• Sonuç bulunamadı

Necâşî’nin Ümmü Habîbe’nin Nikâhını Kıyması

III. EVLİLİĞİ VE ÇOCUKLARI

1.4. HZ PEYGAMBERLE EVLİLİĞİ

1.4.2. Necâşî’nin Ümmü Habîbe’nin Nikâhını Kıyması

Necâşî, Cafer b. Ebî Tâlib ile Habeşistan’da bulunan Müslümanlara haber gönderip onları yanına çağırttı. O günün akşamında onlar da nikâh töreninde hazır bulundular. Necâşî nikâh hutbesinde şöyle dedi:

“Hamd Allah’adır. O Melik, Kuddûs, Selâm, Mü’min, Müheymin, Azîz, Cebbâr’dır. Ben şehâdet ederim ki, Allah’tan başka İlâh yoktur ve Muhammed (as) de Allah’ın kulu, elçisidir. Onun geleceği Meryem oğlu İsâ tarafından müjdelenmiştir. Bilin ki, Rasûlüllah Ümmü Habîbe bint Ebû Süfyân’ı kendisine nikâhlamamı benden mektupla istemiştir. Ben de Rasûlüllah’ın bu isteğine icabet ettim ve Ümmü Habîbe’ye dört yüz dinar mehir verdim, dedi. Sonra bu dinarları cemaatin önüne döktü.”

Sonra Hâlid b. Saîd konuştu:

152 İbn Sa’d, VIII/97; İbn Kesîr, el-Bidâye, IV/143. 153 İbn Kesîr, el-Bidâye, IV/143.

154 İbn Kesîr, el-Bidâye, IV/143. 155 İbn Habîb, s. 89.

“Hamd Allah’a aittir. Ben O’na hamdeder ve O’nun yardımını ve zafer vermesini dilerim. Şehâdet ederim ki, Allah’tan başka ilâh yoktur. Muhammed (as) de Allah’ın kulu ve Rasûlüdür. Allah müşrikler hoşlanmasalar da, bütün dinlere üstün kılmak için onu hidâyetle ve hak dinle göndermiştir. Rasûlüllah’ın davet ettiği vazifeyi yerine getirmeyi kabul ettim. Ümmü Habîbe bint Ebû Süfyân’ı Rasûlüllah’la evlendirdim. Allah bu nikâhı Rasûlüne mübarek kılsın.”

Necâşî dört yüz dinarı Hâlid b. Saîd’e verdi. O da aldı.156 Hz. Peygamber ile Ümmü Habîbe’nin H.6/M.627 senesinde evlendiklerine dair rivayetler olduğu gibi

157H.7/M.628 senesinde oluğuna dair rivayetler de vardır.158 Nikâh akdinin H.6/M.627

yılında, Hz. Peygamber’le evliliğinin gerçekleşmesinin ise H.7/M.628 olduğu şeklinde bildirilen rivayetler de vardır.159 İbn Sa’d’ın verdiği bilgiye göre Hz. Peygamber Amr’ı H.7/M.627 yılında gönderdi; buna göre nikâhın H.7/M.628 yılında olduğu kabul edilebilir.

Nikah töreninde bulunanlar kalkmak istediler. Necâşî : “Oturunuz! Evlenildiği zaman düğün yemeği yenmesi Peygamber’in sünnetidir.” dedi. Hemen yemeği getirtti. Yemeği yedikten sonra dağıldılar.160

Hz. Peygamber ile Ümmü Habîbe’nin nikahlarını kimin kıydığı ihtilâflıdır. Bir görüşe göre onları evlendiren Necâşî’dir. 161 Bir görüşe göre ise Hâlid b. Saîd’dir.162 Diğer bir görüşe göre ise Hz. Osman nikahlamıştır.163Fakat Hz. Osman’ın nikâhladığını kabul edersek nikah vekili olması konusunda Habeşistan’da bunun olamayacağını kabul etmiştik, dolayısıyla nikâh akdi konusunda da aynı durum geçerlidir. Bu durumda nikâh

156 İbn Sa’d, VIII/ 98; İbn Kesîr, el-Bidâye, IV/144.

157Hakim, IV/120; İbn Abdilber, IV/1845; İbn Asakir, LXIX/135; Zehebî, Siyer, II/220.

158 İbn Sa’d, I/207, 208; Ziriklî, III/61; Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, Red: Hakkı Dursun Yıldız, İstanbul, 1986, I/322.

159 Beyhakî, III/ 462; Zehebî, Târîhu’l- İslâm, IV/133.

160 İbn Sa’d, VIII/ 98; Beyhakî, III/462; İbn Kesîr, el-Bidâye, IV/144. 161 İbn Abdilber, IV/ 1845.

162 İbn Sa’d, VIII/ 98.

İbn Hacer’in ifade ettiği gibi Hz. Osman’ın Medine’de yenilemesiyle olmuştur.164 Fakat bu da doğru değildir. Çünkü normal şartlar altında nikâh akdi yapılınca bir daha tekrarlanmaz.

Hz. Peygamber’in gönderdiği mektuptan ve nikâh akdinde yapılan konuşmalara bakınca anlıyoruz ki, nikâh akdini Hz. Peygamber adına Necâşî, Ümmü Habîbe adına ise Hâlid b. Saîd gerçekleştirmiştir.

Nikâh yeri konusunda da ihtilâf vardır. Nikâh yerlerinin Habeşistan’dan döndükten sonra Medine’de olduğuna dair rivayetler vardır.165 Fakat kaynakların çoğunluğu Habeşistan’da olduğunu haber vermektedir.166 İbnü’l-Esîr ise akdin

Medine’de olabileceğine dair görüşleri verir. Bunlara cevap olarak: “Akid Medine’ye hicretten önce olmuştur ya da Medine’ye gelince Hz. Osman yenilemiş olabilir; devamında fakat siyer ehli arasında nikâhın Habeşistan’da yapıldığı ile ilgili ihtilâf yoktur. Medîne’de olduğunu kanıtlayacak tek delil olarak Müslim’de olan hadistir. Rivâyete göre Ebû Süfyân Müslüman olunca Rasûlüllah Ümmü Habîbe ile evlenmeyi ondan istemiştir. Ebû Süfyân’da buna icabet etmiştir. Fakat bu hadiste râvîlerinden dolayı kusur vardır” demektedir.167 Dolayısıyla nikâh Habeşistan’da yapılmıştır.”

Ümmü Habîbe’nin mehri konusunda da farklı rivayetler vardır. Kaynakların çoğunluğu 400 dinar olduğunu belirtmektedir.168 İbn Asâkir’de geçen bir rivayette ise bunların yanında bir de kolye olduğu haber verilmektedir.169 Bunlardan farklı olarak: 200 dinar170, 40 ukiyye171 olduğuna dair rivayetler de vardır.

164 İbn Hacer, IV/ 306. 165 İbn Abdilber, IV/1845.

166 İbn Sa’d, VIII/98; Belâzürî, II/73; Zehebî, Tarîhu’l-islâm, IV/133; İbn Kesîr, , el-Bidâye, IV/143. 167İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, VII/115-116.

168 İbn Sa’d, I/208; İbn Habîb, s. 89; Beyhakî, III/460, Zehebî, Siyer, II/220; Ziriklî, III/61. (Dinar; Bir fıkıh ıstılahı olarak on şer’î dirhem (28 gram) halis gümüş niyetindeki altın para birimini ifade eder) 169 İbn Asâkir, LXIX/145.

170 İbn Asâkir, LXIX/145.( Bir dinar 4,25 gram altın karşılığıdır. Bir dirhem 2,8 gram gümüş para karşılığıdır.)

İbn Sinan’dan rivayet edildiğine göre Peygamber hanımlarının mehri 400 dirhem idi.172 Hz. Âişe’den gelen rivayete göre oniki buçuk ukiyye yani 500 dirhem idi.173Abdülmelik b. Mervan da hanımlarına mehir verirken Hz. Peygamber’in verdiği mehri esas kabul ederdi. Ümmü Habîbe’nin mehir olarak 400 dinar almasına kadar Abdülmelik b. Mervan’ın 400 dinar mehir verdiği hiç görülmemiştir.174 Bu bilgi de Ümmü Habîbe’nin mehrinin 400 dinar olduğuna bir delil olarak kabul edilebilir. Kaynakların çoğunluğu 400 dinar mehri bildirdiğinden dolayı Ümmü Habîbe’nin mehrinin 400 dinar olduğu kabul edilebilir. Hz. Peygamber’in hanımlarına 500 dirhem mehir verdiğine göre Ümmü Habîbe’nin mehri onların sekiz katı yani 4000 dirhem idi. Aslında Hz. Peygamber hanımlarına mehir verirken adaletli davranırdı. Bunu Hz. Ömer bir hutbesinde şöyle anlatır: “Dikkat ediniz, kadınların mehrinde aşırı gitmeyiniz. Zira mehirleri çoğaltmak kendisi ile övünülecek bir şey veya Allah katında bir takvâ olsaydı, ona Peygamber sizden daha layık idi. Oysa ne Rasûlullah kadınlarından birine on iki ukiyyeden fazla mehir verdi, ne de kızlarından birine on iki ukiyyeden fazla mehir verildi.175 Necâşî’nin Ümmü Habîbe’ye fazla mehir vermesinin sebebi Hz. Peygamber’in bu konuda herhangi bir beyanda bulunmamasından ya da Ümmü Habîbe’nin babası Ebû Süfyân’ın kavminin reisi olmasından kaynaklanabilir.176

Ümmü Habîbe’ye mehri ulaştığı zaman, kendisine müjdeyi getiren Ebrehe’yi çağırttı ve “ O gün elimde olanı vermiştim. Başka param yoktu. Şimdi şu elli miskali al, Allah bunu bana ikram etti.” dedi. Ebrehe, Ümmü Habîbe’nin daha önce verdiği bilezik ve yüzükleri ona geri verdi ve parayı da kabul etmedi. Çünkü Necâşî, Ebrehe’ye Ümmü Habîbe’den herhangi bir hediye almamasını emretti. Ebrehe: “Ben Necâşî’nin hizmetkârıyım. Rasûlüllah’ın dinine girdim ve Allah’a teslim oldum.” dedi. Ayrıca Necâşî hanımlarına kendilerinde bulunan bütün güzel kokuları Ümmü Habîbe’ye göndermelerini emretti. Ertesi gün Ebrehe bu parfümlerin hepsini getirdi.

172 Beyhakî, III/460; İbn Asâkir, LXIX/145. 173 Ebû Dâvûd, Nikâh, 27.

174 Hâkim, IV/22; İbn Asâkir, LXIX/146. 175 Ebû Dâvûd, Nikâh, 27.

176 Uraler, Aynur, Peygamberimizin Hanımı Ümmü Habîbe Ve Rivayet Ettiği Hadisler, İstanbul, 2010, s.35

Ebrehe Ümmü Habîbe’ye şöyle dedi: “Senden istediğim, selâmımı Rasûlüllah’a iletmen ve benim onun dinine tâbi olduğumu bildirmendir.” Ebrehe Ümmü Habîbe’ye çeyiz hazırlamasında yardımcı oldu. Ebrehe ona her gelişinde “Benim senden istediğimi unutma.” derdi.177

Hz. Peygamber Ümmü Habîbe’ye mehir ve çeyiz olarak bir şey göndermemiştir. Necâşî mehrin tamamını kendisinden vermiştir. Ayrıca Ebrehe adlı cariyesini, Ümmü Habîbe’ye çeyiz hazırlamada yardımcı olması için göndermiştir.178