da yoğun bir rekabet ortamı içine girdiğini görüyoruz. Sadece paralı okullar değil devlet okulları da birbiriyle yarışmaktadır. Doğal olanı da budur. Okullar arası yarışın bundan sonra da artarak devam edeceği aşikârdır.

Bu durumda yöneticiler için eğitim çevresinde ne gibi gelişme ve uygulamalar sürdürüldüğünün bilinmesi önem kazanmaktadır. Eğitim alanında ve okullardaki gelişmeleri ve uygulamaları gelişigüzel tarif etmek zordur. Çünkü eğitim ve okul, kendine özgü özelliklerinin bilinmesi koşulu ile doğru bir şekilde tanınabilir ve analiz edilebilir.

Okul yöneticisi için yönetim biliminin sunduğu temel ilke, bilgi ve becerilere sahip olmak yeterli değildir. Okul yöneticisi, asıl olarak programların geliştirilmesi ve planlanması, okulda genel ve özel olarak gerçekleştirilen öğretimle kazandırılan bilgi, değer ve davranışların ölçülmesi ve değerlendirilmesi gibi sorumluluklara sahip olmalıdır. Yani okul yöneticisi “öğretim lideri” olmalıdır. Her konuda iyi bir rehber olmalıdır.

Öğretim liderliği, bir anlamda okul yöneticisinin, okulun varlık nedeninin “öğrencinin başarılı bir şekilde yetişmesini sağlamak” olduğu gerçeğini hatırlamasıdır. Öğretim liderliği, yöneticinin görev yerinin makam odasının dışında sınıf ve koridorlar olduğu düşüncesine dayanır.

Öğretim liderliği, iyi öğrenci yetiştirme ve öğretmenler için iyi öğrenme koşulları sağlamaya yönelik olarak okulun çalışma ortamını tatmin edici ve üretken bir hale getirilmesi için yapılan eylemleri ifade etmektedir. Kısacası öğretim liderliği, asıl olarak öğretim sürecine liderlik edilmesidir.

Bir okul yöneticisinin öğretim liderliği yapabilmesi için yönetsel işlerin ve ayrıntıların bir kısmını astlarına devretmesi, okuldaki tüm etkinlikleri eğitim ve öğretimin geliştirilmesine dönük olarak bütünleştirmesi gerekir.

Öğretimsel liderlik için öncelikle iyi bir yöneticilik gerekir. Ancak yöneticilik formasyonu ne kadar yeterli olursa olsun okulda görev yapan bir yöneticinin öncelikli olarak “öğretim lideri” olması gerekir. Aksi takdirde başarısız olur.

Okul yöneticisinin öğretimsel lider olarak sahip olması gereken temel rolleri dört şekilde sınıflayabiliriz (Aydın, 1998, s. 199):