• Sonuç bulunamadı

1.2. Toplu Pazarlık ve Sendikalar

1.2.2. Toplu Pazarlık Modelleri

1.2.2.5. Nash Çözümü ve Sırayla Teklif Pazarlık Modeli

Etkin Pazarlık Modelinde anlaşma eğrisi ile ortaya çıkan sonsuz sayıda sonuç ihtimalini tek bir noktaya indirgemek amacıyla pazarlık teorisinde bazı fikirler ortaya atılmış ve çalışmalar yapılmıştır. Bunlar arasında, pazarlık problemine şeklen en iyi çözüm, Nash'in yaklaşımı üzerine gerçekleştirilebilmiştir. Bu yaklaşıma, oyun teorisinde önemli bir role sahip olan meşhur Nash Dengesi kavramından ayırt edilebilmesi amacıyla Nash Pazarlık Çözümü ya da kısaca Nash Çözümü denmektedir (Balcı, 1999:98).

Bu modelde, her iki tarafında verdiği tavizler, tarafları anlaşmanın toplam kazanımlarının en büyük olduğu noktaya götürmektedir. Hem işveren tarafı hem de sendika tarafı, fayda kazanımlarını maksimize edecek şekilde hareket ederler. Fayda kazanımları ya da fayda artışları, iki tarafın bir anlaşmaya varmakla elde ettikleri ek faydayı temsil eder. Eğer taraflar anlaşmaya varamazlarsa her iki tarafın fayda düzeyinde azalma meydana geleceğini ifade etmektedir (Elliott, 1997:460).

Nash çözüm kuralı hem simetrik pazarlık oyunları için hem de riskten kaçınma ve anlaşmazlık noktalarındaki asimetrik durumlara sahip pazarlık oyunları için iyi bir çözüm metodudur. İşçi ve işveren tam bilgiye sahiptir. Fakat Nash çözüm kuralı işçi ve işveren arasındaki asimetrik bilgi koşullarında yeterince anlamlı çözümler üretmekte yeterli değildir. İşte bu aşamada Kalai ve Smorodonsky’nin KS Çözüm Kuralı, pazarlık oyunlarını açıklamada kullanılmaktadır. Firma ve sendikalar

44

arasındaki pazarlıkları açıklayan uygulamalarında KS çözüm kuralını açıklayan modele istihdamın ücret esnekliği ve sabit durumda sendikanın riskten kaçınma durumu dahil edilerek Nash Pazarlık çözümüne farklı bir açıdan yaklaşılmıştır (Alexander, 1992:779).

Pazarlık sürecini basit ve açık bir yaklaşımla izah etmeye çalışan son model ise Rubinstein'ın "Sırayla Teklif Modeli" olarak karşımıza çıkmaktadır. Rubinstein Modelinde pazarlık sürecindeki tarafların tavrı ve zaman maliyeti belirleyici hususlardır. Rubinstein, pazarlık sürecini, tarafların karşı tarafın kabul ya da red edeceği karşılıklı olarak ve sırayla yapılan bir dizi turlarla açıklamıştır. Bir teklif reddolunursa pazarlık, teklif sırasının karşı tarafa geçtiği bir sonraki tura geçmektedir. Anlaşılmadığı sürece teklifler bu şekilde devam etmektedir. Pazarlık süreciyle ilgili önemli bir varsayım da, turlar arasında zaman geçtikçe, tarafların gelecekteki fedakârlıklarını (payoff) azaltmaktadır. Bir başka ifade ile birinci turda ulaşılan her anlaşma, daha sonraki turlarda elde edilen aynı şartlardaki bir anlaşmadan daha değerlidir. Sırayla Teklif Modelinde tarafların birbirlerinin değerlendirmeleri ve tutumları hakkında tam manasıyla bilgiye sahip olduğu varsayılmıştır (Balcı, 1999;102).

45

İKİNCİ BÖLÜM

OYUN TEORİSİ VE TOPLU PAZARLIKLAR

İktisadın klasik tanımından hareketle, kaynakların kıt olduğu bir ortamda, amaçlarını ve fayda düzeyini en yüksek mertebede gerçeklemeye çalışan iki ya da daha fazla sayıda karar vericinin rekabet halinde olduğu varsayılır. Diğer bir deyişle karar vericiler kaynakları paylaşım çabası içindedir. Karar vericilerin bu paylaşımda kendilerine en yüksek getiriyi sağlamak için birbirlerine karşı kullandıkları stratejileri vardır ve bu stratejileri mümkün olan en akılcı şekilde kullanırlar (Çermikli, 2002:8). Böyle bir durumda karar vericiler birbirlerine karşı taraf durumundadırlar ve taraflardan birinin yapacağı herhangi bir hareketin sonucu kısmen diğer tarafın hareketlerine bağlı olacaktır. Bunlara çatışma durumları denilmektedir (Venstell, 1965:1). Bu şekilde ortaya çıkan çatışma ilişkilerini açıklamaya çalışan teori iktisat literatüründe oyun teorisi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Oyun teorisi davranışsal tahminleri konu edinmekte ve alternatif davranışları gerçekleştiren tarafların seçecekleri stratejilerin belirlenmesini analiz etmektedir. Doğal olarak oyun teorisi, bir karar alıcı birimin davranışını dikkate almasını sağlayan bir çerçeve oluşturmaktadır (Bilgin, 2006:77). Bu anlamda oyun teorisi, ekonomik faaliyetlere ilişkin en iyi kararın verilebilmesi için geliştirilmiş matematiksel bir yaklaşım olarak ifade edilebilir. Bu faaliyetlerde birden fazla karar verici, kendi kazançlarını en iyi duruma getirecek biçimde karar vermek zorundadırlar (Colender, 1998:301).

Gerçek hayatta çatışma durumları birbirini etkileyen son derece karmaşık faktörlerin etkisi altında bulunduğundan bu durumların analizi çok güç ve son derece karmaşık olmaktadır. Bu nedenle matematiksel bir analizi mümkün kılmak için, önemsiz faktörler analiz dışında tutularak basitleştirilmiş modeller inşa edilmek kaidesiyle hazırlanan yeni modellere oyun denmektedir (Fudenberg ve Tirole,1991). Diğer bir ifadeyle mücadele içeren ve matematiksel analizler ile modellenebilen herhangi bir olaya oyun, oyun teorisi de bu tür olayların, yani mücadele içeren olayların analizi ile uğraşan bir yöntem olarak nitelendirilmektedir (Guseinov ve diğerleri, 2010:1). Oyunda karar verici olarak adlandırılan, oyunun sonucuna etki eden ve oyunun

46

sonucundan doğrudan etkilenen öğelere ise “oyuncu” denmektedir (Fudenberg ve Tirole, 1991).

Oyun teorisinin sağladığı matematiksel çözüm yöntemi, iktisatçıyı “ceteris paribus” yani “diğer koşullar sabitken” varsayımına başvurmaktan kurtaracak bir yaklaşım olarak görülebilir (Savaş, 2000:868). Oyuncular Walras’ın homo economicusunun özelliklerine sahip değildir ve bu nedenle de oyunlar kuramının görünmez el teorisi de oyun teorisinin varsayımları arasında yer almaz. “Rasyonel davranış”, artık oyuncuların sahip olmasına izin verilen tercih bağıntılarını kısıtlayan bir etken olmaktan çıkmıştır. Oyuncular, her türlü tercih bağıntısına sahip olabilecekleri için, her şey oyunlar kuramı tarafından içselleştirilebilir (Koray, 2012:6).