• Sonuç bulunamadı

Miyosen Yaşlı Karaboldere Volkanitlerinin Oluşturduğu Trakit

Sütunları.

Türkiye’de farklı alanlarda da bazalt sütunları yer almaktadır. Orta- Geç Miyosen yaşlı güvem bazalt sütunları, Kızılcahamam - Çamlıdere Jeoparkı’nın önemli jeositlerindendir (Kazancı vd., 2012). Türkiye’de bulunan bazalt sütunlarına bir diğer örnek ise Kula Volkanik Jeoparkı’nda Burgaz volkanitleri olarak adlandırılan birinci aşama lav akıntılarında karakteristik sütun bazaltlarıdır. Sütun bazaltlar kalın lav örtülerinin hızlı soğuması esnasında büzülme ve gerilmelere bağlı dikey istikamette gelişmiş çatlak sistemleridir. Kula’nın Sarnıç ve Çakırca köylerinde boyları 20 metreyi aşan sütun bazaltlar bulunmaktadır 9

.

Aşağı Karacahisar Trakit Sütunları, ProGEO’nun jeosit sınıflandırmasına göre Grup- c Volkanik, metamorfik ve tortul petroloji, dokular ve yapılar olaylar ve provensler sınıfına dâhil edilmektedir. Jeosit alt sınıfına (çatı listesine) göre ise Bazalt akmaları ve sütun bazaltlar sınıfına örnek olmaktadır. Uşak il merkezine 21 km uzaklıkta olan volkanik jeosit, bilimsel ve eğitim değerlerine sahiptir.

9 http://www.kulageopark.com/hizmetler/1008/sutun-bazaltlar.aspx kaynağından 06.07.2017

tarihinde alınmıştır.

4.3.FOSİL JEOSİTLER

4.3.1. Akçaköy Omurgalı Hayvan Fosil Yatağı

Fosil latince “yerden kazılan” anlamına gelen “fossilium” kelimesinden gelir (Lutgens, vd, 2014). Yalçınlar tarafından 1946 yılında yapılan arazi tetkikleri sonucunda Karacaömerli (Oruçlu), Akçaköy ve Tepeköy arasındaki sahada vertebre fosil yatakları tespit edilmiştir. Akçaköy, tespit edilen fosilli arazinin orta kısımında bulunduğu için Yalçınlar (1946) bu alanı Akçaköy Vertebre (omurgalı) Fosil Yatakları olarak isimlendirmiştir.

Yalçınlar (1946) ve Ozansoy'un (1969) sahada topladıkları ve tanımlarını yaptıkları omurgalı fosiller şunlardır; Hipparion mediterraneum Hansel, Hipparion matthewi Abel, Ictitheriıım Mpparianıun Gervois, Oıoerolophodon pentelicus Gaudry ve Lıartet, Parataxides maraghana Kitll, Pliohyrax greens, Bieeros pachygnathus Wagner, Sus erymanthius Roth ve Wagner, Protoryx carolinae Major, Criotherium cf. argalioides Major, Camelopardalis attica, Syneonolophus serrident Viret ve Yalçınlar, Helicotragus sp., Ancliitherium sp., Hyaena eximia, Aceratherium sp., Orycteropus sp., Oioceros sp., Hyanictis sp., Machairodus sp., Felis sp., Helladotherium sp. (Ercan, vd., 1978, s.102).

Hipparion gracile ve diğer vertebre fosillerini oluşturan marn, kil ve gremsi kil tabakaları genel olarak, Kaledere Vadisi’nin kuzey yamacı üzerinde gözlemlenmektedir. Fosil ihtiva eden tabakalar burada 750 - 850 metre yükseltileri arasında bulunmaktadır. Bu tabakaların kalınlığının Akçaköy civarında 100 metreyi geçtiği belirtilmiştir. (Yalçınlar, 1946).

Sahaya ait olan fosil bulguları, MTA (Ankara), EÜNHM (İzmir) ve BSP (Münih-Almanya) Müzeleri’nde korunmaktadır (Güler, 2015).

Akçaköy Omurgalı Hayvan Fosil Yatağı, ProGEO’nun jeosit sınıflandırmasına göre Grup- a Stratigrafik başlığına dâhil edilmektedir. Bilimsel ve eğitim değerleri açısından bir jeolojik miras unsuru olan saha, ulusal ölçüde nadirliğe sahiptir. Jeoeğitim güzergâhlarına eklenebilecek potansiyele sahip olan fosil sahasının, jeosit olarak tescillenip korunan alanlar sınıfına dâhil edilmesi gerekmektedir. Jeoyol 4’de yer alan Akçaköy Omurgalı Hayvan Fosil Yatağının Uşak il merkezine olan uzaklığı 42 km’dir. Fosil sahasının bulunduğu durak noktasına ulaşım 500 metre araçsız olarak devam edilerek sağlanmaktadır.

4.3.2. Kemikli Tepe (Ulubey – Karacaahmet Köyü) Fosil Yatağı

Kemikli Tepe Fosil Yatağı, Ulubey ilçesi Karacaahmet köyü güneyinde Balçıklı Dere’nin batı yamacında yer almaktadır. Fosil yatağı akarsu ortamında oluşmuş çökellerin içinde ilk defa Prof. Dr. İsmail Yalçınlar (1946 yılında) tarafından tespit edilmiş ve bilim dünyasına kazandırılmıştır. Sahada yapılan araştırmalarda 29 memeli hayvana ait fosil tespit edilmiştir. Fosillerin, Üst Miosen Pliosen zamanında yaşamış olan omurgalı hayvanlar olduğu belirtilmiştir (Polat, 2017). Türkiye de en fazla vertebreli hayvan türü içeren fosili yataklarındandır. Sahada bulunan fosiller tahribata uğramaktadır bu yüzden de jeosit alanı yok olma tehdidi altındadır. Kemikli Tepe Fosil Yatağının koruma altına alınması ve bu doğal mirasın gelecek nesillere aktarılması sağlanmalıdır.

Jeoyol 1 üzerinde yer alan altı durak noktasından biri olan Kemiklitepe Omurgalı Hayvan Fosil Yatağına ulaşım karayolu ve demiryolu ile sağlanmaktadır. Uşak il merkezine 45 km uzaklıkta yer alan jeosite giden güzergâh, araçsız olarak 500 metre kadar yürüme mesafesi ile tamamlanmaktadır. Bilimsel ve eğitim değerleri açısından zengin bir potansiyele sahip olan sahanın nadirlik değeri de ulusal ölçüdedir.

4.3.3. Yukarı Karacahisar (Banaz) Ağaç Fosilleri

Bu fosil yatağı Banaz İlçesi kuzeybatısında yer alan Yukarı Karacahisar Köyü sınırları içindedir. Fosiller Küçükler Barajı’nın batısındadır. Fosillerde ağaç dokusu gayet belirgindir. 1 metre uzunluğunda ve 70 cm çapında olanlar vardır. Baskın olarak ağaçların gövde ve köklerini içermektedir. Sahada farklı ağaç türlerine ait fosil ağaç gövdeleri bulunmaktadır. Ağaç fosilleri sahadaki riyolitik volkanik kütlelerden de anlaşılacağı üzere volkanik faaliyet sonucunda bitkilerin örtülmesi sonucu fosilleşmiştir (Polat, 2017).

Fosil ormanlar, eski jeolojik zamanların iklim özellikleri ve orman yapısı hakkında önemli bilgileri günümüze taşımasından dolayı doğal miras olarak kabul edilmektedir. Bu gibi sahaların, dünyanın tarihi ve üzerinde yaşanılan yeryüzünün geçirmiş olduğu değişimleri öğrenmek açısından taşıdığı bilimsel öneme ek olarak, ekoturizm ve doğa temelli yaygın eğitim fırsatları da taşıdığı bilinmektedir (Arslan, vd., 2012).

Yukarı Karacahisar Ağaç Fosilleri ProGEO’nun jeosit sınıflandırmasına göre, Grup- b Ortamsal başlığına ve. jeosit alt sınıfına (çatı listesine) göre ise Neojen silisleşmiş ağaçları başlığına dâhil edilmektedir. Ulusal ölçüde nadirliğe sahip olan fosil sahasının Uşak il merkezine olan uzaklığı 41 km’dir. Yukarı Karacahisar Ağaç Fosilleri, jeoyol 6 üzerinde yer almaktadır ve oluşturulan güzergâh 1,5 km araçsız olarak yürüme mesafesi ile tamamlanmaktadır. Bilimsel ve eğitim değeri bulunan sahanın hem bilinirliğinin artması hem de tahrip edilmesinin önüne geçilmesi için korunan alanlar statüsüne dâhil edilmesi gerekmektedir.

4.4.FLÜVYAL JEOMORFOSİTLER 4.4.1. Banaz Çayı Kanyonu Jeomorfositi

4.4.1.1.Banaz Çayı Kanyonunun Jeolojik Özellikleri

Banaz Çayı Kanyonu’nda temel araziyi, Paleozoik yaşlı Eşme Formasyonu ve Permo - Trias yaşlı Musadağı Mermerleri oluşturur. Neojen istifi, temel arazi üzerine uyumsuz olarak gelen Ahmetler Formasyonu ile başlar. En geniş yayılım alanına sahip olan limnik kökenli Ulubey Formasyonu, Ahmetler Formasyonu üzerine konkordant olarak gelir. Sahada jeomorfosit olarak belirlenen kanyon vadi büyük oranda Ulubey Formasyonu içinde gelişmiştir. Bu oluşumda en önemli etken bünyesinde limnik kalkerler barındıran Ulubey Formasyonu’nun, kanyon vadi oluşumunda uygun litolojik özellikler sağlamasıdır. Ulubey Formasyonu üzerine diskordans olarak gelen Asartepe Formasyonu, travertenler, alüvyonlar ve taraçalar Banaz Çayı Kanyonu’nda Kuaterner’i temsil eden diğer formasyonları oluşturur.

Harita 7 : Banaz Çayı Kanyonu ve Çevresinin Jeoloji Haritası (Ercan vd.,1977’den

Değiştirilerek).

4.4.1.1.1. Paleozoik Formasyonları

Araştırma sahasında temel araziyi Menderes Masifi’nin çeşitli metemorfikleri oluşturmaktadır. Sahada yapılan çalışmalarla (Ercan, vd., 1978) bu metemorfikler, Eşme Formasyonu ve Musadağı Mermerleri olarak iki farklı formasyon ismiyle adlandırılmıştır.

4.4.1.1.1.1.Eşme Formasyonu (Pzşe)

Eşme Formasyonu’nda, alt seviyelerde granitik gnayslarla, gözlü gnayslar yer almaktadır. Üst seviyelerde ise taneleri ince olan gnayslar ve daha üst seviyelerde

ise çeşitli şistler yer almaktadır.Belirtilen birimler araştırmacılar tarafından Eşme Formasyonu olarak adlandırılmıştır (Ercan, vd., 1978).

Banaz Çayı Vadisi’nde Eşme Formasyonu, Banaz Çayı’nın derine aşındırması ve temel araziye gömülmesi sonucu yersel olarak iki farklı sahada mostra vermiştir. Bunlardan ilki; Karayakuplu güneyinde yer alan Çam Tepe güneybatısında gözlenmektedir. Banaz Çayı’nın oluşturduğu vadi, bu sahada 1.97 km boyunca şistlerin içine açılmıştır. Şistlerin oluşturduğu tabakalar kuzeydoğu güneybatı doğrultuda uzanış göstermektedir ve tabakalar güneydoğu yönüne 23° ile 25° arasında dalımlıdırlar. Şistlerin araştırma sahasında mostra verdiği bir diğer alan ise Çubukdağ güneyinde yer alan Akseki Mevkisi ile Asarlıkköprüsü Mevkisinin arasındadır. Bu iki mevkii arasında, Banaz Çayı 3.10 km boyunca vadisini şistler içerisinde kazmıştır. Vadi yamaçlarında yüzeylenen Eşme Formasyonu’na ait şistler üzerinde, yer yer uyumsuz olarak üzerine gelen Ulubey Formasyonu’na ait gölsel kireçtaşları gözlenmektedir.

Harita 8 : Avgan (Banaz Çayı Kanyonu) Çevresinin Jeoloji Haritası.

4.4.1.1.1.2.Musadağı Mermerleri (Ptrm)

Şistler üzerinde yer alan ve uyumluluğu belirsiz olan beyaz renkli dolomitik mermerlerin kalınlığı 150 metreyi aşmaktadır (Ercan, vd., 1978). Uşak ilinde bulunan beyaz renkli dolomitik mermerler için Ercan vd. (1978) Musadağı Mermerleri adlandırmasını yapmışlardır. Konak vd. (1986), ise Karahallı Formasyonu adlandırmasını yapmışlardır. Araştırma sahasında Ercan, vd.’nin (1978)

yaptığı çalışmalar sonucunda Musadağı Mermerleri’nin, Eşme Formasyonu üzerine uyumlu olarak geldiği kabul edilmiştir.

Mermerler, Banaz Çayı’nın aşındırması ile Musadağı’nın kuzeyinde Balıksepeti Boğazı olarak adlandırılan alanda yüzeylenmektedir. Bu sahada Banaz Çayı Vadisi’ni 1.41 km boyunca mermerler içerisinde açmıştır. Banaz Çayı’nın oluşturduğu vadi, Sülümenli güneydoğusunda ve Çamlıbel doğusunda da mermerler içerisinde açılmıştır. Banaz Çayı’nın Çubukbağ güneyinde yer alan Akseki Mevkisi ile Asarlıkköprüsü Mevkisinin arasında şiştler içerisinde açtığı vadi Asarlıkköprüsü Mevkiinin batısından itibaren 2.70 km boyunca mermerler içerisine açılmıştır. Çamlıbel’in doğusunda ise iki yerde mermerler yüzeylenmektedir. Bunlardan daha kuzeyde yer alan Gerdeme olarak adlandırılan alanda Banaz Çayı, Gerdeme Çayı adınıda almaktadır. Banaz Çayı’nın oluşturduğu vadi yamacında mermerler 5.72 km boyunca yüzeylenmekte ve Polatlı Tepe batısında son bulmaktadır. Şaçlık Tepe batısında Banaz Çayı’nın oluşturduğu vadide tekrar mermerler 7.54 km boyunca yüzeylenmektedir.

Mermerler içinde fosillere rastlanmamaktadır. Ancak, yakın konumlarda yapılan çalışmalarda, formasyon içinde Permiyen ve Trias yaşlı fosillerin bulunduğu belirli çalışmalarla ortaya konulmuştur. Akkuş (1962) formasyonun yaşını Mezosoik olarak açıklarken, Akarsu (1969) Permo-Karbonifer yaşlı olduğunu ileri sürmüştür. Musadağı Mermerleri için Ayan(1973) Permien Mesozoik yaşlandırmasında bulunmuş, Boray ve diğerleri (1973) Üst Trias döenmini belirtirken, Kalafatçıoğlu (1962) Permien dönemine ait olduğunu, Wippern (1964) ise formasyonun Permo- Karbonifer yaşta olduklarını ileri sürmüştür. Birçok araştırmacı tarafından yapılan yaşlandırma çalışmaları sonucunda Musadağı mermerlerinin yaşı Permo-Trias olarak varsayılmıştır (Ercan, vd., 1978).

Fotoğraf 14 : Beyaz Renkli Dolomitik Mermerlerden Oluşan Musadağı Mermerleri.