• Sonuç bulunamadı

1. MİLLİYETÇİLİK KAVRAMI, TARİHSEL SEYRİ VE KURAMLAR

1.4. Milliyetçiliği Besleyen Faktörler

Milliyetçiliğin tarihsel gelişim süreçleri dikkatli bir şekilde incelendiğinde milliyetçiliği doğuran veya besleyen temel faktörleri görmek mümkündür. Modernleşmenin temel süreçlerinden bir tanesi olan sanayileşme ve Fransız devrimi ile birlikte milliyetçilik ideolojisinin yaygın olarak tartışılmaya başlandığı görülmektedir. Bu dönemlerin toplumsal yapı üzerindeki en belirgin etkileri ise ulus devlet anlayışının ortaya çıkması ile birlikte imparatorlukların ve krallıkların çökmeye başlamasıdır.113

Milliyetçiliğin gelişimi ve kuramları ile ilgili yapılan literatür araştırmasına göre milliyetçiliği besleyen faktörlerin tanımlamaya ve sınıflamaya çalışıldığı görülmektedir. Kuramların incelenmesi neticesinde, milliyetçiliği doğuran ve geliştiren dinamikler kapsamında Çilliler tarafından, tüketici olmamak kaydıyla, aşağıdaki etkenler tespit edilmiştir114.

 Modern süreçler

 Geleneksel dayanışma formlarının çöküşü,  İlerleme, modernleşme ve kurtuluş fikri,  Ekonomik, kültürel ve siyasi dışlama,

112Yavuz Çilliler, “Küreselleşme ve Milliyetçiliklere Etkisi”, Akademik Hassasiyetler Dergisi, 2014,

Cit:1, s. 95.

113 Anderson, a.g.e., s.24-50. 114 Çilliler, a.g.t., s.62-70.

31

 Resmi milliyetçiliğin homojenleştirme projesi,  Siyasi manipülasyon, rasyonel seçim,

 Tarihi olaylar, geçmiş nefretler,  Siyasi istikrarsızlık,

 Ekonomik sorunlar,  Kültürel farklılıklar,  Psiko-sosyal sorunlar,

Etnik sorunlara kaynaklık eden bu faktörler içerisinde “geleneksel yapıdan modern döneme geçiş ve ilerleme/kurtuluş fikri”ne dayalı açıklamalar, hemen hemen tüm modern kuramcılar tarafından farklı yanları ile teorilerine dâhil edilmiştir. Bununla birlikte, bazı yeni dinamiklere dikkat çeken kuramcılar da yok değildir. Örneğin Michael Hechter’in “iç sömürgecilik kuramı”nda ekonomik dışlama faktörünün milliyetçilikle ilişkisi şu şekilde açıklanmıştır: Devletin sahip olduğu ekonomik ve siyasal kaynakların, çoğunluğu veya tamamı merkezi idareyi oluşturan etnik yapıya verilerek ayrıcalık sağlaması durumunda, periferdeki kültürel gruplar rahatsızlık duymaktadır. Bu yaklaşım biçimi ise milliyetçilik duygusunu körüklemektedir.115

Kültürel açıdan ise, maruz kalınan ayrıcalığa karşı hissedilen rahatsızlık duygusu en az ekonomik ve siyasi ayrımcılık kadar önemlidir. Kültürel yapıyı oluşturan dil, din ve kimlik gibi değerlere karşı herhangi bir aşağılama, insanlık dışı bir muamele yapılması ve bunlara siyasi iradenin kayıtsız kalması durumunda, bu davranışa maruz kalan kültürel gruplarda duygusal kırılmalar olmaktadır. Bu da o toplumun gurur ve haysiyet duygusunu zedelemektedir. Bu tür haksızlıklar ortak değerlere sahip bireylerin bir kimlik etrafında toplanmasına ve hak talebini bir etnik yapı üzerinden talep edilmesine neden olmaktadır116. Böylece, mevcut ulusal yapı

içerisinde temel insani koşullarda yaşamakta zorlanan yapıların hak talep etme girişimleri sonucunda yeni ulusçuklar oluşabilmektedir117. Ayrıca yine kültürel

yaklaşımlar kapsamında, farklı etnik yapılara sahip toplumlara dayatılan homojen toplum yaratma girişimi, yani bir diğer anlamı ile resmi milliyetçiliğin sonucunda etnik sorunlar oluşması muhakkaktır. Bu yaklaşım tarzını en iyi ifade etme biçimi, D’Azeglio tarafından kurulan “İtalya’yı yarattık, şimdide İtalyanları yaratmak zorundayız” cümlesinde görülmektedir118.

115 Michael Hechter ve Margaret Levi, Ethno-Regional Movements in the West: Nationalism, John

Hutchinson, Anthony D. Smith, (ed.), Oxford University Press, Oxford,1994, s.185.

116 Steve Fenton, Etnisite, Irkçılık, Sınıf ve Kültür, Çev. Nihat Şad, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2001,

s.325.

117 Gellner, a.g.e., s.183.

118 Eric Hobsbawm, “Seri Üretim Gelenekler: Avrupa, 1870-1914”, Eric Habsbawm, Terence Ranger,

32

Milliyetçiliği besleyen diğer önemli faktörlerinden bir tanesi de rasyonel seçim kapsamında değerlendirebileceğimiz, entelektüel seçkin sınıfın ya da toplumun kanaat liderlerinin yaptığı “siyasal manipülasyon”dur. Smith, bu faktörü açıklamaya çalışırken toplumun kanat önderlerine ve aydınlar topluluğuna119, Hobsbawm siyasal

manipülatif müdahaleye120, Brass ise seçkinlerin rekabetine vurgu yapmaktadır121.

Üst sınıfı oluşturan etnisite mensupları, eğer yapılan rasyonel seçim sonrasında kaybedeceklerinin kazanacaklarından fazla olduğunu düşünüyor ise, milliyetçi hareketleri körükleyebilir veya destekleyebilir.

Tarihsel nefretler de diğer dinamikler kadar, milliyetçi hareketleri besleyebilecek potansiyeldedir. Habsbawm’a göre, 20.yüzyıl başlarında ayrılıkçı hareketlerin artma nedeni, Osmanlı ve Rus imparatorluklarının dağılması sonrasında ortaya çıkan ülkelere yönelik yapılan düzenlemeler sonucunda gelişen sorunlardır122. Tarihsel olaylar ve deneyimlerin, geleceğin toplumlarında önyargı

şeklinde varlığını devam ettirdiği kabul görmektedir. Smith’e göre 20.yüzyıl ortaları ve sonrasında ortaya çıkan etnik temelli hareketlenmelerin nedeni, güçlü devletlerin baskısına maruz kalan halkların, etnik özerklik talepleri ile tarihsel derinlikte yatan nefret duygularının kabarmasıdır123.

Siyasi istikrarsızlıklar ve ekonomik sorunların da milliyetçiliği tetiklediği ifade edilmektedir. Siyasal istikrarsızlık oluştuğunda, farklı etnik yapıdaki insanlar, kendilerini güvende hissetmeyecekleri için tedirgin ve endişeli olacaklardır. Yugoslavya’nın son dönemlerinde görüldüğü gibi, bu endişe, tedirgin etnisiteleri silahlanmaya yöneltmektedir. Aynı şekilde, kendisinin varlığına tehdit olarak gördüğü etnik yapının güçlenmesi ise diğer etnik yapı için tehdit unsuru olarak algılanabildiği için, bir döngü şeklinde bu çatışmacı yaklaşım devam edecektir124. Ekonomik

sorunların artması ise zamanla toplumsal huzuru bozarak devlet içerisinde tepkilerin gelişmesine neden olmaktadır. Ekonomik büyümenin durması veya gerilemesi sonucunda enflasyonun yükselmesi ve milli gelirin adaletsiz dağılması etnik sorunların artmasına neden olabilmektedir125.

Sonuç olarak, milliyetçiliği besleyen ve geliştiren birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörlerin, kontrol altına alınmasının ise zor olduğu bilinmektedir. Ancak, eşit temel hakların hukuksal çerçevede korunduğu ve herkesin, kendini ifade edebildiği

119 Anthony Smith, Milli Kimlik, s.107. 120 Hobsbawm, a.g.e., s.355.

121 Paul R. Brass, Ethnicity and Nationalism: Theory and Comparison, New Delhi, Sage

Publications, 1991, s.25.

122 Eric Hobsbawm“Ulusçuluk”, Birikim Dergisi, 45 (46) Milliyetçilik Özel Sayısı, Ocak-Şubat 1993,

s.110-112.

123 Smith, a.g.e., s.216-219 124 Çilliler, a.g.t., s.67-68.

125 Muzaffer Ercan Yılmaz, Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Etnik Çatışmalar: Etnik Çatışmaların Nedenleri ve Etnik Barışın Tesisi, Nobel Yayın Dağıtım, İstanbul, 2007, s.24.

33

özgür bir ortamın sağlanabildiği demokratik ülkelerde, milliyetçiliğin gelişmesi önlenemez ise de en azından kontrol altında tutulabilir.

34 İKİNCİ BÖLÜM

2. SÜRYANİ TOPLULUKLARI, SÜRYANİLİĞİN TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ VE