• Sonuç bulunamadı

Modernizm ve Postmodernizm Ekseninde Toplumsal Değişim

Belgede Gençlik ve değerleri (sayfa 58-62)

İKİNCİ BÖLÜM GENÇLİK VE DEĞERLERİ

1. SOSYOLOJİK OLARAK DEĞERLER

3.2. Modernizm ve Postmodernizm Ekseninde Toplumsal Değişim

Değişim, insanlık üzerinde, geleneksel olandan uzaklaşmaya ve hatta geleneksel olandan kopmaya doğru bir etki yaratır. Bu durum, tüm dünyayı saran modernleşme olgusunu meydana getirir. Bizler “[m]odernleşmenin coğrafi bir alanla sınırlı kalmayıp, kendisini yeryüzünün her tarafında hissettirdiği bir dünya”

(Giddens, 2000: 57) içerisinde yaşıyoruz.

49 Giddens, modernliği, on yedinci yüzyıl içerisinde Avrupa’da başlamış olan ve sonradan, neredeyse bütün dünyayı etkisi altına alan “toplumsal yaşam ve örgütlenme biçimi” (Giddens, 2012: 9) olarak tanımlamıştır. “Modern toplum” ise, Wagner tarafından, “…dünyanın kuzeybatı çeyreğinde son birkaç yüzyıl içinde meydana gelen toplumsal oluşumlar için” (Wagner, 2005: 22) kullanılan bir terim olarak ifade edilmiştir.

Modernliğe göre insanlık, bugün düne göre daha iyi konumdadır. Bunda şüphesiz ki, bilimde yaşanan gelişmeler etkili olmaktadır. Bilim ilerledikçe, modernleşmenin basamakları da oluşmuştur. Sanayi Devrimi, modernleşmenin diğer bir ayağı konumundadır; buharlı makinenin üretime uyarlanması ile Sanayi Devrimi ortaya çıkmıştır. “Sanayi toplumu, büyük bir demografik hareketlilik meydana getirmiştir” (Özyurt, 2004: 16). Kırsaldan kopuş yaşanmış, sanayi bölgelerine, kentlere doğru nüfus akışı başlamıştır. Tarımda makineleşme ve kenti cazip kılan tüm olanaklar, bu akışı hızlandırmıştır.

“Modernleşme” dediğimiz zaman akla gelen son derece önemli diğer bir devrim; Fransız Devrimi’dir. Fransız Devrimi ile birlikte normatif eşitlik sağlanmış;

feodalitenin sonuna gelinmiş ve demokratikleşme yönünde adım atılmıştır. “Halk”

kavramı da bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu durum, moderniteye özgü bir niteliktir.

Giddens’a göre modern toplumlar “ulus-devlet”lerdir (Giddens, 2012: 19). Modern ulus-devletlerin belirgin sınırları vardır. İnsanların kültürel ve siyasi anlamda birliktelikleri söz konusudur.

Modernlik, dünyanın akılcı bir biçimde düzenlenmesini ifade eder.

Modernliğin en önemli getirilerinden biri; zaman ve mekânın birbirinden ayrılmasıdır. Giddens, mekanik saatin icadının ve bunun neredeyse tüm nüfusa yayılışının, zamanın mekândan ayrılmasında çok önemli bir olay olduğunu söyler (Giddens, 2012: 22). Modernlik öncesinde, ayrı mekânlarla, uzak mesafelerle sosyal ilişki kurmak düşünülemezken; bugün modernliğin bir sonucu olarak, zaman mekân sınırlamasının ortadan kalktığını; çok uzak mesafelerde olanların bile sosyal ilişki ağı kurabildiklerini görüyoruz. İnternet aracılığıyla, dünyanın farklı ülkelerindeki insanların dahi birbirleriyle tanışabilmesi, iletişim kurabilmesi gibi…

50 Modernliğin beraberinde getirdiği oluşumlardan bir diğeri ise; farklı uzmanlık biçimlerinin geliştirilmiş olmasıdır. İnsanın her bilgiye sahip olması mümkün olmadığından, uzmanlaşmaya ihtiyaç duyulmuştur. Modern dünyada birçok iş, yalnızca o işi yapan uzmanlar tarafından bilinmektedir.

Kendisini özellikle 19. yüzyılda gösteren ve sürekli ilerleme anlayışına dayanan modernlik, sunduğu imkânlarla birlikte, yan etkileri olan bir olgudur. Bunlar kesinlikle göz ardı edilemeyecek niteliktedir. Bu konuda, öncelikle modernliğin tek tipleştirici yönünü söyleyebiliriz. Tüm dünyayı saran modernleşme, kültürel bir homojenleşmeyi de beraberinde getirmektedir. Geleneksel olan yok olmakta, modernlik karşısında gelenek, dirençsiz kalmaktadır. 20. yüzyıl, savaş yüzyılıdır.

Nükleer silahlar artmıştır. Bu da doğal olarak kaygı yaratan bir durumdur.

Modern toplumları “insanlar arası ilişkiler” bağlamında değerlendiren Özyurt, modern toplumda akrabalık ilişkilerinin zayıfladığından, yerel tanışıklık imkânın azaldığından, coğrafi ve sosyal hareketliliğin uzun süreli ilişkileri zorlaştırdığından söz eder. Bireyin soyutlaştığını, insanların dayanışma ve paylaşma erdemini anlamayacak “tüketici insan” haline geldiklerini söyler (Özyurt, 2012: 186).

Giddens, modernliğin yapısal olarak “küreselleştirici” olduğuna dikkat çeker (Giddens, 2012: 60). Küreselleşme, sosyolojik açıdan son derece önemli bir olgudur.

Modernlikle başlayan süreç, küreselleşmeyi doğurmuştur. Giddens, küreselleşmeyi,

“uzak yerleşimleri birbirlerine, yerel oluşumların millerce ötedeki olaylarla biçimlendirildiği ya da bunun tam tersinin söz konusu olduğu yollarla bağlayan dünya çapındaki toplumsal ilişkilerin yoğunlaşması” olarak tanımlar (Giddens, 2012:

60).

Postmodernlik aşaması ise modernliğin bir sonraki adımını oluşturur.

Kavram, “…günümüz toplumsal yapısını açıklamaya yeterli olup olmadığı” (Özyurt, 2012: 188) konusunda, tartışmaya açık ve belirsiz niteliktedir. Yine de postmodernlik tanımı için Giddens’a başvurabiliriz. Gidens, “[p]ostmodernlik, genellikle postmodernizm, endüstri sonrası toplum vb. ile eşanlamlıymış gibi kullanılır”

(Giddens, 2012: 44) der. Postmodernizm ve post-modernlik kavram ikilisinin ayrımına dikkat çeken Giddens, postmodernizmin, “…edebiyat, resim, plastik

51 sanatlar ve mimarideki stil ve akımlara” işaret ettiğini, ‘estetik düşünüm’le ilgili bir kavram olduğunu; postmodernliğin ise, modernliğin kurumlarından uzaklaşıp, yeni ve farklı bir toplumsal düzene gidilmesi olduğunu söyler (Giddens, 2012: 44-45).

Genel olarak modernizm ve postmodernizm olgularının toplumsal değişime etkilerini değerlendirelim. Bugün, kültürel parçalanma tehdidi ile karşı karşıya gelmiş bulunmaktayız. Toplumların, tüketim toplumuna dönüşümü gerçekleşmiştir ve çılgınca tüketim davranışı birçok toplumda hızla yayılmış durumdadır. Geleneksel olan birçok alışkanlık terk edilmiştir. Pratik, zahmetsiz, tek seferlik oluşu ile hayatımıza giren kullan-at ürünlerinin diğerlerinin yerini alması, buna en iyi örneklerdendir. Yıkanabilir tabak, bardak, çatal gibi malzemelerin yerini çoğu durumda kurtarıcı olan, tek kullanımlık plastikler almıştır.

Yeme içme alışkanlıklarında da değişim görülmektedir. Fast-food’ların hızla yaygınlaşması, McDonald’sların dolup taşması, Coca Cola içeceğinin dünyaya yayılması, pizza gibi, hızlı paket servisleriyle eve yiyecek teslim edilmesi vb. yemek kültürünün değiştiğinin göstergelerindendir ve bu durum küreselleşmenin bir sonucudur.

Amerika’da başlayıp, hızla tüm dünyaya yayılan McDonald’slardan değişimdeki etkisini göstermek adına ayrıca söz etmek yerinde olacaktır. Ritzer,

“McDonaldlaşma” kavramını kazandırdığını “Toplumun McDonaldlaştırılması (2014)” adlı eserinde, McDonaldlaşmayı “[f]ast-food restoranlarının temelindeki ilkelerin, Amerikan toplumunun ve dünyanın geri kalan kısmının gitgide daha fazla kısmına egemen olma süreci” (Ritzer, 2014: 24) olarak tanımlar. Dünyanın büyük bir kısmının McDonaldlaştırılmış olduğunu vurgulayan Ritzer, “günümüz toplumunun hiç değilse üç özelliğinin Mcdonaldlaştırmadan kaçmayı başardığını” (Ritzer, 2014:

46) söyler. Bunları şöyle ifade etmektedir:

“Birincisi, daha eski ‘modernizm öncesi’ bir döneme kadar giden şeyler var. Küçük bakkallar buna iyi bir örnektir. İkinci olarak, hiç değilse kısmen, Mcdonaldlaştırmaya bir tepki halinde yeni iş alanları ortaya çıkmıştır. Holiday Inn ya da Motel 6’ların McDonaldlaştırılmış otel odalarından gına getirmiş insanlar, özel bir evde kişiselleştirilmiş ilgiyle bir oda ve ev sahibinin evde yaptığı kahvaltı sunan pansiyonlarda kalmaktadır. Son olarak bazı analistler, dünyanın yeni,

52

‘post-modern’ bir döneme girdiğine ve post-modern toplumun özelliklerinin eskisinden daha az akılcı olduğuna inanmaktadır.

Dolayısıyla, örneğin post-modern bir toplumda, ‘modern’ kaliteli konut projeleri daha küçük, daha canlı topluluklar oluşmasını sağlamaktadır” (Ritzer, 2014: 46).

Geleneksel dönemlerle karşılaştırdığımızda, günümüzde, diğer insanlarla ilişkiler açısından da değişimler görülmektedir. Kapalı bir yapısından, açık bir toplum yapısına doğru dönüşüm gerçekleşmiştir. Toplumda moda önem kazanmaya başlamış ve her şey modaya konu olabilecek hale gelmiştir. Modanın böyle önem kazanmasında iletişim araçları etkili olmuştur. Bireysellik ve bireysel farklılıklar kendini göstermeye başlamıştır. Bireyler bu farklılıkların kabul görmesini istemektedirler. Yani modernizm ve postmodernizm olguları, insanların hayatını pek çok yönden değişime uğratmıştır. Toplum hayatının değişiminde daha çok aktif rol oynayanlar, gençlerdir.

Belgede Gençlik ve değerleri (sayfa 58-62)