• Sonuç bulunamadı

2. İslamiyet Sonrası Türk Kara Kuvvetleri

1.7. NATO ve Türk Kara Kuvvetlerinde 1990 Sonrası Değişim

Yapılan yeni tehdit değerlendirmesine göre, eskisi gibi yerleşik ve belirli düşman yerine, daha çok belirsizlik içeren bir ortamda ve aynı anda birden fazla düşmanla mücadele etmek gerekmektedir. Bu nedenle ülkeler; silahlı kuvvetlerini yeni koşullara daha iyi uyum sağlayabilmeleri için yapısal değişikliklere tabi tutmuşlardır. ABD transformasyon çalışmalarına yön veren ülkeler arasındadır. ABD Savunma Başkanı Donald Rumsfeld bir konuşmasında “ABD’nin transformasyonu halen yaşadığını, bu

kapsamda; ülkenin güvenliğini muhafaza ederken, aynı anda iki ana bölgesel savaş ve bazı küçük operasyonlar yürütebilecek bir yapıyı hedeflediklerini, planlama sistemi dâhil her türlü işlemi kısalttıklarını, komuta yapısını değiştirdiklerini, bazı yeteneklerinin tehdit ile uyumsuz olduğunu gördüklerini, değişimin kolay olmadığını, geniş bürokratik engellerle karşılaştıklarını, bürokrasi ve yasamanın değişikliği sevmediğini, bunlara rağmen başarmak zorunda olduklarını, transformasyonun bir işlem, bir kültür ve sonucunda bir ürün olduğunu ve aşamalı olarak yapılması gerektiğini vurgulamıştır”. Bu kapsamda, ilk aşamada kuvvetler (kara, deniz, hava) arasındaki çelişen, çakışan ve çatışma halindeki noktaların tespiti ve giderilmesi, ikinci aşamada koordinasyonun yoğunlaştırılması, üçüncü aşamada bütünleşmenin sağlanması ve son aşamada ise müşterek kuvvetin oluşturulmasına karar verildiğini belirtmiştir380”

NATO’nun transformasyonu birçok bakımdan ABD ordusunun yapmaya çalıştıkları ile paralellikler göstermektedir. Özellikle karışıklıkları önlemede ABD önderliğine duyulan gereksinim, NATO’ya üye diğer ülkeler ile ABD arasındaki yetenek farklılıklarının ortadan kaldırılması zorunluluğunu ortaya çıkarmış ve NATO’nun transformasyonu için gerekli çalışmalara başlamasına neden olmuştur. Savunmaya dayalı olan anlayış değiştirilmiştir. Bu durum NATO’nun artık NATO toprakları dışına yöneldiğinin ve hedef değiştirdiğinin açık bir göstergesidir. Aynı anda biri beşinci madde uygulaması, diğer ikisi ise barışı destekleme harekâtı olmak üzere, NATO Kuvvet Hedefleri belirlenmiştir. NATO, halen tarihinin en büyük değişikliklerinden birini

379 Oğuz, s. 63

TSK 2,5 savaş konseptini yeniledi. Ordunun aynı anda iki düşman ülkeyle savaşacağını ve içeride de terörle mücadele

edeceği varsayımına dayalı kuvvet planlamasından vazgeçildi. Yeni konsept bir yüksek yoğunluklu, bir de düşük yoğunluklu savaşı içeriyor. Buna 1,5 savaş konsepti adı veriliyor. (Milliyet, 21 Mart 2006)

yaşamaktadır. Transformasyon; düşünce sistemi, teşkilatlanma, harp silah araç ve gereçlerinin modernizasyonu ile usul ve yöntemler bazında ele alınmıştır. Bu unsurlar incelendiğinde, Özel Kuvvet Harekâtının; Kara, Deniz, Hava Harekâtı diyebileceğimiz klasik harekât nevilerine bir dördüncü harekât nevi olarak katılmış olduğu ve ağır çarpışmaya girmeden düşmana üstünlük kazanma ilkesinin müşterekliği kaçınılmaz hale getirdiği görülecektir. Transformasyon deyince ilk olarak akla gelen modernizasyon olmaktadır. Modernizasyon kapsamında ön plana çıkan ihtiyaçlar; Bilgi Teknolojileri, Komuta Kontrol, Muhabere, Bilgisayar, İstihbarat, Keşif ve Gözetleme Sistemleri, Hassas İsabet Sağlayan Atış Sistemleri, Hafif Taşınabilir Sistemler / Araçlar, Düşük Yoğunluklu Ortamda Harekât, Elastiki ve Güvenilir Lojistik Destek Sistemleridir381.

Transformasyonun diğer boyutunu teşkilatlanma ile ilgili yaklaşımlar oluşturmaktadır. Batı ordularında, müştereklik kavramının çıkış noktası olarak alan, küçük elastiki, intikal edebilir, süratle hareketi esas alan, yeterli ateş gücü olan, yeterli istihbarat imkânları ile entegre haberleşme sistemlerine sahip, birlik ve karargâh yapılanmaları esas alınmaktadır. NATO’daki yeniden yapılanma faaliyetlerine, özellikle NATO Mukabele Kuvveti (NRF) güzel bir örnek oluşturmaktadır.

Bu değişim sonunda; sabit, kurulu ve sürekli karargâhların, ihtimaliyet planlarının yerini, kriz yönetim planları, sabit kuvvetlerin yerini, intikal edebilir kuvvetlerin alacağı, bilgi iletişim ağı anlayışının hakim olacağı, tek amaçlı geliştirilmiş teknolojiler yerine bütünleşik oluşmuş teknolojilerin ağırlık kazanacağı, bir kuvvete ait birlikler yerine kuvvetler tarafından kullanabilecek yapının öneminin artacağı öngörülmektedir.

NATO’nun transformasyonu olarak isimlendirilen bu değişim sürecinde; tehdide dayalı kuvvet bulundurma anlayışı terk edilerek, güvenliğe dayalı bir yapılanmaya gidilmekte ve daha küçük, fakat modern, yüksek hareket kabiliyetli, intikal edebilir ve uzun süre kendi kendine yeterli bir kuvvet oluşturulması esas alınmaktadır. Böylece birlik esası yerine, yetenek paketi şeklinde bir teşkilatlanma hedeflemektedir382

Türkiye’nin NATO içindeki rolü ve yeri, yeni güvenlik anlayışı ile tamamen değişmiştir. Soğuk savaş sırasında ittifakın güney kanadının savunulmasında Türkiye’nin önemli bir rolü bulunmaktaydı. Bu günkü güvenlik ortamında, Türkiye artık güney kanatta

381 Demirtaş, s. 53 382 Demirtaş, ss. 53–54

değil, ön saftadır. Esas olarak Türkiye 21 Yüzyıl tehditlerinin üstesinden gelmede çok önemli bir role sahiptir. Yeni tehditlerin incelendiğinde, bunların çoğunlukla Orta Doğu ve Orta Asya kaynaklı olduğu görülür. Türkiye bu bölgelerle güçlü tarihi, kültürel ve ekonomik bağlarından dolayı, belirtilen bölgelerdeki gelişmelerden ister istemez etkilenecektir.

Fas’tan Orta Asya’ya kadar uzanan ve içinde her türlü istikrarsızlık, sıcak çatışma, terörizm, aşırı dinci hareketler ve aynı zamanda da önemli enerji kaynakları olan ve daha büyük Orta Doğu olarak tanımlanan bir bölgede Türkiye’ye biçilen yeni rollerin mutlaka olacağı değerlendirilmektedir. Türkiye’nin yakın çevresinin, potansiyel olarak sorunlu bölge olması nedeniyle gelecekte NATO operasyonlarının bir kısmı bu bölgede icra edebilecektir. NATO’nun bu transformasyonunun Türkiye’ye olumlu olduğu kadar, bazı olumsuz etkileri de olabilecektir. Türkiye bu yolda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. En fazla küreselleşen kurumların başında TSK.’leri gelmektedir. Türkiye’nin geldiği noktadan sonra bu sürecin dışında kalmasının maliyetinin, transformasyona devam etmenin maliyetinden daha yüksek olacağı değerlendirilmektedir383.

383 Demirtaş, ss. 53–54

İKİNCİ BÖLÜM

AMERİKA VE BAZI AVRUPA ÜLKELERİ KARA KUVVETLERİNDEKİ GELİŞMELER

Türkiye, dünyadaki değişimle paralel olarak, NATO’nun işlevinin ve görevinin sorgulanması, değişme ve yeniden yapılanma ihtiyacı duyması nedeniyle, kendi silahlı kuvvetlerini ve güvenliğini sorgulama ve yeniden yapılandırma baskısıyla karşı karşıya kalmaktadır. Konuya açıklık getirmek maksadıyla, diğer ülke silahlı kuvvetlerinin böyle bir baskı duyup duymadıklarını, kısaca nasıl bir yeniden yapılanma süreci geçirdiklerini belirtmenin faydalı olacağı değerlendirilmektedir.

2.1. ABD Kara Kuvvetlerindeki Gelişmeler

21. yüzyıla girerken, ABD Kara Kuvvetleri bir değişim içerisindedir. Ekonomik, siyasal ve teknolojik değişiklikler, askeri alanda da etkisini göstermiştir demek mümkündür.ABD Kara Kuvvetleri tehdide dayalı güç olmaktan, yeteneğe dayalı güç olmaya doğru geçiş yapmaktadır. ABD Kara Kuvvetleri, bugün, önündeki yüzyılın tehditlerini karşılamak için, bunu koruyacak, şekillendirecek, test edecek bir güç olma yolunda ilerlemektedir. Bu projeye, kuvvet 21 (Force XXI) adı verilmiştir384. ABD K.K. Eğitim ve Doktrin Komutanlığı TRADOC, 2000–2007 Kuvvet-XXI modernizasyon programını destekleyecek faaliyetleri belirlemiştir. Ağustos 1999'da yayımlanan Planda, TRADOC için üç ana öncelik belirtilmiştir385

- Kara Kuvvetlerinin kısa vadeli harbe hazırlığını ön planda tutmak, - TRADOC'un her zaman hazır olma yeteneğini muhafaza etmek, - Kara Kuvvetlerini geleceğe hazırlamak.

Modernizasyon çalışmaları sorumluluğunun çoğu TRADOC Muharebe Geliştirme Dairesine verilmiştir. Bu daire; konsept tasarlama, bilimsel ve teknolojik araştırma, muharebe tecrübeleri ve muharebe teşkilat ve malzeme ihtiyaçlarının analizi, geliştirilmesi, dokümanlarının hazırlanması, onaylanması ve savunulması ile elde edilen bilgilerle doktrin, eğitim, lider geliştirme, malzeme ve asker geliştirme işlemlerini entegre ve analiz eder. Bu faaliyet alanlarında Muharebe Geliştirme Dairesi, ABD K.K. Lojistik Komutanlığı ve ABD K.K.Karargâhı ile beraber çalışır.

384 K.K. G.P.P. Karar Destek Şubesi , Kuvvet 21 Yapılanması (ABD), K.K. Karar Destek Bülteni No. 58, Ankara, 26

Aralık 1996

Kuvvet 21 sayısal teknolojinin tüm imkânlarından faydalanmaktadır. ABD’nin yeni askeri doktrini buna uygun olarak yeni yapısal organizasyona yansıtılmıştır, askerlerin eğitim ve beceri düzeyi yükseltilmiştir. ABD Kara Kuvvetleri sadece kritik önem taşıyan sistemlere ve donanımlara para ayırabilmektedir. Bu kapsamda; hizmet sürelerinin uzatılması, performansın arttırılması ve mevcut sistemlere yeni özellikler eklenmesi, öncelikli konular arasındadır. ABD Kara Kuvvetlerinin bugün muharebe sahasına yönelik silahlardan ve silah sistemlerinden öncelik verdiği belli başlı projeleri ise şunlardır;

- ABRAMS Tankları,

- APACHE Taarruz Helikopterleri,

- BLACK HAWK Genel Maksat Helikopterleri, - PATRİOT Hava savunma Füze Sistemleri - Çok Namlulu Roket Sistemleri ( MLRS), - PALADİN Kundağı Motorlu Topları.

- Ayrıca kritik muharebe destek programlarının üzerinde de durulmaktadır. Bunlar;

nakliye kamyonları, paletli yükleme sistemleri, Silahlı Keşif Helikopterleri, Kundağı Motorlu Topları üzerinde durulmaktadır.

- Muharebe sahalarının otomasyonu için Amerikan Kara Kuvvetleri iki ayrı program

geliştirmektedir. Bunlardan biri Stratejik, diğeri Taktik Komuta Kontrol Sistemidir.Bu iki sistem, Ordu Muharebe Kontrol Sistemi adı altında birleştirilerek, komuta ve kontrol otomasyonu amaçlanmaktadır.

- ABD Kara Kuvvetlerinin modernizasyonu devam ederken, satın alma ile ilgili

yönetmelik ve uygulamalar da gözden geçirilmekte ve yeniden

yapılandırılmaktadır386.

1985 yılında 1,2 trilyon dolar olan dünya askeri harcamaları, 1998 yılında 785 milyar dolara gerilemiştir. Aynı dönem içinde ABD’nin dünya askeri harcamalarındaki payı; 1985 yılında yüzde 30 iken, 1998 yılında bu oran yüzde 36’ya çıkmıştır. 2000–2005 yılları arasında ABD Savunma Bakanlığı bütçesinde 110 milyar dolarlık artış meydana gelmiştir. Bu miktardan 36,5 milyar dolarlık bölümü insan kaynaklarının iyileştirilmesine ayrılmıştır. 2000 yılı bütçesinde yüzde 4,4 maaş artışı yapılmış, işletme ve bakım bölümlerindeki bütçe artışları da yedek parça ve uçuş eğitimi konularındaki eksikliklerin giderilmesinde kullanılmıştır. 2000 bütçesindeki tedarik ve ARGE için 11 milyar dolar ayrılmış, M1A1 Abrams Tank Projesi 646 milyon dolar, M2A2 Bradley Zırhlı Muharebe Araçları Programı için 346 milyon dolar ilave finansman sağlanmıştır. Yeniden değerlendirmeyle elde edilen 400 milyon dolarlık tasarruf yine yürürlükte olan projelere aktarılmıştır. Balistik füze Savunma Sistemleri için 2001 yılında 1,9 milyar dolar, diğer füze programları için 2,6 milyar dolar ödenek ayırmış, ayrıca 2001–2005 dönemi için

386 Gilbert F. Decker, (ABD Kara Kuvvetleri Genel sekreter Yardımcısı), Militory Technology, Haziran 1996, ss.111–

Muharebe Alanı Füze Savunma Sisteminin geliştirilmesi için 8,7 milyar dolar harcama yapılması planlanmıştır387.

Ayrıca, ABD Savunma Bakanlığının 1996 yılı itibari ile harcanmalarında yüzde 20’lere varan (30 milyar dolar) tasarrufa da gidebilmiştir. Bu tasarrufların kaynağını, halen giderleri Savunma Bakanlığınca karşılanan pek çok ikmal, bakım faaliyetleri ile bazı hizmetlerin özelleştirilmesi oluşturmuştur. Bu özelleştirmelerin başlıcaları şunlardır388;

- Savunma Bakanlığının lojmanları kendi işletmesi yerine, personele kire yardımı yapılması, - Birliklerdeki araç ve silahların bakımlarının özel sektörlerce yapılması,

- Dağıtım için kullanılan depoların kapatılarak, gerekli malzemelerin doğrudan birliklere

sevk edilmesi,

- Sağlık hizmetlerinin askeri hastaneler yerine özel hastanelere verilmesi

TSK:’lerinde de benzer uygulamalar bulunduğundan ve bu tür özelleştirmelere yenilerinin ilave edilerek tasarruf sağlanabileceği değerlendirildiğinden yukarıdaki örnek verilmiştir.