• Sonuç bulunamadı

Nehâ Heyeti’ni Kabulü

Belgede Hz. Peygamber'in son üç ayı (sayfa 97-99)

II. BÖLÜM

2.3. Nehâ Heyeti’ni Kabulü

Mekke’nin Fethi’nden önce, Yemenli Kahtâni Mezhic’in bir kolu olan Nehâ kabilesi, Müslüman olduklarını bildirmek üzere iki adamını Hz. Peygamber (s.a.v.)’e göndermişti. Bunlardan biri, Benî Hârise b. Sa‘d b. Mâlik b. en-Nehâ boyundan Ertat b. Şerâhil b. Ka’b; diğeri ise asıl ismi Erkam olan, Benî Bekir b. Avf b. en-Nehâ boyundan Cüheyşti. Rasulullah onlara İslâm’ı anlattı, onlar da İslâm’ı kabul ettiler ve kendi kabileleri adına Hz. Peygamber (s.a.v.)’e biat ettiler270.

Onların nezaketleri ve güzel davranışları Allah Rasulü’nün dikkatini çekti. Bu yüzden de Rasulullah: “Kabilenizde sizin gibiler var mı?” diye sordu. Onlar da: “Ey

Allah’ın Rasulü! Biz kavmimizin içinde her biri bizden daha iyi yetmiş kişi bıraktık. Onların hepsi sözleri dinlenen, istedikleri uygulanan, iyi bir iş olduğunda bize de danışmaya ihtiyaç duymayan kimselerdir” dediler. Bunun üzerine Rasulullah onlara

ve kabilelerine hayır duasında bulundu ve: “Ya Rabbi! Nehâ kabilesine bereket ver” diye onlara dua etti. Ayrıca Nehâ kabilesi adına Ertat b. Şerâhil’e sancak bağladı ve onu kavmine sancaktar yaptı. Rasulullah, Mekke’nin Fethi sırasında da aynı sancağı Nehâ kabilesi adına yine Ertat b. Şerâhil’e verdi. Ertat, o sancakla Kâdisiye Savaşı’nda da bulundu ve bu savaşta şehit düştü271.

Aynı kabile 15 Muharrem 11’de, Medine’ye iki yüz kişiden oluşan büyük bir heyet göndermiştir. Vâkıdî’ye göre bu, Medine’ye Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yanına gelen en son heyettir. Heyetin başkanı da, daha önceleri bir Hristiyan olan Zürâre b.

269 Mehmet Salih Arı, a.g.m., s. 363

270 İbn Sa‘d, a.g.e., I, s. 331; Mustafa Fayda, a.g.e., s. 100; Kasım Şulul, Son Peygamber Hz. Muhammed’in Hayatı, s. 672

Amr’dır. Heyet, daha Yemen’de iken İslâm’ı kabul etmiş ve Muaz b. Cebel’e biat etmiştir. Nehâ Heyeti, Medine’de kaldığı süre zarfında, diğer birçok heyete yapıldığı gibi, Remle bt. Hâris en-Neccâriye’nin konağında misafir edildi272.

Heyet başkanı Zürâre b. Amr en-Nehâî, Hz. Muhammed (s.a.v.) ile sohbet ederken gördüğü bir rüyayı tabir etmesini istemiş ve şöyle demişti: “Ey Allah’ın

Rasulü! Gelirken yolda beni korkutan çok acayip bir rüya gördüm. Rüyamda evimde bıraktığım eşeği gördüm; sarı ve yeşil karışımı renkte bir keçi yavrusu doğurmuştu. Sonra Numan b. Münzir’i gördüm; üzerinde iki küpe, iki bilezik ve iki de halhal vardı. Daha sonra yerden saçları ağarmış çelimsiz ihtiyar bir kadının çıktığını gördüm. Bir de yerden bir ateş çıktığını gördüm; oğlum Amr ile benim arama girerek: ‘Alev alev, gören ve görmeyen, beni yediriniz! Yoksa ben sizi, ailenizi ve mallarınızı yiyeceğim’ diyordu. Rasulullah, Zürâre’nin rüyasını dinledikten sonra

şöyle diyerek yorumladı: “Gelirken doğum yapmak üzere olan bir cariyen var

mıydı?” diye sordu. Zürâre: “Evet” deyince Rasulullah: “O cariye bir erkek çocuk doğurdu ve o senin oğlundur” buyurdu. Zürâre: “Peki ama ey Allah’ın Rasulü! Sarı ve yeşil karışımı renk ne oluyor?” diye sorunca Rasulullah da: “Bana yaklaş; sen de herkesten sakladığın alaca hastalığı273 var mı?” diye sessizce sordu. Zürâre: “Seni hak ile gönderene yemin olsun ki, şimdiye kadar bunu ne bir kişi bildi ve ne de bir kişi gördü” dedi. Rasulullah: “İşte! Sarı ile yeşil karışımı renk bu hastalığa delalettir” buyurdu. Allah Rasulü, Numan b. Münzir ve üstünde taşıdıklarıyla ilgili: “Bu, Numan’ın Araplara hâkim olacağını gösterir. Zînet ve süs eşyalarının hemen hemen hepsini elde edecektir” buyurdu. Çelimsiz ihtiyar kadınla ilgili olarak: “İşte bu dünyadan arda kalan şeydir” buyurdu. Yerden çıkan ateşle ilgili ise: “O ateş, âhir zaman fitnesidir. Benden sonra bir fitne zuhûr edecek” dedi. Zürâre: “Ey Allah’ın Rasulü! Nedir o fitne?” diye sorunca: “İnsanlar liderlerini öldürecek ve anlaşmazlığa düşecekler. -parmaklarını birbirine geçirerek- O kadar ki, günaha girenler sevap işlediklerini zannedecekler. Bir mü’min için diğer mü’minin kanını dökmek, su içmekten daha tatlı gelecek. Şayet oğlun ölürse bu fitneyi sen göreceksin,

272 İbn Sa‘d, a.g.e., I, s. 332; İbn Hacer, a.g.e., II, 237; Kasım Şulul, Son Peygamber Hz. Muhammed’in Hayatı, İst., s. 673; Mehmet Ali Kapar, Heyetler, s. 249

273 Günümüz tıp literatüründe vitiligo olarak isimlendirilen bu hastalık, derinin dış kısmının renk

kaybına uğramasıyla oluşan beyaz plaklarla seyreden bir deri hastalığıdır. El ve yüz başta olmak üzere vücudun her bölgesinde görülebilir. Bkz. https//www. hasta.gen.tr/alacahastaligi

sen ölürsen oğlun görecek” buyurdu. Bunun üzerine Zürâre: “Ey Allah’ın Rasulü! Dua etsen de ben bu fitneyi görmesem.” dedi. Rasulullah da: “Allahım! Ona bu fitneyi gösterme!” diye dua etti. Daha sonra gerçekten de Zürâre b. Amr öldü, oğlu

hayatta kaldı ve Hz. Osman (r.a.)’ı hilafetten indirenlerin arasında yer aldı274.

Bu heyetle birlikte Hicrî 9. yılda, özellikle Mekke’nin Fethi’nden sonra başlayan heyet trafiği sonlanmış, neredeyse Arap Yarımadası’nda İslâmiyet’i kabul etmeyen bir tek kabile bile görünürde kalmamıştır. Ancak sahte peygamberler ve ridde olaylarına bakıldığında ise, bazı kabilelerin veya kabile mensuplarının bir kısmının, yeni dini tam olarak içlerine sindiremediklerini, bundan ötürü de Allah Rasulü’nün hayatının son demlerinde ve O’nun vefatından hemen sonra ortaya çıkan sahte peygamberlere inanarak eski dinlerine geri dönmeyi düşündüklerini ve bunu gerçekleştirdiklerini görmekteyiz. Rasululah’ın daha hayatta iken bu sahte peygamberlere karşı başlattığı titiz mücadeleye, ilk halife Hz. Ebû Bekir (r.a.)’in hilafetinin birinci yıllında da devam edilmiş, sahte peygamber ve ridde tehlikesi böylece bertaraf edilmiştir.

Belgede Hz. Peygamber'in son üç ayı (sayfa 97-99)

Benzer Belgeler