• Sonuç bulunamadı

Muhammed Danyal Biy Atalık

BÖLÜM 2: TARİHÎ ARKA PLAN

2.2.2. Muhammed Danyal Biy Atalık

1123 / 1711 yılında, Astrahanî Ubeydullah Han döneminde doğan Muhammed Danyal, Hüdayar Biy’in oğlu ve Muhammed Rahim’in amcasıdır. Nadir Şah’ın Türkistan seferi sırasında Karşı hâkimliği yapan Danyal, İran hükümdarına direnmeyerek onun tarafına geçmişti. Nadir Şah, Buhara Hanlığı’nın idaresini uhdesine alınca Danyal Biy’i Kermine valiliğine atamıştı. Muhammed Rahim ise han olunca onu Miyankal hâkimliğine getirmişti. Han ölünce İran kökenli koşbegi Devlet Biy tahta çıkması için Muhammed Danyal Biy’i Buhara’ya davet etmiştir (Mir İzzet Ullah, 1843: 341).

Muhammed Danyal Buhara’ya gelince, ne var ki, kendisi hanlık mansıbını üstlenmemiş, onun yerine Muhammed Rahim’in kızlarından birinin oğlu olan Fazıl Töre’yi tahta çıkarmış, kendisi de hanın atalığı olmuştur. Ancak bu kararında kendi iradesinin etkin olduğunu söylemek zordur. Çünkü bazı kabileler Cengiz neslinden birinin hanlığı konusunda ısrarcı olmuşlar ve isyan etmişlerdir. Buna karşılık, bu han değişikliğinden memnun olmayan Özbek kabileleri yine de isyanlarını sürdürmüşlerdir. Mirza Abdulazim Sami’nin ifadesine göre Ura-Tübe ve Hisar, “isyan bayrağını açmışlar”, onlara daha sonra Kermine hâkimi Muhammed Emin Hoca Nakib ile Nurata hâkimi Pervaneci Yadigâr Burkut da katılmıştır (Sami, 1962: 49). Hatta Ura-Tübe ve Hocend hâkimi olan Yüz Kabilesi’nden Fazıl Biy, on bin kişilik bir kuvvet toplayarak Cizak, Hatırçı, Kette-Kurgan ve Semerkand’ı zapt etmiş,

Buhara’yı da kontrolü altına alarak bütün ülkenin yöneticisi olmayı tasarlamıştır (Istoriya Samarkanda, c: I, 1969: 265; Mukhtarov, 2003: 56).39

Özbek emirlerinin Muhammed Rahim neslinden birini kendilerine han olarak naspedilmesini onaylamamalarının nedeni, onun Cengiz kökenli olmaması bir yana, kendilerinden daha fazla hükümdarlık meşruiyeti olmayan diğer bir Özbek kabilesi beyine tabi olmak istememeleridir. Bunun üzerine Muhammed Danyal Biy Atalık, “ümerâ-yı kibâr ve ekâbir-i zevi’l-iktidâr ve sâyir-i devlethâhânı toplayıp meşveret ettikten sonra” Astrahanî neslinden Ebu’l-Gazi’yi40 “kukla han” olarak tahta çıkartmak mecburiyetinde kalmış, hutbeyi onun adına okutup sikkeyi de onun adına darp ettirmiştir. Ancak asıl güç ve yetki kendi ellerinde olmuştur (Buharayi, 1377: 109; Kügelgen: 2002: 278–279). Ne var ki, Cengiz Han neslinden birinin tahta çıkışı, Özbek kabilelerinin isyanlarını sona erdirmemiştir.

Bu isyanlar Ebu’l-Gazi’nin han olmasından sonra da devam etmiş ve isyanların bastırılamaması nedeniyle başta Şehrisebz, Miyankal, Karşı ve Semerkand olmak üzere bazı şehirler bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Kügelgen’in incelediği vakanüvislerden üçünün41 ifadesine göre, bu isyanlar “Mangıt ulusunun tam bir mahviyetine yol açmıştır” (Kügelgen, 2002: 75). Emirlikte merkezî otorite kaybolmuş, hatta Ahmed Daniş’in de ifade ettiği gibi camiler ve medreseler terk edilerek harabeye dönmüşlerdir (Daniş, 1967: 27).

Mangıt yönetiminin bu zor durumdan kurtulmasında Buhara’nın tacir ve zanaatkâr sınıfının destekleri oldukça etkin rol oynamıştır. Çünkü bu hanedanın merkezin güçlenmesine yönelik uygulamış olduğu siyaset kendi gelecekleri açısından bu sınıf tarafından büyük itibar görmüş ve onların bu hanedana koşulsuz destek vermesini sağlamıştır (Müminov, 1976: 124). Ayrıca, Buhara halkının da Mangıt idaresini benimsemesi isyancıların başarılı olmasını engellemiştir ve asilerin elebaşları idam edilebilmiştir. Ancak bu, ülke içinde bütün isyanların tam olarak bastırıldığı ve

39 Hatta Fazıl Biy, Semerkand’ı ele geçirdikten sonra şehrin hâkimi olan Muhammed Rahim’in kardeşi Berat Sultan’ı maiyetindeki birkaç kişi ile birlikte idam ettirmiştir. Ura-Tübe hâkimi buradan Şah Murad’ın valiliğini yaptığı Kermine’ye yönelmiş, ancak Danyal Atalık’ın gelmesi ve Fazıl Biy’in askerlerinin su sorunu yaşamaları onları geri çekilmeye zorlamıştır (Muhtarov, 1999: 71).

40 Ebu’l-Gazi’nin kökeni için bkz. Kügelgen, 2002: 74, dipnot 101; Howorth, 1880: 767. 41 Bunlar Kadı Vefa, Muhammed Şerif ve Humuli’dir.

kabilelerin tam olarak kontrol altına alındığı manasına gelmez. Buna en güzel örnek 1781 yılında Rus hükümetinin Buhara’ya bir ticaret antlaşması önerisine Muhammed Danyal Atalık’ın verdiği cevaptır. Atalık Rus elçisine böyle bir antlaşmayı emirlikte yaşayan 92 Özbek kabilesinin onayını almadan imzalayamayacağını bildirmiştir (İvanov, 1958: 105; Müminov, 1976: 125). Bu da göstermektedir ki, Muhammed Danyal Atalık döneminde Muhammed Rahim Han dönemindeki gibi güçlü bir merkezî otoriteden söz etmek güçtür. Üstelik onun Rusya ile antlaşma imzalamadaki bu çekingen tavrı kendisinin en büyük destekçisi olan tacir ve zanaatkâr sınıfında da hayal kırıklığı yaratmış, bundan başka askerin iaşesi için bu sınıftan ilave vergi istemesi onların da isyanına yol açmıştır. 1784 yılında Buhara’da meydana gelen isyanda 1.000’den fazla insan ölmüştür (Mukhtarov, 2003: 57).42

Muhammed Danyal Biy karakter olarak yumuşak huylu biri olduğundan hanlıktaki üst rütbeli diğer devlet adamları da ön plana çıkmışlar ve özgürce hareket etmişlerdir. Abdulkerim Buharî’nin ifadesine göre bu şekilde hareket eden özellikle iki kişi temayüz etmiştir. Onların isimleri İran kökenli Devlet Biy Koşbegi ile Kadı-yı Kudat (Kadı Kelan) Seyyid Nizamüddin’dir (Boukhary, 1876: 121). Bir yandan çıkan isyanlar, bir yandan da üst düzey devlet adamlarının keyfi davranışları neticesinde emirlikte huzur ve sükûnet kaybolmuştur. Halka ağır vergiler yüklenmiş, devlet içinde önemli bir güç merkezi olan ulema da yönetime küstürülmüştür. Abdulkerim’in ifadesine göre ülkede galyan (nargile) içimi artmış, hatta Kâfir-Ribad denilen mahalde bir umumhane açılmış, kolluk kuvvetleri ise suç ve suçluları ortadan kaldırmaktan aciz kalmışlardır (Boukhary, 1876: 121). Bu dönemi Mirza Abdulazim Sami eserinde şöyle tasvir eder:

42 Sir John Malcolm ve Arminus Vambéry eserlerinde, Şah Murad’ın münzevilikten devlet yönetimine geçişini Buhara’da çıkan bu isyandan sonra gerçekleştiğini belirtirler. Buna göre, Ebu’l-Gazi Han çevresindeki birkaç soylu ile birlikte Şah Murad’ın yaşadığı caminin yolunu tutmuş ve ondan vezaret makamına geçmesini rica ederek ülkede düzeni sağlamasını istemiştir. Ancak, o dünyevi işlerle uğraşmayı kabul etmek istememiştir. Şah Murad sadece tavsiyelerde bulunmuş ve Şehrisebz valisi asi Niyaz Ali Beg’in Buhara’yı tehdit etmesinin önünü alacağına dair söz vermiştir. Ancak sonunda o vakit kaybetmenin zararlı olacağını fark etmiş ve ordunun başına geçerek sadece asiyi yenilgiye uğratmakla kalmayıp aynı zamanda onun elindeki Hisar ve Karşı şehirlerinden almıştır. (Malcolm, 1829: 162; Vambéry, 1979: 349–350). Bununla birlikte yine de, o görevi bazı şartlar dâhilinde kabul etmiştir. Buna göre, hiç kimse kendisine müdahale etmeyecek, devlet işlerinde bağımsız hareket edecekti. Özellikle kadı ve koşbegi kendisine karışmayacak; sadece babasına hesap verecekti (Daniş, 1967: 29). Mirza Şems Buharayi de Şah Murad’ın göreve geldikten sonraki ilk icraatını Şehrisebz valisi Niyaz Ali üzerine sefer düzenlemek ve onu bertaraf etmek olduğunu belirtir (Buharayi, 1377: 112).

“İslam Dini’nin emrettiği kurallarının büyük bir kısmı bu günlerde (Muhammed Danyal Biy’in döneminde) terk edildi. Vakıflar ve medreseler tahribata uğradı, insanlar cesurca yasakları çiğnemeye başladılar. Tilki alışkanlıklarına sahip kişiler aslan kesildiler. Yasal (şeriat) meseleler ihmal edildi ve yasaklar normalleşti.” (Sami, 1962: 50).

Muhammed Danyal Biy ülkedeki isyanlara ve devlet adamlarının keyfi davranışlarına ancak uzun mücadelelerden ve müttefikleri ile oğlu Şah Murad’ın gayretleri neticesinde son verebilmiş ve emirlikte tekrar kontrolü sağlayabilmiştir. Şehirler birbiri ardına merkeze bağlanmıştır. Ne var ki Şehrisebz’in bağlılığı kısa sürmüştür. Bütün bunların yanı sıra, bu dönemde emirlik dışına, özellikle de Belh şehri üzerine akınlar düzenlenebilmiştir. 1761 yılında Belh’teki iktidar kavgasında taraf olmak üzere Musa Hoca komutasında hareket eden 6.000 kişilik Buhara ordusu Amu-Derya Nehri’ni geçerek Akça’yı işgal etmiş; ancak Ahmed Şah’ın Türkistan serdarı Nevvab Han komutasındaki orduya yenilince Buhara emiri Belh üzerindeki hâkimiyet iddialarından Afgan emiri lehine feragat etmek durumunda kalmıştır (McChesney, 1991b: 221–222; Lee, 1996: 87–89).

1768 yılında ise Ahmed Şah Durrani, Bedehşan üzerine veziri Şah Veli Han idaresinde bir ordu göndererek şehrin kontrolünü ele almak istemiştir. Bunun üzerine Şah Murad harekete geçince Afgan emiri komutanını takviye etme ihtiyacı hissetmiş ve onu Bedehşan üzerine gönderirken kendisi de bizzat kuzeye Buhara ordusu üzerine yürümüştür. Ne var ki, iki taraf savaşmamış ve Danyal Atalık’ın oğlu Şah Murad ile anlaşmaya vararak Amu-Derya Nehri iki devlet arasında sınır çizilmiş ve nehrin güneyinin tamamen Afgan toprağı olduğu kabul edilmiştir. (McChesney, 1991b: 225; Lee, 1996: 90).43 Ahmed Şah zaferinin bir göstergesi olarak Buhara emirinden Hz Peygamberin hırkasını almıştır.44

Muhammed Danyal Biy döneminin diğer önemli bir siyasi olayı ise 1804 yılında Harezm bölgesinde hanlığını ilan edecek olan İltüzer’in (1804–1806) babası ve İnakîler olarak da bilinen Kongrat Hanedanlığı’nın atası Muhammed Emin İnak’ın ülkeye hâkim olabilmek için yardım elde etmek umuduyla Buhara Emirliği’ne

43 İlginçtir ki, R. D. McChesney, “Waqf in Central Asia” isimli kitabında 1747–1773 yılların arasında yöneticilik yapan Ahmed Şah Durrani ile 1785’te iktidara gelecek olan Şah Murad’ı çağdaş gibi göstermiştir. Onu takip eden J. L. Lee de eserinde aynı hataya düşmüştür.

44 Bu konu ile ilgili ayrıntılı bir tartışma McChesney’in eserinde yapılmıştır (McChesney, 1991b: 222– 227).

gelmesidir. Muhammed Emin İnak H. 1183 / M. 1770 yılında artık kendisi için dayanılmaz bir hâl alan Yomut saldırılarından kaçarak yanında başta Mirab Hassa Koşbegi, Munis’in atası İvaz Mirab, Şah Pulad Bek, Abdulkerim Bek ve uluğ atalık Şah Niyaz Bek olduğu hâlde 60 kişilik bir heyetle Buhara’ya gelmiştir (Munis ve Agehi, 1999: 106–107). Bu heyette ayrıca Sart taifesinden seçkinler de yer almış ve Muhammed Emin İnak’ın bütün masraflarını üstlenmişlerdir. İnak Buhara’da iken Yomutlar Hive şehrini işgal etmişlerdir. Hive tarihçisi Munis’in ifadesine göre, ilkin Muhammed Danyal Biy Atalık inaka yardım edeceğine dair söz vermiş, ancak bunun için ondan 40.000 altın dinar talep etmiştir (Munis ve Agehi, 1999: 110). Ancak atalığın samimiyetine güvenemeyen inak bu parayı teslim etmemiş ve bir süre sonra da kendisine yardım edileceğinden umudunu keserek Buhara’dan ayrılmıştır.45

Muhammed Danyal Biy dönemine ait sulama sisteminin geliştirilmesi ve kanal kazımına dair bilgi sadece Sobolef’de vardır. Onun ifadesine göre, Danyal Biy, 25 mil uzunluğunda Urgut’un topraklarını sulayan Kazan Kanalı’nı inşa ettirmiştir (Sobolef, 1876: 3).

Yirmi yedi yıl iktidarda kalan Muhammed Danyal Biy hakkında kaynaklarda bilgi oldukça az ve üstelik birbiriyle çelişkilidir. Bunun nedeni onun döneminin Mangıt iktidarının belki de en sönük dönemi olmasından ileri gelir. Böyle ifadelendirmemizin sebebi, onun döneminin oğlu Şah Murad’ın gölgesinde kalmasıdır. Kaynaklarda onun çok mütevazı olduğu, hilekâr olmadığı, medrese eğitimi almadığı, ama çok zeki ve dindar biri olduğu, aşırılıktan uzak durduğuna vurgu yapılır (Kügelgen, 2002: 335). Aslında Barthold’un da vurguladığı gibi her ne kadar ulemanın tavsiyelerine önem verse de ve onların onayını almadan herhangi bir işe kalkışmasa da Muhammed Danyal Biy’in dindar biri olduğunu ve oğlu Şah Murad gibi şeriat kurallarına sıkı sıkıya bağlı olduğunu söylemek zordur (Barthold, 1963: 279).

Danyal Biy selefinin aksine “han” unvanı kullanmamış ve sadece “atalık” unvanıyla yetinmiştir. Yaşadığı müddetçe sözde de olsa han olarak Ebu’l-Gazi’ye tabi olmuş ve sikkeyi onun adına darp ettirmiştir. Abdulkerim Buhari’nin ifadesine göre, Danyal

45 Hive tarihçisi olayı yukarıdaki şekilde aktarırken Abdulkerim Buhari farklı aktarır. Onun ifadesine göre Muhammed Emin İnak Hive’den kaçıp Buhara’ya sığındığında Danyal Biy ona Harezm’i tekrar hâkimiyeti altına alabilmesi için yardım etmiş, inak da atalık yaşadığı müddetçe ona karşı derin hürmet göstermiş ve ikisi arasında barış ve uyum hüküm sürmüştür (Boukhary, 1876: 179).

Biy, atalık olduğu dönemde Hive ve Hokand Hanlığı ile barış içinde yaşamış, Merv’deki Şii yönetici Bayram Ali ile dostluk ilişkileri kurmuştur (Boukhary, 1876: 127). Ne var ki, onun döneminde, 1774 yılında Orta Asya seyahati sırasında esir alınarak Buharalı Hoca Gafur’a satılan ve emirlik ordusunda bir süre hizmet etmiş olan Philip Efremov, seyahatnamesinde Hive Hanlığı’na ve Merv üzerine düzenlenen seferlere iştirak ettiğinden söz eder.46

Atalığın dokuz çocuğu vardı. Onların isimleri Şah Murad, Mahmud Biy, Ömer Biy, Fazıl Biy, Sultan Murad Biy, Rüstem Biy, Genç Ali Biy, Toktamış Biy ve Derviş Biy’dir (Boukhary, 1876: 120–121). Yukarıda da değindiğimiz üzere, iktidarı süresince Danyal Biy’in oğlu Şah Murad’ın gölgesinde kaldığı rahatlıkla söylenebilir. Özellikle İslami kuralların ülkede etkinlik kazanmasında Danyal Biy’den ziyade Şah Murad ön plana çıkmıştır.

1199 / 1785 yılında vefat eden Muhammed Danyal Atalık kaynaklarda “Velini’me”, “Emir-i Kâmyâb”, “Emir-i Kelân/Kebir”, “Şâh-ı Kelan/Kebir”, “Umdetü’l-Mülûk” ve “Umdetu’l-Ümerâ” gibi unvanlarla anılmıştır.