• Sonuç bulunamadı

ÇAĞDAŞ ULUSLARARASI SĐSTEMDE KOSOVA

2.1. KOSOVA HAKKINDA GENEL BĐLGĐLER

2.1.1. Coğrafi Konumu ve Önemi

Bilindiği gibi Balkanlar tarih boyunca birçok medeniyetin gelip yerleştiği ve kültürlerini yaşattığı bir yarımada olmuştur. Đlkçağlardan başlayarak günümüze kadar birçok kavim bu topraklarda çok çeşitli medeniyetler kurmuş ve bu medeniyetler adeta birbirini takip edercesine kurulmuş ve yıkılmıştır.

Balkan Yarımadası’nın coğrafi konumu ve bölgenin yapısı, adeta dış güçlerin buraya müdahale etmesini davet etmiştir.96 Kosova da Balkanlar’ın en önemli toprak parçalarından biridir ve uzun tarihi boyunca hep bir geçiş noktası olagelmiştir. Bugün Kosova, Sırbistan’ın güneybatısında 2 milyon kadar Arnavut’un nüfusun %90’ını oluşturduğu, 10.887 kilometrekarelik alanıyla Balkanlar’ın küçük ama geçmişte olduğu gibi gelecekte de sadece Balkanlar için değil tüm komşu coğrafyalar için de büyük krizlere sebep olabilecek önemli bir bölgesidir.97 Kosova, jeostratejik açıdan çok büyük bir önem teşkil etmektedir. Kosova, coğrafi yer olarak Balkanlar’ın tam ortasında, Arnavutluk, Sırbistan, Makedonya ve Karadağ Cumhuriyetleri’ne komşu durumdadır. Balkanlar’ın önemli iki devleti Arnavutluk ve Sırbistan arasında bir ara bölge oluşturan Kosova güneye ve kuzeye uzayan yolların da kavşak noktasında bulunmaktadır.

Zbigniew Brzezinski’nin Büyük Satranç Tahtası adlı kitabında Avrasya dünyanın en önemli jeostratejik bölgelerinden biri olarak görülmektedir. Ona göre, dünyanın bu bölgesindeki olaylar tüm dünyanın geleceğini etkileyecek niteliktedir.98

96

Maria Todorova, Balkanlar’ı Tahayyül Etmek, Đletişim Yayınları, Đstanbul, 2006, s. 127. 97

Halil Akman, Paylaşılamayan Balkanlar, IQ Kültür Sanat, Đstanbul, 2006, s. 227. 98

Brzezinski’nin de ifade etmeye çalıştığı gibi Balkanlar’a ve buradaki olaylara hâkim olabilen her devlet ve güç dünyanın geleceğine etki edebilecek niteliktedir. Avrasya Bölgesi; Ortadoğu, Kafkasya ve Karadeniz’in kuzeyi ile Balkanlar’ı da içine almaktadır. Dolayısıyla Kosova da bu bölgenin içerisinde yer almaktadır.

Genelde Balkanlar, özelde Kosova, Avrasya’nın doğusu ile batısı arasında bir geçiş noktasındadır. Bu nedenle buradaki sıcak çatışmaların Avrasya’ya yönelik bütün projeleri boşa çıkarabileceği düşüncesi de uluslararası alanda kabul görmektedir. I.Dünya Savaşı’nın Balkanlar’daki bir kıvılcım tarafından ateşlendiği unutulmamalıdır. Bu anlamda Kosova’da yaşanabilecek herhangi bir karışıklık dünya barışına Afrika’daki etnik karışıklıklardan çok daha büyük etkide bulunacaktır.99 Eski ABD Başkanı Bill Clinton da bu konunun üzerinde durmuş ve Kosova’da başlayacak bir çatışmanın Makedonya, Sırbistan, Arnavutluk ve Türkiye gibi ülkeleri de olayların içine çekeceğini ve bunun da başta Balkanlar daha sonra da tüm Avrasya’yı etkileyeceğini belirtmiştir.

Kosova da Avrasya özelinde önemli bir ülkedir ve hem geçmişi itibarıyla hem de günümüzdeki önemiyle dünya gündemindeki yerini hiçbir zaman kaybetmemektedir. Kosova ismi, ki bu isim Sırpçada Kosovo olarak geçmektedir, ilk defa 12.yüzyılda duyulmuştur. Slavcada bir çeşit kuş ovası anlamına gelen Kosovo ismi Sırplar tarafından konulmuştur.100 Kosova, stratejik konumu dışında yeraltı ve yerüstü kaynakları ile de önemli bir bölgedir. Eski Yugoslavya’daki en önemli linyit kömürü rezervleri burada bulunmaktadır. Bölge aynı zamanda kursun, çinko ve magnezyum yönünden de oldukça zengindir. Kosova, Balkanlar’da tarım ve hayvancılık yapmaya en uygun yerlerden biridir. Bir ova olması ve dağlarla çevrili olması nedeniyle ılıman bir iklime sahip olan Kosova’da birçok tarım ürünü yetiştirilmektedir. Aynı zamanda, küçükbaş hayvancılık da bölgede yaşayan insanların önemli geçim kaynaklarından biridir.

Kosova, çok önemli bir coğrafi bölge olmasının yanı sıra Balkanlar’da yaşayan büyük bir etnik topluluk olan Sırplar için de çok büyük bir önem

99

Musa Ceylan, Yeni NATO Soğuk Savaş’tan Sıcak Savaş’a, Ülke Kitapları, Đstanbul, 1999, s. 31. 100

taşımaktadır. Günümüzde bu bölgede yaşayan nüfusun ezici çoğunluğu Arnavut olmasına rağmen, Sırplar bu bölgeyi kendi kültürleri için yaşamsal önemde görmektedir. Kosova, Sırplar için kendi tarihleri ile ilişkilendirdikleri bir bağlantı nesnesi haline gelmiştir.

Kosova, Ortaçağ başlarında yeni oluşturulan Sırp Kilisesi’nin temelinin atıldığı yer olmuştur.101 Sırpların etnik kimliğini oluşturan en önemli elementlerden biri olan Sırp Ortodoks Kilisesi’nin burada kurulmuş olması onların Kosova’yı kutsal olarak görmelerine neden olmaktadır.

Sırp akademisyen Predrag Simic’e göre, Yahudiler için Kudüs neyse, Sırplar için de Kosova o’dur.102 Sırplar, Kosova’da bulunan ve onların tarihlerinin çok önemli bir parçasını oluşturan manastır ve kiliseler ile, yine Kosova’da 1389 yılında yaşanan ve Osmanlıların galibiyetiyle sona eren Kosova Savaşı’ndan dolayı bu bölgeyi kutsal kabul ederler. Her ne kadar, Birinci Kosova Savaşı da denen bu muharebeyi kaybetmiş olsalar da, bu savaşta Türk Sultanı I.Murat’ın öldürülmüş olması Sırplar için büyük bir övünç kaynağı olmuştur. Sırp milliyetçiliği, bu savaşta I.Murat’ı öldüren askeri savaş kahramanı dahi ilan etmiştir. Daha sonra da Sırp Ortodoks Kilisesi bu savaşta büyük özveriler gösteren ancak savaş sırasında ölen Sırp Kralı Lazar’ı aziz ilan etmiştir. Kosova Savaşı, Sırpların belleklerinden hiçbir zaman silinmemiş ve Sırplar Kosova’yı her zaman elde tutulması gereken bir bölge olarak görmüşlerdir.

Kosova’da yaşayan bir diğer etnik topluluk olan ve bugün Kosova nüfusunun %90’ını oluşturan Arnavutlar ise bölgeye Sırplardan sonra yerleşmişlerdir. Tarihçilere göre, Kosova’ya Arnavut göçü 1683’teki II. Viyana Kuşatması’ndan sonra başlamıştır. Arnavutlar, zaman içinde bölgeye göçü sürdürerek bir süre sonra burada çoğunluğu ele geçirmişlerdir.

101

K. Erjavec ve Z. Volcic, The Kosovo Battle: Media’s Recontextualization of the Serbian

Nationalistic Discourses, The Harvard International Journal of Press/Politics, December 2007, s.

68. 102

Arnavutlar da tıpkı Sırplar gibi Kosova’yı kendi anayurtları olarak kabul etmektedirler. Bu nedenle bu iki etnik grup arasında Kosova Coğrafyası’na kimin egemen olacağı yönündeki mücadele uzun yıllardır devam etmektedir. Bugün, Arnavutların kontrolündeki Kosova bağımsızlığını ilan etmiş olsa dahi Sırpların bu topraklara olan ilgisini ve bu bölgeyle ilgili yaptıkları gelecek planlamalarını hiç kimse inkâr edemez.

Görüldüğü gibi Kosova, Avrasya Bölgesi’ndeki coğrafi konumu, Avrupa ile Asya arasında kavşak noktasında bulunması ve bulundurduğu doğal kaynakları ile çok önemli bir bölgedir. Çeşitli amaçları bulunan iki ana etnik grubun çok büyük önem verdiği Kosova Coğrafyası bundan sonra da tartışmaların odağında yer alacaktır.

2.1.2. Nüfusu, Dini ve Etnik Yapısı

Kosova’nın nüfusu net olarak bilinmemekle birlikte, 2001’de yapılan son sayıma ve muhtelif kaynaklara göre nüfus 2.400.000 olarak tahmin edilmektedir. Bölgenin demografik yapısına baktığımızda, Kosova nüfusunun % 90-92’sini Arnavutlar, ortalama % 5’ni ise Sırpların oluşturduğu belirtilmektedir. Sırplar, Arnavutlardan sonra en büyük nüfusa sahip ikinci ulustur. Kosova’da yaşayan diğer etnik gruplar olarak Türkler, Boşnaklar, Makedonlar, Romlar, Askaliler, Çerkezler, Goraniler ve Mısırlılar sayılabilir.103

Din açısından her ne kadar Arnavutluk’taki Arnavutlar parçalı bir yapı gösterseler de (%75 Müslüman, %25 Katolik ve Ortodoks Hıristiyan) Kosova nüfusunun %90’ından fazlasını oluşturan Arnavutların %3’lük Katolik nüfusu hariç tamamının Müslüman olduğu söylenmektedir. Ülkedeki Sırplar, Karadağlılar ve Çingenler dışında kalan Boşnak, Türk ve diğer milletlerin büyük ölçüde Müslüman

103

olduğu ifade edilmektedir. Bu anlamda Kosova nüfusunun %95’e varan bir kısmı Müslüman’dır.104

Bölgenin dini açıdan tarihi seyrine bakacak olursak Yunanlıların MS. 2. yüzyılda Arnavut topraklarına Hıristiyan piskoposlar göndererek onları etkiledikleri görülmektedir. Fakat dağlık ve iç bölgelerdeki daha kapalı kabileler üzerinde etkili olamamışlardır. 9. yüzyılda Bizans döneminde misyonerler, Arnavutlara yönelik faaliyetlerini arttırmışlar ve neticede daha çok bugünkü Arnavutluk’un kuzeyinde kalan Arnavutlar, Roma Katolik Kilisesi’nin etkisiyle Katolikleşmiş, güneydekiler ise Ortodoks Bizans etkisiyle bu mezhebe girmişlerdir. Bundan sonra ise kuzey ve güney arasında kalan bölgede Ortodoks ve Katolik kiliselerinin arasında çatışma görülmüştür. Bu dönemde Arnavutların din ile olan ilişkilerine bakıldığında esnek bir yapı görülmektedir. Bunun en güzel kanıtı da o dönemlerden kalma ne yerleşik bir kilise örgüt yapısı ne de kendi dillerinde yazılmış bir Đncil bulunmaması olarak gösterilebilir.