• Sonuç bulunamadı

2. KAVRSAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.15. Motivasyon

İngilizce olarak “motivation” kelimesinin kökenleri Latince hareket etmek anlamına gelen “movere” kelimesinden gelmektedir. Motivasyon için üzerinde uzlaşılmış bir tanım olmamasına rağmen tanımlar genellikle hareket kavramına dayanmaktadır (Salkind, 2008). Motivasyonun tanımlanması zordur ancak motivasyonun ne olmadığını söyleyebilmek daha kolaydır. Motivasyon bilgi, beceri veya yetenek değildir. Motivasyon genel olarak bir kişinin eylemlerinin biçimini, yönünü, yoğunluğunu ve süresini belirleyen bir yapı olarak tanımlanmaktadır (Vancouver, 2004). Bir eylem için itici bir güç veya ilham hissetmeyen bir insan motive olmamış, kendini enerjik ve aktif hisseden bir insan ise motive olmuş olarak kabul edilebilir (Ryan ve Edward, 2000).

Motivasyonel yönelimler bir kişiyi görevini yapmaya teşvik etmekte ve eylemlerini yönlendirmede önemli bir rol oynamaktadır (Chow ve Yong, 2013). Bir kişiyi motive etmek için insan düşüncesini ve davranışını pek çok açıdan anlamak gerekmektedir (Vancouver, 2004). İlk olarak bebek veya çocukları duygusal veya sosyal etkiler motive etmektedir. Gelişim sürecinde başarılarını simgeleyen sembolik teşvikler, ustalık deneyimleri ve öz değerlendirmeci tepkiler motivasyonel fonksiyonları artırmaktadır. İnsanlar geliştikçe motive edici teşviklerin çeşitliliği ve karmaşıklığı da artmaktadır (Bandura, 1986).

Motivasyon yönelimleri içsel motivasyon, dışsal motivasyon, kişisel ilgi ve öz yeterlik gibi çeşitli yapılardan oluşmaktadır (Chow ve Yong, 2013). En temel ayrım içsel ve dışsal motivasyon arasındadır. İçsel motivasyon doğası gereği ilginç veya eğlenceli şeylerin yapılmasına teşvik ederken, dışsal motivasyon seçilmiş bir sonuç için eylem yapılmasına teşvik etmektedir. Deneyim veya performansın kalitesi motivasyonun içsel veya dışsal olmasına göre değişmektedir. İçsel motivasyon öğrenciler açısından yüksek kalitede öğrenme ve yaratıcılık ortaya çıkarmaktadır (Ryan ve Edward, 2000).

Motivasyon eğitim açısından oldukça önemlidir. Çünkü motivasyon öğrenciler, öğretmenler ve yöneticilerin davranışlarını açıklamakta ve öngörmektedir (Salkind, 2008). Motivasyon öğrencilerin yüksek performans göstermelerini sağlamaktadır (Schiefele, 1991). Yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre motivasyon öğrenci başarısının önemli bir belirleyicisidir. Buna ek olarak motivasyon öğrencilerin akademik süreçlerde harcadıkları zamanı ve öğrenci katılımını pozitif yönlü etkilemektedir (Singh, Granville ve Dika, 2002). Akademik içsel motivasyon öğrencinin öğrenmeye katılmak konusunda istekli olmasını sağlamaktadır. İçsel motivasyona sahip öğrenciler öğrenmeye katılmaktadırlar çünkü içsel

motivasyonla birlikte öğrenmeye katılmaktan zevk almaktadırlar (Middleton ve Spanias, 1999).

Öğretimde öğrenme nesnelerinin kullanımının motivasyona etkisi önemli görülmektedir. Nitekim öğretimde öğrenme nesnelerinin kullanılması öğrencilerin öğrenme motivasyonlarını artırmaktadır (Rodriguez, Montanez ve Yan, 2005; Kaynar ve Sümerli, 2010). Buradan hareketle öğretimde öğrenme nesnelerinin kullanımının öğrencilerin motivasyonlarını artırması ve motivasyonun da başarıyı artırması sebebiyle öğretimde öğrenme nesneleri kullanılmasının motivasyon üzerinden dolaylı olarak öğrenci başarısını artırabileceği yorumu yapılabilir.

2.16. Öz-Yeterlik

Öz yeterlik, bir kişinin istenilen sonuçları almak için davranışlarını başarıyla yürütebileceğine ilişkin inancı anlamına gelmektedir (Bandura, 1977). İnsanların yaşamlarını etkileyen olayların kontrolünde, eylemleri etkileyen düşünce türleri arasında hiçbiri insanların kapasitelerine ilişkin yargıları kadar önemli değildir. Bu nedenle öz yeterlik insan varoluşunda merkezi bir rol oynamaktadır (Bandura, 1986).

Öz yeterlik kavramı Bandura (1977) tarafından ortaya atılmış ve daha büyük bir kavramsal çerçeve olan sosyal bilişsel kuram içinde kendine yer bulmuştur. Sosyal bilişsel kuram, psikososyal mekanizmaları ve belirleyicileri analiz etmek için eyleyici bir kavramsal çerçeve sağlamaktadır. Bu kuram, insan düşüncesini ve davranışlarını şekillendiren etkiler üzerinde durmaktadır (Bandura, 2001). Sosyal bilişsel kurama göre insan davranışı, kişisel, davranışsal ve çevresel etkilerle şekillenmektedir (Mills, Pajares ve Heron, 2007). Başka bir anlatımla insan işleyişi, içsel etkiler ve onlar üzerinde etken olan çevresel güçler tarafından şekillenmektedir. Öz yeterliğin de aralarında bulunduğu içsel etkiler, insanların olayları şekillendirmesinde ve hayatın akışını yönlendirmesinde etkilidir.

Öz yeterlik bilişsel, güdüsel, duygusal ve karar verme süreçleri yoluyla insan işleyişini düzenlemektedir. Bireylerin öz yeterlikleri, kendilerini ne kadar iyi motive ettiklerini, zorluklar karşısındaki kararlılıklarını, duygusal yaşam kalitelerini ve önemli karar verme anlarındaki kararlarını etkilemektedir (Benight ve Bandura, 2004). Yeterlik inancı insan eyleyiciliğinin merkezi mekanizmasıdır. Bireylerin pozitif bir yeterlik duygusu olmadan bir eylemi başlatması olası görünmemektedir. Öğrencilerin yeterlik inançlarının gücü gelecek planlarını ve eylemleriyle ilgili tercihlerini etkilemektedir (Hoy, Tarter ve Hoy, 2006).

Öğrencilerin öğrenmelerinde öz yeterlik önemli görülmektedir. Öğrenmeye ilişkin kapasitesinin yüksek olduğuna inanan öğrenciler düşük olanlara göre daha çok çalışmakta, etkinliklere katılma konusunda daha istekli davranmakta, zorluklarla karşılaştıklarında daha etkin başa çıkma davranışı göstermekte ve daha başarılı olmaktadırlar (Shunk ve Pajares, 2002). Öz yeterlik öğrencilerin bilişsel, güdüsel, duygusal ve seçim süreçlerine etki etmektedir. Öğrenciler öz yeterliklerinin, öğrenme, motivasyon ve akademik başarılarını belirlediğine inanmaktadırlar (Bandura, 1993).

Öğrenme nesneleri ile öğrenim gören bir öğrencinin, öğrenme nesneleri ile bilgi kaynaklarına ulaşması ve bu kaynakları etkin kullanabilmesi için kendini yeterli hissetmesi gerekir. Başka bir deyişle öğrencinin öğrenme nesneleri ile başarıya ulaşmasında öz yeterliği önemli görülebilir.

Bandura (1977; 1986)’ya göre öz yeterlik dört bilgi kaynağı ile oluşmaktadır. Bunlar; ustalık deneyimleri, dolaylı yaşantılar, sözel ikna ve psikolojik durumdur. Bahsi geçen kaynaklar ile teknoloji öz yeterliğinin de geliştiği söylenebilir (Miltiadou ve Savenye, 2003). Öğrenme nesneleri ile eğitim gören bir öğrencinin zamanla öz yeterliğinin de gelişmesi beklenen bir sonuç gibi görünmektedir. Öz yeterliğin yaşantılar sonucu değişebileceği göz önüne alınırsa, herhangi bir etkinlikte kullanılan teknolojiye aşinalık durumunun öz yeterlik düzeyini belirlemesi buna örnek olabilir (Horzum ve Çakır, 2009). Nitekim bu konu ile ilgili yapılan bir araştırma sonucunda bilgisayar teknolojilerini kullanım süresi arttıkça öz yeterliğininde arttığı gözlemlenmiştir (Tuti, 2005). Buna karşın Usluel ve Seferoğlu (2004), her yaşantının öz yeterliği artırdığı fikrinden çok yaşantı türüne göre öz yeterliğin etkilendiği fikrini savunmaktadırlar. Bilgisayar teknolojileri ile olumlu deneyimler yaşamış olan bir bireyin öz yeterliği artarken, olumsuz deneyimler yaşamış olan bireyin öz yeterlik algısı düşebilmektedir. Bu noktada öğrencilerin öz yeterliklerini yüksek tutmak için planlı bir eğitim gereği göze çarpabilir. Böylece teknoloji öz yeterliği yüksek olan bir öğrenci öğrenme nesneleri ile donatılmış bir sınıftan maksimum fayda sağlayabilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Benzer Belgeler