• Sonuç bulunamadı

Mudanya Konferansı ve Edirne’nin Türkler’e Teslim Edilmesi

BÖLÜM 1: MÜTAREKE VE İLK TBMM DÖNEMİ’NDE EDİRNE

1.15. Mudanya Konferansı ve Edirne’nin Türkler’e Teslim Edilmesi

Paris Konferansı’ndaki barış görüşmeleri olumsuz sonuçlanmış ve Yunanlılar saldırılarına yeniden başlamıştı. Türk tarafının barış görüşmelerinde Fransa ve İngiltere ile görüş ayrılığı yaşadıkları görülmüştür. Bu sebepten ötürü TBMM hükümeti barışçıl bir çözümün gerçekleştirilmesi adına Fransa ve İngiltere hükümeti ile iletişime geçmek için Dahiliye Nazırı Fethi Okyar’ı İngiltere ve Fransa’ya göndermiştir. Ancak Fethi Okyar’ın öncülüğünde gerçekleştirilmek istenen barış görüşmeleri sonuçsuz kalmıştır. Barış görüşmelerinin sonuçsuz kalması sonrasında artık vatanın bağımsızlığı adına askeri mücadele edilmesi kararı alınmıştır. Batı cephesi Nurettin Paşa’nın ve Yakup Şevki Paşa’nın kontrolünde iki kısma ayrılarak Yunanlıların arkadan kuşatılması düşünülmektedir. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve komutanlar futbol maçı izlemek için bölgeye geldikleri görüntüsü altında cepheleri incelemişlerdir.130 Taarruza geçme kararı Haziran ayında alınmış, ancak barış görüşmelerinden sonuç alınması ve bölgedeki gerekli düzenlemelerin yapılması adına planlar gizlice yürütülmüştür.

Taarruza geçme kararının verilmesinden sonra Mustafa Kemal Paşa cephedeki son durumu kontrol etmek üzere Konya’dan 17 Ağustos’u 18’ine bağlayan gece hareket etmiştir. Bu hareketin gerçek sebebinin gizlenmesi adına Ağustos’un 21’inde Çankaya’da çay partisi düzenlendiği açıklanmıştır. Fevzi Çakmak, İsmet İnönü, Nurettin Paşa ve Yakup Şevki Paşa ile görüşmelerinden sonra Mustafa Kemal Paşa 26 Ağustos 1922

129 BOA, DH.KMS., D:62, V:47 24 Şevval 1340; Baygın, “Millî Mücadele Döneminde Edirne (1918-1922)”, s.83-84.

130 Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi 2. Kitap Ulusal Direnişten Türkiye Cumhuriyeti’ne, Bilgi Yayınevi, Ankara 2009, s.265-267.

tarihinde saldırıya geçme kararını vermiştir. 131 26 Ağustos sabaha karşı açılan ateşle

“Büyük Taarruz” başlamıştır.

Gerçekleştirilen taarruz sonrasında Yunan birlikleri geri püskürtülmüştür. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa meşhur “Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir; İleri!” emrini vermiştir. Yunan birlikleri İzmir’e kadar gerilemişlerdir. Yunanlılar bu sıralarda geçtikleri “Uşak,

Eskişehir, Aydın, Alaşehir, Turgutlu, Ahmetli, Salihli, Manisa ve İzmir” bölgelerinden

geri çekilirken, geçtikleri kasaba ve köyleri ateşe vermişlerdir.132 Türk ordusu 1 Eylül tarihinde Uşak ve Kütahya’ya 2 Eylül tarihinde Eskişehir’e, 4 Eylül’de Alaşehir, Kula, Söğüt’e, 5 Eylül’de Bilecik, Bozüyük, Ödemiş, Salihli, 6 Eylül’de Akhisar, Balıkesir’e, 7 Eylül’de Aydın’a, 8 Eylül’de Kemalpaşa ve Manisa’ya, 9 Eylül’de İzmir’e 10 Eylül’de Bursa’ya 16 Eylül’de Çeşme’ye, 18 Eylül’de Bandırma’ya girmişlerdir ve buraları düşman işgalinden kurtarmışlardır. Yunanlılar Anadolu’dan çıkartılarak “Büyük

Taarruz” kazanılmıştır.

TBMM hükümeti “Büyük Taarruz” başlamazdan evvel İngiltere’ye Ali Fethi Bey’i göndermiş ve İngiltere’nin Yunan yanlısı tutumundan vazgeçmesi gerektiğini, TBMM hükümetinin barış yanlısı görüşe hâkim olduğunu anlatmaya çalışmış, lakin başarılı olamamıştır. Bunun üzerine “Büyük Taarruz” başlatılmış ve başarılı olunmuştur. “Büyük

Taarruz” un başarılı olması ve Yunanların Batı Anadolu’dan geri püskürtülmesi

sonrasında İngiltere’nin Yunan yanlısı politikaları sonuçsuz kalmıştır. Ancak İngiltere buna rağmen Boğazlar üzerindeki emellerinden vazgeçmek niyetinde değildir ve Boğazların Türk hakimiyetine girmesinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Kazanılan

“Büyük Taarruz” sonrasında İngiliz hükümeti Türklerin Boğazları geçerek İstanbul ve

Trakya’yı ele geçireceği yönünde endişeye düşmüştür. Çünkü şayet Türkler Boğazları ele geçirir ise, İngiliz Hükümeti’nin I. Dünya Savaşı’ndan sonraki başarısını kaybetmiş olacak ve yeni bir Balkan Savaşı zuhur edecektir. İngiliz hükümeti Türklerin bu başarılı direnmesi karşısında İngiliz askerlerini Anadolu’dan çekme kararı almıştır.133 Ancak

131 Turan, Türk Devrim Tarihi 2. Kitap Ulusal Direnişten Türkiye Cumhuriyeti’ne, s.268.

132 Turan, Türk Devrim Tarihi 2. Kitap Ulusal Direnişten Türkiye Cumhuriyeti’ne, s.269-270.

133 Mustafa Çulfalı, “Çanakkale Krizi ve Lloyd George’un İktidardan düşmesi: Eylül-Ekim 1922”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XV/45 (Kasım 1999), s.801-804.

Türkler Boğazları ele geçirip İstanbul ve Trakya’ya ulaşırsa Türklerle çatışma kararı alınmıştır.

İngiliz Hükümeti Türklerin Boğazlara ve Doğu Trakya’ya geçişlerini önlemek adına çatışma kararı alarak bunu bir bildiri ile yayınlamışlardır. Fransa ve İtalya bu bildirinin kendilerinden habersiz yayınlanmasını eleştirmişler ve İngilizler Fransa ve İtalya’dan gerekli desteği göremeyerek yalnız kalmıştır. Fransa iki neden ile Boğazlara askerine gönderme taraftarı olmamıştır. Bu nedenlerden ilki, kolonileri altındaki Müslüman nüfusun bu durumdan rahatsız olması, ikincisi ile buraya asker sevkiyatının maliyetli olmasından dolayı Türklerle çarpışma yanlısı olmamıştır. Fransa Hükümeti Başkanı Poincare Boğazların hakimiyetinin Milletler Cemiyeti kontrolünde oluşturulacak bir heyete verilmesi gerektiğini ve Gelibolu yarımadası ve Doğu Trakya’nın Türklere verilmesi gerektiğini, aksi bir durumu Türk hükümetinin kabul etmeyeceğini açıklamıştır. Fransa hükümeti General Pelle’ye verdiği direktif ile Türklerle asla çatışmaya girmeyeceğini açıklamıştır. Bu arada İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold ise Türklerle asla savaşmamaları gerektiğini, bu yüzden taraflar arasından bir an önce bir konferans düzenlenmesi gerektiğini açıklamıştır. 18 Eylül tarihinde Fransız General Pelle Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek Türklerin tarafsız bölgeye girmemeleri gerektiğini söylemiştir. Mustafa Kemal Paşa ise tarafsız bölge diye bir sınırlamayı kabul etmediğini ve kış mevsiminden evvel Trakya’yı ele geçirmek emelinde olduklarını iletmiştir.134

Lord Curzon, Poincare ve Sforza 22 Eylül tarihinde bir araya gelmişlerdir. Curzon, Poincare ve Sforza’yı Türklerin Boğazlara ve Doğu Trakya’ya çıkması durumunda karşı çatışmaları konusunda ikna etmek amacındadır. Ancak görüşmeler neticesinde Mudanya veyahut İzmit’te bir ateşkes görüşmesi yapılması kararı alındı. 23 Eylül tarihinde Türklerin Çanakkale’nin güneyinde yer alan tarafsız bölgeye girmesi ile Curzon’un diplomatik girişimleri sonuçsuz kalmıştır.135 Türklerin tarafsız bölgeden çıkması adına çekilen telgrafa Mustafa Kemal Paşa tıpkı Fransız General Pelle’ye verdiği cevabı vermiş ve tarafsız bölge diye bir bölgede tanımadıklarını açıklamıştır. Türklerin Çanakkale’ye girmesi sonucunda İngiltere ile arasında bir “Çanak Krizi” yaşanmıştır.

134 Çufalı, “Çanakkale Krizi ve Lloyd George’un İktidardan düşmesi: Eylül-Ekim 1922”, s.805-810.

29 Eylül tarihinde İngiliz Hükümeti şayet Türkler bölgeden çıkmaz ise İngilizlerin karadan, havadan ve denizden saldırıya geçeceklerine dair Harington’a bir ültimatom vermişlerdir. Curzon TBMM Hükümeti Londra temsilcisi Nihad Reşad (Belger) ile bir görüşme gerçekleştirerek, Türklerin tarafsız bölgeden çıkmamaları halinde iki ülke arasında çatışmanın yaşanacağını bildirmiştir. 23 Eylül tarihinde İtilaf Devletleri Türk tarafıyla Mudanya’da bir konferans görüşmesi kararını Mustafa Kemal Paşa’ya iletmişler ve Mustafa Kemal Paşa konferans çağrısını kabul etmiştir ve konferansa İsmet Paşa’nın katılacağını, Yunanlıların Doğu Trakya’yı boşaltmaları gerektiğini ve Türklerin Çanakkale’deki ilerleyişini sürdüreceğini açıklamıştır. İngiliz Kabinesi “Çanak Krizini” görüşmek üzere üç tane toplantı gerçekleştirmiştir. Harington ültimatom ile ilgili herhangi bir açıklama yapmamıştır. Harington’un bu ültimatoma cevap vermemesi İngilizler arasında tartışma sebebi olmuştur. Hatta yapılması kararlaştırılan Mudanya Konferansı dahi bir ara tehlikeye girmiştir. Fransız Hükümeti Başkanı Poincare Harington’un Türklere vereceği ültimatomdan dolayı Fransa’nın hiçbir şekilde sorumlu tutulmaması gerektiğini açıklamıştır. Frank Bouillon İzmir’e gelerek Türklerin isteklerinin yerine getirileceğini söz vermesi üzerine Mustafa Kemal Paşa askeri ilerleyişi durdurmaya karar vermiştir.136 1 Ekim 1922 tarihinde Harington ültimatomu vermeyerek krizin sona erdiğini, Türklerin ilerleyişini durdurduğunu ve Mudanya Konferansına katılmayı kabul ettiklerini açıklamıştır.

3 Ekim 1922 de başlayan görüşmeler İngiltere Komutanı Harrington, İtaya Komutanı Monbelli, Fransa Komutanı Charpy’den meydana gelen İtilaf Devletleri ile İsmet Paşa arasında gerçekleştirilmiştir. Yunan General Mazarikis göstermelik olarak toplantıda yer almıştır. Mudanya Konferansı’nın en önemli konusu Yunanistan’ın Doğu Trakya’yı boşaltması meselesi olmuştur. Görüşülen konularda gündemin en önemli konularından birisi Doğu Trakya’dan çekilecek Yunan kuvvetlerinin geri çekilme esnasında geçeceği güzergahın belli olmasıdır.

Yunan kuvvetlerinin Meriç Nehri’nin sol kıyısından geri çekilmesi kararlaştırılmıştır. Barış gerçekleşene kadar herhangi bir karışıklık yaşanmaması için İtilaf Devletleri Karaağaç ve Meriç Nehri’nin sağ kıyısını işgal etmesi kararlaştırılmıştır. Demiryolu ulaşımının aksamaksızın devamı için İtilaf Devletleri Yunanistan ve Türk Devleti tarafından bir komisyon oluşturularak ulaşımın denetiminin bu komisyona teslim

edilmesi kararlaştırılmıştır. Yunanların Doğu Trakya’yı boşaltma süresi yaklaşık on beş gün olması kararı alınmıştır. Yunanlılar tarafından boşalan memurluk vazifesi İtilaf Devletleri’ne bırakılacak ve İtilaf Devletleri’nin uygun görmesi sonrasında Türk memurlarına görev teslim edilecek ve bu uygulamada Yunanlılar Doğu-Trakya’yı boşaltmaya başlamasından sonra yaklaşık bir ay içinde gerçekleştirilecekti. Bu devir teslim süresince asayişin sağlanması amacıyla TBMM Hükümeti tarafından sekiz bin kişiyi aşmayacak Jandarma güçleri bulundurulabilecekti. Antlaşma Fransızca olarak kaleme alınmış ve 11 Ekim 1922 tarihinde imzalanmıştır. Antlaşmayı imzalayan isimler; TBMM Hükümetini temsilen İsmet Paşa, Fransa’yı temsilen Charpy, İtalya’yı temsilen Monbelli, İngiltere’yi temsilen Harrington’dur. Mudanya Ateşkes Antlaşması 14 Ekim’i 15 Ekim’e bağlayan gece yürürlüğe girmiştir.137 Antlaşma’nın beşinci maddesine istinaden Yunanlılar Doğu Trakya’yı boşaltmaya başlamışlardı.

TBMM Hükümeti Doğu Trakya’yı teslim almakla Refet Paşa’yı görevlendirmiştir.138 Şakir (Kesebir) Bey de Edirne Valiliği görevi ile Refet Paşa’ya yardımcı olmakla vazifelendirilmiştir. Yunanlılar ilk olarak Çatalca bölgesinde tahliyeye başlamışlardır. Tahliyenin ilk günü Sinekli, Çerkezköy, Midye, Vize bölgeleri dahil on beş kilometrelik bölge tahliye edilmiştir. Mudanya Ateşkes Antlaşması gereğince Yunanlılardan boşalan bölgelerde Lüleburgaz, Edirne, Kırklareli bölgesi Fransa birliklerine, Keşan, Uzunköprü, Tekirdağ bölgesi İngiltere birliklerine, Çorlu bölgesi de İtalyan birliklerine bırakılmıştır. Yunanlılar şehri boşaltma esnasında gasp, yağma, yakma, yıkma olaylarında bulunmuştur. Bilhassa Yunan idaresi Edirne’yi boşaltacağı esnada resmi binaların dahi kapı ve pencerelerini sökecek kadar ileri gitmiştir. 31 Ekim akşamı Yunan Kuvvetleri’nin şehri tamamen terk etmesinin ardından büyük bir sevinç yaşanarak Türk bayrakları evlere ve resmi binalara asılmıştır. Yunanlılar’ın bölgeden tahliye edilmesinin ardından TBMM Hükümeti Yunanlılar’ın tahliye esnasında yaptıkları zararları bir heyet tarafından tespit ederek, tutanak tutularak konferansa iletilmiştir.139 Mudanya Konferansı neticesinde Yunanlıların bölgeyi terk etmesi İsmet Paşa’nın siyasi anlamdaki başarılarının en önemli

137 BCA, Fon No:30-10-0-0, Kutu:218, Gömlek:472, Sıra:13, 15.09.1922; Kemal Arı, “Mudanya Bırakışmasına Uzanan Süreçte Girişimler ve Doğu Trakya Sorunu”, Osmanlıdan İşgal Yıllarına Mütareken Cumhuriyet Günlerine Mudanya s.99-107.

138 BCA, Fon No:30-18-1-1, Kutu:5, Gömlek:30, Sıra:15, 09.10.1922.

139 Akın, Trakya’nın Türklere Devir Teslimi, s. 73-86; Yunanlıların gasp, yağma, tahribat, tecavüz, katletme olaylarına ilişkin istatistikler için bkz. Akın, Trakya’nın Türklere Devir Teslimi, s.86-87.

örneklerinden biri olmaktadır. Yunanlılar Mudanya Konferansı’nda alınan karar neticesinde bölgeyi terk ederken bile etrafa zarar ziyan vermekten, değerli eşyaları gasp etmekten geri durmamaktadır.

Mudanya Ateşkes Antlaşması’nda sağlanan anlaşma mucibince şehri terk edecek Yunan birlikleri halen idare yönetiminde yer almıştır. Edirne vilayetine gönderilen Fransız birlikleri ise düzenin sağlanmasından, taşkınlık yaşanmamasından sorumlu tutulmuştur. Bunun üzerine Yunanlıların idarede bulunmasından rahatsız olan Türkler “Cemiyet-i

İslamiye” adlı bir teşkilat etrafında birlik olmuşlardır. Cemiyet-i İslamiye’ yi yöneten kişi

Yunanistan’a kaçtığından yeni bir yönetici seçimi yapılarak bu göreve Mustafa Nuri Efendi getirilmiştir. “Cemiyet-i İslamiye” teşkilatı halkın ihtiyaçlarının temini konusunda oldukça yararlı işlere imza atmıştır. 31 Ekim akşamı Yunanlıların tahliyesinin tamamlanmasının akabinde “Cemiyet-i İslamiye” teşkilatı yönetimi ele geçirmek için geçici bir idare yönetimi oluşturmuştur. Bu yönetimde yer alan kişiler Lütfi Arif, Yumni, Hafız Mustafa, Mehmet Bey dir. Lütfi Arif Bey İtilaf Devleti’nin oluşturduğu komisyona yönetimi devir almak istediklerini beyan etmiştir. Komisyon heyete Edirne’de geçici bir hükümet olarak değil de geçici bir idare heyeti olarak görev yapabileceklerini beyan etmiştir. İdare heyetinin başkanlık görevine Lütfi Arif Bey getirilmiştir. Resmi dairelere Türk bayrakları asılmıştır. Heyet göreve başlar başlamaz ilk iş olarak hapishanede tutuklu bulunan Türkleri serbest bırakmıştır. Edirne’nin kurtuluşu hasebiyle düzenlenecek olan etkinliğine katılmak için İstanbul’da tren kiralanmıştır. Bu trene “Devir-Teslim Treni” adı verilmiştir. Belediye heyeti tarafından yemek organizasyonu ve konser etkinliği düzenlenmiştir.

Yapılacak kurtuluş törenine Refet Paşa’da davet edilmiştir. İstanbul’dan 22 Kasım günü harekete geçen “Devir-Teslim Treni” ’nde “Edirne milletvekilleri Faik ile Mehmet Şeref

Beyler, Garbî Trakya Cemiyeti Heyeti, İstanbul Matbaa Heyeti, on mevlit okumasından görevli kişi, iki sinemacı ve fotoğrafçı, Bahriye Mektebinin bando ekibi ve halk”

bulunmuştur. Edirne’de caddeler süslenmiş, pencerelere Türk bayrakları asılmıştır. 24 Kasım’da Vali Şakir Bey’in vilayete intikali sonrasında Hükümet konağı önünde bir tören düzenlenerek, planlanan etkinlikler nihayetlendirilmiştir. Aynı gün şehrin devir teslimi için görüşmeler yapılmış ve imzalanması ertesi güne bırakılmıştır. 25 Kasım 1922 tarihinde Vali Şakir Bey ve İttifak Devletleri tarafından oluşturulan heyet bir araya

gelerek Edirne Vilayeti’nin devir teslimini gerçekleştiren tutanak imzalanmıştır.140 Edirne Vilayeti’nin ilk Kurtuluş Bayramı 24 Kasım olarak kutlansa da daha sonra teslim tutanağı 25 Kasım günü imza edildiğinden Kurtuluş Bayramı 25 Kasım’da kutlanmaya başlamıştır.