• Sonuç bulunamadı

EMEVÎLER DÖNEMİNDE ÜMMÜ HABÎBE

III. EVLİLİĞİ VE ÇOCUKLARI

1.10. EMEVÎLER DÖNEMİNDE ÜMMÜ HABÎBE

Ümmü Habîbe Emeviler döneminden sadece kardeşi Muâviye’nin hilafeti dönemini gördü.240

Ümmü Habîbe kardeşinin devleti döneminde saygı ve büyüklük gördü. Kardeşinin otoritesi kuvvetliydi. Muâviye için Mü’minlerin dayısı deniliyordu.241

Rasûlüllah’ın, Ümeyye oğullarının hilafetinin gelişi ile ilgili şöyle dediği haber verilmektedir: Rasûlüllah başını Ümmü Habîbe bint. Ebî Süfyân’ın dizi üzerine koymuş vaziyette uyumaktaydı. Bir ara haykırarak uyandı. Sonra gülümsedi kendisine soruldu: “Ya Rasûlallah, önce haykırdığını, sonra gülümsediğini gördük. Bunun sebebi nedir? Rasûlüllah “Ümeyye oğullarının sıra ile minberime çıktıklarını gördüm. Bu benim hoşuma gitmedi. Sonra Abbasi oğullarının sıra ile minberime çıktıklarını gördüm. Bu benim hoşuma gitti” buyurmuştur.242 İbn Kesîr bu rivayetle ilgili olarak herhangi bir açıklama yapmamıştır. Muâviye’nin hilafete geçişiyle Muâviye döneminde çeşitli karmaşalar yaşansa da, Ümmü Habîbe bunlardan hiç birisinin yanında yer almamıştır

Emevîler döneminde Ümmü Habîbe’nin Dîmaşk’ı ziyaret ettiği rivayet edilmektedir. Tam olarak tarihi verilmese de Ümmü Habîbe’nin Dîmaşk’a gidişi kardeşi Muâviye’yi ziyaret içindir.243

240 İbn Sa’d, VIII/100. 241 Zehebi, Siyer, II/ 222. 242 İbn Kesîr, el-Bidâye, X/50. 243 Zehebî, Siyer, II/220.

İKİNCİ BÖLÜM VEFÂTI VE ŞAHSİYETİ

Bu bölümde de Ümmü Habîbe’nin vefâtı ile fizikî, ilmî ve ahlâki özellikleri hakkında bilgi verilecektir.

2.1. VEFÂTI

Ümmü Habîbe’nin vefat tarihi hakkında farklı rivayetler vardır. H.44/M.664 yılından farklı olarak H.42/662 senesinde244, H.50/M.670 senesinde, H.55/M.674 yılında245, H.59/M.678 senesinde vefat ettiğine dair rivayetler vardır. H.59/M.678 senesi

uzak olarak görülmektedir246. Bunlardan en doğru olanı H.44/M.664 senesinde vefat etmesidir.247 H.59/M.678 senesi ile ilgili olarak şöyle bir rivayet vardır. Ümmü Habîbe Muâviye’nin ölümünden bir sene önce vefat etmiştir. Muâviye ise Recep ayında, H.60/M.679 yılında vefat etti.248 Ümmü Habîbe H.44/M.664 senesinde, kardeşi Muâviye b. Ebû Süfyân’ın hilafeti döneminde vefat etti.249

Ümmü Habîbe öleceğini anlayınca Hz Âişe’yi çağırarak; “Kumalar arasında olan bizim aramızda da olmuştur. Allah beni ve seni bu konuda olanlardan dolayı affetsin.” demiştir. Hz Âişe de: “ Allah beni ve seni affetsin, sıkıntılarını gidersin.” deyince Ümmü Habîbe: “Beni sevindirdin. Allah da seni sevindirsin.” demiştir. Daha sonra Ümmü Seleme’yi çağırmış ona da bu sözleri söylemiştir.250

244 İbn Hacer, IV/ 307; Belazûrî, II/ 74; Kehhâle, I/465. 245 Kehhâle, I/465.

246 İbn Hacer, IV/307.

247Belâzürî, II/ 74; Zehebî, Târîhu’l-İslâm, IV/134 . 248 İbn Asâkir, LXIX/152.

249 İbn Sa’d, VIII/100.

Ümmü Habîbe’nin namazını Mervan b. Hakem kıldırdı. Kız kardeşi Hind bint. Ebî Süfyân’ın oğulları ve Ebû Bekir b. Saif b. Ahnes (Ümmü Habîbe’den hadis rivayet etmiştir. Ümmü Habîbe O’nun teyzesidir. Annesi Sahra bint. Ebî Süfyân’dır) ve Utbe b. Ebî Süfyân’ın oğullarından bir kısmı onu kabrine koydular.251

Kardeşi Muâviye’yi ziyaret için Dımeşk’e gittiğinde vefat ettiğine ve kabrinin orada olduğuna dair rivayetler vardır. Fakat sahih kabul edilmemiştir.252

Ümmü Habîbe’nin kabrinin Medine’de olduğunu doğrulayan rivayet de vardır. Ali b. Hüseyin bunu şöyle anlatır: “Dedem Ali b. Ebî Talib’in evine geldim. Onun çevresini kazdığım zaman Remle bint. Sahr’ın kabridir diye yazılı olan taş çıkardım.253

Zehebî: “Dımaşk’te, Babü’s-Sağır kabristanlığındaki mezar, Ümmü Seleme Esmâ bint. Yezid Ensari’nin kabridir.”254diyerek, Ümmü Seleme’nin mezarının Ümmü Habîbe’nin mezarıyla karıştırıldığını ifade eder.

2.2. ŞAHSİYETİ 2.2.1. Fizikî Özellikleri

Ümmü Habîbe fiziken güzeldi.255 Fakat bu durumu Hz. Peygamber’in hanımlarını kıskandıracak seviyede değildi. Çünkü Hz. Âişe’nin onu kıskanmadığı ile ilgili şöyle bir rivayet vardır: “Hz Âişe onda kendisini kıskandıracak bir şey bulamadı. Zira o, yaş itibariyle kırkına yaklaşmıştı. onda Hz Safiyye’nin büyüleyici tavrı, Hz Cüveyriyye’nin tatlılığı, Hz Ümmü Seleme’nin güzelliği ve Hz Zeynep’in çekiciliği yoktu.256 Ümmü Habîbe’nin güzelliği ile ilgili şöyle bir rivayet daha vardır: Ebû Süfyân bir gün Peygamberimize geldi ve aralarında Ümmü Habîbe’nin güzelliği ile alakalı olarak şöyle bir konuşma geçti: “Ya Rasûlüllah! Üç şey var; onları bana ver. Hz Peygamber ona;

251 Belâzürî, II/ 74. 252 Zehebî, Siyer, II/220. 253 İbn Asâkir, LXIX/153. 254 Zehebî, Siyer, II/220.

255 Kutub, Muhammed Ali, Mü’minlerin Anneleri, Konya, 1993, s.238. 256 Kazıcı, Ziya, “Ümmü Habîbe”, ŞİA, VIII/147.

“Pekâlâ” dedi. Ebû Süfyân; Bende Arabın en iyisi ve en güzeli Ümmü Habîbe bint. Ebû Süfyân var. onu sana vereyim.” dedi. Peygamber: “Pekiyi” dedi. Ebû Süfyân: “Bir de Muâviye var. Onu huzurunda kâtip yaparsın!” dedi. Hz. Peygamber yine “Pekiyi” dedi. Ebû Süfyân “Bir de beni emîr yaparsın. Tâ ki, vaktiyle Müslümanlarla çarpıştığım gibi, kâfirlerle çarpışayım.” dedi. Hz. Peygamber, ona da“Pekiyi” dedi.”257 Fakat bu hadis târihî gerçeklerle uyuşmamaktadır. Ebû Süfyân Mekke’nin fethinde H8/M630 Müslüman olmuş ise de, Ümmü Habîbe’nin Hz. Peyganber’le nikahlanması bundan öncedir. Ümmü Habîbe Necâşî’nin vekâletiyle H7/M629 senesinde mü’minlerin annesi oldu. Hadiste geçen Ebû Süfyân’ın kumandanlığını da kimse bilmemektedir. İbn Hazm’ın “mevzu” dediği bu rivayete İbnu’l-Cevzî râvîlerden birinin vehmi olarak bakmaktadır. İbnü’l-Esir’e göre: “Bu hadis Müslim’in vehimlerindendir”258

2.2.2. İlmî Özellikleri

Ümmü Habîbe, okuma yazma bilen ve Kureyş’in fasih Arapça konuşan hanımlarındandı. Söz sahibi ve sağduyulu bir hanımdı.259 Üstün karakterde faziletli bir hanımdı. Hz Peygamber’in sünnetini büyük bir dikkatle izliyordu. Evlilikleri boyunca Hz Peygamber’den rivayet ettiği hadislerin sayısı 65’tir.260 Fakat bu rakam Bakı’ b. Mahled’in Müsned’inden tesbit edilmiştir. Bize ulaşmamis olması yanında, onun müsned-musannef karışımı bir tertibe sahip olması, rivayet sayısının olduğundan fazla gözükmesi için önemli bir âmildir.261 Buharî ve Müslim iki hadiste ittifak etmişler, Müslim iki hadiste tek kalmıştır.262

Ümmü Habîbe çevresini iyi tanıyan bir hanımdı. Öyle ki; Ümmü Habîbe ile Ümmü Seleme Habeşistan’da gördükleri bir kiliseden bahsettiler. Sonra bunu Hz. Peygamber’e de anlattılar. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Onlar, içlerinden iyi bir

257 Müslim, Fedâil, 168.

258 Hatiboğlu, M. Said, “Müslüman Âlimlerin Buhârî Ve Müslim’e Yönelik Eleştirileri”, İslâmî Araştırmalar, Ed: Said Hatiboğlu, Ankara, 1997, c:X, sayı:1, s.14.

259 Ziriklî, III/61. 260 Kettânî, I/272. 261 Uraler, Aynur, s.53 262 Zehebî, II/219.

kimse ortaya çıkıp vefât ettiğinde kabrinin üzerine mescid yaparlar, onun içine suretler tasvir ederler. İşte onlar kıyamet günü halkın en şerlileridir” buyurdu263

Ümmü Habîbe, Rasûllülah ve Zeynep bint. Cahş’tan hadis rivayet etmiştir.264 Ümmü Habîbe’den hadis rivayet edenler; kardeşleri halife Muâviye, Anbese, kardeşinin oğlu Abdullah b. Utbe b. Ebî Süfyân, Urve b. Zübeyr, Ebû Salih Semman , Safiyye bint. Şeybe, Zeynep bint. Ebî Seleme ( Rasûllülah’ın Üvey kızı) Şüteyr b. Şekl ve Ebû Melih Âmir Hüzelî 265, Abdullah b. Esed el-Mahzûmî ve Muhammed b. Ebî Süfyân es- Sekafî hadis rivayet etmiştir.266

Ümmü Habîbe’nin ilmî yönüne dikkat çekmek için rivayet ettiği hadislerin bir kısmını şöyle sıralayabiliriz;

Namaz konusunda, Rasûllülah’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “ Kim

öğle namazının farzından önce dört ve farzından sonra dört rekat nafile namaz kılarsa, Allah, o kimsenin bedenini cehennem ateşine haram kılar.” Ümmü Habîbe : “ Ben bu haberi duyduğumdan beri bu namazı hiç terk etmedim.”267

Başka bir rivayette ise Rasûlüllah’ı şöyle buyururken işittim: “Hiçbir Müslüman kul yoktur ki, günde farzlar haricinde on iki rekât nafile namaz kılarsa, Allah ona cennette bir ev yaptırmasın. ”Ümmü Habîbe : “Ben Rasûlüllah’tan işiteli beri bunları bir daha terk etmedim.”268dedi.

Mâlik b. Hübeyre bir sefer cenaze namazı kıldıracağında cemaati az bularak onları üç saf haline getirdi sonra da dedi ki: Rasûlüllah şöyle buyurdu: “Bir kimse vefat

263 Buhârî, Salât, 48. 264 Kehhâle, I/464. 265 Zehebî, Siyer, II/219. 266 İbn Asâkir, LXIX/131.

267 İbn Mâce, İkâme, 108; Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl, 67.

268 Müslim, Salâtü’l-Müsafirîn, 101,103; Dârimi, Salât,144; Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl, 67; İbn Mâce, İkâme, 100; Ebû Dâvûd, Tatavvu, 5,7(Müslim hariç diğerlerinde Ümmü Habîbe’nin bu namazı hiç terk etmediği ibaresi yoktur.).

ettiğinde üç saf cemaat namaz kılarsa (cenaze namazı) Allah o kimseye imanla gittiği takdirde cenneti vacip kılar.”269

Bir rivayetinde Ümmü Habîbe , “Hz Peygamber hasır üzerinde namaz kılardı.” diğer rivayette de “Rasûlüllah küçük seccade üzerinde de namaz kılardı”270buyurmaktadır.

Hayız hali ile ilgili, Muâviye b. Ebî Süfyân, kız kardeşi ve Rasûlüllah’ın hanımı

olan Ümmü Habîbe’ye şöyle bir soru sorduğunu belirtiyor: “ Hayızlı günlerinde Rasûlüllah’ın yanında ne yaparsın?” Ümmü Habîbe şöyle cevap verdi :“ Bizden birisi hayız olduğunda dizlerine kadar uzun (kapsamlı) elbisesini (izâr) giyer, sonra da Rasûllülah ile aynı yatakta yatardı” diye cevap verdi.271

Misvak konusunda, Hz Peygamber’in “ Ümmetime zorluk verecek olmasaydım

her namaz için misvak kullanmalarını emrederdim”272 hadisini rivayet etmiştir.

Hac ile ilgili; Ümmü Habîbe, hac esnasında Nebî’nin kendisini geceleyin

Müzdelife’den, Mina’ya gönderdiğini haber vermiştir.273 Başka bir rivayette ise, sadece kendisini değil biz ibaresini kullanmıştır.

İddet konusunda, Ümmü Habîbe’den bildirildiğine göre, bir kadın Rasûlüllah’a

geldi ve :“Kızımın kocası öldü. Ben onun göz rahatsızlığından korkuyorum, dolayısıyla sürme çekebilir mi?” diye sordu. Bunun üzerine Rasûlüllah: “Sizden biriniz cahiliyye döneminde kocası öldüğünde bir yıl evde oturuyordu, bu konuda İslâm’ın emri ise dört ay on gündür. Cahiliyye döneminde bir yıl dolunca deve ile tezeği atarak dışarı çıkardı.274 269 Tirmizî, Cenâiz, 40. 270 Tirmizî, Salât,129. 271 İbn Mâce, Tahâre, 121. 272Tirmizî, Tahâre, 18.

273İbn Hanbel, Ahmed, VI/327; Müslim, Hac, 298, 299; Tirmizî, Hac, 58; Nesâî, Hac, 208. 274 Nesâî, Talâk, 55.

Ezan konusunda, Ümmü Habîbe şu hadisi rivayet eder: “Hz. Peygamber;

“Müezzin ezan okurken siz, aynen müezzinin söylediklerini söyleyin” ”275 buyurdu.

Koku sürme ve ölünün ardından yas tutma ile ilgili rivayeti şöyledir: Ümmü

Habîbe’nin bir akrabası (babası Ebû Süfyân veya kardeşi Yezid) vefat etmişti.(üç gün geçtikten sonra) zağferanlı bir koku isteyip bunu yanağına ve kollarına sürdü ve: Şüphesiz ben süslenmeyen bir kadınım. Bunu sadece Rasûlüllah’ın şöyle buyurduğunu duyduğum için yapıyorum dedi: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden Müslüman bir kadına, kocasından başka bir ölü üzerine üç günden fazla mâtem tutup, zînet ve süsünü terk etmesi helal değildir. Sadece kocasının ölümü üzerine dört ay on gün yas tutar.276

Ateşte pişen gıdadan dolayı abdest almanın gerekliliği konusunda, Ümmü

Habîbe’den rivâyete göre, Rasûlüllah şöyle buyurdu: “Ateşte pişen şeylerden dolayı abdest almak gerekir, bir parça peynir olsa bile.”277

Mescit yaptırma ile ilgili, Hz Peygamber’in “Kim Allah rızasını kazanmak için

bir mescid yaptırırsa, Allah da onun için cennette bir ev yapar” buyurduğunu rivayet etmektedir.278

Meleklerle ilgili, Ümmü Habîbe’nin haber verdiğine göre Rasûlüllah (s.a) şöyle

buyurmuştur: “ Melekler, içinde çan (sesi) bulunan kervana (nakil vasıtalarına) arkadaşlık etmezler.”279

Hz. Peygamber’in şefaat yetkisiyle ilgili olarak, Rasûlüllah’ın şöyle

buyurduğunu rivayet etmiştir. “Ben ümmetimin başına gelecek olayları gördüm. Onların bir kısmının bir kısmının kanını dökeceği Allah katında hükme bağlanmıştır. Bu daha

275 İbn Hanbel, Ahmed, VI/327; İbn Mâce, Ezân, 4.

276Buhârî, Cenâiz, 31; Talâk, 46; Müslim,Talâk, 58, 59, 62; Ebû Dâvûd, Talâk, 43; Nesâî, Talâk, 63; Tirmizî, Talâk, 18; Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, ter: Mustafa Fayda, Ankara, 1987, s.193.

277Tirmizî, Tahâre, 58(Bazı ilim adamları ateşte pişen şeylerden dolayı abdest alma gereği görüşündedirler. Peygamber’in ashabından tabiin ve tebe-i tabiin devrindeki pek çok kimselerde gerekmediği görüşündedirler.)

278 Tirmizî, Salât 120. 279 Ebû Dâvûd, Cihâd, 46.

önce yaşamış olan ümmetlerde de hükme bağlanmıştı. Bundan dolayı Allah’tan kıyamet gününde ümmetime şefaatçi olmayı istedim.”280

Kıyametle ilgili olarak, Ümmü Habîbe’nin rivayeti şöyledir: “Rasûlüllah bir gün

yüzü kızarmış olarak ve üç kere “ Lâ İlahe ilallallah” diyerek uykudan uyandı ve şöyle dedi: “Yaklaşan bir belâ yüzünden, Arapların vay haline! Bugün Ye’cûc ve Me’cûc’un seddinde delik açıldı” diyerek uyardı ve başparmağı ile şehâdet parmağını daire şeklinde bağladı. Yâ Rasûllalah aramızda salihler olduğu halde bizde helâk olur muyuz? diye sordum. Rasûllülah (s.a) “Evet, kötülük çoğaldığı zaman” buyurdu.281

İyiliği emredip, kötülüğü yasaklama ile ilgili olarak, Nebî’den şu hadisi rivayet

eder: “Âdemoğlunun her sözü kendi aleyhinedir. Ancak iyiliği emredip, kötülükten sakındırması ve Allah’ı hatırlatmaya yönelik tüm sözler bunun dışındadır.282

İki kız kardeşin aynı erkekle evlenmesi konusunda, Ümmü Habîbe’den gelen

rivayette şöyle denilmektedir: “Ümmü Habîbe, Rasûllülah’a şöyle bir teklifte bulunmuş: “ Yâ Rasûlallah, Ebû Süfyân’ın kızı (kız kardeşim) ile evlenmek ister misin?” Rasûlullah: “Ne yapayım?” Ümmü Habîbe: “Onunla nikahlanırsın”dedi. Hz. Peygamber: “ Sen gerçekten bunu istiyor musun? “ Ümmü Habîbe: Evet isterim yâ Rasûlallah, çünkü ben, seninle evli olan tek kişi değilim. İsterim ki, hayırda bana ortak (bari) kız kardeşim olsun” diye cevap verdi. Hz Peygamber “ İyi bil ki, kızkardeşin bana helâl olmaz.” Ümmü Habîbe “Senin Ebû Seleme’nin kızı Dürreyi nikâh etmek istediğini biz aramızda konuşup duruyoruz.” dedi. Rasûllülah “Ümmü Seleme’nin kızını mı?”. Ümmü Habîbe “evet” dedi. Rasûllülah: “ Ümmü Seleme’nin kızı, benim vesâyet ve terbiyem altında yetişen üvey kızım olmasaydı bile, yine de onunla evlenmem helal olmazdı. Çünkü o benim sütkardeşimin kızıdır. Beni ve onun babası Ebû Seleme’yi Süveybe hanım emzirmiştir. Bir daha kızlarınız veya kız kardeşlerinizle evlenmemi bana teklif etmeyiniz” buyurdu.283

280 İbn Hanbel, Ahmed, VI/427.

281 Ebû Nuaym, el-İsbahânî, Hılyetü’l-Evliyâ, Beyrut,1967, X/218; Tirmizî, Fiten, 23. 282 İbn Mâce, Fiten, 12; Tirmizî, Zühd, 61.

283 İbn Hanbel, Ahmed, VI/428; Buhârî, Nikâh, 20, 25, 26, 33; Nafakât, 16; Müslim, Radâ’; 15, 16, Ebû Dâvûd, Nikâh, 6; Nesâî, Nikâh, 44, 45, 46.

2.2.3. Ahlâkî Özellikleri

Risâletin ilk yıllarında babası Ebû Süfyân İslâm’ın en azılı düşmanlarından birisi olmasına rağmen o kocasıyla birlikte İslâm’ın ilk yıllarında Müslüman oldu. onunla birlikte müşriklerin zulmünden kaçarak Habeşistan’a hicret etti. 284 Ümmü Habîbe, Allah ve Rasûlü’nün sevgisini Ebû Süfyân’ın evine – ki o Kureyş’in seyyidi’dir, onda mal, bolluk ve lüks vardır- tercih etmiştir. Ümmü Habîbe memleketi Mekke’den uzak kalmanın derdine ve gurbette yaşamın zorluklarına katlanmıştır.285

Ümmü Habîbe’nin kuvvetli bir imanı vardı. Kocası Ubeydullah b. Cahş Habeşistan’da Hıristiyan oldu. onu da dininden döndürmeye çalıştı. Fakat Ümmü Habîbe bunu kabul etmeyerek İslâm dininden ayrılmadı.286 Ümmü Habîbe’nin bu durumunu şu ayet anlatmaktadır: “Allah’a ve Ahiret gününe inanan bir toplumun – babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah’a ve Rasûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah îman vermiş ve katındaki bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, onlar orada ebedi kalacaklardır.287

Ümmü Habîbe, Rasûllülah’ı herkesten daha çok seviyordu. Nitekim bu sebepten dolayı Ümmü Habîbe ile babası Ebû Süfyân arasında, babasının sevmeyeceği, bir konuşma geçti. Ebû Süfyân Medine’ye (Hudeybiye antlaşmasının süresini uzatmak için) geldiğinde Rasûllülah’ın minderine oturmak istedi. Ümmü Habîbe minderi ondan kaçırdı. Ebû Süfyân : “Ey kızım vallahi ben anlamadım. Beni mi minderden sakındın, yoksa minderi benden mi sakındın?” dedi. Ümmü Habîbe “ Bilakis O Rasûllülah’ın yatağıdır. Sen ise pis bir müşriksin. Ben senin Rasûllülah’ın minderinde oturmanı sevmiyorum.” Ebû Süfyân : “Vallahi ey kızım, benden sonra sana kötülük isabet etmiş”288 dedi.

284 İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, VII/315. 285 Kutub, Muhammed Ali, Mevsûat, s. 65. 286Taberî, II/414.

287 Mücâdele 58/22

Ümmü Habîbe Hz Peygamber’i ve ailesini çok seviyor, onların devamlı yanında olmasını istiyordu. Bir gün “ Allah’ım beni zevcim Rasûlullah, babam Ebû Süfyân ve kardeşim Muâviye ile faydalandır.” diye dua etti. Bunun üzerine Hz Peygamber, “Allah’tan takvim edilmiş olan eceller, sayılmış günler ve taksîm edilmiş rızıklar için istekte bulundun. Allah onlardan hiçbir şeyi zamanından öne geçirmez. Yahut onlardan hiçbir şeyi zamanından sonraya bırakmaz. Şayet sen Allah’tan seni ateşteki azaptan yahut kabirdeki azaptan sana afiyet ve selâmet vermesini isteseydin daha iyi olurdu. O hiçbir şeyi vakti gelmeden yaratacak yahut vaktinden sonraya bırakacak değildir” buyurdu.289

Ümmü Habîbe ibadete çok düşkün bir hanımdı. Nafile namazları aksatmamaya dikkat eden bir sahâbi idi.290

Ümmü Habîbe itibarlı ve etkili bir hanımdı. Her ne zaman iyi bir yemek pişirse, birazını Hz. Peygambere göndermeyi unutmazdı. Bir akşam helva yaptı ve hizmetçisiyle bir tas dolusu helvayı Hz. Peygamber’e gönderdi. O sırada Hz. Peygamber Âişe’nin odasındaydı. Âişe yemeği alırken tabak elinden kaydı ve yere düştü. Helva tamamen dağılmıştı. Hz. Peygamber üzülmesine rağmen Âişe’yi teselli etti ve tasın parasını Ümmü Habîbe’ye gönderdi.291

Ümmü Habîbe iyi huylu nazik bir hanımdı.292 O herkesin iyiliğini isteyen onlar için hayır dua eden bir hanımdı. Öyle ki, ilmi özelliklerinde ele aldığımız hadiste, kardeşini Hz. Peygamber’e eş olarak teklif etmektedir.293

Ümmü Habîbe Rasûlüllah’tan sonraki hayat çizgisini de bu doğrultuda devam ettirmiştir. Müslümanlar arasında çıkan ihtilaflara katılmamıştır. Kendini ibadete ve muhtaçlara yardıma adamıştır.

289 Müslim, Kader, 33. 290 Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 101,103 291 Afzalurrahman, II/190. 292 Afzalurrahman, II/190 293 Ebû Dâvûd, Nikâh, 6

SONUÇ

Kureyş Kabilesinin Ümeyyeoğulları neslinden dünyaya gelen Ümmü Habîbe’nin çocukluk ve gençlik yılları ile ilgili bilgiye ulaşamadık. Ümmü Habîbe Ümeyyeoğulları gibi Mekke’de sözü geçen şerefli bir ailenin kızıydı. Fakat Ümmü Habîbe’nin babası Ebû Süfyân, ilk yıllarda İslâmiyete tamamen karşıydı. Müslümanlara yapılan zulümlerin başını çeken kimselerdendi. Ümmü Habîbe böyle bir aileye mensup iken gerçekleri görebilmiş ve İslâm dinine girmiştir. Babasının yanındaki bütün rahat yaşamına İslâm’ı tercih etmiştir. Sonunda ailesinin işkencelerine dayanamayarak ana vatanını terk edip ilk eşi Ubeydullah b. Cahş ile beraber Habeşistan’a hicret etmiştir.

Allah’a ve Rasûlü’ne en güzel itaati bu hanım sahabide görebiliriz. Eşi Ubeydullah b. Cahş’ın irtidat etmesi üzerine dininden dönmemiş, eşinden ayrılmış, babası Ebû Süfyân Müslüman olmadığı için Habeşistan’da kimsesiz kalmayı göze almıştır. Ümmü Habîbe kızı beraber yabancı ülkede korunmaya muhtaç bir hale düşmüş fakat sabrını ve metanetini hiçbir zaman yitirmemiştir. Ümmü habîbe çektiği bütün zorluklarda İslâm’a bağlılığını hiçbir zaman bırakmadı. Zira O’nun bu tarz zorluklara katlanmasını sağlayan Allah’a son derece bağlı olmasından kaynaklanıyordu.

Ümmü Habîbe’nin itaati ve sabrı neticesiz kalmamış önce Allah Teâla ona rüyasıyla müjdeyi vermiş, sonrasında Rasûlüllah’la nikâhı gerçekleşmiştir. İslâm tarihinde ilk defa gıyâbi yani yerine vekil bırakılarak nikâh yapılmıştır.294

Hz. Peygamber’in ailesine dâhil olduğunda, Ümmühâtü’l-Mü’minîn içinde kıymetli yerini almıştır. Hanımlar arasında kıskançlık ve ayrılık çıkarmak gibi olayların içine girmemiştir.

294 Tuğ, Salih, “Rasûlüllah Muhammed (A.S)’in Evliliklerince Kronolojik Yapı”, Hz. Peygamber ve Aile Hayatı, İstanbul, 1988, s.148

Sahabîler Hz. Peygamber’i her şeyden daha çok seviyorlardı. Ümmü Habîbe de Hz. Peygamber’e olan sevgisini, babası Ebû Süfyân’ın Hz. Peygamber’in minderine oturmasına izin vermeyerek en güzel şekilde göstermiştir.

Hz. Peygamber’in evliliklerinin İslâm dinine hizmet etmesi açısından önemi büyüktür. Hz. Peygamber’in Ümmü Habîbe ile evliliği, Ümeyyeoğulları ile Müslümanlar arasında yumuşamayı ve dostluğu sağlamıştır.

Ümmü Habîbe Hz. Peygamber’den duyduğu hadis-i şeriflere son derece tâbi olurdu. Hz. Peygamber’in; “Kim günde on iki rekat nafile namaz kılarsa, Allah onun vücudunu cehennem ateşine haram kılar” sözü üzerine bir daha bu namazları hiç terk etmemiştir.

Hz. Peygamber’in vefatından sonra Müslümanların birlikteliğini savunmuş ve herhangi bir taraf tutmamıştır. Sadece Hz. Osman’ın muhasarası esnasında bulunmuş fakat orada da Hz. Osman’a yapılan zulüm haksızca olduğu için onu desteklemiştir.

Bu çalışmada, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” ayetinin bir hanım sahabîdeki yansımasını gördük. Ümmü Habîbe gibi değerli hanımların hayatlarının Müslümanların dikkatine sunulması önem arz eden bir konudur.

BİBLİYOGRAFYA

ABDURREZZÂK, İbn Hemmâm es-San’ânî, (211/827) el-Musannef, Ed: Habîb er-Rahmân el-Â’zamî, Beyrût, 1832.