• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM KURUMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.8. JEOPARK

Jeoparklar, yerkabuğunun geçmişine ait olan doğal, kültürel veya bilimsel yönden son derece değerli aynı veya farklı türden birçok jeositin topluca bir arada bulunduğu, yaya gezme mesafesinden küçük olmayan, idaresi kurulmuş ve ziyarete açık özel doğa koruma, araştırma, eğitim ve jeoturizm alanlarıdır (Kazancı, 2010). Başka bir tanımlama ile Jeopark; nadir, estetik, bilimsel ve ekonomik anlamda değer taşıyan jeolojik, jeomorfolojik, biyolojik ve kültürel miras unsurlarının birlikte bulunduğu doğal alanların eğitim, turizm ve ekonomik amaçlı olarak düzenlenmiş halini ifade eder (Özgen Erdem, 2015).

Jeolojik miras alanlarının korunması, yerel yönetimlerce bölgenin gelir miktarını artırıcı, ekonomik anlamda büyümeyi ve istihdam oranını geliştirici bir uygulama olarak kabul görmüştür. Bu hedeflere hizmet etmek amacıyla kurulan

jeoparklar yerbilimi eğitimleri için bir araştırma üssü haline almıştır (Zhao ve Wao, 2004; Koçan,2013).

UNESCO öncülüğünde 2001 yılında Avrupa’da kurulan jeoparklar arasında işbirliğini sağlamak amacıyla Avrupa Jeopark Ağı (EGN) ve takibinde 2004 yılında küresel ölçekte, jeoparkların belirgin bir kaliteyi temsil etmesi ve aralarında bilgi alışverişi sağlanması için Küresel Jeopark Ağı (GGN) kurulmuştur. Bu arada diğer bölgelerde de büyük ölçekli (Asya-Pasifik Jeopark Ağı, Afrika Jeopark Ağı) jeopark ağları da kurulmaya devam etmektedir (Özgen Erdem, 2015). UNESCO anlayışı içinde kurulan Avrupa Jeopark Ağı (EGN) ve Küresel Jeopark Ağı (GGN) birbirleriyle paralel çalışan ve üye jeoparklar arasında işbirliğini sağlayan yüksek standarda sahip topluluklardır. Bu kalitenin ve standardın sürdürülebilirliği belirli ölçütleri sağlamakla mümkün olmaktadır. Bu ölçütlerin temelinde koruma, eğitim ve turizm yer alır (Özgen Erdem, 2015).

Hâlihazırda kurulmuş ve işleyen iki tane uluslararası jeopark ağı vardır. Avrupa Jeopark Ağı (European Geopark Network- EGN) Avrupa ülkelerindeki jeoparkların üye olabildiği kuruluştur. Diğeri Avrupa dışındaki ülkelerin üye olabildiği UNESCO Küresel Jeopark Ağı (Global Geopark Network-GGN)’dır. Her iki ağ için de jeopark ve üyelik ölçütleri tamamen birbirinin aynıdır. Avrupa Jeopark Ağı’na üye olan UNESCO küresel Jeopark Ağı’na da otomatik üye sayılır. Tek fark, Avrupa ülkelerinden olan başvuruları EGN karara bağlarken, başka ülkelerden yapılan başvuruları GGN değerlendirir (Özgen Erdem, 2015). Jeopark kavramı, BM ve UNESCO tarafından desteklenmekte olup, aynı amaçla kurulmuş olan Avrupa Jeopark Ağı ve Küresel Jeopark Ağına katılım konusunda ülkeler teşvik edilmektedir. Bu jeopark ağlarına katılabilmek için konulan bazı kriterlerin yerine getirilmesi istenmektedir (Kazancı, 2010). Jeopark adayı için Küresel Jeopark Ağı değerlendirme ölçütleri beş ana başlık altında toplanmıştır. Bunlar sırasıyla; jeoloji ve peyzaj, yönetim yapısı, yorum ve çevre eğitimi, jeoturizm ve sürdürülebilir bölgesel ekonomik kalkınmasıdır (Özgen Erdem, 2015).

Türkiyenin ilk jeoparkı olma özelliği taşıyan Kızılcahamam-Çamlıdere Jeoparkı, 2006 - 2009 yılları arasında TÜBİTAK destekli Ankara Üniversitesi ve Jeolojik Mirası Koruma Derneği (JEMİRKO) öncülüğünde, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA), Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün

paydaşlığı ile “Orta Anadoluda’ki Milli Parklar ve Yakın Civarındaki Jeosit ve Jeomiras Öğelerinin Belirlenmesi ve Değerlendirilmesi” konulu proje çalışması yapılmıştır. Araştırmalar sırasında Kızılcahamam çevresinde çok sayıda jeosit olduğu gözlenmiş ve bütün bunların hem korunması hem de yöre halkına ekonomik gelir sağlamaları amacıyla 2008 yılında ‘Kızılcahamam-Çamlıdere Jeopark ve Jeoturizm Projesi’ (KÇJJP) geliştirilmiştir (Boyraz ve Yedek, 2012). Çalışmaların sonucunda ‘Kızılcahamam-Çamlıdere Jeoparkı’nın açılışı Atatürk’ün Kızılcahamam’a geliş yıldönümü olan 16 Temmuz 2010’da gerçekleşmiştir. Böylelikle jeoturizm için ilk adımlar atılmış, ulaşımı kolay bazı jeositler düzenlenerek ziyarete açılmıştır (Boyraz ve Yedek, 2012).

Ülkemizin ilk ve tek Avrupa ve UNESCO Jeoparklar Ağı üyesi, Manisa ilinde bulunan Kula Volkanik Jeoparkı’dır. Kula Volkanik Jeoparkı, 4 Eylül 2013 tarihinde UNESCO Jeoparklar Ağı üyesi olarak ilan edilme aşamasına kadar uzun ön çalışmalara konu olmuştur. Jeoparkın ana teması, yaklaşık bir milyon yıl önce başlayan volkanik faaliyetlerin oluşturduğu yapılardır. Antik yunan coğrafyacı Strabon, “Geographica” adlı eserinde Kula bölgesini yanık ülke olarak anlatmıştır. Jeoparkın başlıca jeositleri; volkan koni ve kraterleri, volkanik mağaralar, kanyon ve şelaleler, peribacaları, kırgıbayırlar, sütun bazaltlar gibi yapılardan oluşur (www.geoparkula.com).

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu öncülüğünde, Jeopark Alanlarının Ulusal Listesine Öneri Sunma Çalıştayı 2 Ekim 2015 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalıştay sonrasında hazırlanan sonuç raporunda; Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün desteği ve ev sahipliğinde gerçekleştirildiği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası ve Jeolojik Mirası Koruma Derneği (JEMİRKO)’nin işbirliği, katkı ve katılımlarıyla gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Ayrıca çalıştayı destekleyen kurum ve kuruluşların yanı sıra Orman ve Su İşleri Bakanlığı Milli Parklar Genel Müdürlüğü, ülkemizdeki üniversitelerden jeoloji, jeopark, coğrafya ve jeolojik miras konusunda uzman olan çok sayıda akademisyenin davet edildiği ve Unesco Türkiye Milli Komisyonu (UTMK) Doğa Bilimleri İhtisas Komitesi’nin yanı sıra UTMK MAB İzleme Grubu ve UTMK Jeolojik Miras ve Jeopark Çalışma Grubu üyelerinin toplantıya katılıp aktif rol

üstlendikleri, jeopark konusuna ilgi gösteren kimi il ve ilçelerden yerel yöneticilerinde katılımda bulunduğu sonuç raporunda belirtilmektedir.

Çalıştay sonucunda, 84 katılımcının önerileriyle ülkemizde jeolojik öneme sahip alanlar sıralanmış ve yapılan anket/oylama sonucunda aşağıdaki alanlar öncelikli olarak belirtilmiş ve sonuç raporunda da yer almıştır.

1) Karapınar Bölgesi 2) Kapadokya 3) Pamukkale

4) Küre Dağları Milli Parkı 5) Kızılcahamam–Çamlıdere 6) Mut Miyosen Havzası 7) Van Gölü 8) Levent Vadisi 9) Narman Kırmızı Tabakaları 10) Tuz Gölü 11) Kazdağları 12) Munzur Vadisi

13) Adıyaman Nemrut Dağı

14) Uşak Ulubey Kanyonu

15) Gümüşhane Kurum Vadisi 16) Tortum Vadisi 17) İnönü Fayı 18) Ağaçbaşı Turbalıkları 19) Kuşça Bölgesi 20) Dilek Yarımadası 21) Karpuzbaşı Şelaleleri

22) Raman- Gerçüş- Dicle Vadisi- Batman 23) Saimbeyli Paleozoyik

24) Adana Pozantı Çakıtsuyu Kanyonu 25) Ankara Melanjı

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu öncülüğünde gerçekleştirilen, Jeopark Alanlarının Ulusal Listesine Öneri Sunma Çalıştayı Sonuç Raporu’nda; bundan sonraki safhada listedeki ilk 16 adayın bulunduğu yerlerin yöneticileri ile daha yakın ilişkiler kurulması, kendilerine bilgi ve eğitim verilmesi ve yerel jeopark projeleri oluşturmaları için teşvik edilmelerinin kararlaştırıldığı görüşü yer almaktadır (http://www.mta.gov.tr/v3.0/birimler/tujemap-veri-tabani).