• Sonuç bulunamadı

Her bestecide olduğu gibi W.A.Mozart’ ın da sanat yaşamı teorisyenler tarafından dönemlere ayrılmıştır. W.A.Mozart, Çocukluk ve Erişkinlik dönemi olmak üzere iki dönem ile incelenmiştir. Hatta sadece son 3 senesini kapsayan “son yılları” gibi kısa bir dönem ile de incelenebilmektedir. Besteci, 35 yıllık yaşamında birçok eser bestelemiştir. Bu eserler, uzun yaşamış olan diğer bestecilere göre bir hayli çoktur. Bu bağlamda çok eser besteleyebilen bir bestecinin kısa yaşamına rağmen dönemler ile incelenebilmesi olasıdır. “W.A.Mozart’ ın yaratıcılığı 30 yılı kapsar. Çünkü doğduğu günden beri değil, beş yaşında başlamıştır yaratmaya. On üç yaşına kadar yazdığı eserler (ilk 80 eser), çocukluk dönemi parçalarıdır (Say, 2007). Bu nedenle bestecinin çocukluk dönemi çok erken bir tarihte başlamıştır.

Çocukluk dönemi on üç yaşına kadar (ilk 80 eser) (Say, 2007:24), Erişkinlik Dönemi ise bu

ifadeye göre 14 yaşında başlamıştır. Bestecinin erişkinlik döneminin, eserlerindeki stil özelliklerine göre belirlenmiş olduğu düşünülmektedir. Bestecini Son Yılları, son üç yılını kastetmektedir. Bu yılların diğer dönemlerden ayrılmasının nedenini İlyasoğlu şöyle ifade etmiştir:

“Belki ancak son üç yılı için daha bir derinleşen felsefesinden, yer yer daha fazla kendini gösteren melankolik renklerinden söz edilebilir (İlyasoğlu, 2009:84).

35 yıllık hayatı boyunca, hastalık, borç, mutluluk, mutsuzluk, aşık, yoksulluk gibi birçok duyguya şahit olmuştur. Fakat bu duygular, eserlerinin düzey ve niteliklerini değiştirmemiştir.

İlyasoğlu, çeşitli duygulara rağmen W.A.Mozart’ ın eserlerinde yer alan sürekli duyguların neler olduğunu şöyle ifade etmiştir: “Gerek çocukluk yıllarında, gerekse erişkin döneminde yalın ve nükteli anlatımı, güçlü ritmik yapısı ve coşkunun altına gizlediği derin koyu bir felsefe, müziğinin özellikleri olmuştur (İlyasoğlu, 2009:84).

İlyasoğlu, W.A.Mozart’ ın müziğini psikolojik bir bakış açısı ile şöyle değerlendirmiştir: “Mozart’ ın melankolisi, karamsarlığı ne Çaykovski’ ye benzer, ne de Chopin’ e, ne de Beethove’ a. Kendini iyice gizlemiş bir hüzündür bu, ama en yaşam dolu pasajların altında bile sezilir (İlyasoğlu, 2009:84).

W.A.Mozart’ ın karakteri eserlerini derinden etkilemiştir. W.A.Mozart’ ın yeteneğinin dışında, müziğinin günümüze kadar ulaşabilmesinin bir diğer sebebi de W.A.Mozart’ ın bireysel özellikleri ve bunun sonucu olarak evrenselliğidir.

Bu özelliklere Say (2000) “Müzik Tarihi” adlı kitabında şöyle yer vermiştir:

 Sanatına köstek olabilecek olumsuz koşullara karşın, “müzik dışı olayların, gündelik yaşamdaki gerçeklerin anlatımına yönelmemiş, çok kere içinde bulunduğu durumlar kötü koşullar, sanatını olumsuz yönde etkilememiştir.

 Bestecilik niteliklerinden özveride bulunmamış, toplumsal eleştiriyi elden bırakmamıştır.

 Doğduğu ve yetiştiği ülkenin müzik sanatında izlenen ilkelere bağlı kalmadığı için, Alman müziğinin ulusallığı ile yetinmek yerine, İtalyan ve Fransız müziği etkilerini ağırlıklı olarak kattığından, evrensel bir besteci olmuştur (Say, 2000:303).

W.A.Mozart’ ın, günümüzdeki bakış açıları ile değerlendirildiğinde büyük bir deha olduğu ortaya çıkmıştır fakat kendi döneminde çevresinde onu eleştirenler de olmuştur. Örneğin, çağdaşları besteciyi, karmaşık duygularla yüklü ve anlaşılması zor bulmuş, doğayı betimleyemediği, bir sonraki dönem olan Romantik Akım’ a yol vermediği konusunda eleştirilerde bulunmuşlardır. Bu duruma, W.A.Mozart döneminde yaşayan bir müzik eleştirmeni olan; Wiener Zeitung’ un eleştirilerini örnek olarak verebiliriz: “Bay Mozart’ ın öylesine ve gerçekten güzel cümlelerinin yenilik yapacağım diye harcanması yazık olmuştur. (…) Yeni dörtlüleri fazla baharatlı. Hangi damak buna uzun süre dayanır? (Nadi, 2005:135) Eleştirmen “dörtlüler” olarak bestecinin kuartetleri’ ni kastetmiştir.

“1915’ ten sonra ruhbilimsel araştırmalar geliştikçe, Mozart’ ın, müziğindeki insan doğası daha iyi görülür olmuştur. Mozart, insan doğasını acımasızca eleştiren bir ruh bilimci olarak nitelenmiştir (İlyasoğlu, 2009:85).

W.A.Mozart, tam bir klasik dönem bestecisi olarak tanımlanmaktadır. Bu durumu destekleyecek bir ifadeyi belirtmek gerekirse, Klasik Dönem’ in anlayışı olan “halkın her kesimine hitap etme” gerekliliği Leopold Mozart ve W.A.Mozart’ ın birbirlerine yazdıkları

mektuplarda ortaya konmuştur. Leopold Mozart: “Sadece gerçek müzik meraklılarını düşünerek çalışmak sana bir kazanç getirmez. Onun için herkesin sevebileceği, beğeneceği eserler yazmalısın.” Mozart’ ın yanıtı; “Sen korkma, benim operalarım her çeşit insana hitap edecektir (Kaygısız, 2004:169).

W.A.Mozart’ ın Klasik Dönem’ e özgü sade, naif olma kaygısını taşıdığını ve eserlerine yansıttığını, Romantik Dönem bestecisi Çaykovski’ nin, W.A.Mozart’ ın “Don Giovanni” operasının doruk noktası olan ilk bölümün finali ve ikinci bölümün altılı ses grubunun sahnesi hakkındaki şu sözlerinden anlamış oluruz ki: “(…) Don Juan sahnesinde Mozart zayıf denebilecek kadar sade müzik öğelerini kullanmıştır. Çağdaş bir besteci, etkiyi sağlamak için, burada gökleri gürletir, trombonları, trompetleri, davulları patlatırdı. Ama Mozart bu çok sade gerçeklerle en güçlü bir sonucu yaratmaktadır (Kaygısız, 2004:172).

W.A.Mozart’ ın aydınlanma akımı çatısı altında yazdığı eserlerin anlayışı Meyer tarafından tanımlanmaktadır; Mozart eserlerine derin bir kavrayışla, feodal aristokrasinin karşısına halk içinden gelen iyi insanları, ışığı, insanlığın yüce ilkelerini temsil eden öğeler yerleştirmiştir (Say, 2007:41).

W.A.Mozart’ ı klasik yapan özellikleri Say, kitabında şöyle sıralamıştır.

 W.A.Mozart’ ta ulusal ögeler (Alman Stili) ağırlıklı olarak duyumsanmaz.

 Alman İtalyan ve Fransız stillerinden yararlanarak uluslararası bireşime ulaşmıştır.

 Yapıtlarında ulusalüstü sentezin örneklerini sergilemiştir.

 Yarattığı tüm çeşit ve formlarda, evrensel kavrayışının üslup ve biçim özdeşliği görülür (Say, 2000:302).

W.A.Mozart’ ı klasikleştiren bu özellikler belli bir süreç içerisinde oluşmuştur. Bu süreçte bestecinin etkilendiği besteciler ve akımlar olmuştur. Örneğin; Hayatının ilk döneminde J.S.Bach’ ın oğlu Christian Bach’ tan etkilenmiştir. Say, “Müzik Tarihi” adlı kitabında, W.A.Mozart’ ın, Londra’ da tanışmış olduğu J.C.Bach’ tan etkilenişini şöyle ele almıştır:

““Uçarılığa varan öznellik”, Mozart müziğinin mayasıdır. Sachs’ a göre, Christian Bach’ tan Mozart’ a uzanan özgünlük, Mozart ailesinin Londra’ ya gelişinde ilk kıvılcımlarını saçmıştır: “Johann Christian’ ın cantabile deyişinin sekiz yaşındaki Mozart üzerinde bıraktığı derin ve silinmez etki çok önmelidir. Çünkü bu deyiş, Mozart’ ın dilini belki en sağlam ve iyi yansıtıyor (Say, 2007:284)

“Bach’ ın oğulları Emmanuel ve Christian’ ın müzik deyişi, erken klasizmin incelikli, cıvıldayan ifadesine sübjektifliği, uçarılığa ulaşan duygusallığı katmıştır (…) (Say, 2000:284).

W.A.Mozart’ ın hayatı boyunca yaptığı geziler sonucunda, J.C.Bach gibi çeşitli bestecilerle tanışmış ve etkilenmiştir. Örneğin, Paris’ te Schobert ve Eckard ekolünden etkilenmiş, Viyana’ da Joseph Haydn’ dan, Salzburg’ da Micheal Haydn’ dan yararlanmış, Milano’ da Sammartini’ yi tanımış, Bologna’ da Padre Martini ile çalışmıştır. Hayatının son dönem (son on yılı-Viyana) evresindeki müzik oluşumunda ise Haydn’ dan ve yeni tanıma fırsatı bulduğu J.S.Bach’ tan çok etkilenmiştir. J.S.Bach’ ın etkisi, son dönem eserlerindeki kontrapuntal dokularında görülmektedir. Bu dönem müziğine Linz Senfonisi’ ni örnek olarak verebiliriz. Bu eserde armonik ve kontrapuantal yenilikler görülmekte, kromatik devinim ve genişleyen ölçeklere rastlanmaktadır. Bu eserin Haydn’ ın yapıtlarına örnek olduğu söylenmektedir (Boran, Şenürkmez, 2007:161).

W.A.Mozart, Klasik Dönem’ de gerçekleşmiş olan akımlardan da etkilenmiştir. İlyasoğlu, W.A.Mozart’ ın etkilendiği akımlar ve bestecileri adeta Mozart’ ın hayatını özetlercesine şöyle ifade etmiştir.

“Mozart, klasik kalıbın öz ve biçim dengesini özenle korur. Fransız Rokoko akımının zarif, güleç ve süslü anlatımını; Mannheim Orkestrası’ nın dengeli çalgı birleşimini, İtalyan şan geleneğindeki güzel şarkı söyleme (bel canto) anlayışını, Alman edebiyatından esinli Fırtına ve Gerilim akımının içedönük karamsarlığını, Bach ve Heandel’ in Barok birikimiyle birleştirmiş ve bütün bunların üstüne kendi dehasını eklemiştir. Haydn’ la birlikte büyük senfoni biçimini yerleştirir. Opera dünyasına yeni kapılar açar. Kuvartet ve konçerto dağarcığını klasikleştirir ve gelenekselleştirir. Operalarıyla, opera tarihinde yeni bir dönem açar. Mozart, Haydn’ ın olgun dönem müziğine, Beethoven’ a, Schubert’ e, Mendelssohn’ a Brahms’ a ve günümüze dek pek çok besteciye ışık tutmuştur (İlyasoğlu, 2009:85)

W.A.Mozart, yaşamı boyunca çeşitli bestecilerden etkilenmesine karşın kendi uslubundan ödün vermemiş, eserler yazarak bu etkileri çok iyi harmanlayabilmiştir. Öyle ki Romantik Dönem’ in bestecilerine örnek olacak birçok eser bestelemiştir. Böyle bir bestecinin, sanatı hakkında yorum yapan birçok sanatçı olmuştur. Bunlardan biri olan; çağımızın müzik bilimcisi Sachs, W.A.Mozart’ ın müzik sanatını geniş bir bakış açısıyla şöyle ifade etmiştir:

“Anlam, doğa ve nitelik uğruna biçim güzelliği bir yana itilmediği gibi, doğaya yakınlık ve nitelik de, boş, duygusal bir göz boyamacılık ya da seçkinlik uğruna harcanmamıştır.

Çalgılara insan sesinin ruhunu soluğunu öylesine işlemiştir ki, senfonilerin ağır bölümleri birer arya gibidir; çabuk bölümleri ise parlak opera bölümlerine benzer. Öte yandan, insan sesini de olgun bir senfoni bestecisi ustalığıyla ele almıştır. Düpedüz, içten, güleç yüzlü ezgi yazmakta kimse onu geçememiştir. Oysa gerektiğinde sıkı kontrpuan yazısının çelik çerçevesini kullanmaktan kaçınmamıştır. Ne zaman Almanlığı, ne sonradan olma İtalyanlığını açıkça görebilirsiniz. Güzellikle niteliği, Alman ruhuyla İtalyan ruhunu, hüzün ile gülmeceyi, sahneyle müziği, çalgılarla insan seslerini, ezgiyle kontrpuanı birleştirmiş olan Mozart, müzik tarihinin mutlu çağında deyiş terazisinin kefelerini tam dengede tutmak için yaratılmıştır sanki (Say, 2000:302 akt. Sachs, 1965: 201-202).

W.A.Mozart bir “öykücü” dür. Onun çalgı müziği eserleri de birer öykü, birer operadır. Senfoniler, konçertolar, sonatlar hepsi opera! Çünkü onlar da öyküler içerir. İnsan karakterlerini ve olayları anlatan, incelikli, duyarlıklı öyküler (Say, 2007:23)

Kaygısız, “Müzik Tarihi” adlı kitabında, Mozart’ ın müziğini şöyle özetlemiştir;

 Mozart’ ın dinsel ve çalgı müzikleri de tıpkı operaları gibi, sıcak, içten, insani bir anlatıma sahipti,

 W.A.Mozart, bir bütün olarak değerlendirildiğinde, hiçbir müzik biçimi diğerinden daha önde değildi. En küçük ses ve çalgı müziğinden en büyük dram ve orkestra eserine kadar hepsi aynı anlayışın ürünüdür; dünyevi, insani, antifeodal.

 Her eserin yapısı sağlam, işçiliği kusursuz ve anlatımı tutarlıdır.

 Müziğin bütün öğeleri (ezgi, ritim, armoni,biçim) dengeli ve orantılı bir şekilde birleşmiş, gerçek anlamda müziğin sentezi olmuştur.

 Alman, Fransız ve İtalyan ekolleriyle halk müziğini birleştirmiştir.

 İtalyanların geleneksel ezgiciliği; Fransızların inceliği, zerafeti, saydamlığı; Almanların “ön klasiklerce” geliştirilmiş olan orkestracılığı Mozart’ ın müziğinde bir araya gelmiştir.

Çelebioğlu, “Tarihsel Açıdan Evrensel Müziğe Giriş” adlı kitabında W.A.Mozart’ ın müziğini Haydn’ ın müziği ile karşılaştırmıştır. Böylece W.A.Mozart’ ın müziği hakkında ipuçları vermiştir.

 Melodinin Şarkılı (cantabile) stili Mozart’ ın en önemli özelliğidir.

 W.A.Mozart’ ın armonileri kromatizme eğilimlidir.

 Süslemeler W.A.Mozart’ ın belirgin bir özelliğidir.

 Eserlerinde incelik ve zerafet hissedilir (Çelebioğlu, 1986:42).

W.A.Mozart’ ın sanat anlayışında özellikle çoğu operasında, sosyal yapıya ve düzene eleştirel yaklaştığı da görülmektedir.

W.A.Mozart’ ın operalarındaki sanatsal anlayışı, Boran ve Şenürkmez şöyle ifade etmişlerdir;

“Mozart’ ın müziğindeki tematik örgülerin ve tematik ilişkilerin karakterlerin kişilikleriyle bağlantıları, bestecinin orkestrasyon kullanımındaki duyarlılıkla birleşmektedir. Mozart’ ın yalnız Figaro operasında değil, bütün operalarında karakterlerin psikolojik durumları armonik ve tematik devinim ve orkestra kullanımıyla güçlendirilmiştir (Boran, Şenürkmez, 2007:161).

Say, “Müzik Tarihi” adlı kitabında, müzik dönemlerinin geçişleri ile ilgili şöyle bir düşünceye yer vermektedir;

“Aynı dönem içinde, hatta aynı kuşak içinde, yönlerin çatallaşması da yaşanmıştır: İlerici bir akımın karşıtı olarak, tutucu bir akım varlığını sürdürebilir. Hatta bir tutucu eğilim, karşıtlıktan doğan bir etkiyle daha da ifadeli bir karakter kazanabilir (Say, 2000: 265-266).

Belirtilen düşüncenin, bu araştırmada konu edilen W.A.Mozart’ ın çocukluk dönemi piyano-keman sonatları için geçerli olabileceğini söyleyebiliriz. Çünkü W.A.Mozart erken Klasik Dönem’i yaşamış bir besteci olarak, henüz küçük bir yaşta olsa da bu iki dönemin contrast yapısını; dengeli ritmler, sade kısa müzik cümleleri ile çarpıcı bir şekilde yansıtabilmiş ve müzik çevresinde kolaylıkla dikkat çekebilmiştir.

Kuvvetli bir sanat anlayışı, şaşırtıcı yeteneği, bestelediği eserler ile herkesin ilgisini çekmiş olan W.A.Mozart, çeşitli sanatçılar tarafından tanımlanmaya ve W.A.Mozart’ ın kendilerinde bıraktığı etkiyi dile getirmeye çalışmışlardır.

Albert Schweizer “gerçek dehalar göklere uzanır, Mozart ise göklerden inmiştir (Say, 2000:298).

J.W.Goethe “Mozart’ ın kişiliği, açıklanamayacak bir mucizedir” (Say, 2000:303). Müzisyen, R. Angermüller “Bu besteci bir delikanlı kadar genç, bir yaşlı kadar bilgedir. Hiçbir zaman yaşlanmaz, modern de olmaz. Gömülebilir, fakat hep canlı kalır (İlyasoğlu, 2009:84).

Haydn, W.A.Mozart’ ın babası Leopold Mozart’ a, W.A.Mozart için şöyle demiştir; “Tanrı üzerine ve dürüst insanlığım üzerine size derim ki çocuğunuz yüzyüze veya ismiyle tanıdığım en büyük bestekardır. Zevki ve daha önemlisi, bestekarlığın en derin bilgisine sahip (http://tr.wikipedi.org./wiki/Wolfgang_Amadeus_Mozart).

Gioacchino Rossini “O, gençlik günlerimin en yüce zevki, olgunluk dönemimin umutsuzluğu, yaşlılığımın avuntusudur (Yener, 1991:65).

Romantik Dönem bestecilerinden olan Mahler de ölmeden az önce fısıldayarak “Mozart” demiştir.

Köchel Dizini

W.A.Mozart’ ın eserlerinin tamamının kronolojik olarak sıralanması ile oluşan bir dizindir. W.A.Mozart’ ın ölümünden sonra eserleri katalog haline getirilmek istenmiştir. Bunun üzerine birkaç girişim yapılmıştır fakat 1862’ de Ludwig Ritter Köchel tarafından geliştirilmiş bir katalog ile bestecinin eserleri sıralanmıştır. Sonradan eklemeler yapılmış olsa bile genel olarak bu katalog kullanılmaktadır. Bu dizinde, W.A.Mozart’ ın eserlerine hem kısa isimler vermek hem de kronolojik olarak bestenin yerini belirtmek amaçlanmıştır.

Müzikolog, besteci, botanikçi ve yayımcı olan J.W.Köchel, eserlerin adlandırılmasını, soyadındaki “Köchel” in baş harfini kullanarak yapmıştır. Eserin numaralarının önüne “K” veya “KV” harflerini koyarak yapmıştır. Örnek K.301 veya K.V.301 gibi.

Katalog, 1862’ de yayımlanmıştır. Gerçek adı; Chronologisch - thematisches

Verzeichnis sämtlicher Tonwerke Wolfgang Amadé Mozarts (Wolfgang Ammade Mozart' in Tüm Muziksel Eserleri için Kronolojik ve Tematik Katalog) olup 551- sayfadır ve her

bestelenmiş parça için ilk ölçü çizgisi içindeki notaları da vermektedir.

W.A.Mozart’ ın 1784’ ten önce yazılmış olan eserlerinin tam olarak tarihi bilinmemiş, tarihler tahmini olarak yazılmıştır.

Köchel’ in basımından sonra yeni basımlar yapılmış ve yeni bilgilerin varlığı ortaya çıkmıştır. Böylece büyük bir revizyon yapılmıştır.1964 yılında F.Giegling, A. Weinmann ve G.Siever tarafından gözden geçirilmiş 6’ ncı basımıyla kesinleştirilmiştir. Söz konusu 6’ ncı basımda listeye eklenmiş olan K sayıları da ayrıca belirtilmiştir (Say, 2007:22).

KÖCHEL BASIMINDAN SONRAKİ BASIMLAR

BASIM YIL EDİTÖR(LER) NOTLAR

1. 1862 Ludwig von Köchel

2. 1905 Paul von Waldersee

3. 1937 Alfred Einstein

4. 1958 Alfred Einstein Değiştirilmemiş tekrar basım

5. 1961 Alfred Einstein Değiştirilmemiş tekrar basım

6. 1964 Franz Giegling, Gerd Sievers, Alexander Weinmann

7. 1965 Franz Giegling, Gerd Sievers,

Alexander Weinmann Değiştirilmemiş tekrar basım

8. 1983 Franz Giegling, Gerd Sievers,

Alexander Weinmann Değiştirilmemiş tekrar basım (http://tr.wikipedia.org/wiki/Köchel_Dizini).

1937’ de Alfred Einstein tarafından 3. basım ve 1964’ te Franz Giegling, Gerd Sievers ve Alexander Weinmann tarafından 6. Basım en önemli revizyonlardır.

Yeni basımlarda, birinci basımın numaraları değiştirilmemeye çalışılmıştır. Ek olarak harfler eklenmiştir. Diğer ekler ise “Anhang” olarak işaretlenmiştir. Örneğin; birinci basım; K1 olarak gösterilmekte, altıncı basım ise K6 olarak gösterilmektedir. Birinci basımda (K1) “tuşlu çalgılar için G menuet” eseri için “K.1”; altıncı basımda (K6) “tuşlu çalgılar için G menuet” eseri için “K.1e” sayısı verilmiştir.

“100’ den büyük Köchel dizini numaraları bestelenme tarihini bulmak için; KV numarası önce 25’ e bölünür ve 10 eklenir. Bu, beste hazırlandığı zaman Mozart'ın yaşını gösterir. Buna (Mozart'in doğum yılı olan) 1756 eklenirse besteleme tarihi bulunur.

(http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%B6chel_Dizini).

Formülün doğruluğu, “K” numarasının büyüklüğü ile doğru orantılıdır. Örnek olarak; K.301 numaralı piyano-keman sonatını ele alırsak; “(301:25) + 10 + 1756= 1778” işlemi, eserin yazıldığı tam tarihi vermiştir. Bestecinin K.6 numaralı piyano-keman sonatını ele alırsak; “(6:25) + 10 +1756 = 1766” işlemi, 1762-1764 tarihlerinde bestelenmiş olan eserin 1766’ da bestelendiğini belirtip, yaklaşık bir sonuç vermiştir. Örneğin; bestecinin son olarak bestelemiş olduğu, piyano-keman sonatı; K.547’ yi ele alırsak; “(547:25) + 10 +1756 = 1787” işlemi, 1788’ de bestelenmiş olan eserin 1787’ de bestelendiğini belirtip yaklaşık bir sonuç vermiştir.

Formül ile kesin sonuca, olgunluk döneminin ilk piyano-keman sonatı olan K.301’ de (1778) ulaşılmıştır. İlk eserde ve son eserde yaklaşık sonuçlara ulaşılmıştır. Kesin sonuca ulaşılan tarih, bestecinin yaşamının ortalarına denk gelmektedir.

W.A.Mozart’ ın Köchel kataloğunda 626 adet eser bulunmaktadır.

Benzer Belgeler