• Sonuç bulunamadı

ÜMMÜ HABÎBE’NİN AİLESİYLE İLİŞKİLERİ

III. EVLİLİĞİ VE ÇOCUKLARI

1.6. ÜMMÜ HABÎBE’NİN AİLESİYLE İLİŞKİLERİ

Ümmü Habîbe’nin evliliği Hudeybiye musahalası ile Hayber Gazvesi arasında H.7/M.628 yılında gerçekleşti. Ümmü Habîbe, Mekke’nin yöneticisi ve aynı zamanda Hz. Peygamber’e savaş açan Ebû Süfyân’ın kızı idi. Elbette böyle bir evliliği Ümmü Habîbe kabul etmiş olsa bile Ebû Süfyân ve ailesinin karşı çıkması tabii idi. Hudeybiye musalahası ile başlayan sulh ortamı ve Mekke’de varolan asabiyet duygusu (soya önem verme) bu aile tarafından evliliğin tasvibine sebep oldu.

Önce de bahsettiğimiz gibi Ümmü Habîbe’nin babası Ebû Süfyân, Mekke’nin en şerefli, zengin ve yönetici kimselerindendi. İslâmiyet’in yayılmaya başladığı dönemlerde, İslâm’ın en büyük düşmanları da Ebû Süfyân gibi mali bakımdan güçlü ve itibarlı kimselerdi. Bu kimselerin baskıları zayıf kimselerin İslâm’a girmesine engel oldu. Ebû Süfyân’ın kızı Ümmü Habîbe ise aleyhindeki bütün şartlara rağmen hak dini kabul etmiş ve uğruna varlığını, ailesini hatta vatanını terk etmeyi göze almıştı. 205

Ümmü Habîbe Habeşistan’da iken eşi Ubeydullah b. Cahş irtidat etmiş, Ümmü Habîbe ise İslâm’dan vazgeçmemişti. Onun sabrının neticesi olarak Hz. Peygamber Necâşî’ye yazdığı mektupta kendisinin Ümmü Habîbe ile evlendirilmesini istemişti. Arap örf ve adetlerine göre kendisi ile evlenmek istenilen kadın için önce babasına, o yoksa amcasına veya amcalarının oğullarına müracaat edilirdi. Ancak Hz. Peygamber’in Ümmü Habîbe ile evlendiği dönemde Ebû Süfyân henüz Müslüman olmadığı için, bu evlilikten haberi olmamıştı.206 Ebû Süfyân’ın bu evliliğin haberini alınca kızması

204 İbn Sa’d, VIII/100; İbn Hacer, IV/306,307; Zehebî, Siyer, II/223. 205 Kazıcı, Ziya, Hz. Muhammed’in Eşleri ve Aile Hayatı, s. 304. 206 Kazıcı, Ziya, “Ümmü Habîbe”, ŞİA, VIII/ 147.

beklenirken, tam tersine “O reddedilmeyecek bir erkektir.” demiştir.207 O’nun bu sözleri asabiyetin(soya önem verme) ve Hz. Peygamber’in mizacını sevmesinin bir sonucudur.

1.6.2.Evlilik Sonrası Meydana Gelen Barış Ortamı

Mümtehine suresi 7. ayet-i kerime’de “Allah’ın aranızda düşmanlık bulunan bazı kimselerle sevgi bağı kurması umulabilir” buyrulmaktadır. Bu ayetin, Ümmü Habîbe ile Rasûlüllah’ın evlenmesi üzerine indiği rivayet edilmektedir.208 Rasûlüllah’ın Ümmü Habîbe ile evlenmesinde akrabalık kurarak bu şahıslarda düşmanlığı meveddete(dostluk) çevirme niyeti önemli derecede rol oynamıştır.

Bu evlilik bir dereceye kadar ailelerin düşmanlıklarını yumuşatmıştır. Öyle ki, Ümmü Habîbe ile evlendikten sonra Ebû Süfyân savaş alanında Hz. Peygamber’in karşısına hiç çıkmamıştır.209

İlerleyen zamanlarda ise Hz. Peygamber Mekke’nin iktisâdi bir krizde olduğunu öğrenmişti. Bunun üzerine İslâm’a yaklaştırıcı bir centilmenlik210 olarak Amr b. Ümeyye ile Ebû Süfyân, Sehl b. Amr, Safvân b. Ümeyye’ye verilmek üzere bir miktar altın gönderdi. Ebû Süfyân hariç diğerleri bu nazik davranışı reddettiler. Ebû Süfyân ise onların kabul etmediği meblağı da alarak bunları halka dağıttı ve akrabası Muhammed’e “Allah kardeşimin oğluna hayır versin.” diye hayır dualarda bulundu.211Bir başka defa Hz. Peygamber Ebû Süfyan’a Medine mahsulünden büyük miktarda hurma gönderdi ve deri mukabili bunları değiş-tokuş etmeyi kendisine teklif etti. Ayrıca Hz. Peygamber, Ebû Süfyân’ın Suriye-Filistin yönüne ticaret kervanlarının geçişine izin verdi.212

207 İbn Sa’d, VIII/99; Ziriklî, III/61.

208 Vakıdî, III/ 783; Belâzürî, II/74; Taberî, II/ 326; Beyhakî, III/459; İbn Kesîr, el-Bidâye, IV/143; Savaş, Rıza İlk Dönem İslam Toplumlarında Kadının Konumu, İzmir, 2004, s.74.

209 Afzalurrahman, II/199.

210 Önkal, Ahmet, Rasûlüllah’ın İslâm’a Davet Metodu, Ankara, 1997, s.401. 211 Ya’kûbî, II/57.

1.6.3. Mekke Fethi Öncesi Ebû Süfyan’ın Medine’ye Gelişi

Ümmü Habîbe, Hz. Peygamber’e (a.s) sadık bir hanımdı. Bu bağlılığa örnek olarak babasıyla arasında geçen şu olay zikredilebilir. Kureyş Hudeybiye‘de yapılan antlaşmaya sırt çevirmişti. Kureyş Müşrikleri, Müslümanların müttefiki olan Hûzâalılara karşı Bekr Oğullarına silâh, at ve adamlar vererek yardım edeceklerini söylediler. Fakat Bekr Oğulları yaklaşık yirmi kadar Huzâalı'nın başlarını feci şekilde keserek öldürdüler. Kureyşliler yaptıklarından dolayı çok pişman oldular. Durumu öğrenen Ebû Süfyân Hudeybiye antlaşmasının süresini uzatmak için Medine’ye geldi. – Aslında Ebû Süfyân Medîne’ye Mekke’nin reisi sıfatıyla gelirken, Ümmü Habîbe’nin evliliği ile oluşan barış ortamını da değerlendirmek istiyordu.- Hz. Peygamber’in evine girdi. Fakat istediğine ulaşamadı. Kalktı kızı Ümmü Habîbe’ye gitti. Rasûlüllah’ın minderine oturmak istedi. Ümmü Habîbe minderi ondan sakındı, Ebû Süfyân kızına şöyle dedi;

- Kızım! Allah’a yemin olsun ki, anlamadım. Minderi mi benden esirgiyorsun, yoksa beni mi minderden? Ümmü Habîbe:

- Bu Rasûlüllah’ın minderidir. Sen ise müşrik bir adamsın. Ebû Süfyân:

- Kızcağızım! Sana kötülük isâbet etmiş. Ümmü Habîbe:

- Allah beni İslâm’a hidayet etti. Babacığım! Sen Kureyş’in seyyidi ve büyüklerindensin. İslâmiyet’e girsen nasıl olur. Sen işitmeyen ve görmeyen taşlara tapıyorsun. Ebû Süfyân:

- Ne kadar ilginç! Bu aynen sende de var. Sen atalarının dinini terk edip Muhammed’in dinine tabi olmadın mı?

Sonra Ümmü Habîbe’nin yanından ayrıldı.213 Her ne kadar Ebû Süfyân kızının dediklerini kabul etmese de, onun evine gitmesi Ebû Süfyân’ın kızına karşı yumuşadığını gösterir. Aynı zamanda Ebû Süfyân’ın Medine’ye gelişi, Ümmü Habîbe’nin evliliği ile oluşan yumuşamanın sonucudur.

1.6.4. Ebû Süfyân’ın Müslüman Oluşu

Mekke’nin fethinde artık Ebû Süfyân’ın İslâmiyete karşı var olan kin ve nefreti iyice kayboldu. Yerini tamamen İslâmiyete bıraktı. Dostluk öncelikle Ebû Süfyân’ın Müslüman olmasını, ardından da Mekke’nin mukâvemetsiz kazanılmasını sağladı. Ebû Süfyân’ın Müslüman olması şöyle olmuştur: Mekkeli müşriklerin Hudeybiye antlaşmasını bozmaları üzerine Müslümanlar Mekke’nin fethine karar verdiler. Yolda, Hz. Peygamber İslâm ordusunun gücünü göstermek amacıyla asker sayısınca ateş yaktırdı. Bu durumu gören Mekke müşrikleri telaşa kapılarak liderleri Ebû Süfyân’ı iki arkadaşıyla birlikte durumu öğrenmek için gönderdiler. Hz. Abbâs şöyle der: Ben katırın üzerinde birini arıyordum. O sırada Ebû Süfyân ve Büdeyl b. Verkâ’nın konuşmasını işittim. Onlar kendi aralarında konuşuyorlardı. Ebû Süfyân: “Şimdiye kadar bu geceki gibi ne bir ateş ne de bir asker görmedim.”dedi Büdeyl: “Vallahi bu Huzâa kabilesidir. Savaş onları kızdırmış” dedi. Ebû Süfyân: “Huzâa, bu kadar ateşe ve askere sahip değildir. Onlar sayıca azlar ve daha zelil durumdalar” dedi. Hz. Abbâs “ Ben onun sesini tanıdım ve ona: “Yazık sana, ey Ebû Süfyân! işte Rasûlüllah milletin içindedir. Yarın vah Kureyş’in başına! Vallahi eğer sana karşı zafer elde ederse kesinlikle senin boynunu vuracaktır. Artık bu katıra bin de seni Rasûlüllah’a götüreyim” dedim”.

Ömer b. el-Hattab’ın ateşinin yanına vardığımızda Ömer şöyle dedi: “İşte Allah’ın düşmanı Ebû Süfyân! Allah’a hamd olsun ki, akitsiz ve ahidsiz bir halde seni bizim elimize getirdi.” Bunun üzerine Hz. Abbas katırı koşturup Hz. Ömer’i geçti. Hz. Ömer’den önce Rasûlüllah’ın yanına girdi. Ömer de girdi. Hz. Ömer:

- “Ya Rasûlüllah, işte Ebû Süfyân akitsiz ve ahidsiz haldedir. Beni bırak da O’nun boynunu vurayım” dedi.

Abbâs: “Ya Rasûlüllah O’na ahd ve eman vermiştim” dedi. Rasûlüllah;

- Ey Abbâs onu kendi çadırına götür. Sabah olduğu zaman O’nu bana getir.

- Ey Ebû Süfyân yazık sana! Benim Allah Rasûlü olduğumu bilecek vaktin gelmedi mi?

Ebû Süfyân:

- Babam ve anam sana kurban olsun, sen ne kadar halîm, kerim ve lütufkâr bir kimsesin! Fakat vallahi bu hususta bir şüphe vardır.

Bunun üzerine Hz. Abbâs O’na şöyle dedi;

- Yazık sana! Müslüman ol ve ibadete layık hiç kimsenin olmadığına ancak buna layık Allah’ın olduğuna ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna, boynun vurulmadan önce şehadet getir.

O da şehadet getirdi ve Müslüman oldu. 214

Ebû Süfyân can korkusuyla Müslüman olduğu ile ilgili bir yorum yapmak yukardaki konuşmalara bakınca pek de doğru değildir. Çünkü Hz. Ömer’in ve Hz. Osman’ın onu tehdit ettiğini yapılan konuşmalardan anlaşılsa da Hz. Peygamber onu zorlamamıştır. Ebû Süfyân Hz. Peygamber’e “Anam babam sana kurban olsun sen ne kadar halîm bir kimsesin” demiştir. Bundan da anlaşılıyor ki Hz. Peygamber onu zorlamamıştır. Zaten Hz. Peygamber ile Ümmü Habîbe’nin nikahlanmaları üzerine Ebû Süfyân ile Hz. Peygamber’in aralarında bir barış ortamı meydana gelmiştir. Mekke’nin fethi öncesinde Ebû Süfyân ile yapılan bu konuşma onun Müslüman olmasını hızlandırmıştır şeklinde yorumlanabilir.

Hatta Ebû Süfyan birgün kızı Ümmü Habîbe’nin evinde Rasûlüllah’a latife ederek; “Vallahi ben seninle savaşmayı bırakınca bütün Araplar da senden ellerini çektiler, ne boynuzluları ne de boynuzsuzları (güçlüleri ve güçsüzleri) sana toslamaz oldular.” dedi. Rasûlüllah da; “Ebâ Hanzale, bunu sen mi söylüyorsun?” diye cevap verdi.215

214 İbn Hişâm, III/44-46.