• Sonuç bulunamadı

5. KEMÂLEDDÎN HÜSEYİN HAREZMÎ’NİN KASÎDE-İ BÜRDE ŞERHİ

5.4. Nüsha Bilgisi

Eserin bilinen tek nüshası Berlin’deki Staatsbibliothek Preussischer

Kulturbesitz’de, Ms. or. oct 1688 kayıt numarasıyla muhafaza edilmektedir. İlk sekiz ve son yedi sayfası boş olup tamamı 356 sayfadan oluşmaktadır. Ancak bu nüsha Harezmî’nin bizzat kaleme aldığı bir nüsha değildir. Nüshanın herhangi bir yerinde

37

müstensih ile ilgili bilgi kaydı yoktur. Eserin istinsah tarihi ise şerhin bitiminde yer alan ve müstensih tarafından eklendiği anlaşılan Farsça şiirden sonra verilmiştir. Bu kayda göre eser Celâlî takvime göre 1172 yılının Behman ayında (21 ocak-19 şubat 1759)’da bir cumartesi günü tamamlanmıştır.

Eserin incelemesi adı geçen kütüphanenin resmi internet arşivinde araştırmacılara sunulan taranmış renkli metnin dijital ortamda bilgisayara aktarılan pdf dosyası üzerinden yapılmıştır. Bu nedenle yazmanın boyutlarına ilişkin herhangi bir bilgi edinilememiştir.

Şerhin yer aldığı nüsha kahverengi-bordo renkli deri bir cilt içerisinde muhafaza edilmektedir. Dış kapağın iç yüzünde beyaz bir notta Berlin’deki Staatsbibliothek Preussischer Kulturbesitz’de bulunduğu kayıt numarası Ms. or. oct 1688 yazılıdır. Eserin ilk yaprağının ön yüzünde sol üst kenarında Latin harfleriyle Türkischen no: 335,3 yazılıdır. Bu yazının hemen üstünde aynı el yazısıyla ama daha küçük harflerle acc. mo. 1905, 30 A69 ibaresi yer almaktadır. Aynı el yazısı ve benzer bir yazı nüshanın 11. sayfasında da yer almaktadır.

Nüshanın her sayfası numaralandırılmıştır. Bu numaralandırma sayfaların a yüzüne ve b yüzüne göre sol ve sağ üst köşelerinde yer almaktadır. Bu numaralandırmanın tarihi yine aynı el yazısıyla 349. sayfada 348, S. 6. VI. 1975 olarak verilmiştir.

Eserin 36, 144, 159 ve 356. sayfalarında Farsça notlar yer almaktadır. Ancak bu notlar eserin içeriğiyle ilgili olmayıp muhtemelen önceden eseri elinde bulunduran kişilerce yazılmıştır. Ayrıca, eserin 2. sayfası olarak verilen sayfanın kenarında yukardan aşağıya doğru hizalanan Arapça "Harikulade görünüşü olan bu kitabı çağır, onu sana yol gösterici olarak bulacaksın." anlamında bir yazı da mevcuttur.

Keşfü'l-Hüdâ’nın metni tek çerçeve üzerine oturtulmuştur. Manzum ve mensur bölümleri birbirinden ayıran herhangi bir çizgi kullanılmamıştır. Ancak mensur bölümlerde mısraların bitişmemesi için arada boşluk bırakılmıştır. Eldeki kopya renkli

38

bir kopya olduğu için metinde yer alan yazıların renkleri de belli olmaktadır. Nüshada kimi kişi adları, bazı ayet ve hadisler, şièr, óikÀyet, muúÀddime, beyt, naôm, gibi bölüm başlıkları kırmızı mürekkeple yazılmıştır. Bunun haricinde eserin geri kalan bütün bölümleri siyah mürekkeple kaleme alınmıştır. Eserin 165. sayfasından itibaren muhtelif yerlerde boşluklar bırakılmıştır. Ancak, bu boşluğa bağlamsal olarak gelebilecek tek kelime “Resÿl” sözcüğüdür. Bu kelimenin görünmemesinin nedeni ilgili sözcüğün farklı bir mürekkeple yazılmış olduğu ve zaman geçtikçe de yıpranmadan dolayı silinmiş olabileceğidir.

Nüshanın bazı sayfalarında sıralama hatası yapılmıştır. Eserde 106 (50b), 107 (51a), 108 (51b), 109 (52a), 110 (52b), 111 (53a), 112 (53b) şeklindedir. Ancak içerik ve anlam olarak 50b sayfasından sonra sırasıyla 52a ve 52b sayfaları; 52b sayfasından sonra da sırasıyla 51a ve 51b sayfaları gelmelidir. Yani doğru sıralama 106 (50b), 109 (52a), 110 (52b), 107 (51a), 108 (51b), 111 (53a), 112 (53b) şeklinde olmalıdır. Bununla birlikte 325 (160a) ile 326 (160b) sayfaları da içerik ve anlam yönünden yanlış sıralanmıştır. Çünkü 324 (159b) sayfasının devamı 326 (160b) sayfasıdır. Böylece doğru sıralama 324 (159b), 326 (160b), 325 (160a) şeklinde olmalıdır. Ayrıca nüsha da yer alan 280 (137b) ve 290 (142b) sayfaları da boştur. Ancak bu boş sayfalara rağmen metin akışında boşluk bulunmamaktadır. Bu da ilgili sayfaların müstensih tarafından bilerek boş bırakıldığını düşündürmektedir.

Gayet kalın ve okunaklı bir talik yazıyla kaleme alınan; ilk sayfası 9, son sayfası 7 satırdan oluşan metin, genel olarak her sayfada 11 satırdan oluşmaktadır. Ancak 46a, 48a, 88a, 89a, 93a, 98b, 107b10, 110b, 111b, 112a, 112b, 115a, 123a, 123b, 127a, 130a, 131a, 131b, 133a,134b, 135a, 99b, 101a, 101b, 103a, 104a, 107b10, 110b, 111b, 112a., 112b., 115a, 123a, 127a, 123b, 130a, 131a, 131b, 133a,134b, 135a sayfaları 10 satır, 34b sayfası ise 12 satırdır. Geri kalan bütün sayfalar ise 11 satırdan oluşmaktadır. Nüshada özellikle 10 satırlı sayfalarda bazı satırlar arasında başka bir satır varmış gibi boşluklar bulunmaktadır. Fakat boşluk bırakılan satırlarda herhangi bir yazı bulunmamaktadır. Bu durum iki ihtimale işaret etmektedir: İlki, mevcut sayfada okunamayacak derecede

39

silinmiş başka bir satırın olma ihtimalidir ki bu ihtimal zayıftır, çünkü böyle bir durumda silinen yazının az da olsa kalıntıları kalır ve metin akışında boşluk oluşurdu. Nitekim var olan boş satırlarda herhangi bir kalem izi olmadığı gibi metnin anlam akışında da herhangi bir boşluk yoktur. İkinci ihtimal ise müstensihin kasıtlı olarak boşluk bırakıp sayfayı 10 satır yazmış olmasıdır ki bu ihtimal akla daha gerçekçidir.

Metin genel itibariyle harekesiz olmakla birlikte ayetler, hadisler, Arapça ve Farsça sözler, cümleler ve şiirler harekelenerek yazılmıştır. Eserin bazı bölümlerinde kimi Türkçe sözcükler de harekelenerek yazılmıştır. Bu tür kelimelerde hareke olarak daha çok şedde tercih edilmiştir. Metinde peygamber isimleri hariç kişi ve yer adlarının yazımında sıkıntı vardır. Bunlar, çalışmanın metin bölümünde dipnotlarla belirtilmiştir. Mevcut nüshada göze çarpan bir diğer detay da sayfa sonunda yer alan bazı sözcüklerin aldığı eklerin sonraki sayfaya sarkmış olmasıdır. Bu detaylar da çalışmanın metin bölümünde dipnotlarla belirtilmiştir.

Metinde yer alan 33a, 33b, 34a, 34b, 156a ve 156b (71, 72, 73, 74, 317 ve 318) sayfaları diğer sayfalardan daha farklı bir el yazısıyla yazılmıştır. Buradaki yazılar metnin geneline göre daha kalın harflerle ve kelimeler iç içe geçmiş şekilde farklı bir el yazısıyla kaleme alınmıştır. Bu da metnin muhtemelen iki farklı müstensih tarafından kaleme alındığını göstermektedir.

Benzer Belgeler