• Sonuç bulunamadı

3. KİLİSE CAMİİ VE VEFA SEMTİ

3.4 Yapının Ayrıntılı Tanımı

3.4.1 İç mekan

3.4.1.1 Naos, bema ve pastoforia (prothesis ve diakonikon)

Üç nefli naos, kare biçiminde ve haçvari planlıdır (Şekil B.5). Naosa batıdan, merkezi ve kemerli bir kapıdan girilmektedir (Şekil B.70). Ölçüleri, batıda kapı eşiğinden, haçın doğu kolunun bitiş çizgisine kadar 8.81 m., kuzey-güney doğrultusunda 8.81 m.’ dir. Naos derinliği 2.18 m., genişliği 3.52 m. olan bemaya ve derinliği 1.68 m., genişliği 3.5 m. olan apsise açılmaktadır (Şekil B.5). Bemadan birer basık kemerli geçit ile, içerden üç yapraklı yonca (trikonkhos) planına sahip prothesis (Şekil B.79, Şekil B.80) ve diakonikon hücrelerine geçilir (Şekil B.79, Şekil B.81) (Eyice, 1980, s.63). Naosun ortasında, planda ikinci bir kare oluşturan dört ayak, iç açıklığı 3.79 m. olan naos kubbesini taşımaktadır (Şekil B.68, Şekil B.70). Albert Lenoir (1836)6 ve Salzenberg’in (1854) doğu-batı doğrultulu kesitlerinde, naos kubbesini taşıyan ayaklar yerinde sütunlar görülmektedir (Şekil B.61, Şekil B.62). Pulgher’den itibaren (1878), kesitlerde bugünkü ayaklar görülür; büyük ihtimalle bir deprem veya yangın hasarı sonucu patlamış olan özgün sütunlar, bugünkü ayaklarla değiştirilmiştir (Şekil B.62, Şekil B.70).

Naosun özgün döşemesinin günümüze ulaşmadığı Nomidis raporunda bildirilmektedir (Nomidis, 1958, s.16). Ancak apsis kısmında döşemenin 10 cm.’lik bir kademe yapması, özgün döşeme ile ilgili bugün gözlemlenebilen tek detaydır (Şekil B.5, Şekil B.10, Şekil B.79). Ebersolt’un doğu-batı doğrultulu kesit çiziminde, döşemenin batıdan doğuya doğru birkaç kademe yaparak yükseldiği görülmektedir (Şekil B.66) . Bu kademeler, hem yapının bodrum katında bulunan mezar odalarından, hem de yapının arazinin eğimine dik doğrultuda oturmasından kaynaklanmaktadır. Bugün, naosun tüm duvar yüzeyleri, ortadaki ayaklar da dahil olmak üzere, halı zeminden 1.50 m. yüksekliğe kadar pvc esaslı bir malzeme ile kaplıdır (Şekil B.62, Şekil B.73). Yakın zamanda yenilenmiş olan yer döşemesi, latalar üzerinde zeminden hafifçe yükseltilmiş ahşap kaplama tahtalarından oluşmaktadır. Yapının özgün süpürgelik ve döşemesine ait parçalara ait izler (eğer kaldıysa) kaplamalar nedeniyle görülememektedir (Şekil B.67).

6 “Architecture Monastique” kitabı 1852’de Paris’te yayınlanan yazarın İstanbul seyahati 1836’dadır (Paris, bibliothèque de l’INHA-collections Jacques Doucet /Fonds Lenoir, OA 716 ).

56

Naos ana kubbesi, oniki köşeli yüksek bir kasnağa oturtulmuş; yassı kaburgalarla oniki bölüme ayrılmış, her bölüme birer yuvarlak kemerli pencere açılmıştır (Şekil B.68, Şekil B.71). Haçvari kolların üzerini beşik tonozlar örtmektedir (Şekil B.68); köşelerdeki dört kare mekan birer küçük kubbeyle örtülüdür. Prothesis, diakonikon ve narteksin orta gözünün üzerinde küçük kubbeler bulunmaktadır. Bema tonozu, haçın doğu kolunun tonozundan biraz daha aşağıdadır (Şekil B.10); iki pencere ile tam ortasından delinmiştir.

Naosun bezemelerinden günümüze duvardaki silmeler ve kubbe pencerelerinin kemerleri karnındaki mozaik bordür parçalarından başka bir şey ulaşamamıştır (Şekil B.63, Şekil B.68, Şekil B.73). Bugün Bizans dönemine göre, pencere ve kapı açıklıklarının bazıları kapatılmış olan naos, daha az ışık almaktadır (Şekil B.5). Doğu duvarında apsisin üçlü düzendeki penceresinin kuzey kısmı ve mihrap nişinin buraya yerleştirilmesi sonucu güney kısım kapatılmıştır (Şekil B.79, Şekil 82). Prothesisin alt pencere açıklığı da örülüdür (Şekil B.83). Diakonikonun alt penceresi, oranları ve biçimi değişmiş olarak ışık sağlamaktadır (Şekil B.84); üst seviyede bulunan kemerli açıklık örülüdür (Şekil B.157). Kuzey ve güney duvarlar içinde bulunan tribelonların, alt kısımları üstte küçük açıklıklar kalacak şekilde örülmüştür (Şekil B.70, Şekil B.87). Bema tonozu pencerelerinden kuzeydeki kapatılmıştır (Şekil B.64). Bu pencerenin, eski fotoğraflarda etrafında görülen nemi azaltmak amacıyla kapatıldığı düşünülmektedir (Şekil B.65).

Batı duvarı

Batı duvarının alt kısmında, narteksten naosa geçişi sağlayan merkezi bir kapı bulunmaktadır. Yuvarlak kemerli bir açıklığa yerleştirilmiş çift kanatlı kapının doğraması özgün değildir; kapının üzerinde ikinci bir yuvarlak kemer içinde bir pencere açıklığı yer almaktadır (Şekil B.60). Merkezi kapının güney ve kuzeyinde, Nomidis raporunda özgün durumda kapı oldukları belirtilen (Nomidis, 1958, s.17), pencereler görülmektedir; pencerelerden güneydeki dolaba dönüştürülmüştür (Şekil B.71). Batı duvarında, diğer duvarlarda görülen birinci sıra silme bulunmamaktadır (Şekil B.60). Bu silme, Nomidis raporunda kaldırıldığı belirtilen, batı duvarına bitişik ahşap mahfilin (Nomidis, 1958, s.17) yerleştirilmesi sırasında tahrip edilmiş olabilir. Üst hizası 5.63 m. yükseklikte olan ikinci sıra silme, naosun tüm duvarlarında olduğu gibi, batı duvarında da görülmektedir (Şekil B.60). Bu silmenin üzerinde, haçın batı koluna denk gelen duvar yüzeyinde, alt kısmında kalınca yivli

57

bir dolgu bulunan, kemerli bir niş görülmektedir (Şekil B.60). Bu nişin kapatılmış bir pencere olduğu, analojik olarak benzer yapılar (Şekil B.69) ve dış cephe incelendiğinde anlaşılmaktadır (Şekil B.172). Batı duvarında yer yer kabarmış olan sıvadan bir nem problemi bulunduğu görülmektedir (Şekil B.71).

Güney duvarı

Güney duvarın doğu ucunda diakonikonun güney duvarı yer alır (Şekil B.74); tüm duvar yerden 1.50 m. yüksekliğe kadar beyaz-yeşil renkte pvc esaslı bir malzeme ile kaplıdır (Şekil B.72, Şekil B.73). Diakonikon duvarında, planda 51 cm. derinliğe sahip, diakonikonun üç yapraklı yoncasının güney yaprağını oluşturan, yuvarlak bir niş bulunmaktadır (Şekil B.5, Şekil B.74). Nişin içinden geçen, halı zeminden 4.10 m. yükseklik, 8.40 cm. kalınlığındaki birinci sıra silme de yarım daire planlıdır (Şekil B.74). Silme güney duvar üzerinde (nişten sonra) batıya doğru devam eder. Haçın güney koluna rastlayan üçlü pencere düzeninin, en doğudaki penceresinin, doğu kenarından 10 cm. kadar önce sonlanır (Şekil B.73). Bu üçlü açıklık özgün durumunda (tribelon halinde) iken, silmenin devam ettiği Lenoir çiziminde (1836) gösterilmiştir (Ş.C.61). Bu tarihten sonra, üçlü açıklık yerden 4 m. yüksekliğe kadar kısmen doldurulurken, silme kesilmiş olmalıdır.

Güney duvarda, haçın güney koluna denk gelen bölümde, üçlü açıklığın altında, kemerli bir niş yer almaktadır (Şekil B.70). 80 cm. derinliğindeki niş içinde çift kanatlı bir kapı, kenar boşluksuz nişin içine oturmaktadır (Şekil B.70). Kapının üstünde, kemerin aynası içindeki duvar 15 cm. kalınlığındadır. Güney cepheden bakıldığında, bu duvardaki kırık bir tuğladan naosun içi görülebilmekte ve duvarın inceliği anlaşılmaktadır. Kapının üzerindeki üçlü pencere düzeninin kemerleri yarım dairedir. Ortadaki pencere, doğu ve güney pencerelerin iki katı genişlik ve yüksekliktedir (Şekil B.70). Doğu ve batı yanlardaki pencerelerin kemerleri, iç taraftan ufaltılmıştır (Şekil B.70). Pencerelerin, dış tarafta kemerlerin içine oturan doğramaları özgün değildir; dış cepheden, kuzey ve güney kemerlerin içinde duvar görülmektedir (Şekil B.75). Pencerenin sabit camlı doğramasının arkasında 5-6 cm. kalınlığında tuğlalar ve kıtıklı sıva kullanıldığı görülmekte; dolgu üzerinde 3-3.5 cm kalınlığında bir sıvanın bulunduğu fakat zamanla kırılarak düştüğü, üst kısımda kalan ufak bir parçadan anlaşılmaktadır (Şekil B.75). Ortadaki pencerenin kemeri içten ve dıştan eşittir (Şekil B.167, Şekil B.169).

58

İç cephede, bu iki yan pencerenin iç taraftan küçültülmesi, 1833 yangınından sonra ivedilikle yapılan bir onarım sonucu olabilir. Texier (1833) ve Lenoir (1836) çizimlerinde, kemerlerin karınları ve aralarındaki yüzeylerde, figürlü resimler bulunduğu ve kemerlerin iç cepheden ufaltılmamış oldukları görülmektedir (Şekil B.61, Şekil B.76). Texier’nin naosun güney duvarına bakan perspektif çiziminde, bugün duvar içinde kalmış, yan yüzleri yamuk şeklinde (trapezoidal) olan sütun başlıkları ile profilli bir kapı çerçevesi görülür (Şekil B.76). Zemindeki moloz, büyük olasılıkla 1833 yangını sonrası oluşmuştur (Şekil B.76). Sütunların kemerleri arasındaki duvar yüzeylerinde, Bizans duvar süslemeleri görülmektedir (Şekil B.76). Lenoir’ın çiziminde, sağda (batıda) ayakta duran ve sol eli duvarlar arkasındaki bir şehre doğru uzanmış bir aziz görülmektedir (Mango, 1965, s.328) (Şekil B.61). Solda (doğuda) da bir aziz vardır; bir çeşit bayrak taşımaktadır. Lenoir tarafından resmedilmiş düşey yazılar Bizans yazı geleneğine aykırıdır (Mango, 1965, s.328). Doğudaki yazı “AGIOS T...” ve batıdaki ise “ AGIOS IOANNES ” ’tir ve iki azizin adlarını belirtmektedir (Mango, 1965, s.328). Merkezi kemerin karnında ayakta duran bir aziz görülmektedir (Şekil B.61). Lenoir bunların altın zemin üzerinde mozaikler olduğunu fakat tanımlama yapabilmek için çok harap ve eksik durumda bulunduklarını belirtmiştir (Gailhabaud)7. Yapının bu bölümünün tam anlaşılabilmesi, 4 m yükseklikte yer alan pencerelerin, iç cephede sıvalarının açılması; dış cephede, doğrama çıkarıldıktan sonra yakından incelenmesi; tuğlalar ve aralarında kullanılan harcın laboratuvar analizi sonucu olabilecektir. Ayrıca bu kısımda, Lenoir ve Texier çizimlerinde görülen bezemenin de araştırılması gereklidir.

Üçlü pencere düzeninin her iki yanında, bir ucu naosun dört sütunundan birine, diğer ucu güney duvara oturan kemerler bulunmaktadır (Şekil B.70). Kemerlerin duvara oturduğu noktalarda iç taraftan bir destek (dış cepheden kılıç) görülmez, mesnet noktası alttan gelen duvarla hemyüzdür (Şekil B.70). Doğudaki kemerin, üzengi düzleminin hemen üzerinde metal bir gergi vardır (Şekil B.70).

Güney duvarda, orta kısımdaki üçlü pencere düzeninin üzerinde, üst hizası 5.63 m. yükseklikteki ikinci sıra silme bulunmaktadır (Şekil B.70). İkinci sıra silmenin üzerinde haçın güney tonozunu cepheye yansıtan kemerin aynası içinde bir pencere

59

görülür (Şekil B.70). Pencerenin mevcut doğraması tek parça ve sabittir (Şekil B.70). Bizans Dönemi’nde bu açıklığın üçlü bir pencere düzeni olması muhtemeldir. Bu üst pencere ve altındaki üçlü pencere düzeni tonozun orta aksından batıya kaymıştır (Şekil B.70, Şekil B.165). Robert Ousterhout’a göre, Bizans mimarisinde, dış cephede kemerlerin aksına oturan pencereler içerde akstan kaymış durumda görülebilmektedir (Ousterhout, 1987, s.68) (Şekil B.77, Şekil B.78).

Bema ve doğu duvarı

Doğu duvarı, ortada apsis, kuzeyde prothesis, güneyde diakonikon doğu duvarlarından oluşmaktadır (Şekil B.79). Apsis nişinin (bugünkü deforme biçiminde) kuzey-güney doğrultusundaki genişliği 3.48 m., derinliği 1.67 m.’dir (Şekil B.5). Yapının camiye çevrilmesi esnasında, apsisin doğu duvarının kuzey tarafına bir duvar katmanı eklenmiş; güneydoğu parçası ise oyularak içine dairesel bir mihrap nişi yerleştirilmiştir (Şekil B.5). Böylece, apsisin üçlü düzendeki penceresinin kuzey ve güney kanatlarının alt kısımları kapanmıştır (Şekil B.79). Orta açıklık ve bu açıklığın iki tarafındaki sütunlar hala mevcuttur (Şekil B.82). Orta, kuzey ve güney kısımların üzerinde birer küçük pencere açıklığı bulunur (Şekil B.82). Orta kısımda üst ve alt pencereler arasında küfeki taşından, içten boyalı olan yatay bir kayıt vardır (Şekil B.82, Şekil B.174). Apsisin doğu duvarı üzerinde, mihrap nişinin güneyinde, Osmanlı dönemine ait, dikdörtgen söveli bir pencere bulunmaktadır (Şekil B.82). Üst kotu halı zeminden 5.63 m. yüksekte olan ikinci sıra silme, bemanın kuzey ve güney duvarları ve apsisin doğu duvarı üzerinde devam etmektedir (Şekil B.79). Bu silmenin üzerinde, apsis tonozunun iç yüzeyinde, 20. yy. başı onarımına ait (BOA, 1907) Osmanlı kalem işi bezeme ve celi sülüs hat ile kelime-i tevhid yazısı görülmektedir (Şekil B.82).

Prothesis doğu duvarı içten dairesel planlıdır; fakat çeşitli onarımlar sırasında yapılan değişikliklerle özellikle duvarın alt kısmı düzleştirilmiştir (Şekil B.83, Şekil B.15). Duvardaki halı zeminden başlangıcı 1.40 m. yüksekliğinde olan, dikdörtgen niş, kitaplık olarak kullanılmaktadır (Şekil B.83). Dış cephede, nişin arka duvarını, Osmanlı dönemine ait, dikdörtgen çerçeveli bir pencere boşluğunun dolgusu oluşturmaktadır (Şekil B.157). İç tarafta, nişin üstünde, duvar hala eğriselliğini korumaktadır (Şekil B.83). Birinci seviye silme prothesis doğu duvarında da bulunmaktadır (Şekil B.83). Silmenin üzerinde yarım yuvarlak, kademeli bir kemer mevcuttur (Şekil B.83).

60

Diakonikonun doğu duvarı prothesis doğu duvarı ile hemen hemen simetriktir (Şekil B.84). Burada da duvarın alt kısmı düzleştirilmiş; ancak içindeki pencere açıklığı kapatılmamıştır (Şekil B.84). Duvarda, birinci seviye silme ve silme üzerinde yarım yuvarlak, kademeli bir kemer bulunmaktadır (Şekil B.84).

Kuzey duvar

Kuzey duvarın doğu ucunda prothesisin kuzey duvarı yer alır (Şekil B.5); tüm duvar yerden 1.50 m. yüksekliğe kadar beyaz-yeşil renkte pvc esaslı bir malzeme ile kaplıdır (Şekil B.85, Şekil B.86, Şekil B.87). 51 cm. derinlik, 145 cm. genişliğindeki, yarım yuvarlak planlı prothesis kuzey duvarı, üç yapraklı yoncanın kuzey yaprağını oluşturmaktadır (Şekil B.5). Halı zeminden 4.10 m. yükseklikteki birinci sıra silme, 8.40 cm. kalınlığındadır; silme de duvarın bu kısmında yarım daire planlıdır. Silme, kuzey duvar üzerinde nişten sonra da batıya doğru devam eder (Şekil B.85, Şekil B.86). Haçın kuzey koluna denk gelen, üçlü pencere düzeninin, en doğudaki penceresinin doğusunda sonlanır (Şekil B.87). Silme, üçlü pencere düzeninden sonra kuzey duvar üzerinde görülmez (Şekil B.87). Kuzey duvardaki üçlü açıklığın, naos zeminine kadar indiği, dolgu içinde kalmış sütun başlıklarının üzengilerinden (plinthos) anlaşılmaktadır (Şekil B.87). Osmanlı döneminde, yerden 4 m. yüksekliğe kadar örülerek mevcut duruma getirilmişlerdir. Üçlü açıklığın doğu penceresinin altındaki, duvara ankre edilmiş ahşap kürsü, özgün bir eleman değildir (Şekil B.10, Şekil B.87).

Üst hizası 5.63 m. yüksekte olan ikinci sıra silme kuzey duvarda da bulunmaktadır (Şekil B.85, Şekil B.86). Kuzey duvarın orta kısmında, üçlü pencere düzeni ve ikinci sıra silme üzerinde, güney iç cephedeki gibi içerden asimetrik olan, kemerli bir pencere açıklığı görülür (Şekil B.87, Şekil B.161). 1937 Nomidis onarımında, naos kuzey duvarının batısında, kuzey ek yapıya açılan bir kapı bulunmuş; fakat dolgusu açılmamıştır (Nomidis, 1958, s.17) (Şekil B.5).

3.4.1.2 Narteks

Yayvan bir hol olan narteksin iç açıklığı 8.70 x 3.20 m.’dir. Narteks, kuzey ve güneyde birer niş ile bitirilmiştir (Şekil B.5). Plan düzlemine göre basık olan bu nişlerden kuzeydekinin içi dairesel, güneydekinin doğrusal kırık yüzeylerden oluşmaktadır; planda birer pencere nişleri ortalar (Şekil B.88, Şekil B.89). Nomidis, yapının kilise olarak kullanıldığı dönemde, nişlerde görülen pencerelerin, kuzey ek

61

ve güneydeki geçide açılan kapılar olduğunu gözlemlemiştir (Nomidis, 1958, s.16). Narteks, üst örtüsünün izdüşümüyle üç bölüme ayrılır; özgün durumda naosun üç nefinden her biri bu bölümlere geçiş vermekteydi (Nomidis, 1958, s.16) (Şekil B.5). Bugün sadece orta açıklıktan geçiş sağlanmaktadır; kuzey açıklık pencere, güneydeki dolap haline getirilmiştir. Narteksin orta bölümü yaklaşık kare; kuzey ve güney bölümler, uzun kenarları doğu-batı doğrultusunda, dikdörtgen planlıdır (Şekil B.5). Orta bölüm kubbe-tonoz, kuzey ve güney bölümler yelken tonozlarla örtülüdür (Şekil B.5, Şekil B.91).

Nartekse, dışnarteksle aynı kottan, üzerinde hafifletme kemeri bulunan bir kapı ile girilmektedir (Şekil B.92). Girişten bir kaç adım ötede, bir basamak kadar (0.19 cm.) yüksek, ahşap bir döşeme başlamakta ve naosa doğru uzanmaktadır. Narteksin kuzey ve güney yan bölümlerinde, ikinci bir basamak çıkılarak ulaşılan, 16 cm. daha yukarda iki platform bulunmaktadır (Şekil B.5, Şekil B.90). Yan yüzeyleri boyalı olduğu için sadece kagir oldukları anlaşılabilen platformlar, altta mezar odaları bulunduğu için bu şekilde yükseltilmiş olmalıdır. Nomidis ön raporunda, bu platformların altında 4 ve 5 numaralı mezar odalarının varlığından bahsedilmiş (Nomidis, 1958, s.18); Ebersolt planında da “2 marchés” (2 basamak) yazılı plan notuyla, platformların narteksin orta kısmındaki zeminden daha yüksekte bulunduğu belirtilmiştir (Şekil B.93).

Narteksin tüm duvarlarından, üst seviyesi kuzey platformdan yaklaşık 3.87 m. yükseklikte olan bir silme geçmektedir. Sadece narteksin doğu duvarının merkezinde, kapının üzerindeki pencereden 20’şer cm. önce kesilen silme bulunmaz (Şekil B.96).

Narteks doğu duvarı üzerinde homojen görünmeyen bir sıva tabakası bulunmaktadır. Duvar yüzeyindeki pürüzler, çeşitli müdahalelerle beraber, naosun kuzey ve güney neflerine bakan pencerelerin üst kısımlarındaki dolguları göstermektedir (Şekil B.94, Şekil B.95, Şekil B.96). Osmanlı döneminde kare biçimi almış olan açıklıklar, özgün durumda yuvarlak kemerlidir (Şekil B.94, Şekil B.95).

Narteksin batı duvarında, merkezi kapı ile güney pencere arasındaki duvar parçası eğriseldir (Şekil B.5). Eğriselliğin nedeni, ancak sıvada yapılacak bir sondajla anlaşılabilir. Narteksin batı duvarındaki kuzey pencerenin altında, küçük bir su haznesi vardır (Şekil B.97). Haznenin, gövdesinin bir sütunun başlığı, kapak

62

kısmının ise kaidesi devşirilerek yapıldığı anlaşılmakta; Osmanlı döneminde, içme suyu haznesi olarak kullanıldığı düşünülmektedir (Şekil B.97). Mermer hazne, önünde küçük bir gideri olan, üzerinde stalaktitler görülen küçük bir elemandır; üst kısmındaki kapağı bakırdandır ve bugün kullanılmamaktadır (Şekil B.97).

3.4.1.3 Parekklesion

1833’den beri, çeşitli yayınlarda, naosun güneyinde bulunduğu çizim ve fotoğraflarla gösterilen parekklesion, günümüze ulaşamamıştır (Şekil B.98, Şekil B.99). 1833 yangınında zarar gördüğü anlaşılan yapı; bu yangından hemen sonra Texier tarafından incelendiğinde, parekklesion hala mevcuttur. Texier ve 1836’da yapıyı incelemiş olan Lenoir’ın plan ve cephe çizimlerinde parekklesion gösterilmiştir. 1854’te yapıyı inceleyen Salzenberg, hasar görmüş/yıkılmış olan parekklesionu mevcut izlerden yararlanarak, plan çiziminde noktalı çizgilerle ifade etmiştir (Şekil B.98).

Bu araştırmacıların çizimlerinde detay farklılıkları bulunmaktadır; fakat ortak olarak sağladıkları bilgiler : parekklesionun doğu cephesinde bir apsisin varlığı, apsisten batıya doğru uzanan güney duvarının ilk 3 m.’lik kısmının dolu duvar, sonraki kısmının beş adet sütunla bölünen yarı açık bir sundurma biçiminde olduğudur (Şekil B.15, Şekil B.100). Sütunların başlıkları dışnartekstekilere benzer kompozit başlıklardır (Şekil B.100). Doğudan üçüncü ve dördüncü sütun diğerlerinden daha kısadır; bu kısa sütunların arasında mermerden, profilli sövesi bulunan bir kapı ile kapının üzerinde yuvarlak kemerli bir pencere görülmektedir (Şekil B.100).

Parekklesion yıkılmadan evvel güney cephe çizimi sadece Lenoir tarafından yapılmıştır; bu çizimde haçın güney koluna denk gelen bölümde çatı örtüsü eğrisel gösterilmiştir (Şekil B.100). Parekklesion daha önce yarı açık sundurma biçiminde iken, muhtemelen yapı camiye dönüştürüldüğü sırada, sütunların arası ince bir duvarla örülerek kapatılmıştır (Şekil B.15). Yapıyı inceleyen araştırmacılar da duvarı cephelerinde ve normalden daha ince oluşunu planlarında göstermişlerdir. Ebersolt’un plan çiziminde, yerde yatık olarak görülen sütun gövdesi, muhtemelen parekklesion güney duvarındaki dört sütundan birine aittir (Şekil B.93). Atina’daki Kapnikarea Kilisesi’nde de, benzer şekilde, yarı açık, sütunlu bir sisteme sahip olan batı cephesi, sütunların araları örülerek kapalı hale getirilmiştir (Şekil B.101).

63

1937 yılında, parekklesion apsisinin kuzey parçası temel seviyesinin biraz üzerinde hala görülebilmektedir; yapıda on aylık bir çalışma yürütmüş olan Nomidis bu durumu raporunda belirtmiştir (Nomidis, 1958, s.17). Nomidis, apsis parçasının 0.80 x 1.75 m. boyutlarında olduğunu ve yapıdaki çalışmaları sona erdirilmemiş olsa, basit bir kazıyla, tüm parekklesion planını temel seviyesinde ortaya çıkarabileceğini açıklamıştır (Nomidis, 1958, s.17). Tez kapsamında, önceki araştırmacıların verilerine dayanılarak bir restitüsyon çizimi yapılmıştır (Şekil B.15, Şekil B.16). Kilise Camii naosunun güneyinde bir arkeolojik kazı yapılırsa bugüne kadar toplanan verilerin sağlaması yapılabilir.

3.4.1.4 Kuzey ek

İki katlı olan kuzey ek, bir alt, bir üst oda ile bunların bağlantısını sağlayan, kuzey duvar içine yerleştirilmiş bir merdiven holünden oluşmaktadır (Şekil B.5). 1261 sonrasındaki (Latin işgalinden sonraki) onarımda eklendiği düşünülen bu kısım, yapının ikinci dönemine aittir (Ousterhout, 1987, levha : 161; Mango, 1965, s.325). Alt oda

Uzun kenarı doğu-batı doğrultusundaki, dikdörtgen planlı alt odanın iç açıklığı yaklaşık 6.59 x 3.05 m.’dir (Şekil B.102). 1995 yılında, içine hela yerleştirilmiş; yer ve 1 m. yüksekliğe kadar duvarlar, beyaz fayans ile kaplanmıştır (Şekil B.102, Şekil B.103). Dışnarteksten kuzey eke giriş, 2 sütun arasına yerleştirilmiş serpantin breşi “verde antico” mermerinden8

profilli sövesi olan bir kapıdandır (Şekil B.105, Şekil B.106). Sütunlar tamamen, mermer söve kısmen boyalıdır; sövenin içine demirden bir kapı takılmıştır (Şekil B.105, Şekil B.106). Sövenin üst başlığında, merkezi aksın 10 cm. kadar kuzeyinde derin bir çatlak mevcuttur (Şekil B.106). 1937 onarımından önce kuzey eke geçiş veren kapı dolgu ile kapatılmıştı; onarım sırasında bu dolgu açılmıştır (Nomidis, 1958, s. 16) (Şekil B.107). Çatlağın sebebi dolgunun boşaltılması olabilir; Nomidis raporunda bu üst başlığın sağlamlaştırıldığı belirtilmiştir (Nomidis, 1958, s.16). 1995 sonrasındaki müdahaleler göz önüne alınırsa, çatlağın yakın bir tarihte oluşmuş/büyümüş olma ihtimali yüksektir.

8 Sepantin breşi Yunanistan’ın Teselya-Larissa bölgesindeki taş ocaklarından çıkarılan,Roma ve Bizans yapılarında tipik olarak kullanılan bir mermerdir. Mermerin isimlendirilmesi Ar. Gör. Serkan Angı ( İTÜ Maden Fak., Jeoloji Müh. Böl., Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı ) tarafından yapılmıştır.

64

Kapı sövesinin yanındaki sütunlar farklı tipte başlıklara sahiptir (Şekil B.105). Kuzeydeki akant yaprakları ile süslü korinth bir başlıktır (Şekil B.108). Güneydeki dışnarteks içinde yer alan kompozit başlıklarla aynı tiptedir (Şekil B.109). Oldukça hasarlı durumda olan başlıklardan, kuzeydekinin ortasından geçen metal mil görülür duruma gelmiştir (Şekil B. 108).

Kuzey ekin naostan sonra inşa edilmiş olduğu, naos kuzey duvarı önüne getirilen üç sütuna, kuzey ek örtüsünü taşıyan kemerlerin oturmasından anlaşılmaktadır. Örtüyü taşıyan kemerler naos kuzey duvarı ile eş zamanlı yapılsalardı, direkt kuzey duvar üzerine oturmaları gerekirdi (Şekil B.102, Şekil B.103. Şekil B.104). Sütunların üçü de, ionik impost başlıklara sahiptir; en doğudaki boya ve alçı ile tamamen, diğerleri kısmen kaplıdır (Şekil B.102, Şekil B.103, Şekil B.104). Alt odanın örtüsü, batı kısımda kubbe-tonoz, doğuda beşik tonozdur (Şekil B.5).

Merdiven holü

Merdiven holü, alt odanın kuzey duvarı içinde iki basamak çıkılarak ulaşılan 97 x 83 cm. ölçülerindeki bir sahanlıkla başlar (Şekil B.5, Şekil B.110). Buradan, 14 basamak çıkılarak, 94 x 93 cm. ölçülerinde, ikinci bir sahanlığa ulaşılır (Şekil B.111). İkinci sahanlıktan üç basamak çıkılarak ulaşılan, özgün olmayan, demir bir kapıdan üst odaya girilmektedir (Şekil B.112).

Üst oda

Üst odada, ilk ulaşılan, 2.02 x 3.03 m. ölçülerindeki mekan, bugün mutfak olarak kullanılmaktadır (Şekil B.112, Şekil B.113). Kuzey ekin, müezzin evi olarak kullanıldığı dönemde burası mutfağa dönüştürülmüş olmalıdır. Mutfakdan, iki basamakla, zemini halı kaplı, 3.25 x 4.03 m. boyutlarında bir mekana ulaşılır (Şekil B.114); mekanın batı duvarında Bizans dönemine ait özgün bir niş bulunmaktadır. Bu mekandan 7 basamakla, mutfağın tam üstüne denk gelen, 3.03 x 2.66 m. ölçülerinde bir asma kata çıkılmaktadır (Şekil B.115). Üst odanın örtüsü beşik tonozdur. Kullanıcılardan kaynaklanan problemler (kilitli bulunan odanın kapısı çeşitli nedenler ileri sürülerek ikinci bir defa açılmamıştır) nedeniyle, üst oda çok az incelenebilmiştir.

3.4.1.5 Dışnarteks

18 x 3.77 m. iç ölçülerinde, yayvan bir hol olan dışnarteksin, ana yapının batısına 14. yy. başında eklendiği düşünülmektedir (Şekil B.5). Dışnartekse önündeki

65

sahanlıktan, demir bir kapı ile girilmektedir; özgün olmayan kapı yeşil boyalıdır

Benzer Belgeler