• Sonuç bulunamadı

Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de ölümünden sonra 26 Aralık 1938’de toplanan CHP’nin “Üsmomal114” Büyük Kurultayı”nda Atatürk’e “Ebedi Başkan”, İsmet İnönü’ye “Değişmez Genel Başkan” unvanları verilmiştir. Buna yönelik önergenin gerekçesinde Şef’in siyasi düşünce bakımından devlet ve millet için çok önemli olduğu şu sözler ile ifade edilmiştir: “Şefin rolü her memlekette ve bilhassa Parti hayatına yeni girmiş memleketlerde çok mühimdir. Çünkü politik kanaatları ekseriya prensipler halinde birleştirip olgunlaştıracak ve prensipleri zihinlere aşılayacak ve mütemadiyen besliyecek, memleket siyasetine istikamet verecek, millet efradını politik sahada yetiştirecek olan Şeftir.115” Öte yandan gerekçede “Türk milletini mütemadiyen itibar ve refah mevkiine yükseltmekte olan prensipleri değişmez bir akide-i siyasiye olarak kabul ve ilan etmiş” ve “Milli Şef” vasfını da kazanmış “ali şahsiyet”in her dört senede bir “müzakere ve münakaşa” konusu yapılmasının uygun olmadığı ifade edilmiştir.116 Atatürk’ün ölümünden sonra Kemalizm’in dönüşümünü izlerken öncelikle değinilmesi gereken konu, onun sembolleştirilen kişiliği ile Kemalizm arasındaki ilişkidir. Atatürk kültü, iki yüzyıl boyunca Batı tarafından ezilmiş, kompleksli,

113 Hirsch, E.E.: Anılarım Kayzer Dönemi Weimar Cumhuriyeti Atatürk Ülkesi, Ankara 1997, s. 300-

301.

114 Olağanüstü

115 Cümhuriyet Halk Partisi Üsnomal Büyük Kurultayının Zabtı 26.XII.1938, [b.y.y.] 1938, s. 35. 116 Cümhuriyet (Üsnomal), s. 36.

30

kendine güvenini yitirilmiş aydınların bir ulusal kahramana özlemini tatmin etmiştir.117 İsmail Habib Sevük’ün şu çok bilinen anekdotu buna örnektir: “Ona <ordu yok> dediler, <yapılır> dedi; <para yok> dediler; <bulunur> dedi; düşman çok dediler; <yenilir> dedi; ve bütün dedikleri oldu.118” Mustafa Kemal, ulusun babası, kurtarıcısı, öğretmeni olarak sunulup yüceltilmiş, bununla bağlantılı olarak şehirlere heykelleri dikilmiş, üniversitelerde “Türk Devrim Tarihi” gibi derslerde onun kişiliğine odaklanılarak Kemalizm aşılanmaya çalışılmıştır. Mustafa Kemal’in yüceltilmesi, kendisi hayattayken başlamış, ölümünden sonra artarak devam etmişse de bunun Kemalizm’in ideolojik boşluğunu doldurmaya tam olarak yetmediği belirtilmektedir.119 Söz konusu saptamalar genel olarak doğru ise de Milli Şef Döneminin Atatürk imgesi ile ilgili bazı uygulamalarına değinmek gerekmektedir. Atatürk’ün ölümünden sonra İsmet İnönü, Atatürk ve dönemini tartışmaya açmamış ancak siyasi meşruiyet sağlamak için Atatürk’e dayanmadığı gibi yapılan hiçbir faaliyeti Atatürk’e referansla meşrulaştırmamıştır.120 Bu dönemde Atatürk imgesi çeşitli uygulamalarla geri plana çekilmiş, paralardan, pullardan ve devlet dairelerinden Atatürk’ün resimleri kaldırılmış, yerine İnönü’nün resimleri konulmuştur. Öte yandan Nutuk Atatürk’ün sağlığında dört defa (1927, 1928, 1934, 1938) basılmasına rağmen İnönü’nün cumhurbaşkanlığı döneminde onun yeni baskısı yapılmamıştır.121 İnönü’nün böyle bir politika izlemesinin sebeplerinin “Milli Şef” olarak kendi otoritesini sağlamlaştırmak ve Atatürk imgesinin gölgesinde kalmamak olduğunu

117 Timur, T.: Türk Devrimi ve Sonrası, Ankara 2008, s. 319.

118 Sevük, İ. H.: Röntgenli Görüş (Cumhuriyet, 24 Aralık 1938), Atatürk İçin, Kültür Bakanlığı, Ankara

1981, s. 9.

119 Zürcher, s. 270.

120 Koçak, C.: Türkiye’de Milli Şef Dönemi, Cilt 1, İstanbul 1996, s. 85; Bu konuda ayrıntılı bilgi için

bkz. İşçi Yiğit, H.: İnönü Döneminde Atatürk İmajı, İstanbul 2015.

121 Koparan, E.: Nutuk, Okunuşu, Basımları, Yankıları, Türk Kamuoyu Algısında Nutuk, Ed. Eminalp

31

ifade etmek mümkündür. Aslında mutlak otorite mevkii olan Ebedi Şef’in yerinin doldurulması mümkün değilse de İnönü, Kemalizm’in ilk dönemindeki tutkulu yaklaşımlarından uzaklaşmış, denge politikalarının önemli yer tuttuğu, soğukkanlı bir Kemalizm anlayışı benimsemiştir.122 Bunda İnönü’nün temkinli kişiliği ile İkinci Dünya Savaşı’nın olağanüstü koşulları rol oynamıştır.

Milli Şef döneminde kabul edilmiş CHP Programlarında Kemalizm ile ilgili değişikliklere gelince, 1939’da Beşinci Büyük Kurultay’da kabul edilen Program’da “Kamâlizm Prensipleri” yerine “Kemalizm Yolu” ifadesine yer verilmiştir. Gene bu Program’da, 1935 Programı’nın “öz Türkçe” dili terk edilmiş ve ulusçuluk yerine milliyetçilik, devrimcilik yerine inkılapçılık kavramı tekrar benimsenmiştir.123 Bazı ifade değişiklikleri dışında ilkelerin içerikleri aynı kalmıştır.

1943 Programında ise önceki programların girişinde bulunan ve Program’daki fikirlerin başlıcalarının 1927 Nizamnamesi ile 1931 seçim beyannamesinde tespit edildiğini belirten ifade kaldırılmıştır.124 Milliyetçilik ilkesinde bazı ifade değişiklikleri yapılmış ve bu ilkeye barışçılığa yönelik ifadeler eklenmiş, Türk milliyetçiliğinin hiçbir millet için zararlı olmadığı vurgulanmıştır. 125 Bilindiği üzere Programın kabul edildiği yıl olan 1943, İkinci Dünya Savaşı’nın seyrinin değişmeye başladığı ve Mihver Devletleri’nin yenileceğinin anlaşıldığı yıldır. Dolayısıyla milliyetçilik ilkesinde eklenen barışçı ifadelerin Nazizim ve Faşizm’den olabildiğince uzaklaşmaya yönelik bir girişim olarak yorumlanması mümkündür. Belirtmek gerekir ki Program’a eklenen Altıncı Kısım “Cihan Harbinden Sonraki İhtimaller” başlığını

122 İnsel (Giriş), s. 26. 123 C.H.P. (1939), s. 8.

124 Cümhuriyet Halk Partisi (1943), s. 3. 125 C.H.P. (1947), s. 4

32

taşımakta olup bu savaşın getireceği değişikliklere yönelik genel mahiyette bazı siyasi ve ekonomik önlemler üzerinde durulmuştur.126 Ayrıca bu Program’da laiklik ve devletçilik ilkelerine ileride değineceğimiz bazı ifadeler eklenmiştir.127

1924 Anayasası’nda 10 Ocak 1945 tarih ve 4695 sayılı Kanunla128 yapılan değişiklikle Anayasa’nın dili Türkçeleştirilmiş ve inkılapçılık ilkesinin adı “devrimcilik” olarak değiştirilmiş, diğer ilkelerin adları ise aynı kalmıştır.

Kemalizm’in açıklanması ve sistemleştirilmesi talepleri Milli Şef öneminde de söz konusu olmuştur. CHP’nin 29 Mayıs 1939’da toplanan Beşinci Büyük Kurultayı’nda, program görüşmeleri sırasında Manisa Mebusu eğitimci Kazım Nami Duru, Kemalizm’den ne anlaşılması gerektiği hakkında bir konuşma yapmış, memlekette yaptığı gezilerde Kemalizm’in ne olduğunu bilenlere rastlamadığını, esaslarına girilmezse onun sadece bir kelimeden ibaret olduğunun zannedilebileceğini belirterek Kemalizm’in açıklanmasını, bu yönde bir kitap yazılarak vatandaşlara dağıtılmasını CHP’den istemiştir.129 Duru’nun bu önerisi hakkında söz alan olmamış ve herhangi bir görüşme yapılmamıştır. Mahmut Esat Bozkurt da 18 Kasım 1943’te Yeni Sabah Gazetesinde yayımlanan makalesinde Marx’ın Kapital’inden İtalyan faşizmine kadar her türlü siyasi akım hakkındaki kitapların Türkiye’de bulunabileceğini ancak Kemalizm ile ilgili böyle bir eserin bulunmadığını, olanların da yetkisiz kişiler tarafından yazıldığını ifade etmiş ve bu yönde kapsamlı bir kitap yazılmasını istemiştir.130

126 Cümhuriyet Halk Partisi (1943), s. 13-14. 127 Cümhuriyet Halk Partisi (1943), s. 5. 128 RG, 15 Ocak 1945, Sayı: 5905.

129 C.H.P. Beşinci Kurultay Zabıtları 29 Mayıs 939-3 Haziran 939, Ankara 1939, s. 86-87.

130 Bozkurt, M.E.: Büyük Partinin Eksikleri, Yeni Sabah, 18 İkinci Teşrin (Kasım) 1943, No: 1973, s.

33

Duru’nun ve Bozkurt’un taleplerine rağmen CHP Kemalizm’in açıklanması yönünde bir faaliyette bulunmamıştır. Kemalizm’in katı ve güçlü bir ideoloji olmaması, 1945’te çok partili yaşama geçilmesini de nispeten kolaylaştırmıştır. 131 Çeşitli kesimler de esnek yapısı sebebiyle Kemalizm’i farklı şekilde yorumlamış ve Kemalizm değişik düşünce akımlarını etkilemiştir. 132