• Sonuç bulunamadı

ÇAĞDAŞ ULUSLARARASI SĐSTEMDE KOSOVA

2.3. NATO GÖZETĐMĐ ÖNCESĐ VE SONRASI KOSOVA

2.3.1. NATO Müdahalesi Öncesi Kosova

Kosova’da 1990’lı yılların sonlarına doğru tam bir kargaşa yaşanmaktaydı. Her şeyden önce iki büyük etnik grup arasında gerginlik oldukça artmış durumdaydı. Sırp kökenli Kosovalılar Miloşeviç’in önünde sonunda Kosova’da Sırp egemenliğini sağlayacağına ve bu gerginliğin sona ereceğine inanıyorlardı. Kosovalı Arnavutlar ise uzun süre denedikleri ‘sivil itaatsizlik’ kozundan sonra Bosna Savaşı’nı sona erdiren Dayton Antlaşması’nda ellerine bir şeyin geçmediğini görerek silahlı mücadeleye destek verir hale gelmişlerdir. Bu mücadeleyi de onlar adına UÇK sürdürüyordu.

UÇK’nın programında Kosova’nın bağımsızlığı vardı.141 1997’de Arnavutluktaki iç savaş sonucu Arnavutluk ordusunun silahları ele geçirilerek UÇK

140

Kut, a.g.e., s. 153. 141

Misha Glenny, Balkanlar 1804 – 1999, Türkçesi: Mehmet HARMANCI, Sabah Kitapları: 123, Birinci Baskı, Đstanbul, 2001, s. 521.

kamplarına getirilmiştir. UÇK Kosova’nın bazı bölgelerinde denetimi ele geçirince, ağır silahlar kullanan Sırp polisi, UÇK yuvası savıyla, Arnavut köylerini yakmaya başlamışlardır. Sırpların bu hareketleri UÇK’yı daha da güçlendirmiş ve UÇK’ya katılımı artırmıştır.

UÇK, Arnavut diktatör Enver Hoca’nın, dogmatik Marksizm-Leninizm yorumundan etkilenen öğrenciler tarafından kurulmuştur. Enver Hoca’nın sisteminin albenisi gerçek bir sosyalizmde ortaya konacak isçi sınıfının durumunu iyileştirmekten çok, yer altı örgütü ve yasadışı örgütlere prim tanımasından kaynaklanıyordu.142 UÇK, dünyaca ünlü Arnavut Mafyası ile koordineli olarak çalışıyor ve bu ikili Kosova topraklarında da işbirliği yapıyordu. Özellikle Kosova’daki durum ciddileştikten sonra bu bölge beyaz kadın ticareti ve uyuşturucu kaçakçılığının üssü haline gelmişti. UÇK ve Arnavut Mafyası, kendileri ile işbirliği içinde olmayan ılımlı Arnavutları ortadan kaldırıyor, Sırplara düzenledikleri kanlı saldırılarla da onların Kosova’dan göçmelerini sağlıyorlardı.

Aynı yıllarda Kosova’da, Sırp Ordusu ve polisi tarafından düzenlenen saldırılar da hiç eksik olmuyordu. UÇK ile Sırp güçleri arasında genel bir dengesizlik vardı ve UÇK saldırılarına, Sırp Ordusu ve Polisi tarafından gösterilen tepki çok sert oluyor ve birçok masum sivil hayatını kaybediyordu.143 Sırp Birlikleri’nin, UÇK direnişini yok etmek için 1998 yılı sonlarına doğru yoğun operasyonlara girişmesi ve bu operasyonlardaki sertlik yanlısı tutumları, ılımlı Arnavutları ve Sırplar dışındaki etnik gruplardan da birçok kişiyi UÇK yanında mücadeleye itmiştir. 1999 yılında UÇK’nın elindeki asker sayısı 30 Bin kişiye ulaşmıştı.144 1998 yılında iki güç arasındaki gerilim sürekli yükselirken Sırp Yönetimi Arnavutluk ve Kosova sınırına yığınak yapmaya başladı ve buralara yeni kuvvetler gönderdi. Bu durum uluslararası kamuoyunun büyük tepkisini çekti. Bu arada Kosova’nın resmi olarak tanınmayan cumhurbaşkanı Đbrahim Rugova, Batılı güçlerden yardım istedi ve bölgeye Barış Gücü askerleri gönderilmesi çağrısında bulundu.

142 Johnstone, a.g.e., s. 312. 143 Savaş, a.g.e., s. 107. 144

UÇK’nın eylemleri, Rugova’nın şiddetten uzak durarak direnme temelindeki politikalarını tamamen ortadan kaldırmıştır. Đbrahim Rugova ve yardımcıları çok uzun süre UÇK’yı reddedip, bu örgütü Sırpların Kosovalıları terörist olarak göstermek için oluşturduğunu iddia etmiştir.145 Batılı güçler ise UÇK’yı Kosovalı Arnavutların hakkını savunan ve Sırp saldırıları sonucu terör eylemlerine başvurmak zorunda kalan, meşru Kosova örgütü olarak görüyorlardı. Onlara göre, Miloşeviç’in uyguladığı şiddete ancak şiddetle karşılık verilebileceği için Kosovalı Arnavutlar bu örgüt sayesinde ‘meşru müdafaa’ yapıyorlardı. Zaten, 22 Temmuz 1998’de Kosova Cumhuriyeti Parlamentosu toplanarak UÇK’yı ‘meşru Kosova Örgütü’ olarak kabul etti. Daha önce UÇK’yı Sırpların oluşturduğu bir terörist grup olarak gören Đbrahim Rugova bu karardan sonra adeta 180 derecelik bir dönüş gerçekleştirerek ‘UÇK’yı çok önceleri meşru örgütümüz olarak tanımalıydık’ demiştir.146 Rugova, ayrıca Sırpların, UÇK’ya karşı düzenlediği operasyonları da ‘soykırım’ olarak nitelemiş ve Batılı güçlerden tekrar yardım istemiştir.

Aslında UÇK’nın çok bariz olan bir hedefi vardı. Saldırılarında Arnavut köylerini ve masum Arnavutları çok açık bir biçimde kullanıyorlardı. Bunu yapıyorlardı, çünkü Sırpların misilleme olarak bu masum Arnavutlara saldıracağını ve onları öldüreceğini biliyorlardı. Đşte, bu döngüyü sürdürmek ve özellikle ABD ile Đngiltere, Fransa’nın ilgisini tamamen bu topraklara çekerek bir NATO Müdahalesi’ni yaratmak istiyorlardı. Eylemlerin hedefinin bu olduğunu o zamanların UÇK Komutanlarından, şimdinin ‘Bağımsız Kosova Cumhuriyeti’nin Başbakanı Haşim Taçi birçok kez açıklamıştı. AGĐT’e bağlı Kosova Gözlem Misyonu (KGM) raportörleri de bunu açıkça ortaya koymuş ve bu raporlar BM’ye ve NATO’ya da ulaşmıştır.

UÇK’nın, Sırp Polisi’ni ve Ordusu’nu askeri olarak bozguna uğratamadığı sürece, polisleri öldürmesinin sadece stratejik provokasyon çerçevesinde bir anlam ifade edeceğini ve bunun NATO’yu bölgeye sokmak için ortaya konmuş bir plan olduğunu ünlü gazeteci Richard Cohen de su sözlerle doğrulamıştır:

145

AGĐT, Kosovo: As Seen As Told, Kosova Denetleme Heyeti Raporu, Viyana, Ekim 1998-Haziran 1999, s. 140.

146

“Kosova Kurtuluş Ordusu’nun basit ancak etkili bir planı vardı. UÇK, Sırp Polisi’ni öldürecekti. Sırplar da misillemede bulunacaktı-geniş çaplı misillemesi ve olağan katliamıyla Balkan Tarzı. Batı, Bosna’da en sonunda yaptığı gibi harekete geçene kadar, giderek daha çok afallayacaktı. Aslında ABD ve Avrupa’nın çoğu UÇK’nın tarafında savaşa girecekti. Plan işe yaradı.”147

Uluslararası kamuoyunun dikkatini tamamen Kosova’ya yönlendiren ve NATO’nun Sırbistan’ı bombalamasını hazırlayan en önemli olaylardan biri de, Sırpların düzenlediği Racak Katliamı olmuştur. UÇK’nın 4 Sırp Polisi’ni öldürmesinden 2 hafta sonra gerçekleşen bu katliamda 45 masum Arnavut sivil öldürülmüştü. Üstelik öldürülenlerin çoğu kadın ve çocuktu. UÇK’nın kontrol kademesi de dahil olmak üzere herkes Sırpların neler yapacağını biliyordu. Zaten, bunları yapmalarını da istiyorlardı, çünkü bu şekilde NATO’nun Kosova’ya müdahalede bulunacağına inanıyorlardı. Sırpların en büyük hatası bunları görmelerine rağmen zalimce saldırılarda ve misillemelerde bulunmaya devam etmeleriydi. Tabii, bu olaylar arasında olan da Kosovalılara oluyordu. Binlerce kişi Kosova’dan kaçmaya çalışıyordu. Kaçmak isteyenler de UÇK ile koordineli bir şekilde çalışan Arnavut Mafyası’nın eline düşüyordu. Adriyatik Denizi, Đtalya’ya kaçak taşıyan gemilerle doluydu. Sırplar ise anavatan Sırbistan’a doğru kaçışı sürdürüyorlardı. Bu kaçış NATO Müdahalesi’nden sonra daha da artacaktır.