• Sonuç bulunamadı

Kosova’nın Bağımsızlığının Rusya’nın Dış Politikasına Etkiler

KOSOVA’NIN BAĞIMSIZLIĞININ SONUÇLARI VE DEĞERLENDĐRĐLMESĐ

3.2. KOSOVA’NIN BAĞIMSIZLIĞININ KÜRESEL DÜZEYDE ETKĐLERĐ

3.2.2. Kosova’nın Bağımsızlığının Rusya’nın Dış Politikasına Etkiler

Rusya, Kosova’nın bağımsızlığı konusunda sürecin başından itibaren olumsuz tavır sergilemiş ve bağımsızlığa kesinlikle karşı çıktığını belirtmiştir. Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi’ndeki daimi üyeliği, Kosova’nın BM tarafından tanınmasında büyük engel oluşturmaktadır.

Rusya’nın, Kosova konusundaki tutumunun ardındaki nedenlere bakmadan önce, bu ülkenin Balkanlara yönelik izlediği dış politikanın, esasında bölgeye yönelik bir strateji olmadığını, arkasında küresel düzeyde ele alınması gereken ve iç politikayı etkilemesi hesaplanan beklentilerin rol oynadığı söylenebilir.

Ruslar öteden beri Balkanları stratejik bakımdan kendi amaçları için yaşamsal önemde bir bölge olarak görmüşlerdir. Bu bölgenin bir başka büyük devletin egemenliği altında olmasını milli çıkarları açısından sakıncalı görmüşlerdir. Çarlık Rusya’sı, bu politikasını yürütebilmek için Balkanlarda hem Ortodoks dindaşları olan Romenleri, Sırpları, Bulgarları, Makedonları ve Yunanlıları, hem de Slav birliği ideolojisi ile Sırpları, Bulgarları, Makedonları, Karadağlıları etki altında tutmaya çalışmıştır.241

Soğuk Savaşın sona ermesi, Rus dış politikası açısından sorunların genel kapsamının değişmesine neden olmuştur. Bunlardan en önemlisi, belki de Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ertesinde yeni bir kimlik geliştirip, küresel ekonomik gelişmelere, demokratik bir ülke olarak katılıp katılmayacağı ile ilgilidir. Bu yönde Rusya’nın önündeki en önemli engel, zayıf ekonomisi olmuştur. 1990’lı yılların başlarında Rus dış politikası, Rusya’nın Batı Avrupa medeniyetlerinin parçası olduğu yönünde liberal bir anlayış çerçevesinde şekillenmiştir. 1992 yılında Yugoslavya Federasyonu’nun parçalanmasını da bu liberal dış politika çerçevesinde karşılayan Rusya, Hırvatistan ve Bosna Hersek’in bağımsızlıklarının uluslararası

241

Muharrem Gürsoy, Balkan Politikasının n Değerlendirilmesi, Harp Akademileri Dergisi, Harp Akademileri Yayını, 2000, ss. 20–22.

camia tarafından tanınmasını eleştirse de, durumun çaresizliği karşısında kendisi de bu sürece katılmak zorunda kalmıştır.

Ancak, 1993 yılından itibaren Rus dış politikasının, liberal dış politika eğiliminin yerine, devletçi ve milliyetçi bir eğilime yöneldiği görülmektedir. 1993 yılından itibaren yeni Rus dış politikasının temel tezi, Rusya’nın “büyük güç” olarak uluslararası ilişkilerde temel ve özel bir role sahip olduğudur. Bu da, Rus politikacıların gerek yakın çevrede ve gerek dünyanın diğer stratejik bölgelerindeki milli çıkarlarını koruyabilmek için özel bir takım haklara sahip olduğu iddiasının temelini oluşturmuştur. Rusya’nın, Bosna Savaşı ve özellikle Kosova’ya NATO müdahalesi esnasında izlediği siyaset, Rus dış politikasının dönüşümünü ve sancılarını yansıtmaktadır.242 Soğuk Savaşın sona ermesinden bu yana Rusya ve NATO, kendilerini karşı safta buldukları ilk durum olması nedeniyle Kosova endişe verici bir bölge olmuştur. Bu sebepten dolayı, Rusya Sırbistan’a desteğini siyasi alanla sınırlı tutmuştur. Batı ile Rusya arasında olabilecek bir kriz, Rusya’nın ekonomik ve askeri zayıflığı ve Boris Yeltsin Hükümeti’nin Rusya’yı savaşa sürüklemekten kaçınma kararlılığı sayesinde önlenebilmiştir. Bu durumda bile Rus analizcilerin ve politikacıların çoğu, NATO eyleminin bir Balkan sorununu, Balkanların ötesine, muhtemelen Avrupa’nın dışına yayılma ihtimali de bulunan yeni bir Doğu-Batı gerginliğine dönüştürdüğü sonucuna varmışlardır.243

1990 sonrasında Rusya’nın, Balkanlarda “Slav-Ortodoks” ekseni oluşturma yönündeki gayretlerini görmek mümkündür. Rusya’nın başını çektiği bu girişimin içinde, Slav kökenli bir nüfusa sahip olmamasına rağmen “Ortodoks” temelinde Yunanistan da yer almıştır. Ancak Rusya’nın, “Ortodoks mihveri” üzerinden yeniden Balkanlar’a dönme eğilimi, 1990 sonrasında bağımsızlığını kazanan ve Avrupa Birliği kurumlarına uyum sağlamak isteyen Balkan ülkelerini endişeye sevk etmiştir.244

242

Miftari, a.g.e. 243

Ahmet Küçükşahin, Rusya’nın Balkan Politikası, Harp Akademileri Dış Basın Bülteni, Yıl 36, Kasım 2000, sayı 276, s. 12.

244

Rusya NATO’nun genişlemesini ve buna paralel olarak kendisinin etki alanında ABD etkisinin artmasını kendi varlığına karşı bir tehdit olarak algılamaktadır. Eski Doğu Blok’u ülkelerinde birer birer NATO üslerinin açılmasını, Balkanlar ve Kafkaslardan kendisini tecrit etmeye yönelik bir girişim olarak algılamaktadır. Rusya, ABD ve AB’nin kendisini çevreleme politikasına karşı olarak Slav ve Ortodoks kimliğini kullanarak Balkanlarda etkisini sürdürmeye çalışmaktadır.

Rusya, ABD ile AB’nin birlikte hareket etmesine karşı çıkmaktadır. Bu iki gücün birlikte hareket etmesinin Rusya’nın çıkarlarına aykırı olacağını düşünen Rus devlet adamları; ABD gibi dünyanın en güçlü devletlerinden birinin AB gibi küresel çapta güçlü bir aktörle birlikte hareket etmesinin küresel mücadelede eşitsizlik yarattığını belirtmektedirler. Birçok Rus devlet adamına göre, AB, ABD olmadan kendi başına hareket ederse ve Avrupa’da bütünleşmeyi ABD yardımı ve baskısıyla Rusya’ya karşı bir silah olarak düşünmezse, Rusya’nın AB bütünleşmesini destekleyeceğini söylemektedirler. Buna Rusya’nın yakın çevresi, yani Doğu Avrupa’da AB üyesi olmayan Belarus, Ukrayna, Moldova gibi devletler ve Balkanlar dâhildir. AB’nin, ABD’nin yardımını almadan genişlemesine karşı çıkmayan Rusya, bunun kendisine de yarar sağlayarak siyasi ve askeri yönden bir istikrar unsuru olacağını düşünmektedir.245

Rusya’nın, Kosova’nın bağımsızlığına karşı en sert muhalefeti yapmasının en önemli sebebi; Rusya’nın değişik etnik kökende milletleri kendi içinde barındırmasıdır. Kosova’nın bağımsızlığının, Rusya içerisindeki ayrılıkçı hareketleri de teşvik edebileceği düşünülmektedir. Rusya Kosova’nın bağımsızlığına karşı cephe alarak, kendi içindeki ayrılıkçı hareketleri de engellemek istemektedir.

Rusya, Kosova konusunda Sırp Tezini desteklemektedir. Yani, bu bölgeye bağımsızlıktan az, özerklikten fazla bir statü verilmesi taraftarıdır. Bu konuda kendi içerisinde benzer ayrılıkçı talepler olan Çin ile işbirliği halindedir. BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden ikisi olan Rusya ve Çin, Kosova’nın

245

bağımsızlığının Birleşmiş Milletlerce onaylanmasının önündeki en büyük engeli teşkil etmektedirler.

Rusya tarihsel Ortodoks müttefiki olan Sırbistan’ı Kosova konusunda yalnız bırakmak istememektedir. Bunun yanında içsel sebepleri ve BM’de etkin bir güç pozisyonunu geliştirme kaygısı, Rusya’yı Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkmaya itmiştir. Rusya’nın, Kosova sorununu Rus dış politikasının aşılamayacak iki kırmızı çizgisinden birisi olarak görmesi ve Rus Dışişleri yetkililerinin bu konuda global bir güç olarak sonuç sürecini etkilemeye devam edecekleri yönündeki açıklamaları, Rusya’nın bu sürece ne kadar önem verdiğini gözler önüne sermiştir.246

Sırbistan’ın Kosova’nın bağımsızlık süreci sırasında bütün ümitlerini bağlamış olduğu Rusya’nın, Kosova sorunu da dâhil olmak üzere Balkanlar yüzünden Batı ile ilişkilerini bozması beklenmemektedir. Ancak, Moskova her konuda kendisinin görüşünün alınmasını istemektedir. Zira Batı’da daha çok enerji kaynakları pompalayan petrol istasyonu gözüyle bakılan Rusya, artık “kurallara uyan ülke” değil de, “kuralları belirleyen ülke” olmayı istemektedir.247